''Hülya Avşar'ın programına bile katıldım ama...''
İkinci Ergenekon davasının 163. duruşmasında tutuksuz sanık Prof. Dr. Erol Manisalı savunmasını yaptı.
18’i tutuklu 118 sanıklı İkinci Ergenekon Davası’nın 163. duruşmasında tutuksuz sanık Prof. Dr. Erol Manisalı savunmasını yaptı. Hakkındaki iddiaları reddeden Manisalı, "Erol Manisalı’nın iddia edildiği gibi bir örgüte taraf olması, üye olması mümkün değildir. Bu iddianamede anılan kişi ben değilim" dedi.
MANİSALI’DAN LASTİKLİ BENZETME
Kendisinin akademisyen olarak bilgisini insanlarla paylaşan bir kişi olduğunu ifade eden Manisalı, "Ben bir araba lastiği satıyorum. Lastiği takan adam kaza yapıyor ancak bana ’Lastiği sen sattın, verilen zararı da sen karşılayacaksın’ deniliyor. Böyle bir ilişki kuruluyor. Lastiği sattım ama arabayı ben kullanmıyordum. O insanlara ben çarpmadım. İddianamede dolaylı mantık silsilesi kurularak suçlanıyorum ve huzurunuzda bu iddialara cevap vermek zorunda kalıyorum" dedi. Hayatı boyunca demokrasiyi savunduğunu ve darbelere karşı çıktığını ifade eden Manisalı, "12 Mart ve 12 Eylül aleyhinde yazılar yazdım. Hükümetleri eleştirdim. Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve bugünkü hükümetleri eleştirdim. Kendilerinin talebi üzerine onlara bilgilerimi aktardım. Ancak aynı zamanda da eleştirlerimi yaptım" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile de 1995 yılında Türkiye- Avrupa Birliği konularında görüştüğünü ifade eden Manisalı, "Sayın Gül, 8 Mart 1995 yılında meclisteki konuşmasında benim görüşümü, adımı da vererek destekledi" dedi.
"BEN TBMM İLE İŞBİRLİĞİ YAPTIM"
Hakkındaki TBMM’yi devirmeye teşebbüs suçlamasını asla kabul etmediğini ifade eden Manisalı, "Anayasa ve kanunlara saygımdan TBMM’ye yazı yazdım. Avrupa Birliği-Türkiye Ortaklık Konseyi’nin 6 Mart 1995 tarihli toplantısında kabul edilen Gümrük Birliği Kararı’nın Anayasa’ya aykırı olduğunu ve bir komisyon kurulması gerektiğini meclise ilettim. Komisyon kuruldu ve başına Sümer Oral getirildi. Ben de Erol Manisalı olarak kendisine bu konuyu anlattım. Bu suçlama kara mizah hadisesidir. Bu benim demokrasi anlayışıma aykırıdır" diye konuştu.
"HOCAM SİZ DE AMMA ATLATMIŞSINIZ BU İNSANLARI"
Elektronik posta atmayı bile bilmediğini savunan Manisalı, "Benimle herkes temas kurmak isterdi. İlk e-mail çıktığında asistanlarım şifremi aldı. Onlar bilirdi şifremi gelen mailleri onlar bana aktarırdı. 8-9 kişi şifremi bilirdi o kadar da açık bir insanım. Hayatımda kimseye mail atmadım. Cep numaramı da herkes bilirdi. Bazen tanımadığım insanlar arar, ben ’hı,hı,hı’ diyerek atlatırdım onları. Emniyette sorgumu yapan polisler bile bana ’Hocam siz de amma atlatmışsınız bu insanları’ demişlerdi" ifadesini kullandı.
"RECEP TAYYİP ERDOĞAN’LA DA GÖRÜŞTÜM"
"Erol Manisalı’nın gizli kapaklı örgütle mörgütle işi olmaz" diyen Manisalı, Türkiye’de Vehbi Koç’tan Turgut Özal’a Süleyman Demirel’den Abdullah Gül’e birçok önemli isimle Avrup Birliği, Dış ticaret, Gümrük Birliği gibi konularda görüştüğünü belirtti. Erol Manisalı, "Abdullah Gül ile çok sık görüşmelerim olmuştur. Görüşmelerimde talep hep onlardan gelmiştir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde İstanbul meseleleriyle ilgili ikili görüşmem olmuştu. Görüşmemizde Japonya Büyükelçisi de vardı. Benim o zamanlar gazetede Japonya’yla ilgili yazılarım vardı. Aynı masada oturduk. Japonların İstanbul’daki yatırımlarıyla ilgili olarak görüştük. Herkesin masasında bulundum. Kendi bilgilerimi bilim insanı olarak başkalarına aktardım. ABD Büyükelçisiyle dahi görüştüm onu bile yazılarımda yazdım. Bu kadar açık bir adamım" diye konuştu.
