'Her askerin evinde hapis çantası vardır'
"TSK'ya kumpas" ve "yeniden yargılama" tartışmaları sıcaklığını korurken, Genelkurmay Karargahı'nda görevliyken İzmir'deki Askeri Casusluk Davası'ndan tutuklanarak cezaevine konan Hava Personel Binbaşı Yavuz Pehlivan, iki aydır fazladan cezaevinde tutulduğunu iddia etti.
Binbaşı Pehlivan, VATAN'a gönderdiği mektubunda, "Masum olduğum halde bir kumpas kurularak hakkımda suç üretiliyor, üretilen suçun karşılığı 16 ay ve ben 18 aydır tutukluyum. Ölümü gösterip, sıtmaya razı ediyorlar. 2013 Mart ayında da uzun tutukluluk için Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkımı kullandım. Fakat ordan da halen cevap yok" dedi.
Tutuklanmadan önce Genelkurmay Başkanlığı Eğitim Daire Başkanlığı Askeri Eğitim Şube Müdürlüğü'nde görev yapan Hava Personel Binbaşı Yavuz Pehlivan'nın, İzmir'deki Şirinyer Askeri Cezaevi'nden VATAN'a gönderdiği mektup şöyle:
SAVCIYA GÜLÜMSEDİM
01 Temmuz 2012 tarihi bir asker olarak benim için de olağan bir gündü. Sabah uyandım ve görev yaptığım Genelkurmay Başkanlığı karargahına gittim. Saat 10:00 da Genelkurmay Başkaımızın da katıldığı Katar ile yapılan Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması'nın imza törenine katıldım. O sırada gündeme gelen bir konu üzerine saat 19:00'a kadar bir bilgi notu hazırladım. Karargahtan ayrıldım, yoldayken şube müdürüm aradı, tekrar başka bir bilgi notu yazmak için işe geri döndüm. 20.30'da işten ikinci çıkışımda tekrar telefonum çaldı. Telefondaki ses kendini tanıttı ve evimde arama yaptıklarını belirterek ivedilikle eve gelmemi istedi. Hızlı bir şekilde eve gittim. Sanki daha önce seyrettiğim bir filmi yeniden seyrediyordum. Karşımda akla gelmeyecek suçlamalar; fuhuş, fuhuşa aracılık, insan ticareti, gizli belge temini, örgüte üyelik… Arama talimatını okuduktan sonra savcıya baktım ve gülümsedim. Savcı 'Bekliyor muydun?' diye sordu, ben de 'beklemeyen asker var mı?' diye cevap verdim.
HER ASKERİN EVİNDE OLAN HAPİS ÇANTASI!
Geldiğimde evin iki odası da aranmıştı, kalan bölümde aranarak saat 24.00'den önce tamamladırlar. Ben arada kendimi toplayıp babamı aradım. Kısaca İzmir’e götüreceklerini, daha önceki silah arkadaşlarıma yaptıkları gibi büyük ihtimalle tutuklayacaklarını söyledim. Son yıllarda her asker evinde deprem çantası gibi hazır bulundurulan hapis çantamı da alarak İzmir’e gittik ve savcı karşısındayız, avukatım delillere bakıyor ve bana bu delillerle bırak ev aramasını, soruşturma bile açamazlar diye fısıldıyor.
SUBAYLARI KULAKLARINDAN TUTUP CEZAEVİNE ATIYORLAR
Polis, hiç tanımadığım birinin evinde bir dijital materyal bulduğunu iddia ediyor ve materyalin içinde adıma açılmış bir klasör var, o klasörün içinde başka bir klasör, onun içinde de başka bir klasör. En son klasörde de bazı imzasız dijital askeri belgeler var. Diğer silah arkadaşlarımdan farklı olarak dijital belgelerin öz nitelik bilgilerinde adım bile geçmiyor. Yani yazarı, oluşturanı ve kaydedeni bölümlerinde ne adım ne de benzeri bir ifade yok. Fakat savcı ‘suçsuzsan zaten çıkarsın’ diyerek tutukluğa sevk ediyor. Mahkemeyi beklerken 3.yargı paketi çıkıyor ve biz yetkisizlik gerekçesi ile serbest bırakılıyoruz. Ankara’ya dönüyorum, ailem apar topar geliyor, bazı arkadaşlarım uğruyor derken, yeniden İzmir yolları ve her askere olduğu gibi mutlak son. Bizi bir emniyet müdürünün de dediği gibi 'Subayları kulaklarından tutup cezaevine atıyorlar.'
ARTIK İŞKENCELER HUKUK ÜZERİNDEN YAPILIYOR
Gözaltı ve cezaevi sürecine kısaca değinmekte fayda var; artık işkenceler fiziki olarak değil, hukuk üzerinden yapılıyor. İzmir’de kelepçeler, başımızda silahlı gardiyan askerler, çay hatta su veren bile yok. Bunu yapanlar silah arkadaşlarımız. Ve ne yazık ki onlar da kuralları uyguluyorlarmış. Ama bu kuralları uyguladıkları kişiler de suçsuz ve masum silah arkadaşları. İnanın suçlu olsak büyük ihtimalle bu kurallar bu kadar ağır uygulanmazdı. Çünkü uygulayıcılar da bizim başımıza gelenlerin kendi başlarına gelmelerinden korkuyorlar. Fakat daha önce bu olayları yaşayanlar da gördü, bizde gördük, ‘korkunun ecele faydası yok’. Çünkü hedefteysen kaçış yok. TSK dan tasfiye süreci önce internetteki yayınlarla yıpratılarak yapılıyor, eğer başarılı olunmazsa hukuk süreci işletiliyor.
