"İnsan hakları ihlalleri eleştirileri haksız eleştirilerdir"
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Süleyman Arslan, insan hakları ihlalleri konusunda Türkiye'ye yönelik eleştirilere ilişkin, "Bu eleştiriler haksız eleştirilerdir. Örneğin Suriye krizinde takınılan tavra bakalım. Burada insan haklarını koruyan Türkiye olmuştur. Savaştan kaçan mağdurları ülkesine almayan ülkeler için, insan haklarını koruyor denemez." dedi.
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı SüleymanArslan, Anadolu Ajansı'nın (AA) Global İletişim Ortağı olduğu, "Parçalanmış Bir Dünyada Barış ve Güvenliği Yeniden Düşünmek" temasıyla Swiss Hotel The Bosphorus'ta düzenlenen TRT World Forum'da AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyanın insan hakları konusunda sınıfta kaldığını ve bir kriz yaşandığını dile getirdi. TRT World Forum'da, 1918'den 2018'e 100 yıllık sürecin de gözden geçirildiğini, bölgelerdeki gelişmelerin incelendiğini belirten Arslan, AB, güneyden gelen dalga, insan haklarında yaşanan krizler, ülkelerin rolleri, ABD'nin icraatları, Türkiye'nin çıkışlarının bu forumda mercek altına alındığını ifade etti. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Osmanlı'nın yerine diğer devletlerin daha etkin olarak geçmesi ve daha sonra BM döneminde dünyada yeni bir düzenin kurulmak istendiğini, barış, insan hakları, özgürlüklerin yükselen değerler olacağı bir dünya vizyonu ile hareket edildiğini dile getiren Arslan, gelinen noktada kimsenin memnun olmadığı bir dünya ile karşı karşıya olunduğunu vurguladı.
"Temel sorun bence biz ahlakı kaybettik"
Bu dünya düzeninin tekrar, en azından BM çatısı altında yeniden gözden geçirilmesi ve yeni aktörlerin, en çok da insan hakları ihlallerinin bulunduğu İslam dünyasının temsilcileriyle kuvvetlendirilmesi gerektiğini aktaran Arslan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu noktada dünya nerede buna bakmamız lazım. Temel sorun bence biz ahlakı kaybettik. Hem devletlerin hem de insanların kendini tekrar gözden geçirmesi lazım. Bugün idealler, değerler söylem düzeyinde kalıyor, icraata geçmiyor. Bir samimiyet sorunu ve tutarsızlık var. Menfaatler, güç arayışları, üstünlük çabaları öne geçiyor, hırslar, kontrol edilemeyen egolar dünyayı perişan ediyor.
Liderlerin çıkışları çok büyük sorumluluk gerektiriyor. ABD'nin liderlik rolü dünyayı çok etkiliyor. Ama politik üstünlüklerin sürdürülebilir olması, içinde barındırdığı insani değerlerin de sürdürülebilir olmasına bağlıdır. Siz bunlardan taviz verdiğiniz zaman politik üstünlüğünüz de kaybolmaya başlar."
"İnsan hakları konusunda eğitim noksanlığı var"
Arslan, ihlalin kaynağının güç sahibi devletler tarafından korunduğunu, burada nüfus üstünlüğü sağlanmaya çalışıldığını belirtti.
İnsan hakları konusunda eğitim noksanlığı olduğunu ifade eden Arslan, "Çifte standartların fazlaca olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bunun aşılması gerekiyor." dedi.
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'nun, kurumsallaşma çalışmalarının devam ettiğini dile getiren Arslan, "İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesiyle ilgili her alanda çalışmak durumundayız. Aynı zamanda vatandaşlarımıza yönelik ayrımcılığın önlenmesiyle mücadele etmek durumundayız. İşkence ve kötü muamele olmaması için önleyici çalışmalarımız da söz konusu." diye konuştu.
Arslan, ilerleyen dönemde gerek Türkiye gerekse diğer ülkelerdeki vatandaşlar ve insanlara karşı yapılan insan hakları ihlalleri ve ayrımcılıkların izlenmesi yönünde çalışmaları olacağını belirtti.
"Bu eleştiriler haksız eleştirilerdir"
İnsan hakları ihlalleri konusunda Türkiye'ye yönelik eleştirilere ilişkin değerlendirmede bulunan Arslan, şunları kaydetti:
"Bu eleştiriler haksız eleştirilerdir. Dünya eleştiri yapmakta haklıdır ama tek taraflı eleştiri yapmakta haksızdır. Kendisini de eleştirmesi gerekir. Örneğin Suriye krizinde takınılan tavra bakalım. Burada insan haklarını koruyan Türkiye olmuştur. Savaştan kaçan mağdurları ülkesine almayan ülkeler için, insan haklarını koruyor denemez. Maddi desteği bile esirgeyen devletler, insan haklarını koruyor denemez. İnsanlar denizlere dökülürken, yaşam hakkı ayaklar altına alınırken, savaşlarda canlar verilirken, insan haklarını koruduğunu söyleyemez hiçbir devlet ve bundan dolayı da Türkiye'ye hesap soramaz, öyle bir baskı uygulayamaz."
Burada büyük fotoğrafa bakılması gerektiğini ifade eden Arslan, şu değerlendirmede bulundu:
"Türkiye, Avrupa, Amerika, Rusya ne yapıyor? Kendi vatandaşlarına ne yapıyor? Samimi mi? Herkese aynı şekilde mi davranıyor? Büyük fotoğrafın içinde baktığımız zaman Türkiye'nin büyük bir gayret sarf ettiğini söyleyebiliriz. Yapılan ayrımcılığı, yükselen ırkçılığı, İslamofobiyi, yabancı düşmanlığını dikkate aldığımızda Avrupa'nın birçok sorunla karşı karşıya olduğunu germemiz mümkün. Avrupa'da kaybolan Suriyeli çocuklar, başlı başına bir olaydır. Ne biz Avrupa'nın bizi eleştirmesiyle bir yere varabiliriz ne de biz Avrupa'yı eleştirerek bir yere varabiliriz. Eğer gerçekten medeni bir dünya kurmak istiyorsak, birlikte art niyetleri ve çifte standartları bir tarafa bırakarak, samimi bir şekilde nasıl sürdürülebilir insani değerleri yükseltebilir politikalar geliştirebiliriz, buna bakmamız lazım."