Karlov suikastı sanığı itiraf etti: Orada gördüm
Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikastine ilişkin 9'u tutuklu 28 sanık hakkında açılan davanın görülmesine başlandı. Suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş'ın polis okulundan sınıf arkadaşı sanık Kadir Şamlı, FETÖ'nün "sohbet" adı altında düzenlediği toplantılarda Altıntaş'ı gördüğünü söyledi.
Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Karlov'un Ankara'da 19 Aralık 2016'da katıldığı bir sergide saldırgan Mevlüt Mert Altıntaş tarafından uğradığı suikast sonucu öldürülmesine ilişkin açılan davanın görülmesine Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde başlandı. Tutuklu sanıklardan bazıları duruşmada hazır edilirken, bazı sanıklar da SEGBİS aracılığıyla katıldı. Kimlik tespitinin ardından mahkeme, dosyaya giren evrakları okudu. Ardından avukatların talebini alan mahkeme, sanık savunmalarına geçti. FETÖ üyesi olmak ve polis okulunda okuduğu yıllarda FETÖ adına faaliyetlere katılmakla suçlanan sanık Bilal Dereli, üçüncü denemesinde 2012 yılında polis okulunu kazandığını söyledi. Daha önce bu yapıyla hiç bir irtibatı bulunmadığını savunan Dereli, kendisini toplantılara ilk kez polis okulunda öğrenci olan Bayram Babacan'ın götürdüğünü söyledi. Gittiği evde tanımadığı iki kişinin bulunduğunu, bunlardan birinin adını Musab diye hatırladığı kişi olduğunu ifade eden Dereli, "Bu apartman dairesinde polis okulundan tanığım Erdem Bulut, Kadir Halat, Hasan Koç, Yılmaz Yalçıntaş isimli öğrenciler vardı. Sınıfta ismini hatırlamadığım bazı öğrenciler daha vardı. Bu evde kısa bir süre oturduktan sonra kız arkadaşımla randevum olduğumu söyleyerek ayrılmak istedim. Ancak Musab isimli kişi bana tepki gösterdi. Tartışma çıkınca ben evden ayrıldım" diye konuştu.
Babacan'ın daha sonraki zamanlarda da kendisini FETÖ toplantılarının yapıldığı eve gelmesi için ısrar ettiğini anlatan Dereli, 2 ay sonra yine söz konusu eve gitmeyi kabul ettiğini kaydetti. Dereli, eve gittiğinde Musab isimli kişinin kendisine okuduğu kitapları sorduğunu belirterek, "Ben Hüseyin Nihat Atsız'ın kitaplarını okuduğumu söyleyince, 'Bunlar kafatasçı, bunları okuma daha iyi kitaplar var' dedi. Bana Fethullah Gülen'in kitaplarını önerdi. Ben karşı gelince tartışma çıktı ve ben yine evden ayrıldım" şeklinde konuştu.
"Sınıf komiserlerinin tamamı FETÖ'cüydü"
Musab isimli kişinin kendisiyle irtibata geçmeye çalıştığını, ancak aramalarına cevap vermediğini anlatan Dereli, şunları kaydetti:
"Bu kez sabit hattan aradı. Tanımadığım için telefonu açtım. Bana, 'sen iyi bir arkadaşsın, bak seni okuldan atacaklar, gel konuşalım' diyordu. Öte yandan okulda üzerime acayip gelmeye başladılar. Sınıf komiserlerinin hepsi bunlardanmış. Sürekli ceza almaya başladım. 40 puan ceza alan okuldan atılıyordu. Ceza almamaya dikkat ettiğim halde sakal tıraşı olmadığım gerekçesiyle ceza puanları aldım. Ceza puanım 30'u aştı. Sınıf komiserlerinin tamamı FETÖ'cüydü. Bu yapıdan uzak durmak için çok uğraştım. Bir defasında paintball turnuvası yapıldı. Bunu okulun düzenlediğini söylediler. Sonradan bunu FETÖ'cülerin düzenlediğini öğrendim. Başka bunlarla bir irtibatım, ilişkim olmadı. Suçsuzum. Beraatıma karar verilmesini talep ediyorum."
