Katliamcılara piyango!
7 TİP'liyi öldürdüler, 14 yıl yatmadan tahliye edildiler...
Ankara Bahçelievler’de 8 Ekim 1978 günü Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi 7 genci öldürenlerin baş faillerinden olan Bünyamin Adanalı ve Ünal Osmanağaoğlu 3’üncü yargı paketi sayesinde tahliye oldu...
3’üncü yargı paketinin Meclis Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında “12 Eylül öncesinde eylemleri örgütlü suç dışında tutularak cezaları ayrı ayrı uygulanan kişiler ile örgüt kapsamında değerlendirilerek haklarında tek bir ceza uygulanan kişiler arasındaki eşitsizliğin giderileceği” gerekçesiyle verilen önerge, AK Parti ve MHP’nin oylarıyla kabul edilmişti. Yapılan düzenleme ile 1980 öncesi dönemde işledikleri cinayetlerin cezalarına af gibi ceza indirimi getirilmesi ve böylece 12 Eylül 1980 öncesinde birden fazla adam öldürme suçu işlediği için hala cezaevinde bulunan eski ülkücülerin tahliye olabilmeleri öngörülmüştü.
7 cinayet, tek ceza
Böylece Adanalı ve Osmanağaoğlu’nun işledikleri 7 ayrı öldürme eyleminin tek bir öldürme gibi cezalandırılması ve 1991 Şartlı Tahliye Yasası’ndan faydalanmaları sağlandı. 14 yıldır Çanakkale cezaevinde bulunan Adanalı ile Bandırma Cezaevi’nde bulunan Osmanağaoğlu’nun avukatları, sanıklar hakkındaki cezanın infazının durdurulması için Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme, 3. yargı paketi olarak bilinen yasal düzenleme doğrultusunda, Adanalı ve Osmanağaoğlu hakkındaki cezanın infazının durdurulmasına karar verdi. Sanıkların 14 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye olmaları karara bağlanmış oldu.
‘Yasa bu dava içinmiş’
Başvuruyla ilgili duruşmaya Adanalı’nın avukatı Yalçın Kasaroğlu, Osmanağaoğlu’nun avukatı Mustafa Ekinci ile bütün müştekilerin avukatları Nezahat Gündoğmuş ve Erşen Sansal katıldı. Avukat Ekinci, müvekkilinin Bahçelievler katliamı davasında 7 kez idam cezasına çarptırıldığını belirterek, ”oysa benzer davalarda 7 kişi ölürken, bir tek cezaya hükmediliyor. Bu yasal düzenlemenin bu dosya için çıkarıldığı doğru. Bu haksızlığın giderilmesi için 6352 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi konuldu. Bu doğrultuda infazın durdurulmasına karar verilmesini istiyoruz” dedi.
‘Hukuk devletine aykırı’
Müşteki avukatlarından Sansal ise önce 7’şer kez idam cezasına çarptırılan sanıklar hakkındaki cezanın, 2002’de çıkan ve lehlerine olan 4771 sayılı Yasa’ya uyarlandığını ve cezalarının ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrildiğini anlattı. Sansal, bir kez lehlerine uyarlama yapıldığı gerekçesiyle, sanıkların yeni düzenlemeden yararlanamayacağını savundu. 6352 sayılı Yasa’nın, belli suçlarla ilgili tarih sınırlaması getirdiğini ifade ederek, bunun Anayasa’daki “Mahkemelerin teminatı”, ”Hakim ve savcıların bağımsızlığı” ve ”Hukuk devleti” ilkelerine aykırı olduğunu savunan Sansal, düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını istedi ve sanıklar hakkındaki infazın durdurulmamasını talep etti. Savcı Halil Maçkaya ise, düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olmadığını savunarak, bu talebin reddini istedi. Mahkeme heyeti de, Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması talebini oybirliğiyle reddetti.
