Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli Milliyet'ten Abdullah Karakuş'a konuştu. "Kenevir üretimi tekrar hızlı bir şekilde başlıyor" diyen Bakan Pakdemirli şunları dile getirdi:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan kenevir üretimini yakından takip ediyor ve destekliyor.
Yükselen sebze ve meyve fiyatları da tanzim satış noktaları projesi ile düşürüldü. Seçim öncesi bir anda gündem tarım ve tarım politikalarına çevrildi.
Kenevir ekonomisinin potansiyelini, yol haritasını, sebze ve meyve fiyatlarına yönelik tedbirler başta olmak üzere tarım politikalarını Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile konuştuk.
İlk yerli ve milli kenevir için çalışmalara başlandığını açıklayan Pakdemirli, “Bu ülkemiz için eşsiz bir hazinedir” dedi.
Kenevirin tarım, sağlık, tekstil, geri dönüşüm, otomotiv, mobilya, yiyecek ve içecek, kâğıt, inşaat ve kişisel ürünler gibi farklı sektörlerde kullanıldığını belirten Pakdemirli, dünyada kenevir ekonomisinin potansiyelinin 30 milyar dolar olduğunu söyledi.
2021’de tamamlanacak
Tanzim satış noktaları sayesinde sebze ve meyve fiyatlarının market ve manavlarda da düştüğünü belirten Pakdemirli, “Üretici başımızın tacı. Hareketimiz üreticiye karşı bir hareket değil, üretici ile tüketiciyi birleştirdik” dedi.
Pakdemirli Milliyet’in sorularını yanıtladı:
Kenevir üretimi ile ilgili neler yapılıyor?
Kenevir çevreci bir ürün ve birçok sektöre hammadde sağlıyor. İlk yerli ve milli kenevir çeşidi geliştirme çalışmalarında sona yaklaştık.
Önceliğimiz yerli tohumun geliştirilmesi ve çoğaltılması. Hedefimiz, uyuşturucu etken maddesini barındırmayan endüstriyel kenevir üretimi. Yapılan çalışmalarda Narlısaray tohumunun, daha üstün olduğu tespit edildi. Bu ülkemiz için eşsiz bir hazine. Temin edilen genotiplerden geliştirilen 2 kenevir çeşidi için tescil başvurusu Ocak 2019’da yapıldı. İlk prototip makinenin denemeleri Narlısaray’da yapılıyor. Tescil ve tohumluk artırma sürecinin 2021’de tamamlanması hedefleniyor.
İlk etapta 6 çiftlik
Ülkemizde kenevir endüstrisinin gelişebilmesi için yeterli ekimin sağlanması gerekir. Acil çözüm olarak her bakımdan korunaklı TİGEM arazilerinin kenevir üretimine elverişli 6 çiftliğinde yaklaşık 100 bin dekar istihsal alanlar oluşturulabilir ve sanayinin ihtiyacının büyük kısmı karşılanabilir. Sanayi Bakanlığı ile birlikte bir eylem planı hazırlıyoruz. Bunun bir an önce de sanayisi oluşmalı. Bu işi genişletme konusunda Cumhurbaşkanımız ışık ve yön verdi. 19 ilimiz bugün üretimde. Bu işi büyütmemiz gerekiyor. Bitkisel üretimde biz gerekli destekleri veririz. Sanayi Bakanlığı’nın da ilgili teşvikleri verme konusunda tereddüt içinde olmayacağını düşünüyorum.
9 sektörde kullanılıyor
- Kenevirin kullanım alanları neler?
Kenevirden elde ürünler 9 farklı sektörde kullanılıyor.
Kenevir başlıca; tarım, sağlık, tekstil, geri dönüşüm, otomotiv, mobilya, yiyecek ve içecek, kâğıt, inşaat ve kişisel ürünlerde kullanılıyor. Lif ve saplarından elde edilebilen biyo-polimer ve biyo-plastiklerinin yakın gelecekte petrol türevlerinden elde edilen polimer ve plastiklerin yerini alması bekleniyor. Belirli bir süre sonra parçalanma özelliğine sahip biyo kökenli bu maddelerin çevre kirliliği yapmamaları en büyük avantajlardan biri. Kenevir lifinin de keten lifi gibi elastikiyeti az, kopma dayanıklılığı yüksek. Bu özelliği ile balıkçı ağlarının yapımında önemli hammadde. Sağlamlığı nedeniyle de sicim, ip, halat ve urgan yapımında, çadır bezleri ve askeri amaçlı top örtülerinin yapımında, ayakkabı ve şapka yapımında değerlendirilir.
