'Her devrin adamı'
Bir Cemil Çiçek portresi...
Yozgat’ın köyünden çıkıp, devletin en önemli kademelerinde yer aldı. Aktif siyasete girdiği 1983’ten beri, hemen her dönem milletvekili
ya da bakan oldu. Son dönemde, ismini gizleyerek AKP aleyhine açıklamalar yapan, ‘karnından konuşan bakan’ olarak işaret edildi. Partinin kapatılması durumunda, yerine kurulacak yeni oluşumun önde gelen ismi olacağı ileri sürülüyor. Cemil, ilk adıyla Efendi Çiçek için kimileri, “Her devrin adamı” tanımı yapıyor
Yıl 1946’ydı... Hacı Ahmet Çiçek, nöbetteydi. Yanına yaklaşan devresi, komutanın çağırdığını söyledi. Yüzbaşının odasının önüne gidene kadar, aklından bir sürü soru işareti geçti. “Hacı Ahmet Çiçek, Yozgat. Emret komutanım!” tekmilini verip, esas duruşa geçti. Yüzbaşı yerinden kalkıp Ahmet’in yanına gelerek elini omzuna koydu: “Ahmet, memleketten mektubun geldi. Eşin Meliha Hanım göndermiş. Tebrik ederim, bir oğlun olmuş.” Odadan çıktığında, gözlerinden iki damla yaş süzüldü. “Oğlumun adı Efendi olsun” diye geçirdi içinden. “Efendi olsun ki bizim gibi rençper olup çile çekmesin. Okusun.” Ama oğlunu görmeye henüz bir yıl vardı. Nitekim nüfus kâğıdı bir sene sonra çıkarılabildi.
Yıllar sonra adını mahkeme kararıyla değiştirip Cemil yapan Efendi, Yozgat’a 20 kilometre mesafede bir Türkmen köyü olan Musabeyli Boğazı’nda dünyaya geldi. Efendi, ailenin ilk çocuğuydu. Baba Hacı Ahmet Bey, bir kadınla daha evlenecek ve toplam 10 kardeşi olacaktı.
Köyden ilk kez çıktı
Cemil Çiçek, yaşıtlarına göre çok şanslıydı. Çünkü köyünde bir ilkokul vardı. Okumaya meraklıydı, üstelik zekiydi. En azından öğretmenleri öyle söylüyordu. İki odalı evlerinde, kardeşleri uyurken; o, yorganına ve kitaplarına sarılarak ısındı. Ortaokula gitme zamanı geldiğinde, ilk kez köyünden büyük şehre gitti. Otomobille sadece 10 dakikalık mesafede olan Yozgat’ı sekiz yaşında gördü.
Hacı Ahmet Çiçek, oğlunu Yozgat İmam Hatip Lisesi’ne yazdırıp, Yozgat’taki bir akrabanın evine yerleştirdi. Bu arada baba Hacı Ahmet Bey, oğlunu okutmaya kararlıydı. Kış aylarını köyde geçiren baba ve erkek kardeşi, yaz sıcaklarında başka şehirlere gidip rençperlik yapıyorlardı. Bazı yazlar Cemil de onlara katılıyordu.
Cemil Çiçek, lise yıllarında, hukuk fakültesini dışarıdan bitirmeye çalışan bir öğretmenine yardımcı olmaya başladı. Bir anlamda asistanlığını üstlendi. Hukuk terimleriyle bu dönemde tanıştı ve hukukçu olmaya karar verdi. Liseyi birincilikle bitirdi. Babasının mezuniyet hediyesi bir çift lastik ayakkabıydı.
Sıra üniversiteye gelmişti, ama ailesinin onu okutacak imkânı yoktu. İmdatlarına İstanbul Ticaret Odası’nın başarılı öğrencilere verdiği burs yetişti. Böylece, sırtında giyecek ceketi bile olmayan Cemil Çiçek, 1965’te İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne gitme imkânı buldu.
Cemil Çiçek’in ailesinin çoğu CHP’li olmasına rağmen, babası Demokrat Parti’yi tutuyordu. Tabii bu durum Cemil’i de etkiledi. İmam hatip lisesi temeli de eklenince, Cemil Çiçek üniversitede sağ görüşü tercih etti. İstanbul’da, tam karşısında Milli Türk Talebe Birliği’nin bulunduğu Cağaloğlu Öğrenci Yurdu’nda kalıyordu. Sınıf arkadaşları arasında sol görüşlü Ertuğrul Günay ve Celal Doğan gibi isimler vardı. Talebe derneğinin en faal öğrencilerinden biriydi.