REHİNEYİM
Tam 18 aydır uğrunda ölmeyi yemin ettiğim memleketimde tutsağım. Yaşanan son Kumpas söylemlerinden sonra bu sözcük yerine rehineyim demeyi daha uygun buluyorum. Niye tutuklandım, neden hedef seçildim, seçildik? Meşhur pandora ya gelince, 3 klasörden oluşuyor ve üçüncü klasörde, aynı durumda olup ta ismi geçenlerden sadece yüzde 3'ü sanık, mağdur ve müşteki. Şu an 316 sı asker 357 sanık, 1200 civarı mağdur ve müşteki, 2500 ün üzerinde fişleme var. Siz dosyanın tamamını ve ulaşacağınız rakımı düşünün.
HALEN ENKAZIN ALTINDAYIZ
Dava şu anda yaklaşık 500 klasörden oluşuyor. Oturduk dosyaları inceledik, tüm hukuksuzları ortaya çıkardık. Arama kararlarından aramalara, delil incelemelerinden delillere kadar her şey hukuksuz ve sakat. İki yıllık fiziki ve teknik takibe rağmen tüm deliller dijital ve sanal. Somut tek bir delil bile yok. Kısaca bu delillerin hepsi yaratılmış soyut deliller. Fakat, kumpas ve yeniden yargılama gibi söylemlerin havada uçuştuğu bu günlerde, yargının ve idarenin en üst makamları somut delillerden bahsediyorlar. İncelemelerimiz sonucu 66 sayfalık bir rapor yazıp her yere gönderdik. Hani depremde üzerinize bina çöker, siz de ‘sesimi duyan var mı?’ diye bağırırsınız ve bir cevap gelsin diye beklersiniz. Sonuçta birkaç kişi dışında yardıma gelen olmadı ve halen enkazın altındayız. Bu davanın en kötü gerçeği iftiralarla insanların namusuna dil uzatılmasıydı. Örneğin bazı yazılı ve görsel medyanın boy boy fotoğraflarını yayınladıkları N.K. yı askeri birliklere sokan, masasına oturtan, elbiselerini giydiren, taktir belgesi verenler hiçbir şekilde bu davada yer bile almadılar. Ne trajik değil mi? Bu yayın organları iddianameyi ve oradaki iftiraları sayfa sayfa ve karikatürize ederek yayınladılar, ama iş savunmalarımızdan bahsetmeye gelince yoktular.
ÜRETİLEN SUÇUN KARŞILIĞI 16 AY BEN 18 AYDIR TUTUKLUYUM
İddianame kapsamında üç suç ile itham ettiler beni; birincisi 135-1 cezası 6 ay-3yıl, ikincisi 220-2 cezası 1-3 yıl, üçüncüsü 334-1 cezası 1-3 yıl. Birincisi para cezasına çevriliyor, zaten mahkeme heyeti de pek dikkate almıyor. Geriye kalıyor 2-6 yıl. Avukatım ceza davalarında asgari hadden uzaklaşmak için ağırlaştırıcı sebepler olması gerekir diyor. Zaten İstanbul’da görülen aynı davada benzeri durumda olanlara 3-6 yıl cezalar verildi. Yargıtay da onadı. Yine de maksimum ceza olan 6 yılın karşılığına bakıldığında, infaz kanunu uygulandıktan sonra geriye 16 ay kalıyor. Masum olduğum halde bir kumpas kurularak hakkımda suç üretiliyor, üretilen suçun karşılığı 16 ay ve ben 18 aydır tutukluyum. Ölümü gösterip, sıtmaya razı ediyorlar. 2013 Mart ayında da uzun tutukluluk için Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkımı kullandım. Fakat ordan da halen cevap yok.
ESKORT BAYANLAR
357 sanıklı davadan şu anda 37 si asker olmak üzere 65 sanık tutukludur. Tek delil olan dijital Pandora veri tabanı kaynaklı suçlamalar kapsamında, benimle aynı suçlarla veya daha ağır suçlarla suçlanana yaklaşık 150 sanık olmak üzere toplam 292 tutuksuz sanık var ve bunların sekizi amiral-generaldir. Fakat mahkeme tutukluğun devamı gerekçesi olarak, serbest kaldığımız durumda Gnkur.Bşk.lığının belgeler için yapacağı üçüncü bilirkişi raporu üzerinde baskı kuracağımız kanaatini sunuyor. Ve ne yazık ki aynı gerekçeyi eskort bayanların tutukluluğunun devamı için de sunuyor.
HAYKIRIYORUM BEN SUÇSUZ VE MASUMUM
Sonuçta, bizler, yani ben ve benzeri davalar kapsamında hedef seçilen komutanlarım ve silah arkadaşlarım tamamen bir ihanetin kurbanıyız. Ailem, bazı güzide silah arkadaşlarım ve aileleri, bazı sivil arkadaşlarım, bir avuç gazeteci, siyasi ve aydın ile adını bile bilmediğim halde güzel insanlar hep yanımızda oldu. Hepsine minnettarım. İnanın hepsi çok güzel insanlık örnekleri gösterdiler. Sözlerime yemin ettiğim silah arkadaşlığına ihanet etmediğimi , üniformasını şerefle giydiğim kuruma ve ekmeğini yediğim milletime sonuna kadar sadık kaldığımdan emin olarak yüzümü asla yere eğmeyeceğimi belirterek son vermek istiyorum. Sesimi duyan var mı? Haykırıyorum, ben suçsuzum ve masumum. Saygılarımla Uğruna canını feda etmeye and içtiği ülkesinde rehine düşen Hava Personel Binbaşı Yavuz Pehlivan."