Hakim ve savcılara FETÖ'den ilk iddianame
FETÖ bağlantılı oldukları gerekçesiyle meslekten çıkarılan dönemin özel yetkili cumhuriyet savcılıkları ve mahkemelerinde görev yapan 25 şüpheli hakkında, hazırlanan ilk iddianamede, "Futbolda şike" davasında, sesli ve görüntülü duruşma kayıtlarının içeriği itibarıyla sahte olduğu ve Yargıtay incelemesine gönderildiği belirtildi.
Fetullahçı Terör Örgütü ile (FETÖ) bağlantılı oldukları gerekçesiyle meslekten çıkarılan dönemin özel yetkili cumhuriyet savcılıkları ve mahkemelerinde görev yapan 25 şüpheli hakkında, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan hazırlanan ilk iddianamede, eski hakim Mehmet Ekinci'nin başkanlığını yaptığı, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki "Futbolda şike" davasında, sesli ve görüntülü duruşma kayıtlarının içeriği itibarıyla sahte olduğu ve Yargıtay incelemesine gönderildiği belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, Hrant Dink cinayeti davası duruşma savcısı olarak bilinen ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararıyla görevden uzaklaştırılan eski Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Hikmet Usta hakkında, "Sahte çürük davası" kapsamında yargılanan emekli Albay Ahmet Zeki Üçok'un şikayeti ile, "devlet içinde paralel yapı oluşturdukları, Fetullah Gülen cemaati üyesi oldukları, Fetullah Gülen cemaati talimatları doğrultusunda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Anayasa ve yürürlükteki kanunlara aykırı kararlar verdikleri, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve kurulmuş örgüte üye olmak, örgüt faaliyetleri çerçevesinde görevlerini kötüye kullanmak, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, resmi belgede sahtecilik, adil yargılamayı etkilemek ve suç atma suçlarını işledikleri" yönündeki iddialar nedeniyle soruşturma izni verildiği belirtildi.
"Hikmet Usta semt imamlığı yaptı"
Hikmet Usta'nın, kayıtlı telefonuyla 29 Eylül 2014 tarihinden itibaren silahlı FETÖ/PDY terör örgütünün örgüt içi iletişimde kullandığı ByLock programını kullanmaya başladığının tespit edildiği belirtilen iddianamede, örgüt içinde en son Colarado eyalet imamlığı yapan Hasan Polat'ın emniyete verdiği ifadede, "Usta'nın semt imamlığı yaptığı, semt imamlığı yapan kişilerin aynı zamanda öğrenci evlerinin sorumlusu da oldukları ve harp okullarına öğrenci yetiştirdikleri" yönünde beyanının bulunduğu hatırlatıldı.
Hakkında FETÖ/PDY terör örgütü üyeliğinden soruşturma yapılan Usta ile ilgili, HSYK Genel Kurulu tarafından 24 Ağustos 2016 'da verilen karara FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla meslekten çıkarılan kurul üyesi Dr. Teoman Gökçe'nin muhalefet şerhi koyduğu bilgisi verilen iddianamede, FETÖ'nün 2014 HSYK seçimleri öncesi oluşturduğu gizli haberleşme ağıyla kendi mensubu olan hakim ve cumhuriyet savcılarını tespit ederek, HSYK üyeliğine aday olan sözde bağımsız adaylarının alacağı muhtemel oyları hesaplamak ve çoğunluğu kendi mensuplarından olan adayların seçimde oy kullanmasını sağlamak amacıyla verdiği talimat doğrultusunda Usta'nın telefonuyla 29 Eylül 2014 tarihinden itibaren ByLock kullandığının tespit edildiği anlatıldı.
İddianamede, bu tespitlere göre Usta'nın FETÖ/PDY'nin hiyerarşik yapılanması içerisinde bilerek ve benimseyerek yer aldığı, bütün halindeki ve süreklilik arz eden eylemleriyle terör örgütü üyesi olduğunun anlaşıldığı bildirildi.
"FB santrali ve 'Samet'i dinlemişler"
Futbolda şike davasına bakan dönemin özel yetkili mahkeme heyeti başkanı şüpheli Mehmet Ekinci ile ilgili iddia ve incelemelere de yer verilen iddianamede, Ekinci'nin kamuoyunda "Şike davası" olarak bilinen dosyada, günde yüzlerce kişinin görüşme yaptığı Fenerbahçe Spor Kulübünün santrali ile açık kimlik bilgileri bulunmayan "Samet" isimli kişi hakkında iletişim tespiti kararı verdiği iddiasına ilişkin incelemenin sürdüğü kaydedildi.
