Hastane raporu yalanladı
Başkent Üniversitesi Hastanesi, Ecevit’in dosyasını, yeniden inceleyerek açıklama yaptı:
Başkent Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp’ın raporunu Ecevit’in dosyasını yeniden inceleyerek açıklama yaptı: “Parkinson tedavisi, hastadan hastaya değişiklik gösterir.” DSP lideri Türker de Adli Tıp raporunun gerçekleri yansıtmadığını söyledi, yardımcısı ise “Ecevit hastaneden kaçtı kurtuldu” dedi
ANKARA - Ergenekon davasında Başkent Üniversitesi eski Rektörü Mehmet Haberal’a ilişkin iddialar kapsamında alınan Adli Tıp Kurumu’nun eski Başbakan Bülent Ecevit’in tedavi sürecinde eksiklikler olduğuna yönelik raporuna Başkent Üniversitesi Hastanesi’nden yanıt geldi.
Adli Tıp Kurumu raporları ve Ecevit’in hasta dosyasının yeniden incelendiği belirtilen yazılı açıklamada, Ecevit’in, 4 Mayıs 2001 tarihinde hastaneye başvurduğu anımsatılarak şu bilgeler verildi:
“Tavsiye edilen doza uymuyordu”
* Ecevit’e parkinson tanısı başka bir merkezde daha önce konulmuştu. Buna ilişkin günde iki kez 125 mg Madopar alıyordu. Hastaneye yatışı sırasında yapılan nörolojik muayene ve izlemine göre, ilaç ihtiyacının daha fazla olduğu Prof. Dr. Turgut Zileli tarafından saptandı. Gündüz 5 kez Madopar, gece ise uzun etkili preperat olan Madopar HBS olarak ilaç düzenlemesi yapıldı. 5 Mayıs 2001 tarihli istem kağıdında bu tedavi planı kayıtlara geçirilmiştir. Bu dönemdeki düşük doz ilaç kullanımının, Adli Tıp Kurumu raporlarında da belirtildiği ve daha önce izleyen hekim olan Prof. Dr. Okay Sarıbaş’ın ifadesinden de görüleceği şekilde, tavsiye edilen doza zaman zaman uymama veya ara verme şeklindeki tutumla ilgili olduğu düşünülmüştür.”
* 5 Mayıs 2001’de taburcu edilmesini takiben, parkinson bulguları açısından stabil izlenen Ecevit’in, parkinson hastalığında görülen sık düşmelere yönelik, Prof. Dr. Turgut Zileli tarafından özellikle uyarıldığı notlarında görülmektedir. Parkinson hastalarının etkin ve yeterli dozda dopaminerjik tedavi altında oldukları halde düşme riski vardır. Hem hastalık hem de tedavi amaçlı kullanılan ilaçların yan etkisi olarak gelişen ortostatik hipotansiyon, hastalığa bağlı yürüyüş bozukluğu ve harekette kilitlenme/donma gibi bulgular düşme riskini yaratır.
Uyarıya rağmen kalktı ve düştü
* Bu nedenle hastaların kontrol altında mobilize olmaları önem taşır. Bulguları açısından, almakta olduğu parkinson hastalığı tedavi dozunun etkin olduğu gözlenerek yapılan son düzenlemenin idamesi Prof. Dr. Turgut Zileli tarafından uygun görülmüştür. Ancak hastaya defalarca kalkmaması, özellikle de yalnız kalkmaması önerildiği halde bu önerilere maalesef tam olarak uyulmamıştır.
* Hatta bu denemelerden birinde de Sayın Başbakan düşmüş ve vertebra kırığı gelişmiştir. Hastanede ve evinde devam ettirilen izlem süresinde parkinsona yönelik ilaç dozu değişikliği, hastanın yaşı, diğer sağlık sorunları ve ilaçlara özgü olası yan etkiler (ortostatik hipotansiyon gibi) de düşünülerek önerilmemiştir.
* Belirtilmelidir ki parkinson hastalığının tedavisi hastalığın aynı evresindeki hastalar için de dahil olmak üzere, hastadan hastaya değişiklik gösterir. Bu değişiklikte hasta yaşı, diğer sağlık sorunları, diğer kullanılan ilaçlar, ilaçların yan etkileri ile ilaçların etki ve yan etkilerine kişisel cevap farklılığı gibi faktörler etki eder.
* Ecevit’in, hastanenin sağlık heyeti tarafından son kez 2 Temmuz 2002 tarihinde değerlendirmesini yapılmış ve tedavi önerileri iletilmiştir. Bir yıl sonra GATA’da nöbet geçirme nedeniyle yapılan değerlendirilmesi sırasında, parkinsona ait idame tedavi dozunun 5 kez 125 mg Madopar ve 3 kez Comtan 3 olduğu görülmektedir.
