Karayılan'dan çarpıcı YDG-H itirafları!
Terör örgütü PKK yöneticisi Murat Karayılan, PKK'nın genç yapılanması YDG-H ile ilgili çarpıcı itiraflarda bulundu. Karayılan, "Gençlik yeni bir yapılanmaya gitti, YDG-H illegal biçimde mücadele ediyor" dedi.
Terör örgütü PKK yöneticisi Murat Karayılan, Abdullah Öcalan’ın “Direniş sürecini durdurun” deme koşullarının olmadığını savundu. KCK’nın tahkim edilmiş çift taraflı ateşkes çağrısını tekrarlayan Karayılan, “Bu savaş böyle sürerse seçimler olmaz,” ifadesini kullandı. Karayılan, öz yönetim ilanlarıyla ilgili olarak da "Polisin aşırı bir biçimde zorlaması, kriminalize etmesi ve şiddeti dayatmasına karşılık olarak gençliğin de öne atlayarak silah kullanması suretiyle silahlı yön öne çıktı. Aslında bu, bizce de yanlış oldu" dedi.
Terör örgütüne yakınlığıyla bilinen ANF'ye konuşan KCK Yürütme Konseyi üyesi Murat Karayılan o açıklamaları...
‘Çözüm Süreci’nde cephane taşımadık, elimizde ne varsa, eskiden var olan’
Kısaca, esas olarak pozisyonumuz önceden güçlüydü; elbette ki Çözüm Süreci boyunca kendimizi tasfiye, yozlaştırma, vb. durumlara karşı da koruduk. Diğer yandan Önder Apo’nun ve hareketimizin doğru politikaları, Kürdistan halkına ve Türkiye toplumuna doğru mesajların verilmesi, en önemlisi de başta Şengal olmak üzere hareketimizin IŞİD’e karşı verdiği mücadele, hareketimizin ulusal ve uluslararası düzeyde önemli düzeyde itibar kazanmasına ve gelişme kat etmesini sağlamıştır. Bundan dolayı da hem kitlelerin gösterdiği teveccüh, hem de Kürdistan gençliğindeki katılım istemi çok daha fazlalaşmıştır. Dolayısıyla bu süreçte hareketimizin yaşadığı gelişme ve büyüme, Çözüm Süreci’nin istismar edilmesi ya da silah depolanması ile izah edilemez. Gerçek olan; doğru politika ve tutum temelinde bir büyüme durumunun yaşandığıdır. Biz Çözüm Süreci’nde herhangi bir yere, herhangi bir cephane taşımış değiliz. Elimizde ne varsa, eskiden var olandır. Gerçeklik budur.
‘Gençlik yeni bir yapılanmaya gitti, YDG-H illegal biçimde mücadele ediyor’
Benim bildiğim örgüt yönetimimiz 2 kez YDG-H’nin silahtan uzak durması ve silahlanmaması için karar aldı. Her karar alındığında da o genç arkadaşlar uymaya çalıştılar. Fakat sürekli bir biçimde gelişen polis baskıları karşısında ciddi bir zorlanmayı da yaşıyorlardı. Sonuç olarak içinde bir ayrışma yaşandı. Geniş kitlesel gençlik kesimi yeni bir yapılanmaya giderken, YDG-H olarak kalanlar da illegal bir biçimde mücadelesini sürdürmeye başladı.
‘Silahlı yönün öne çıkması bizce de yanlış oldu’
Tabii ki, “Bu toplumsal çıkış, yani öz yönetimlerin ilanı silahlarla olmamalıydı” denilebilir. Bu doğrudur. Aslında halkın kendi öz yönetimlerini ilan etmesi toplumsal bir tezahür olarak gelişmek durumundadır. Fakat bu konuda da yine polisin aşırı bir biçimde zorlaması, kriminalize etmesi ve şiddeti dayatmasına karşılık olarak gençliğin de öne atlayarak silah kullanması suretiyle silahlı yön öne çıktı. Aslında bu, bizce de yanlış oldu. Yani bu öz yönetim ilanı çok doğru ve toplumun kendi demokratik çözüm biçimini ortaya koymasıdır; meşru bir haktır, fakat silah bu kadar öne çıkmayabilirdi.
