'İzmirli'nin irfanında sıkıntı yok!'
Görmez’in Hocası Acar VATAN’a konuştu
Eski İzmir Müftüsü İbrahim Acar, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in “İzmir’in dindarlığı farklı. İrfan geleneğine ihtiyacı var” sözleri üzerine, “İzmirlilerin dindarlıklarını çok sevdim. 8 yıl müftülük süremde İzmir halkıyla ilgili sıkıntı görmedim” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in İzmir’de yeni müftü atanmasına ilişkin yaptığı açıklama esnasında “İzmir’in dindarlığı farklı. İrfan geleneğine ihtiyacı var” sözleri tepki çekmeye devam ediyor. Tepkiler üzerine açıklama yapan Diyanet, “Her ilin, her bölgenin, kendi içinde özel bir dindarlık formuyla bezendiği, bu çeşitliliğin hiçbir zaman bir kusur ya da eksiklik olarak değerlendirilemeyeceği” açıklamasında bulunmuştu. Görmez’in sözlerini değerlendiren Eski İzmir Müftüsü İbrahim Acar ise , “İzmirlilerin dindarlıklarını çok sevdim” derken, 9 Eylül Üniversitesi Eski Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakkı Önkal da, bir şehrin inancı ya da davranış biçimi olamaz dedi.
Eski İzmir Müftüsü İbrahim Acar, “Sayın başkan benim öğrencimdi. Başkanın açıklaması yoruma bağlı. Neyi kastettiğini kendisine sormak lazım. Ben bir yorum yapmayayım. İzmir’de 8 yıl müftülük yaptım. Bu süre içinde de İzmir halkıyla ilgili bir sıkıntı görmedim. Dindarlıklarını da, kendilerini de çok sevdim. İzmir halkında dediğim gibi hiç bir sıkıntı görmedim. Çok aydın, çağdaş bir halkı var. Dindarlığında da bana göre herhangi bir sıkıntısı yok İzmir halkının.”
‘Bir şehrin irfan sahibi olması düşünülemez’
9 Eylül Üniversitesi İslam Tarihi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakkı Önkal: “Bir şehrin ya da bölgenin irfan sahibi olması düşünülemez. Ancak o şehir ya da bölgede yaşayan toplum için böyle bir tanımlama yapılmış olabilir. Çünkü bir şehrin inancı ya da davranış biçimi olamaz. Eğer bir toplumun yarıdan fazlasında bir tutum saptanmışsa, genelleme yapılarak konuşulabilir. Eğer bilimsel bir çalışma yapılmışsa, doğru sorular doğru kişilere sorularak bir anket yapılmışsa bu tür genellemeler yapılabilir. Ama elinizde objektif kriterlere göre sonuçlanmış bir araştırma olmadan genelleme yapıyorsanız, bu kanaat olur.”
‘İzmir de Konya da aynı irfana sahiptir’
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Prof. Dr. İlyas Çelebi: “Bir şehir ya da yerleşim bölgesi için irfan sahibi diyemeyiz. Çünkü irfan sahibi olan insanlardır. Sadece bazı toplumların içinde irfan sahibi kişiler olur ve o toplumlar o kişileri dinleyerek kendilerini geliştirebilirler. Yunus Emrelerin, Mevlanaların yaşadığı toplumlar böyle bir şansa sahipti. Din açısından bakarsak İstanbul ne kadar irfan sahibiyse İzmir de Konya da aynı oranda irfan sahibidir. Çünkü İzmir’deki lisede de aynı eğitim veriliyor, İzmir’deki ilahiyat fakültelerinde de aynı konular öğretiliyor. Bu tür ayrışmaya neden olabilecek konuşmalar çok yanlış.”
‘Halkın müftüye itibar etmesi için söyledi’
Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdülkerim Ünalan: Hz. Muhammed’in bir hadisi var, “Kim nefsini bilirse, Rabbini de tanır.” Bunun bir çok manası var. İrfan; marifet, tanımak, bilmek demektir. Kendi nefsini bilen ve kendi nefsinden yola çıkarak Allah’ı tanıyan kimse demektir. Bu bilginin gereğini yapıp Allah’ın emirlerini yerine getiren ve yeteri derecede bilgisi, ilmi olan kimse demektir. Kötülük yapmayan, hak hukuk bilen insanları tanıyan, Allah’ın emrinden dışarı çıkmayan insan demektir. Sayın Başkan’ın o cümleyi söylemesinin amacı halkın o kişiye itibar etmeleri içindir. “
‘Tarikat bağlantılı vatandaş yetiştirecek’
Emekli Din Görevlisi Ali Rıza Demircan: “Böyle bir statü yok. İrfanlı müftü atadık sözünün bilimsel karşılığı yok. Dinsel açıdan da yok. O şu manaya gelir; irfandan maksat tarikat yoluyla sağlanan sözlü olarak sağlanan bilgiye irfan bilgisi denir. Çalışarak elde edilmeyen türden bilgidir. Tarikat bağlantısı olan, tarikat yönü olan bir vatandaş yetiştirceğiz demek istiyor.“