İsrail'den taciz telefonu
İHH: İsrail'den taciz etmek için arıyorlar.
İHH Başkan Vekili Yavuz Dede: "İsrail'den gerek bizi gerekse telefonlarını aldıkları aileleri taciz etmek için arıyorlar. Bunların kim olduklarını bilmiyoruz ama oradaki bulunan bir insanın telefonunu ancak ya İsrailli askerler ele geçirir ya da İsrail yetkilileri ele geçirir." "Yurt dışından arayan ama Türkçe konuşan bazı kişilerden, 'Vakıftan arıyoruz. Sizin eşiniz, oğlunuz, yakınınız hastanede' ya da 'öldü' diye telefonlar geliyor. Ailelerin psikolojisini darmadağın edecek telefonlar açıyorlar."
Gemi kaptanı: Ne olduğunu bilmediğimiz bir sıvı içirdiler İsrail askerlerinin saldırısına uğrayan insani yardım gemilerinden Gazze'nin kaptanı Talat Can Soner, İsrail askerlerinin kendilerine sürekli psikolojik baskı yaptığını belirterek, "Bize ne olduğunu bilmediğimiz bir sıvı içirdiler" dedi.
İHH'nın Fatih'teki Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısına gemi kaptanı Talat Can Soner ile Hüseyin Tokalak, İHH binasında bir basın açıklaması yaptı. Açıklamayı yerli ve yabancı basından çok sayıda gazeteci takip etti. Bitkin görünen kaptan Talat Can Soner, yaşadıklarını, "Gemimize yaptığımız tüm yüklemeler legal ve resmi olarak belgelenmiştir. İskenderun Limanı'ndan hareket ettik. Legal rotaları takip ettik. Uluslar arası sularda seyrettik. 68 mil dışındaki bir mevkide her şey normal iken bir anda gemimim arkasında bir toz bulutu oluştuğunu fark ettim. Durumu Mavi Marmara'nın kaptanına bildirdim. İnsani yardım taşıyan en ağır yük bizim gemimizdeydi. Toz bulutunun arkasından ışıklar görmeye başladık. Bir anda jetler, zodyak botlar belirdi. Helikopterler etrafımızda uçuyordu. Gemiyi durdurmam istendi. Bunun üzerine telsizden uluslar arası sularda seyrettiğimizi herhangi bir ihlalde bulunmadığımızı ifade ettim. Ancak İsrailli askerler geminin durmaması halinde ateş açılacağını ya da batırılacağını söyledi. Ben de motorları durdurdum. Gemi yavaş yavaş hız keserken bir anda ateş açmaya başladılar. Sonra Mavi Marmara gemisindeki hareketlilik büyüdü. İsrail askerleri gemide bizleri gözaltına aldı ve geminin rotasının İsrail'e çevrilmesini istedi. 6 saat yolculuktan sonra limana vardık. Bizleri burada aç ve susuz bıraktılar. Açlığa ve susuzluğa isyan ettiğimizde ise bizlere içinde ne olduğunu bilmediğiz bir sıvı içirdiler. Bu sıvıyı içtikten sonra vücudumuzda birtakım anormallikler meydana gelmeye başladı. Bizlere limanda bazı kağıtları imzalamamız için baskı yaptılar. Aksi halde uzun yıllar burada hapis hayatı yaşayacaksınız şeklinde tehditler savurmaya başladılar. Havalimanına nakledilirken ağır suçluymuşuz gibi zırhlı araçlara bindirdiler. Bütün değerli eşyalarımız orada kaldı. Şu anda 24 saatten fazla uykusuz ve harap haldeyiz. Ağlayabilirim her an. Kendimi zor tutuyorum." diyerek özetledi.
Öte yandan İHH Başkan Vekili Yavuz Dede olayda yaşamını yitirenlerden İbrahim Bilgen, Ali Haydar Bengi, Ali Ekber Yaratılmış ve Muharrem Kavaçıoğlu'nun isimlerini okudu. Dede, MAZLUMDER'in avukatlarının desteği ile yarın mağdur ailelerin İstanbul Adliyesi'nde İsrail hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.
İSRAİL'DEN BİZİ VE AİLELERİ TELEFON İLE TACİZ EDİYORLAR
Gemidekilerin ailelerine yurt dışından taciz telefonları açıldığına yönelik duyumun doğruluğunun sorulması üzerine de Dede, bunun doğru olduğunu, bu konuyu Türk Telekom'a bildirdiklerini söyledi. Dede, "İsrail'den gerek bizi gerekse telefonlarını aldıkları aileleri taciz etmek için arıyorlar. Bunların kim olduklarını bilmiyoruz ama oradaki bulunan bir insanın telefonunu ancak ya İsrailli askerler ele geçirir ya da İsrail yetkilileri ele geçirir. Yurt dışından arayan ama Türkçe konuşan bazı kişilerden, 'Vakıftan arıyoruz. Sizin eşiniz, oğlunuz, yakınınız hastanede' ya da 'öldü' diye telefonlar geliyor. Ailelerin psikolojisini darmadağın edecek telefonlar açıyorlar" dedi.