"İlk kez polis okulunda Atatürk'ün eleştirildiğini, sevilmediğini gördüm"
Sanık polis memuru Doğukan Söylemez ise Trakyalı olduğunu, ailesi tarafından Atatürkçü bir kişi olarak yetiştirildiğini belirtti. Söylemez, babasının polis olduğunu, kendisinin de polis olmayı çok istediğini ve bu kapsamda sınavlara girdiğini dile getirerek, polislik sınavını ikinci girişinde kazandığını kaydetti. 2012'de İzmir Buca'daki polis okulunda eğitime başlamasıyla FETÖ ile tanıştığını aktaran Söylemez, "Ben, ilk kez polis okulunda Atatürk'ün eleştirildiğini, sevilmediğini, 'Hoca Efendi' sözleri ile de Fethullah Gülen'in övüldüğünü gördüm. Sınıf 40 kişiydi. Sınıfta Kaan Bülbül isimli bir öğrenci vardı. Örgütün propagandasını bu kişi yapardı. Birkaç kez beni davet ettiler ancak ben kulak asmadım. Ancak Kaan Bülbül'ün ısrarları üzerine pikniğe gittim. Burada 'Hamza' isimli kişiyle tanıştım. Dini sohbetler başlayınca rahatsız oldum. Bu kişi daha sonra beni aramaya başladı ama ben tersledim. Bana, yardım etmek vaadinde bulunuyordu. Ben yardıma ihtiyacım bulunmadığını, ihtiyacı olan kişilere yardım etmesini söyledim. Meslekte iyi yerlere gelmemde yardımcı olacaklarını söyledi. Ancak ben kendilerine kesinlikle yanaşmadım" ifadelerini kullandı.
Örgüte yanaşmadığı için sürekli baskılara maruz kaldığını vurgulayan Söylemez, örgütün kendisini 'kazanılmaya çalışılan kişi' olarak fişlediğini söyledi. Polis okulundan sonraki 4 yıllık meslek hayatı boyunca da örgütle irtibata geçmediğini savunan Söylemez, "Okulu bitirdikten sonra Ankara Çevik Kuvvet'e atandım. Burada tanıdığım bir polis Sağlık Bakanının korumalığını yapıyordu. Edirne'den tanıştığım bu kişinin referansıyla Mehmet Müezzinoğlu'nun korumalığını yaptım" dedi.
Gözaltına alındıktan sonra soruşturmayı yürüten savcının, polis okulundan aynı sınıfta oldukları suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş'ın, sosyal medyadan kendisiyle ilgili araştırmalar yaptığını söylediğini belirten Söylemez, "Muhtemelen koruma olduğumu bildiği için araştırma yapmış. Ben kendisiyle kesinlikle bir ilişkide bulunmadım. Benim talihsizliğim sadece bu kişiyle aynı okulda okumam oldu. Savcı ilişki bulamayınca örgüt üyeliğinden dava açtı. Örgüt üyeliği suçlamalarını reddediyorum" diye konuştu.
"Sercan ile arkadaş olduktan sonra değişti"
Okulun ilk yıllarında Mevlüt Mert Altıntaş ile tesadüfen aynı sırada oturduğunu, bir süre sohbeti olduğunu ancak Altıntaş'ın davanın sanıklarından Sercan Başar ile arkadaşlık kurmaya başladıktan sonra değiştiğini ve kendisinden uzaklaştığını anlatan Söylemez, "Mevlüt, dini konulara yakın birisi değildi. Ancak Sercan ile arkadaş olduktan sonra namaz kılmaya başladı. Kız konularıyla sohbetlerden kaçınmaya başladı. Duyduğum kadarıyla birlikte örgüt organizasyonlarına da katılıyordu" dedi.