Savcı: Mağdur olabilirler
Savcı Maçkaya, esas hakkındaki görüşünde, sanıkların 12 Eylül 1980 öncesinde 7 kişiyi tasarlayarak öldürdükleri gerekçesiyle 765 sayılı TCK’nın 450. maddesi uyarınca 7 kez idam cezasına çarptırıldıklarını belirtti. İdam cezasının kaldırılmasının ardından cezalarının ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildiğini ve ceza infazının buna göre yapıldığını kaydeden Maçkaya, 5 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesinin birinci fıkrasına göre hükümlüler hakkında lehe olan kanunun belirlenerek, infazın ve 3hükmün yeniden belirlenmesi gerektiğini belirtti. Maçkaya, sanıklar hakkında 765 sayılı TCK’nın ceza ve infaz hükümlerinin lehlerine olduğunu bildirerek, buna göre yeniden ceza ve infaz durumunun incelenmesini, infazın devamının ileride mağduriyetlerine neden olabileceği gerekçesiyle de öncelikle infazlarının durdurulmasına karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti de, savcının mütaalası doğrultusunda sanıklar hakkındaki cezaların infazlarının durdurulmasına karar verdi.
Bir cinayetin cezası 2 yıl!
Duruşmayı, sanıkların bazı arkadaşları da izledi. Müşteki avukatlarından Erşen Sansal, duruşma çıkışında kararla ilgili, ”7 kişiyi öldürdüler. Her bir kişi için yaklaşık 2 yıl cezaevinde kaldılar” dedi.
Adanalı, 2019’da çıkacaktı
Adanalı’nın 3.yargı paketinin yürürlüğe girdiği gün olan 5 Temmuz’da avukatı aracılığıyla yaptığı tahliye başvurusu Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmişti. Mahkeme kararında, 7 TİP’linin ölümünden sorumlu tutulan Adanalı’nın 2001’de 7 kez ölüm cezasına çarptırıldığı kaydedilmişti. Bu cezanın ağırlaştırılmış ömür boyu hapse dönüştürüldüğü belirtilen kararda, yenilenen İnfaz Yasasıyla Adanalı’nın cezasının 25 yıla indirildiği ifade edilmişti. Kararda, Adanalı’nın cezasının TMY kapsamına girmediği, son yasayla da durumunda bir değişiklik yapılmadığı vurgulandı. Ortada eski ve yeni olmak üzere iki yasa bulunduğu anımsatılan kararda, Adanalı hakkında lehe düzenlemelerin bulunduğu eski yasanın uygulandığı belirtilmişti. Mahkeme, Adanalı’nın tahliye tarihini 6 Haziran 2019 olarak belirlemişti. Ancak Ankara 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nin dünkü kararıyla Adanalı 7 yıl önce cezaevinden çıkma imkanı kazandı.
150 ülkücü faydalanacak
Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul ile dönemin CHP Kayseri ve Antalya İl başkanlarının öldürülmesi olaylarına karışan Muhsin Kahya ile daha yasa çıkmadan tahliye edilen ve durumu yeniden değerlendirilecek olan Caner Erdinç de düzenlemeden faydalanacak. Yasadan 12 Eylül döneminde veya sonra yurt dışına kaçan 100-150 civarında ülkücünün de faydalanabileceği iddia edildi.
NE OLMUŞTU?
7 genç aynı evde hunharca katledildi
Bahçelievler katliamı, Türkiye’nin yakın tarihine damga vuran ve sorumlularının cezalandırılmaması ile toplum vicdanında sorgulanan bir olay olarak tarihe geçti. 8 Ekim 1978 günü gerçekleşen olayda, Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz ve Kadri Kürşat Poyraz; Ankara’nın Bahçelievler mahallesinde Türkiye İşçi Partisi üyesi 7 genci öldürdü. Latif Can, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzunlar, Serdar Alten, Faruk Ersan ve Salih Gevence’nin katledildiği olayda, kurbanların biri yastıkla boğuldu. Dördü kafasından yakın mesafe atışı ile vuruldu. Diğer ikisi de Eskişehir yolunda öldürüldü.
Faillerden kim ne ceza aldı?
- Abdullah Çatlı: 1996 yılında trafik kazasında öldü, yargılanamadı.
- Haluk Kırcı: İdama mahkum edilmesine rağmen iki kez “yanlışlıkla” tahliye edildi. 2005 yılında Kartal Cezaevi’ne girdi. 28 Mayıs 2010 tarihinde tahliye oldu. 8 Şubat 2011 tarihinde tutuklandı.
- Ünal Osmanağaoğlu: 1980 yılında Kemal Türkler’i öldürdü. Yurtdışına çıktı ve gizlice yurda döndü. 1999 yılında Kuşadası’nda yakalandı ve 7 kez idam cezasına çarptırıldı. Kemal Türkler davasının zaman aşımından faydalandı. 3’üncü yargı paketiyle dün serbest kaldı.