* Parkinson ilerleyici bir hastalıktır. Yıllar hatta bazen aylar içinde tedavi dozu artımını gerekliliği doğabilir. Bu ilerleyici özelliğine rağmen, geçen süre içinde hastalığa yönelik ilaçlarının toplam dozlarında belirgin bir artış olmaması, 2001 yılında hastanemizde son düzenlemesi yapılarak önerilen tedavinin doğru ve uygun olduğunun bir kanıtıdır.
* Ayrıca Adli Tıp Kurumu raporunda da 5 üye tarafından şerh konularak, ’17 Mayıs 2002-27 Mayıs 2002 tarihleri arasındaki yatışı sırasında’ yapılan tetkik ve tahliller ve neticelerinde saptanan diğer sağlık sorunları ile daha önceden tanısı konmuş parkinson ve myastenia gravis hastalıklarında hastaneye müracaatından önceki süreçte olduğu şekilde aynı dozda tedavi uygulanmasının tıp kurallarına uygun olduğu belirtilmiştir.”
Ecevit evinde 3 kez düştü
Ergenekon davasında tedavi olmak için Başkent Üniversitesi Hastenesi’ne yatan eski Başbakan Bülent Ecevit’in sağlığına kavuşması için gerekli önlemlerin alınmadığı iddia ediliyordu. Bu iddia yüzünden Ecevit’in 17 Mayıs 2002 tarihinden hayatını kaybettiği 5 Kasım 2006 tarihine kadarki sağlık kayıtları Adli Tıp Kurumu’na yollandı. 11 üyeli kuruldan 6’sının imzasıyla çıkan raporda Başkent Üniversitesi Hastanesi’nin eksik tedavi uyguladığı kanaatine varıldı. 5 üye ise şerh koydu. Sağlık raporlarına göre Ecevit’in 12 Mayıs 2005 tarihinde düşmesiyle başlıyor herşey. Ecevit 17 Mayıs’ta başlayan tedavinin ardından iki kez daha düştü. Rapordaki ilginç bir bulgu da Ecevit’in gözündeki aksaklığın ‘tik’ değil “myastenia gravis” adı verilen bir hastalıktan kaynaklandığı bilgisi.
DSP’DEN İKİ FARKLI AÇIKLAMA
‘Ergenekon’a Ecevit’in sağlığını karıştırmak istiyorlar’
DSP Genel Başkanı Masum Türker, gazetecilerin Adli Tıp Kurumunun, eski Başbakan Bülent Ecevit’in rahatsızlığı nedeniyle hazırladığı raporla ilgili soruları üzerine, şunları söyledi:
“Açıklanan rapor, aslında şu anda Ergenekon olayında rahmetli Bülent Ecevit’in sağlığını karıştırmak istedikleri bir rapordur. Her şeyden önce eğer Ergenekon olayı bir örgütlü olarak, darbeye yönelik ya da belli işlemlere yönelik öngörülüyorsa 2002 yılında AK Parti’nin bugün iktidar olmasına neden olan sivil darbenin gözden geçirilmesi gerekir. Raporla ilgili olarak da, bir kere parkinson hastalığı denilmiş o günkü gazeteler araştırılırsa, Sayın Ecevit için 2001 yılı sonunda daha ilk tedavisinde alzheimer hastalığı olduğu söyleniyorsa, bununla ilgili yapılan tedavi sonrası, Sayın Ecevit hatırlanırsa kilo almıştı. İkinci hastalığında ise ilk hastaneye gidiş nedeni, yine raporda söylendiği gibi kaburga kırığı için değil, bir gaz sıkışması sonrasıydı ve bu konuda da yapılan tetkikler sonrası, bağırsaklar boşaltılınca gaz sıkışması giderildi ve zaten onun ardından hatırlanacağı gibi Sayın Ecevit hastanede değil, eve bakım için gitti.”
Raporu anlamlı bulduklarını belirten Türker, “Biz bu raporun biraz anlamlı olduğunu ve gerçekleri yansıtmadığını düşünüyoruz” dedi.
‘Hastaneden kaçtı’
DSP Genel Başkan Yardımcısı Önder Aksakal ise şu yorumu yaptı: “Tıp adamlarının yaptıklarına bizim yorum yapma yetkimizin olmadığını düşünüyorum kendi adıma. Ben bir hekim değilim. O zaman yaşanan olayları televizyonlardan izledik. Genel kanı toplumda şöyledir: İnsanlar hasta olduklarında hastaneye giderler, iyi olup çıkarlar. O dönemde başbakanımız hastaneye rahatsızlanarak gitti, neredeyse ölmek üzere çıktı. Hastaneden kaçtıktan sonra sağlığına kavuştu.”