Kenevir kolesterol dostu yemeklik yağ olarak değerlendirilir. Kurutulmuş kenevir tohumlarından soğuk sıkımla elde edilen yağ, Omega-3 ve Omega-6 gibi esansiyel yağ asitleri bulunuyor. Küspesi kesif yem hammaddesi olarak hayvan beslenmesinde değerlendirilir.
Bazı etken maddelerden ilaç sanayi hammadde olarak yararlanır. Aids ve kanser tedavisinde kemoterapi ve radyoterapinin olumsuz etkilerini azalttığı ve radyasyonu temizlemede faydalı olduğu tıp çevreleri tarafından onaylandı. Kenevir sapından elde edilen selülozdan kâğıt sanayii yararlanır. Kenevir bazlı asfalt kaplamalar asırlarca bozulmaz. Binaların yalıtımında son derece dayanıklı, ucuz, esnek ve zararsız bir hammadde.
Hem çiftçi, hem sanayici kazanır
- Kenevir Türkiye için ne tür fırsatlar sunabilir?
Geçmişte yasaklanan ve ülkemizde neredeyse ekimi bitmek üzere olan kenevir ekiminin artması ve bu doğrultudaki sanayinin de gelişmesiyle çevre dostu tarımsal ve endüstriyel ürünler geliştirilebilecek. Kenevirin tekrar üretime girmesiyle hem çiftçimiz kazanacak hem sanayicimiz kazanacak.
Kenevirin kullanım alanı çok geniş ve farklı avantajlar sunuyor. Örneğin bir dönümlük kenevir 25 dönümlük orman kadar oksijen üretir. Bir dönümlük kenevirden dört dönümlük ağaçlık alana eş değer kâğıt üretimi yapılabilir. Ağaçtan yapılan kâğıt 3 kez kağıda dönüştürülebilirken, kenevirden yapılan kâğıt tam 8 kez geri dönüştürülerek kullanılabilir.
Endüstriyel ağaç 20 ila 50 yılda yetişirken kenevir 4 ayda yetişir. Ayrıca kenevir tohumunun protein değeri çok yüksek. Soyadan daha ucuz. Bio-dizel yakıt kullanımı bakımından hem çevre dostu hem daha ucuzdur. Günümüzde kullanılan tüm plastik ürünler kenevirden üretilebilir. Radyasyon yalıtım işlevi vardır. Savunma sanayinde, dayanıklı olması ve kurşun geçirmez özellikleri nedeniyle yeni ar-ge çalışmaları yapılmaktadır.
Kirpi gibi cihazların kaportaları ve iç döşemeleri için kullanılabiliyor. Kenevirden yapılan otomobil gövdelerinin çelikten 10 kat daha dayanıklı olduğu tespit edilmiş. Dayanıklı, ucuz ve hava geçirgen olduğu için binaların yalıtımı için kullanılabilmektedir. İlaç sektöründe çok sayıda hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçların hammaddesi bitkinin etken maddesinden elde edilmektedir. Kenevirden elde edilen ürünlerin dünyadaki ticarete konu değerinin 30 milyar dolar seviyelerinde olduğu ifade ediliyor. Küresel kenevir pazarının toplam büyüklüğünün 2022 yılına kadar 32 milyar dolara, 2027 yılına kadar ise 57 milyar dolara yükseleceği tahmin ediliyor.
Gıdada bu kadar aracı olmaması lazım
- Tanzim satışlara nasıl karar verildi ve ilk sonuçları nasıl?
Geçen hafta kabine toplantısında konuşuldu. Sayın Cumhurbaşkanı da rahatsızlığını ilettiği için biz de dedik, ‘Üretimden tüketiciye çok sayıda aracı var.
Üreticide 3 lira olan domates, İstanbul’da 9 lira. Şimdi burada asıl hakkaniyetli kârı üreticinin alması lazım. Üreticinin aldığı payın da 2 misli kadar aradaki aracılar ve komisyoncular alıyor.