- Bünyamin Adanalı: 1999 yılında Pendik’de yakalandı ve 7 kez idam cezasına çarptırıldı. 3’üncü yargı paketiyle dün serbest kaldı.
- Ercüment Gedikli: 1980 yılında yakalandı. Aldığı idam cezası müebbete çevrildi ve 1991 yılındaki afla salıverildi.
- Mahmut Korkmaz: Hiç yakalanamadı, hala firarda.
- Kadri Kürşat Poyraz: Hiç yakalanamadı, hala firarda...
SIRADA ONLAR VAR
1978’de Bahçelievler’de 7 TİP’li öğrencinin öldürülmesine ilişkin Bahçelievler Katliamı davasının hükümlüleri, Ünal Osmanağaoğlu ile Bünyamin Adanalı, 3. Yargı Paketi’ne, kendilerinin de aralarında olduğu bazı eski ülkücüler için konulan özel düzenlemeyle cezaevinden kurtuldu. Tahliye için eski CHP'li vekil Mehmet Zeki Tekiner cinayetinin hükümlüsü Uğur Coşkun ve Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul cinayetinin hükümlüsü Muhsin Kehya yasadan yararlanmak için başvurdu.
20 yıl sonra sürgünden döndü
Uğur Coşkun (Mehmet Zeki Tekiner cinayeti): CHP Nevşehir İl Başkanlığı’nı yapan, eski CHP milletvekili Mehmet Zeki Tekiner, öldürüldüğü dönemde, bölgenin en etkili avukatları arasında yer alıyordu. Başkanlığını Muhsin Yazıcıoğlu’nun yaptığı Ülkücü Gençlik Derneği’nin kapatılması ihtimaline karşı açılan derneğin buradaki başkanlığını yapan Abdullah Çatlı’nın yanısıra Özel Harekat Dairesi eski Başkanvekili İbrahim Şahin de Nevşehir’de komiser yardımcısıydı. Çatlı, Ömer Ay, Mehmet Ali Ağca gibi isimlerin buradan verilen pasaportlarında da Şahin’in imzası vardı. 11 Şubat 1980’de evinin kapısı çalınarak düzenlenen saldırıdan Tekiner yaralı kurtuldu. ÜGD’nin yatakhanesindeki buluşmalarda, burada kalan Uğur Coşkun, Ömer Ay ve bazı firari ülkücülere Tekiner’in öldürülmesi talimatı verildi. Çatlı’nın arabasıyla yapılan keşif sonunda, 17 Haziran’da Tekiner, sokak ortasında öldürüldü. Bu cinayetten dolayı hüküm giyen Coşkun, diğer eylemleriyle birlikte toplam 3 kez müebbet hapse mahkum oldu. Milliyet Gazetesi'nin haberine göre, 11 yıl yattıktan sonra cezaevinden firar ederek yurtdışına kaçan Coşkun, 20 yıl sonra geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye döndü. Coşkun da yasadan yararlanma başvurusu yaptı.
O da tahliye bekliyor
Muhsin Kehya (Cevat Yurdakul cinayeti): 12 Eylül öncesi, Adana’ya, Ecevit hükümeti tarafından henüz 36 yaşında olmasına rağmen Emniyet Müdürü olarak atanan Cevat Yurdakul bu kentte sanat okulu öğrencisi olan Muhsin Kehya’nın da aralarında bulunduğu grup tarafından aracı taranarak öldürüldü. Kehya, CHP Adana il başkanı avukat Ahmet Albay ile CHP Kayseri ve İl başkanı avukat Mustafa Kulkuloğlu’nun öldürülmesi olaylarına da karıştığı gerekçesiyle mahkum oldu. 1979’de cezaevinden kaçan Kahya, 12 Eylül sonrası yeniden yakalandı. Bursa Cezaevi’nde yatarken açık görüş sırasında tekrar kaçan Kehya, Almanya’ya yerleşti. Burada bir yaralama suçundan yakalanan Kehya, firarından hemen sonra Muammer Aksoy cinayetine de karıştığı iddialarına hedef oldu. İdam edilmeme koşuluyla 1997’de Türkiye’ye iade edilen Kehya’nın cezaları 36 yıl hapse çevrildi. 3. Yargı Paketi’nden sonra Kehya’nın yaptığı tahliye başvurusu Adana’da reddedildi. Bunun üzerine Ankara’ya tahliye başvurusu yapan ve cuma günü tahliyesi beklenen Kehya, Elbistan Cezaevi’nde tutuluyor.