HDP sözcüsü: Bahçeli'yi anlamak için...
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ayhan Bilgen, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisi hakkındaki sözlerini değerlendirerek, “Sayın Bahçeli’nin ve MHP’lilerin ruh halini anlayabilmek için dün gece biraz Ferdi Tayfur dinledim. Bu efkar nereden kaynaklanıyor diye.” dedi.
HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, zor bir dönemden geçildiğini belirterek, "Ne yazık ki bu zor dönemde siyasetçilerin, bütün parti temsilcilerinin son derece sağduyulu, sorumlu konuşması gerekirken siyasetin seviyesini korumaya çalışan bir dil tutturması gerekirken, seviyesi oldukça düşük tartışmalara, polemiklere, özellikle de partimiz hedef seçiliyor" görüşünü savundu. HDP Parti Sözcüsü Bilgen, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Suruç'taki terör saldırısında yaralananlardan Vatan Budak'ın hayatını kaybettiğini bildirdi. Son günlerde bazı sivil toplum örgütlerince yapılan eylemlere sert müdahalelerde bulunulduğunu öne süren Bilgen, Türkiye'nin sağduyuya ihtiyacı bulunan bir dönemde, güvenlik güçlerinin siyasi iradenin talimatıyla demokratik şekilde kendini ifade edenlere müdahale ettiği iddiasında bulundu. Bilgen, bunun provokasyonlara ve şiddete hizmet edebileceğini ileri sürdü. Türkiye'nin zor bir dönemden geçtiğini ifade eden Bilgen, bu zor dönemde siyasetçilerin, bütün parti temsilcilerinin son derece sağduyulu, sorumlu konuşması, siyasetin seviyesini korumaya çalışan bir dil tutturması gerektiğini, buna rağmen özellikle de partilerinin seviyesi oldukça düşük tartışmalara, polemiklere hedef seçildiğini söyledi.
- "Yönetim modeli, aslında 1990 görünümlü ama 1930 model"
Bilgen, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Türkiye'nin 1990'lara dönüşü olmayacağı' yönünde ifadesine" ilişkin "Biz daha fecisi olduğunu düşünüyoruz. 90'larda neler yaşandıysa işkence yoluyla ifade alınmasından, yargısız infaza, ormanların yakılmasına kadar neler yaşadıysak aynı şeylere maruz kaldığımız için bu benzetmeyi yapıyorlar. Galiba Türkiye'deki devlet modeli, yönetim modeli, aslında 1990 görünümlü ama 1930 model. Devlet parti ilişkisinin bu kadar iç içe geçtiği bir dönemi Türkiye, 1930'larda yaşadı" görüşünü savundu. Eski TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun, "Koalisyonlara alerjim var, koalisyon lafını duyunca kaşıntım tutuyor" ifadesini değerlendiren Bilgen, Kuzu'nun bildiği bir model varsa bunu kamuoyuyla paylaşmasını istedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın, "elektrik kesintilerinin nedeninin trafolara yapılan saldırıla olduğunu" söylediğini ancak geçmiş yıllarda da Mardin, Urfa, Diyarbakır'da elektrik kesintileri nedeniyle gösteriler yapıldığını dile getirdi. Bilgen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çatışmasızlık dönemindeydik, hiçbir saldırı yoktu trafolara ama insanlar gün içerisinde 10-20 kere 5'er dakika arayla elektriklerinin kesilmesinden dolayı elektronik cihazlarının zarar gördüğünü artık isyanla sokağa dökülerek, elektrik şirketlerinin önünde eylem yaparak gösteriyorlardı. Bu mantık örgüsüyle gidildiğinde muhtemelen Enerji Bakanı, Türkiye'de benzinin dünyada en yüksek fiyatlarla tüketiliyor olmasını da herhalde, Yumurtalık hattına yapılan saldırıyla izah edecektir. Her konuyu terör mantığı içinde, güvenlik konsepti içerisinde izah ederek geçiştirmek ve Türkiye'nin sorunlarıyla yüzleşmek yerine, ekonomik durumuyla, sosyal durumuyla ve kötü yönetimiyle yüzleşmek yerine, her şeyi onunla örterek geçiştirme eğilimini ortaya koyuyor." Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, "operasyonlarda sivillerin ölmediğine" ilişkin açıklama yaptığını belirten Bilgen, "Dışişleri Bakanlığının açıklamasında Arınç'ın yalanlandığını" iddia etti. - "Ruh halini anlayabilmek için dün gece biraz Ferdi Tayfur dinledim" Bilgen, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ve MHP'lilerin ruh halini anlayabilmek için dün gece Ferdi Tayfur dinlediğini belirterek, "Bu efkar nereden kaynaklanıyor, bu öfke, şiddet, bu celal nereden kaynaklanıyor diye. Biz beklerdik ki MHP'li temsilciler, bu öfkelerini bize yönlendireceklerine, Irak'ta, Suriye'de tecavüze uğrayan Türkmen kadınlarının faillerine, Türkmen çocuklarını esir alanların sorumlularına yöneltsin. IŞİD konusunda bu kadar öfkeli ve nefret dili kullanmayan, bir söylem kullanmayan bir partinin, seçilmiş 80 milletvekiliyle ilgili yaptıkları tarifleri kendilerine iade ediyoruz" diye konuştu. Hamasete, nefret söylemine, nefret suçuna neden olacak yaklaşımlara girmenin bir siyasi partiye yakışmayacağını ifade eden Bilgen, "Eğer bir partinin başkanı, temsilcileri böyle konuşursa yavru kurtlar da gördükleri her bayrağa saldırır, gördükleri her sembolü, her farklı yaklaşımı, anlamadıkları her dili tehdit, düşman olarak ve kendilerinde linç etme görevini görür. Kendilerini polis, asker sanan yaklaşımlar içerisine girerler" iddiasında bulundu.
- "Görüşmeleri değil görüşmemeleri şaşırtıcı"
Bilgen, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın görüşmelerine ilişkin soru üzerine, parlamentonda temsil edilen ve temsil edilmeyen parti yöneticilerinin görüşmesinin değil görüşmemesinin şaşırtıcı olduğunu söyledi. Bir gazetecinin, "operasyonlarda sivillerin öldürüldüğü iddia edilen köye gitmesi planlanan HDP heyetinin çalışmalarının ne aşamada olduğunu" sorması üzerine Bilgen, heyetin, bu sabah Zergele köyüne gitmek üzere yola çıktığını, gerçek neyse bunun ortaya çıkmasını istediklerini ve heyetin çalışması tamamlandığında bunu kamuoyuyla paylaşacaklarını ifade etti. Bilgen, "Türkiye'de barış isteyen, bölgede barış isteyen, bölgemizde hangi halklar, toplumlar varsa onları olduğu gibi kabul eden, inançlarıyla farklı mezhepleriyle, dinleriyle ve dilleriyle kabul eden, bir siyasal algı gelişmedikçe ne bölgede ne de ülke içerisinde barış olacak" diye konuştu. Başbakan Davutoğlu'nun Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan illerinin bazı sivil toplum örgütleriyle görüşmesine ilişkin soruyu Bilgen, şöyle yanıtladı: "Bu alanı bilen herkes de üçüncü bir taraf olmadan, sadece tarafların lütfuna bırakılmış Çözüm Süreci'nin son derece zor olduğunu dünya deneyimlerinden biliyoruz. Bugün bir izleme heyeti olsaydı, ister o toplantıya katılan arkadaşlarımız da isterse çağrılmamış 'kötü Kürt' kategorisindeki diğer sivil toplum örgütlerinden arkadaşlarımız bu süreçte izleme imkanını bulmuş olsalardı, bugün 'Film nerede koptu' sorusunu, çok objektif cevaplardık."