Karakolda yine dayak var
İzmir’de bir kadına atılan karakol dayağının ardından bu kez de ünlü tatil beldesi Kuşadası aynı skandalla çalkalandı. Motosikletini çekmek isteyen polisler tarafından gözaltına alınan Fuat Şengül’e atılan karakol dayağı tüyler ürpertti...
Görüntülere göre, bir polis karakolun ışıklarını kapatırken karakolda bulunan başka bir vatandaşı ise bir polis memuru dışarı çıkarıyor. Ancak açık olan televizyonun ışığından olanlar tüm açıklığıyla gözleniyor. Karakolda bulunan 2’si sivil, 4 polis daha sonra Şengül’ü dövmeye başlıyor. Elleri arkadan kelepçelenen vatandaş, ayağa kaldırıldıktan sonra 4 sivil polis tarafından tekrar kameranın görmediği kör noktaya götürülüyor. Bu arada bir polis televizyon ışığının farkına varıyor ve televizyonu kapatıyor. Arkasından 4 polis, Şengül’ü kıyasıya dövüyor. Bir polis de izliyor.
Işıkları söndürdüler öldüresiye dövdüler
Karakolda dayak ve kötü muamele iddialarını tekrar gündeme getiren Fuat Şengül 39 yaşında, evli ve 1 çocuk babası. Eşi Kuşadası Adliyesi’nde zabıt memurluğu yaparken kendisi de emlakçılıkla geçimini sağlıyordu. Ta ki 5 Temmuz 2010’a kadar. Şengül ailesinin hayatı, motosikletlerini gece 24.00 suları çekmeye gelen sivil polis memurlarıyla değişti. Genç adam, polislerden motosikletinin çekilmemesini rica etti. Polisler ‘Motorun bağlaması var’ cevabını verince, neredeyse hayatının kararmasına neden olan diyalog Şengül’ün anlatımıyla şöyle gelişti:
‘Vatan haini misin?’
Şengül: Tek geçim aracım motorum. Motorum olmazsa emlakçılık yapamam. Lütfen çekmeyin.
Polis: Sen motorun neden alındığını iyi bilirsin.
Şengül: Vergi borcum vardı, herhalde icra gelmiş olabilir.
Polis: Namuslu vatandaş olsaydın da vergi borcunu ödeseydin.
Şengül: Vatandaşın namus borcunun ödenmesini sen mi sağlıyorsun, tahsilatçı mısın?
Polis: Sen vatan haini, devlet düşmanı mısın?
‘Kafana sıkarız’
Tartışma bu sözlerden sonra farklı bir mecraya taşınıyor. Polis Şengül’ün kimliğini istiyor ve gözaltına alındığını söylüyor. Fuat Şengül, bu noktadan sonra gelişen olayları şöyle anlatıyor: “Ben direniş göstermedim. Arabaya bindiğimde, ‘Seni öldürürüz, kafana sıkarız, ne biçim konuşuyorsun’ dediler. Daha önce Kuşadası’nda kafasına polis tarafından tek kurşun sıkılan birini hatırlattılar. Benim de kafama sıkıp öldüreceklerini söylediler. Korkmuştum. Karakolda sivil ve resmi polisler üzerime saldırdı. Önce yere yatırdılar. Sonra ellerimi kelepçelediler. Bu sırada ben ‘İşkence var, adam öldürüyorlar, imdat’ diye çığlıklar attım. Pencere açıktı ve sesim dışarıdan da duyuluyordu.”
‘Kameranın önünü kapat’
“Bunun üzerine önce pencereyi kapattılar. Sonra karakoldaki kamera çekim yapamasın diye ışığın birini söndürdüler. Ama bu sırada hepsi birden üstüme zaten çullanmıştı. Bir tanesi ise diğerine ‘kameranın önünü kapat’ diyordu. Ellerimi kelepçeledikten sonra beni duvar ile dolap arasında, kameranın görmediği bir yere soktular. Burada hepsi sırasıyla bana saldırdı. Karnıma vurdular, yüzüme vurdular. İlk yere yatırırlarken arbededen ayağım sakatlandı. Dizimin yan bağlarındaki dokular zarar gördü ve şu an topallayarak yürüyorum. Ayrıca kaburgalarım darbe aldı, yüzüm morardı.”