Sanık Kadir Şamlı, 2012'de İzmir Buca'daki polis okulunu kazandığının altını çizerek, "Kaan Bülbül ve Mevlüt Mert Altıntaş ile aynı sınıftaydım. Benden önce dinlenen diğer sanıkların belirttiği gibi bu yapıya ait toplantılara katılmam için benimle ilk kez Kaan Bülbül irtibata geçti. Kaan Bülbül, 'bu toplantılarda kahvaltı yapıyoruz, sohbet ediyoruz, namaz kılıyoruz' gibi söylemlerde bulunarak toplantılara davet etti. Kaan Bülbül'ün ısrarlı davetleri nedeniyle ilk kez okullar açıldıktan tahminen 1 veya 2 ay sonra toplantılara katıldım. Toplantı Buca'da okuluma yürüyüş mesafesi yaklaşık olarak 20 dakika civarında bulunan bir apartmanın teras katındaki bir dairede yapıldı. Bu daireye ilk gittiğimde daha sonra soruşturma nedeniyle alındığımda fotoğraflarda teşhis ettiğim ve gerçek adının Burak Yusmak olduğunu öğrendiğim 'Hamza' ismini kullanan kişi vardı. Onun haricindeki diğer kişiler sınıf arkadaşımdı. Burada kahvaltı yaptık, namaz kıldık. Hamza isimli şahıs kendi çapında bize sohbet vermeye başladı. Bu sohbetlerde 'hocaefendi' diye hitap ettiği Fethullah Gülen'den bahsederek sohbetinde Fethullah Gülen'in kitaplarından belli bölümleri bize anlattı. Bu toplantıdan sonra ben olanlardan dolayı hoşnut kalmadım, bir daha da toplantılara katılmadım. Çağırmalarına rağmen gitmiyordum" şeklinde konuştu.
Yusmak'ın örgüt sohbetlerine katılması için kendisini sürekli aradığını dile getiren Şamlı, "Ayrıca bu aramalarla da yetinmeyerek okulumuza yakın Buca'da bulunan Şirinyer isimli parkta da karşıma çıkmaya başladı. Bu davetlere katılmamı söyledi. Ben kendisine okulda ağır şartlar olduğunu, sabah 06.00'dan gece 23.00'a kadar mesaimizin devam ettiğini, mesainin yoruculuğundan dolayı sohbetlere icabet edemeyeceğimi, hafta sonu dinlenmek istediğimi söyledim. Bu konuşma esnasında Burak Yusmak, bana tehditvari bir şekilde 'çağrılarımıza gelmiyorsan okulun nasıl biter?' dedi ve konuşmayı oradan sonlandırarak kalkıp masadan ayrıldı. Ben bu hareketinden korktum. Zaten daha evvelinde okulda sınıf komiserlerinin, hatta idarede görevli müdürlerin dahi yapının elemanları olduğu söyleniyordu. Ben de Burak Yusmak'ın bu şekilde tehditvari konuşmasından dolayı sorumlu komiserlerle konuşur, bana sıkıntı yaşatır endişesine kapıldım. Sonra bu toplantılara birkaç kez daha katıldım" ifadelerini kullandı.
"Mevlüt Mert Altıntaş'ı FETÖ toplantılarında gördüm"
Şamlı, savunmasının sonunda şunları anlattı:
"Sonradan 3-4 kez daha toplantılara katıldım. Toplantılarda sınıfımızdan Sercan Başar, Mevlüt Mert Altıntaş ve Ufuk Gül'ün de hazır olduğunu gördüm. Hemen hemen toplantıların hepsinde bu isimleri bu evde görüyordum. Bu toplantılarda da yine sohbetler edilirdi, namaz kılınırdı. Sonra yine toplantılara gitmemeye başladım. 2013 yılında polis okulunda FETÖ ile ilgili idari tahkikat başladığından burada bahsettiğim hususları idari tahkikat yapan polis okulu müdürlerine de bizzat anlattım. Polis okulu müdürlerine de Hamza'dan, sohbet yapılan evden ve sohbete katılan kişilerden bahsettim. 17/25 Aralık sonrası örgütle irtibata geçmedim. Örgüt üyesi değilim, örgütsel bir faaliyette yer almadım. Tüm suçlamalardan beraatıma karar verilmesini talep ediyorum."
Duruşma, verilen öğle arasının ardından sanık savunmalarıyla devam edecek.