Müşteki Aziz Yıldırım'ın mahkumiyetine karar verilen Ekinci'nin başkanı olduğu İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki davada, görsel ve işitsel olarak teknik araçlarla kaydedilen duruşmalara ilişkin duruşma tutanakları çözümleri ile tutanakların sanık avukatlarına, söylenmesine rağmen verilmediği kaydedilen iddianamede, sanık avukatlarının bu tutanaklara mahkemenin kapatılmasından sonra sahip olabildikleri, her bir celse için iki ayrı duruşma tutanağı oluşturulduğu, her iki nüshası da ıslak imzalı ve mühürlü olan bu duruşma tutanaklarından bir kısmında, sanıkların ve müdafilerinin sözlü savunmalarına, beyanlarına yer verilmediği, boş olarak geçildiği, duruşma tutanaklarında çok fazla kopyala-yapıştır yöntemi kullanıldığı, sanıkların veya müdafilerinin birebir aynı kelimelerle, hiçbir değişiklik olmadan savunma yapmalarının söz konusu olmadığı halde, birçok duruşma tutanağında birebir aynı kelimelerle savunmalarının yazdırıldığı, esasen sanıklar ya da müdafilerinin söylemedikleri tekdüze beyanlarla sözde duruşma tutanakları oluşturulduğu, bu şekilde sanıklar ve müdafilerinin beyanlarının tutanaklara geçirilmesinde özensiz davranıldığı, içeriği itibarıyla sahte olan bu duruşma tutanaklarının, Yargıtay incelemesine gönderildiği ve sahte resmi evrak düzenlenmesi fiilinin ortaya çıkmasına sebep olunduğu iddialarına ilişkin soruşturma izni verildiği ifade edildi.
İddianamede, Mehmet Ekinci'nin diğer hakim savcılarla organize illegal bir yapının üyesi olduğu da belirtilerek, örgüt kurucu ve yöneticilerinin talimatları doğrultusunda proje hazırlatarak, bilimsel toplantı yaptırdığı, bilimsel alt yapısını hazırlayıp burada ürettirdikleri bilimsel görüşlere ve gölge dosyada mevcut projeye uygun şekilde kumpas eylemleriyle soruşturmayı yürütüp, senaryodaki sonuca uygun şekilde neticelendirdiği iddiasıyla ilgili incelemenin ise devam ettiği dile getirildi.
Ekinci'nin kitabının içinde bulunan Fetullah Gülen fotoğrafı
Mehmet Ekinci ile ilgili hazırlanan arama tutanağına göre, Ekinci'ye ait "22. Söz" isimli kitabın içerisinde, FETÖ/PDY kurucusu Fetullah Gülen'in ve yanında diğer insanların bulunduğu bir fotoğrafın ele geçirildiği bilgisi de verilen iddianamede, şüphelinin üzerine kayıtlı telefonla 20 Ağustos 2014 tarihinden itibaren ByLock programı kullandığının tespit edildiği vurgulandı.
Eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur'un Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 26 Aralık 2016'da alınan ifadesi de yer bulan iddianamede, Okur'un Ekinci ile ilgili, "Van Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı iken, daha önceki HSYK tarafından örneği olmayan bir uygulama yapılarak yetki çıkarılmak suretiyle, kıdemi de çok fazla olmamasına rağmen İstanbul' a CMK 250 yetkisi ile gönderildiği, o dönemde Mehmet Karababa'nın başkan olmasını Teoman Gökçe'nin istediği, kendisinin ise daha önce başkanlıkları olan Mehmet Ekinci'nin başkan olmasını istediği, kararın bu şekilde çıktığı, daha önceki sicillerinin iyi olduğu, hatta pekiyi olduğunu bildiği için özel yetkili mahkemelerde çalışmasını da nazara alarak özel yetkili ağır ceza mahkemesi başkanı yapıldığı, Fetullah Gülen cemaati mensubu olup olmadığını o dönemlerde bilmediği ve 2014 yılında yapılan çalışmalarda Gülen cemaati mensubu olduğuna dair bilgi notu geldiğinde öğrendiği" beyanı dikkati çekti.