Eşi politikaya karşı
1971’de fakülteden mezun olan Cemil Çiçek, stajını tamamladıktan sonra askere gitti. Dönüşünde avukatlığa başladı. Bu dönemde Yozgat’ın ücra bir köyünde öğretmenlik yapan Gülten Hanım, Cemil Çiçek’in kapısını çaldı. Merkeze tayini için ondan yardım istiyordu. Gülten Hanım’ı görür görmez vurulan genç avukat, durumu ailesine açtı. Gülten Hanım, ailesinden istendi ve iki genç 1976’da dünya evine girdi.
Mecburi hizmet süresini bitirdikten sonra öğretmenlik mesleğini bırakan Gülten Hanım, türbanlı. Ama öğretmenlik yıllarında, okul içinde türbanını hiç takmamış. Çiçek ailesinin 1977’de Çağrı, 1981’de İclal ve 1983’te de Şeyma isminde üç çocukları dünyaya geldi. İclal ve Çağrı evli, Şeyma ise üniversiteden yeni mezun oldu. Bu arada Gülten Hanım, siyasetten hiç hoşlanmıyor ve eşinin de siyaset yapmasını istemiyor.
Cemil Çiçek, 1983’e kadar, Yozgat’ta serbest avukatlığa devam etti. Mesleği sayesinde Yozgat’ın en çok tanınan simalarından oldu. 12 Eylül darbesinin ardından, ANAP’ın kurulma aşamasında, İstanbul’da bir apartman dairesinde tanıştığı Turgut Özal, onun tüm hayatını değiştirecekti.
Vetolu başkan!
Cemil Çiçek, 20 Mayıs 1983’te kurulan Anavatan Partisi’nin 37 kurucu üyesinden biri oldu. 1983 seçimlerine, Milli Güvenlik Kurulu tarafından veto edilmesi nedeniyle giremedi. Ama bir yıl sonra yapılan yerel seçimlerde, Yozgat Belediye Başkanı oldu. Bu görevi üç yıl 15 gün sürdürdü. 1987 genel seçimlerinde ANAP’tan milletvekili seçildi. Yozgat, 60 yıl aradan sonra, ilk kez bir bakan çıkardı. Meclis’e giren Cemil Çiçek 46, 47 ve 53’üncü hükümetler döneminde Devlet Bakanlığı görevini üstlendi.
ANAP iktidarı, Özal ailesi hakkında çıkan spekülasyonlarla yıpranıyordu. 1989’da Semra Hanım, İstanbul İl Başkanlığı’na adaylığını koydu. Cemil Çiçek buna karşı çıkınca, Turgut Özal’la araları açıldı. O da siyasete küstü. Kendi şehri Yozgat onu bağrına bastı. Yine avukatlığa döndü.
Fakat siyasetten kopamadı. Dört yıl ara verdiği siyasete, 1995’te kurulan hükümette yine Devlet Bakanı olarak döndü. Ama siyaset arenası çetin bir yerdi ve bunu en iyi bilen de hiç kuşkusuz Cemil Çiçek’ti. Kesintisiz Eğitim Yasası’na verdiği karşı oy, onun partiden ihracına neden oldu. Uzun yıllardır birlikte omuz omuza savaştığı arkadaşları, 1997’de onu partiden ihraç etti.
AKP’nin kurucusu
Bir yıl aradan sonra Cemil Çiçek’in siyaset adresi değişmişti. Artık Fazilet Partisi’nin bir üyesiydi. Hatta bu partinin kapatılma davasında, savunmada yer aldı. Parti kapatılınca da bağımsız milletvekili oldu.
FP’nin kapatılması, yeni bir partiyi doğurdu. Erbakan Hoca ile yolları ayrılan Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Abdüllatif Şener ve Bülent Arınç’ın ekibine katılan Cemil Çiçek, siyaset tecrübesini AKP’nin kuruluşunda da konuşturdu. Partinin kurucularından olan Çiçek, 58 ve 59’uncu hükümette Adalet Bakanı oldu. 22 Temmuz seçimlerinin ardından ise bu kez Başbakan Yardımcılığı görevine getirildi. Bununla birlikte Cemil Çiçek, hiçbir zaman Milli Görüşçü olmadığını sık sık dile getirdi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, AKP’ye açılan kapatma davasının ardından Hükümet Sözcüsü olarak ön plana çıktı. Hükümetin; ‘e’, ‘y’ ve ‘d-muhtıra’lara yanıtını o okudu. Partinin kapatılacağına kesin gözüyle bakanlar, Çiçek’in yeni kurulacak partinin lideri, hatta başbakan olmasına kesin gözüyle bakıyor.