Bu işin, aslında yüz yıllık, iki yüz yıllık tarihi geçmişi olan hal sisteminin, tekrar yeni hal yasasında Ticaret Bakanlığımızla beraber ciddi bir şekilde ele alınması gerektiğini konuştuk.
O aracıdan bu aracıya, o halden bu hale, kayıplara ve israflara yol açacak bu zincirden bazı kısaltmalara gidilebilmesi gerektiğini söyledik. Bugün iletişim ve teknoloji çağında bu zincirin yani hal zincirinin bu kadar yoğun olmaması lazım.
Bu kadar aracıların olmaması lazım. Üretici ile tüketiciyi birbirine yakınlaştırmamız lazım. Bu anlamda bu işin kabinede, belediyeler aracılığıyla yapılabileceği konuşuldu. Biz de ‘Biz bu görevi üzerimize alırız ve çok hızlı bir şekilde de organize oluruz’ dedik.
3 gün içinde organize olduk. Bunun çok kısa dönemde de etkilerini gördük. Bu etkiler de işte tüm Türkiye çapında fiyatların düşmesi.
Üreticiye karşı değil
- Fiyatlar neden yükselmişti?
Fiyatların artışının sebebi tedarik zincirinden fırsat gören bazı fırsatçılar... Mevsimsel şartlar, doğal afetler vs... Ancak bunların etkisi kısmi. En nihayetinde, tabii ki bu hareketimiz üreticiye karşı bir hareket değil. Üreticimiz üretmeye devam edecek.
Tanzim satış noktalarına gitmek istemeyen vatandaşlarımız e-ptt üzerinden siparişini verip çok cüzi artı lojistik maliyetlerle evine kadar teslimat almış olabilecek. İsteyen de tabii bu noktalara gidebilecek.
Sahaya indik
- Muhalefetin kuyruk eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Projeyi çok hızlı bir şekilde hayata geçirdik. Eksiklikler olabilir ama buradaki amaç netice almaktır. Ben Keçiören’deki satış noktasına uğradığımda toplamda beş dakikayı geçmeyecek kuyruklar vardı. Marketlerde kasalarda da olabiliyor. Farklı dağıtım kanalları da kullanarak bunları da minimize edilmesi için tedbirler alınıyor. Tarım Bakanlığı olarak sahada olduğumuzu gösterdik. Müdahale etmek istediğimizde yapacağımızı devlet olarak göstermiş olduk.
- Markette de fiyatlar düşmeye başladı.
Tabii. Manav geliyor oraya, fiyatları not ediyor, kendi manavındaki fiyatları da ona göre ayarlıyor. Hemen neticelerini almaya başladık. Marketlerin hepsi tabii ki onlar da bir iş birliğine girdiler ve fiyatlarını da bizim fiyatlara eşitlemiş oldular. Bunları alt alta topladığımız zaman Türkiye’de en azından, meyvede çok önemli bir enflasyon yoktu ama sebzedeki enflasyonun önüne geçtik.
Üretici başımızın tacı
- Bu süreç üreticiyi nasıl etkileyecek?
Bizim buradaki hedefimiz üreticiye karşı yapılmış bir şey değil, üretici başımızın tacı çünkü. Bizim zaten Tarım Orman Bakanlığı olarak ilk görevimiz üreticiyi korumaktır. Biz buradaki zincirde, üreticideyken 3 lira olan ürünün 9 lira olmasını kabullenemedik. Bunu da üretici ve tüketicinin nasıl birleştirilebileceğini göstermek maksadıyla da belediyelerimizle, tarım kredi kooperatiflerimizle iş birliğiyle bunu devreye aldık.
- Yeni hal yasası ne getirecek?
Hal yasasıyla ilgili Ticaret Bakanlığı ile bizim Bakanlığımız çalışıyor. Hal yasasında da tabii üretici açısından bazı şeylerin bizim için öncelik olmasını düşünüyoruz. Diğer tedarik zincirindeki seviyeler de mutlaka bu işten para kazanacak ama tedarik zincirini çok uzun kurmamamız gerekiyor. Burada en önemli şey, kooperatiflerin, birliklerin bu işlerin içerisinde yer alıp onların asıl görevi olan üretici ile tüketiciyi birleştirmeyi onlara yaptırmamız lazım.