Soruşturma şüphelilerinden dönemin özel yetkili hakimlerinden Mehmet Hamzaçebi'nin de 10 Ocak 2017 tarihli dilekçesinde, "Kategorik durumları nedeniyle isimlerini saydığı kişiler arasında bulunan Mehmet Ekinci'nin, FETÖ/PDY mensubu olduğunu bildirdiğinin" tespit edildiği anlatılan iddianamede, Ekinci'nin silahlı FETÖ/PDY'nin hiyerarşik yapılanması içerisinde bilerek ve benimseyerek yer aldığı, bütün halinde, süreklilik arz eden eylemleriyle bu örgüt üyesi olduğunun anlaşıldığı aktarıldı.
"Fikret Seçen kızıyor, okumadan imzala geç"
İddianamede, şüpheli, dönemin özel yetkili İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti başkanlarından Kazım Kahyaoğlu ile ilgili de FETÖ/PDY üyesi olduğu, bu kapsamda çeşitli terör örgütleri ile organize suç örgütlerine veya uyuşturucu ve kaçakçılık gibi suçların işlendiği şeklinde iddialar içeren kolluk talepleri üzerine verdiği önleme dinlemesi kararları ile bir kısım kamu görevlileri, siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum kuruluşu mensuplarının iletişimlerinin usul ve yasaya aykırı olarak tespit edilmesine, dinlenmesine ve kayda alınmasına sebebiyet verdiği iddiasıyla ilgili soruşturma izni verildiği anlatıldı.
Şüphelinin 12 Ağustos 2014'ten itibaren ByLock kullandığının tespit edildiği belirtilen iddianamede, Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 11 Ağustos 2016 tarihinde ek ifadesi alınan Cumhuriyet Savcısı Seyfettin Atıcı'nın, şu beyanına yer verildi:
"Kasım 2010 tarihinde Şişli Cumhuriyet Savcılığına atandığında lojman işleri ile Gülen cemaati mensubu İstanbul hakimi Kazım Kahyaoğlu ilgileniyordu. Kahyaoğlu, FETÖ/PDY mensubuydu ve aynı lojman bloğunda oturuyorduk. İş yeri çevresinde de Gülen cemaati mensupları ile tanışmaya başladı ve bir süre sonra özel yetkili mahkemeye atandı. Bir süre sonra onun tavsiyesi ile ben de özel yetkili savcı olarak görevlendirildim. 1,5-2 ay kadar burada çalıştım ve hiçiddianame yazmadım. Sadece bir kez bir hafta nöbet tuttum. Arama, el koyma, gözaltı, telefon dinleme, teknik araçlarla izleme ve bunlar gibi gelen tüm talepleri, TEM Şube Müdürlüğü görevlileri flash bellekte getiriyordu. Ben de imzalıyordum. Hatta okumak istediğimde Cumhuriyet Savcısı Ümit Zafer Çolak, 'Başsavcıvekili Fikret Seçen kızıyor, onun talimatı var, okumadan imzala geç' şeklinde ifade kullandı. Polisin getirdiği ve imzaladığım soruşturmayla ilgili talep, müzekkere ve kararların kimler hakkında uygulanacağını bile bilmiyordum. Ayrıca 2014 seçimlerinden yaklaşık bir sene önce Seçen'in odasında oturduğumuz sırada Kazım Kahyaoğlu, 'dönem yemek ve kahvaltıları düzenlersek iyi olur' dedi. Daha önce Şişli’de çalıştığımı bildiğinden organizasyonları benim yapmamı istedi. 70'e yakın dönem arkadaşı tespit edilerek toplu kahvaltı, yemek ve tekne gezileri düzenledik. Özel yetkili mahkeme ve savcılıklarda çalışmış 20-25 kişilik bir grup da organizasyonlara dahil oldu. Bir müddet sonra katılanların çoğunun Gülenci olduğunu duyup organizasyonu bıraktım."
İddianamede, 12 Ağustos 2014 tarihinden itibaren, örgüt içi iletişim programı olarak kullanılan ByLock haberleşme programını kullandığının tespit edilen şüpheli Kahyaoğlu'nun, FETÖ/PDY'nin hiyerarşik yapılanması içerisinde bilerek ve benimseyerek yer aldığı, bütün halindeki ve süreklilik arz eden eylemleri ile terör örgütü üyesi olduğunun anlaşıldığı vurgulandı.