İnsanların gözlerinde korku var
Yıllardır Belçika’nın Başkenti Brüksel’de yaşıyorum. İnsanların gözlerinde hiç böyle bir korku gördüğümü hatırlamıyorum. Bir gün, bir Belçikalıya, terörün, Avrupa Birliği’nin ve Belçika’nın başkent Brüksel’i de vuracağını söyleseniz, sanırım gülüp geçerdi. Öylesine kendinden emin ve kişi hak özgürlüklerini titizlikle koruyan bir ülkede bu çapta bir saldırının olabileceği ihtimal dışıyken bir anda ani bir kalp krizi gibi bir şey oldu.
Tüm ülke donup kaldı
Ve ülke kelimenin tam anlamı ile ‘‘donup kaldı.’’ Bu adı çok büyük, kendisi hepi-topu 1 buçuk milyonluk şehirde, 135 ayrı milliyetin insanları saygı içinde, hiç bir milliyetin, hiç bir milliyetten üstün olabileceği akıllarından bile geçirmeden yaşayıp giderlerdi. ‘‘Giderlerdi’’ diyorum; ta ki bu sabaha kadar. Sıradan bir Belçikalı’nın tatil rotası belli olduğunda elini kolunu sallaya sallaya girdiği, pasaport kontrolünden geçip, dutty free sonrası uçağa yöneldiği aprondan önce güvenlik kontrolünden geçtiği bir düzen kurulu Zaventem Havalimanı’nda.
Tesadüf değil
Havalimanındaki saldırıdan sonra ikinci patlama ise Avrupa Birliği’nin kalbi olan binaların bulunduğu Schuman Meydanı’na çıkan Maelbeek metro istasyonunda oldu. İstasyon, Avrupa Komisyonu ve Berleymont binalarına 50 metre mesafede. Bir sonraki metro istasyonu olan Schuman metrosu, Maelbeek’e göre oldukça büyük ve güvenlik önlemleri daha etkin olduğu için, hedef, bu istasyona oranla, alan olarak daha küçük olan Maelbeek’in seçilmesi bir tesadüf değil. Ayrıca, Maelbeek istasyonu iki çıkışlı ve güvenliği daha zayıf. Belçika, olaylardan sonra hızla bir kriz masası kurdu ve bir dizi güvenlik önlemleri aldı. Patlamalardan sonra telefon hatları kesildi. Vatandaşlar internet üzerinde mesaj ve konuşma yapabildi