"ERUYGUR İLE GÖNÜLLÜ GÖRÜŞMEDİM"
Davanın sanıklarından emekli Orgeneral Şener Eruygur ile iki defa görüştüğünü ifade eden Manisalı, "Birincisi, Jandarma Genel Komutanlığı’ndan üniversite kanalıyla yazı geldi. AB-Türkiye ilişkileri konusunda konferans vermem için. Üniversitenin görevlendirmesiyle gittim, konferans verdim. İkincisinde ise 2008 yılında Eruygur beni Harbiye Orduevi’ne davet etti. Gönüllü olmasamda görüşmeye gittim. 1 saat herkesin bulunduğu kalabalık bir yerde görüştük. Bana Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) için kime konferans verdirip verdiremeyeceğimizi sordu. Emin Çölaşan’ı sordu. Ben de kendisine ’O olmaz, o patronuna bağlı’ dedim. Kendisine, Hasan Hacısalihoğlu, Yıldırım Koç gibi birkaç isim verdim" dedi.
"İDDİALARI BEN NEYMİŞİM HABERİM YOKMUŞ DİYORUM"
İddianamede bu görüşmenin hem tarihinin değiştirildiğini hem de görüşmenin gizli gibi gösterildiğini belirten Manisalı, "İddianamede bilmem kaç numaralı odaya çıktığımız ve gizli görüşme yaptığımız öne sürülüyor. Ben kendisiyle orduevinin herkese açık olan bölümünde görüştüm. Sürekli saate bakıyordum görüşme boyunca nasıl çıkarım diye. Kendimle ilgili iddiaları okuyunca tüylerim diken diken oluyor. Ben neymişim haberim yokmuş diyorum" ifadesini kullandı. ADD’nin başında bir askerin bulunmasına karşı olduğunu kaydeden Manisalı, "Bir gazeteci, akademisyen yada işadamı olabilirdi. Ama hem sivil toplum kuruluşuyuz diyeceksiniz, hem de militer bir dokuya oturtacaksınız" dedi.
Davanın tutuklu sanıklarından emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile "Benim ’Hükümeti devirme diye bir mantalitem olamaz’ diye haykırarak ifade etmek istiyorum. Benim dünya görüşüme ters gelen ifadeler iddianamede yer almış" diye konuştu. Yedek subaylığını yaptığı sırada Genelkurmay’da görev aldığı bir komisyondan itirazlarını açıkça dile getirdiği için atıldığını söyleyen Prof. Dr. Manisalı, "Ben açık oynayan bir insanım. Bugünkü hükümetin üyeleriyle de görüşürüm. Prof.Dr. Erol Manisalı, 1970 yılında nüfus kayıtlarında bir karışıklık olduğunu ve isminin sonundaki "lı" harflerinin silinmesi nedeniyle adının kayıtlarda Manisa olarak yer aldığını belirtti. Prof.Dr. Erol Manisalı, "Dava katılımcılarından emekli orgeneral Hurşit Tolon ve Prof.Dr. Yalçın Küçük ile hiç tanışmadım. Hülya Avşar’ın programına bile katıldım ama Prof.Yalçın Küçük duruşma salonunda biraraya geldim" dedi. Yalçın Küçük de "Aynı şekilde efendim" diye seslendi. Manisalı’nın savunmasının ardından avukatının savunmasına geçildi.
"DARBEDEN EN ÇOK BEN MAĞDUR OLDUM"
Manisalı’nın ardından tutuksuz sanık gazeteci Ünal İnanç savunmasını yaptı. İnanç, darbeden en çok mağdur olanın kendisi olduğunu belirterek, "Solcu musun derseniz pek hoşlanmam ama Kemalizm’e yürekten bağlıyım" dedi. İnanç, Mahkeme Başkanın "Hikmet Çiçek’i tanır mısınız?" diye sorması üzerine şunları söyledi:
"Ben iyi bir gazeteciydim. Hem de öyle palavradan değil. O zamanlar işkencecilere falan fena takmıştım. Ama çalıştığım derginin patronu bir yerden sonra ’yazmayacağız’ dedi. O zamanlar da Aydınlık Gazetesi çıkacaktı. Ben de haberlerimi yayımlamak istiyorum. Hikmet o zaman gençti. Oradan tanırım."