Doktor: Bir şeyin yok
Şengül, götürüldüğü hastanede de iyi muameleyle karşılaşmadığını söylüyor: “3.5 saat sandalyede tek başıma tutulduktan sonra yaralı olarak hastaneye sevk edildim. Ellerim kelepçeli olarak hastaneye geldiğimde doktor ayaküstü beni muayene etmeye kalktı. Ben kendisine itiraz ettim. Ellerimin kelepçeli ve polislerin yanımda olduğunu söyledim. Bunun üzerine benim ellerimi çözdürerek polislerin yanımdan uzaklaşmasını sağladı. Ama ben uyarmasam üstün körü gözle muayene edecekti.” Şengül olaydan hemen sonra polislerden şikayetçi olduğunu söylüyor: “Olayın ertesi günü savcılığa şikayette bulundum. Polisler de benim kendilerine mukavemette bulunduğumu söyleyerek karşı şikayette bulundular. Ama aradan 20 ay geçmesine rağmen savcılık iddianame hazırlayıp davayı açamadı.”
İfadeleri yeni alındı
Şengül, olayın savcılık tarafından örtbas edilmeye çalışıldığını da iddia ediyor: “Şikayetçi olmama rağmen doğru düzgün bir işlem yapılmadı. Maddi imkanım olmadığı için avukat tutamadım. Daha sonra İnsan Hakları Vakfı’ndan yardım isteyince bir ay kadar önce bana bir avukat yardımcı olmaya başladı. Avukatın devreye girmesiyle savcının ilk gün istediği karakol kamera görüntüleri, 20 gün önce dosyaya girdi. 5 gün önce de şikayetçi olduğum polislerin ifadesi alındı. Ancak Adli Tıp Kurumu’ndan hâlâ rapor alamadım. Savcı beni Adli Tıp’a sevk ederken onlar da devlet hastanesine yönlendirdi. Rapor konusunda çok sorun ile karşılaştım. Avukatın devreye girmesiyle o sorun da ortadan kalktı. Yakında raporum çıkacak.”
Diz kapağını kıran dayak
Kamera görüntülerinde sivil polislerce tartaklanarak karakola getirilen Şengül burada resmi kıyafetli polislerin de katılımıyla meydan dayağına maruz kalıyor. Şengül’ün kelepçelenmek için yere yatırıldığı sırada dizinin üzerine çıkan polis, diz kapağında kırığa, dokularında da hasara neden oluyor.
‘Kuşadası’na adım atmak istemiyorum’
FUAT Şengül olaydan sonra ailecek psikolojilerinin bozulduğunu söyledi: “Eşim adliyede çalıştığı için polislerle her gün yüz yüze geliyordu. Bu onda baskı oluşturdu. Ben de rahat değildim. Kuşadası küçük yer olduğu için karşılaşıyorduk. Polis memuru gördüğümde hâlâ tedirgin oluyorum. Bu yüzden Kuşadası’ndan taşınmak zorunda kaldık. Eşim tayinini Manisa’ya çıkardı. Bir daha Kuşadası’na kesinlikle gitmek istemiyorum. Bana işkence yapan polislerle karşılaşacağımı düşünüyorum. Burada yeni bir hayat kurmaya çalışıyoruz ancak olaydan sonra ayağım eskisi gibi olmadı. 4 santim inceldi. Bazen adım attığımda dizim zayıf olduğu için tutmuyor ve dönüyor, o zaman yere düşüyorum. Ben yaşadıklarımın hesabının sorulmasını istiyorum. Tek beklentim adaletin yerini bulması.”