Hitler’den kaçan yüzlerce Alman biliminsanına Türkiye kapılarını açmıştı
1933’ün mart ayında Hitler iktidara geldiğinde ilk hedeflerinden biri üniversiteler olmuş 3 binden fazla akademisyen üniversitelerden atılmıştı. Türkiye, Hitler’den kaçan yüzlerce Alman bilim insanına kapılarını açmıştı. Atatürk’ün talimatıyla yeni kurulan İstanbul Üniversitesi’nde kadro verilen Alman akademisyenler, yıllar boyu yetiştirdikleri öğrencileriyle akademide iz bıraktılar.
Hitler, 1933’ün mart ayında iktidara geldiğinde ilk hedeflerinden biri üniversiteler oldu. Nazi aleyhtarı bilim insanları üniversitelerden atıldı. Neredeyse her disiplinden 3 binden fazla akademisyen artık işsizdi. Diplomaları da geçersiz sayılmıştı. Onlar için artık hayatta kalmanın tek yolu ülkeyi terk etmekti. En yakın gördükleri İsviçre’ye kaçmaya başladılar. Bu yıllarda henüz “Darülfünun” olarak adlandırılan İstanbul Üniversitesi de reform aşamasındaydı. İsviçre’den gelen Prof. Dr. Albert Malche’nin raporu doğrultusunda yeni düzenlemeler yapıldı ve Darülfünun yerine 1 Ağustos 1933’te İstanbul Üniversitesi açıldı. Ama akademik kadro yeterli değildi. Prof. Malche, İsviçre’ye kaçan Alman akademisyenleri biliyordu. Cumhurbaşkanı Atatürk ve Başbakan İnönü’ye onların İstanbul Üniversitesi’nde değerlendirilmesini önerdi. Bu, İstanbul Üniversitesi için bulunmaz bir fırsattı. Teklifi kabul edildi.
TÜRK VATANDAŞI OLDULAR
Türkiye’ye önce Tıp Profesörü Philipp Schwartz geldi. 6 Temmuz 1933 sabahı Ankara’daydı. Onu Malche karşıladı. Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip’e gittiler. Komisyonlar kuruldu, toplantılar yapıldı. İstanbul Üniversitesi için önce 30 ordinaryüs profesör belirlendi. Maaşları ve diğer hakları sözleşmeye bağlandı. Sözleşmeye alınan akademisyenler Türk vatandaşı sayılacaktı. Böylece toplama kamplarında veya hapiste olanlar da Türk vatandaşı statüsüyle oralardan kurtarılacak ve İstanbul Üniversitesi’ne getirilebilecekti. İlk aşamada 42 Alman akademisyen kadroya alındı. Takip eden yıllarda bu sayı yüzleri buldu. 70 tıp profesörü tıp fakültesinde görevlendirilmişti. Nazilerden kaçan sanatçı, tiyatrocu, müzisyen, sosyolog, mimar, mühendis ve iktisatçı yüzlerce kişi de İstanbul’a geldi. İstanbul’un da Türkiye’nin de sosyal, kültürel, akademik hayatına katkıları oldu.
AKADEMİDE İZ BIRAKTILAR
* Prof. Ernst Reuter: 1935–1946 arasında Ulaştırma Bakanlığı’nda ‘şehir planlama’ alanında çalıştı. Mülkiye’de dersler verdi.
* Carl Ebert: Türkiye’de modern tiyatro okullarının kurulmasına öncülük etti.
* Clemens Holzmeister: Mimar, İTÜ’de çalıştı. TBMM’nin ve Çalışma Bakanlığı’nın binalarının mimari faaliyetlerinde görev aldı.
* Prof. Dr. Ernst Eduart Hirsch: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin kurucularındandı.
* Prof. Dr. Gerhard Kessler: İstanbul Üniversitesi’nde 12 yıl ekonomi profesörüydü. Sendikal faaliyetlerin başlamasına önemli katkıları oldu.
* Prof. Dr. Fritz Neumark: Ekonomi profesörüydü. Hükümete müşavirlik de yaptı.
* Prof. Paul Hindemith: Ankara Devlet Konservatuvarı’nın ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın yeniden yapılanmasında görev aldı.
ŞÜKRAN ANITI
Yıllar sonra 1986’da Almanya Cumhurbaşkanı Richart von Weizsäcker, o biliminsanlarının şükran ve vefalarını temsil eden bir anıtı İstanbul Üniversitesi önüne dikti... Anıtın üstünde Türkçe ve Almanca olarak şunlar yazılıydı: “Devlet Başkanı Atatürk’ün öncülüğünde Alman öğretim üyelerine, 1933-1945 yılları arasında kucak açan Türk milletine ve onun akademik kuruluşlarına Alman milleti adına şükranlarımla. Richart von Weizsäcker.” (Musa Kesler/Hürriyet)