İntihar mektubu yazıp kendini patlattı! Öğretmen, bombacı, seri katil
Jandarmaya gelen araç yangınını altından şok eden bir olay ortaya çıktı. Araç yangını ihbarı sebebiyle bölgeye giden jandarma, bombacı olduğunu itiraf eden bir öğretmenin intihar notuyla karşılaştı. Notta, "Hastane yolundaki bombayı patlatan benim. Kamera kayıtlarına bakarsanız, oradan geçtiğimi görürsünüz. Fünye elimin altındaydı. Bir can borcum var, öderim. Halı sahadakini de ben patlattım. Konutlar mevkiindeki bombayı da patlatan benim. Bir de aynı mıntıkadaki okul arkasındakini de..." ifadeleri dikkat çekti.
Hürriyet'ten Fatih Çekirde jandarmaya gelen bir yangın ihbarını köşesine taşıdı. Olay yerine giden jandarmanın bulduğu not iste olayı bambaşka bir yere getirdi. Bulunan intihar notunda bir ingilizce öğretmeninin bombacı olduğu ve gerçekleştirdiği eylemlerin detayları yazılıydı.
Çekirge'nin ilgili yazısı şu şekilde:
Yoldan geçen kamyoncu “Ulan yine mi terör” diyerek telefona sarıldı:
- İhbar hattı...
- Abi Sarıçubuk yolundayım. Bir araba cayır cayır yanıyor.
İhbarı alan genç jandarma çavuşu hemen bir ekiple olay yerine geçti.
Gittiklerinde araba bir metal yığını haline gelmişti. Hemen çevreyi kordon altına aldılar.
Çavuş bir baktı ki otomobilin şoför koltuğunda birisi var...
- Hemen ambulans... Adli tabip...
Eğildi baktı... Biraz daha yaklaştı...
Hemen aracın plakasını aldı. Ve merkeze bildirdi:
- 21 GD 766... Tekrar ediyorum... 21 GD 766... Kimin üzerine kayıtlı...
Sürücüde derin yanıklar oluşmuştu.
Normal bir araç yangınına benzemiyordu.
Sorular vardı:
- Yangın çıktıysa sürücü neden kaçmamıştı? Acaba birileri bayıltıp ya da vurup oraya mı oturtmuştu?
O sırada merkezden anons geldi:
- 21 GD 766 plakalı araç Aziz Atay isimli kişiye ait...
Hemen jandarma istihbarat devreye girdi.
Aziz Atay İngilizce öğretmeniydi...
- Allah Allah bir İngilizce öğretmeni... Böyle bir durumda...
Sorular... Sorular...
Bu sırada bir er bağırdı:
- Komutanım burada bir kâğıt var. Üzerine bir taş konmuş...
Koştu. Gerçekten de araçtan 2 metre uzakta üzerine taş konmuş bir kâğıt vardı. Elyazısıyla bir şeyler...
Tam okunmuyordu. Biraz uğraştılar...
Şöyle diyordu:
“Hastane yolundaki bombayı patlatan benim. Kamera kayıtlarına bakarsanız, oradan geçtiğimi görürsünüz. Fünye elimin altındaydı. Bir can borcum var, öderim. Halı sahadakini de ben patlattım. Konutlar mevkiindeki bombayı da patlatan benim. Bir de aynı mıntıkadaki okul arkasındakini de...”
O KÂĞIT KİME AİT
Not kâğıdındaki itiraflar çok ciddiydi.
Bir plastik poşete alındı. Parmak izi için kriminal şubeye gönderildi.
Tabii aynı anda, elyazısının araçta ölü bulunan Aziz Atay’a ait olup olmadığı da araştırılacaktı.
Bu sırada Aziz Atay’la ilgili bilgiler gelmeye devam ediyordu:
- Aziz Atay Dicle Fırat Ortaokulu’nda İngilizce öğretmeniydi. Sessiz, sakin ve sevilen bir öğretmendi. Hiçbir suç kaydı yoktu. Karakola bile gitmemişti.
- Peki nasıl oluyor da hiçbir suç kaydı olmayan bir İngilizce öğretmeni böyle seri halde bombalı saldırılar organize edebiliyordu?
- Eğer yazılanlar doğruysa ve Aziz öğretmene aitse bu olay filmlerdeki gibi bir “seri katil” hikâyesi haline gelebilir miydi?
- Kimsenin gerçek yüzünü göremediği, içinde nefret biriktirmiş bir seri katil.
- Notta bıraktığı itiraflara bakılırsa, kalabalık yerlere bomba koymuş...
ACABA DOĞRU MU?
Acaba bütün bunların ötesinde Aziz öğretmene bir tuzak kurulmuş olabilir miydi?
Yani birileri Aziz Hoca’yı öldürüp otomobilinde yaktıktan sonra bu notu bırakmış olabilir miydi?
Neresinden bakarsanız bakın, filmlere konu olacak bir “cinayet”, “seri katil” ya da “tuzak ve intikam” üçlemesiyle karşı karşıyayız...
Jandarmadan gelecek sonucu merakla bekliyorum.
Öyle günlerden geçiyoruz ki...
Ruh sağlığımızda derin çatlaklar, fay hatları oluşuyor...
Kimisi gidiyor, İzmir’de bir siyasi partiyi basıp kurşun yağdırıyor...
Kimisi “Kurtlar Vadisi” kılığında saçlarını kestirip elinde silahlarla poz veriyor.
Sonra gidip sevgilisini, eşini katlediyor.