‘Gençlere eve dönün deme zamanı geçti’
- Bu gençleri KCK olarak kontrol edebildiğinizi, ‘evlerinize dönün’ dediğinizde döneceklerini düşünüyor musunuz?
Bana göre artık o eşik aşılmıştır. Yani bu saatten sonra hiç bir şey olmamış gibi gençlere, ‘evinize dönün’ demenin zamanı geçti. Çünkü bir pratik süreç yaşandı. Ortada bir savaş durumu var, yine ilan edilen öz yönetimler var. Normalleşme ancak bir uzlaşma temelinde mümkün olabilir. Eğer bir uzlaşma projesi olursa, o zaman KCK bu projeye dayalı olarak gençlere çağrı yapabilir, ‘şöyle şöyle hareket etmeniz lazım’ diyebilir. Ama herhangi bir proje olmadan, bir uzlaşma durumu olmadan, polisin kendilerine yönelmeyeceği garantisi verilmeden hiç kimse gençlere, ‘evinize dönün’ deme hakkına sahip değildir. Bir de bu direniş artık siyasal-toplumsal bir formasyona kavuşmuş oldu. Gelişen bu direniş, Kürt Özgürlük Mücadelesi’nde çok tarihi bir evreye dönüştü. Bunun da görülmesi gerekiyor.
‘Öcalan’ın direniş sürecini durdurun deme koşulları yok’
Devletin Öcalan ile şu anda görüştüğü ve Öcalan’ın, “çatışmayı durdurun desem de durmazlar; o nedenle konuşmamın anlamı yok; önderliğimi sorgulatmam” dediği iddia ediliyor. Öcalan ‘çatışmayı durdurun’ dese PKK nasıl bir tavır izler?
Bu konuda bize yansıyan herhangi bir bilgi yoktur. Eğer Önderliğimiz sizin belirttiğiniz gibi konuşmuş ve cevap vermişse, doğru olanı yapmıştır. Çünkü mevcut koşullarda Önder Apo’nun çıkıp da, ‘direniş sürecini durdurun’ demesinin koşulları yoktur ve zorlayıcı olacağı açıktır.
Bu konuda diğer bir husus ise, Önder Apo, ancak bir proje üzerinde mutabakat olursa çağrı yapabilir. Yoksa o bir önderlik; iki de bir kalkıp kendi konumunu tartışmaya açacak pozisyona tabii ki girmez.
Karayılan’dan tek taraflı ateşkes çağrılarına yanıt: Çift taraflı olmalı
Şimdi bu konuda bir çok değerli insan ve çevre ateşkes için çağrı yapıyor. En son HDP Eşbaşkanlığı’nın ve temsilcilerinin daha çarpıcı çağrıları gelişti. Biz bunların hepsini çok değerli buluyor ve özüne de katılıyoruz. Hatta bazı kesimler tek taraflı olarak bizim ateşkes yapabileceğimizi de düşünmekte ve kendi söylemlerinde ifade etmektedirler. Ama bu değerli dostlar ve çağrıcılar, bir an için kendilerini bizim yerimize koyarak yaklaşmalıdırlar. Karşımızdakiler her gün çeşitli vesilelerle televizyonlara çıkıp, ‘son terörist silahı bırakana kadar operasyonlar artarak devam edecek’ demektedirler. Son derece sert, savaşçı bir tutum ve yoğun bir saldırı durumu söz konusudur. Biz bu saldırılara karşı misilleme hakkımızı kullanmaktayız. Yürüttüğümüz, savunma direnişidir. Bir güç, diğer bir gücü yok etmek üzere azgınca saldırıya geçmişse, öbür gücün kendini savunmaması onun yok olmasına yol açar. Var olmak ve yaşamak için kendini savunmak bir gerekliliktir. Aksi teslimiyet olur ki, bu da hem insanlık onuru, hem de özgürlük davasıyla bağdaştırılamaz bir şeydir. Ancak bu gerçeklikten yaklaştığımızda ateşkes olabilir. Kandil yapılan tüm çağrıları duymaktadır ama ateşkesin olabilmesi için çift taraflı bir tutumun gelişmesi gerekiyor. Tek taraflı ateşkeslerle sonucun alınamayacağını geçmiş pratik bize göstermiştir.