Hadımköy Dr. İsmail Niyazi Kurtuluş Hastanesi hizmete açıldı
Sultan II. Abdülhamid Han tarafından yaptırılan tarihî Hadımköy Askerî Hastanesi, 129 yıl sonra Dr. İsmail Niyazi Kurtulmuş Hastanesi adıyla yeniden hizmete açıldı. Açılışta Cumhurbaşkanı Erdoğan önemli açıklamalarda bulunarak " Son günlerde bazı kendini bilmezler fethi işgal olarak tanımlamaya çalışıyor. Bunlar inanın dört dörtlük cahil cühela. Sorun bunlara fethin manası nedir bilmezler. Fetih açmaktır, fetih gönülleri özellikle kazanmaktır ama bunlar bunu bilmezler." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, merhum Dr. İsmail Niyazi Kurtulmuş'un idealinin, tüm insanlığı iyilik, güzellik, hayır, hasenat, sevgi, dostluk, kardeşlik çizgisinde birleştirmek olduğunu ifade ederek, "Merhum Dr. İsmail Niyazi Kurtulmuş'un bir önemli hasleti de iyi bir gençlik yetiştirmek için çalışıp didinmiş olmasıdır. Daha doğrusu merhumun ideali, hani diyorum ya bazıları da eleştiriyor, 'Dindar bir nesil." dedi. Erdoğan, Hadımköy Dr. İsmail Niyazi Kurtulmuş Hastanesinin açılışında yaptığı konuşmada, hastanenin İstanbul'a, ülkeye ve millete hayırlı olmasını diledi.
Bu hastanenin banisi Abdülhamid-i Sani Hazretlerini rahmetle, minnetle yad ettiğini belirten Erdoğan, bu eserin yaklaşık bir asır boyunca asker hastanesi olarak hizmet verdiğini anlattı.
Erdoğan, bu bölgenin artık yerleşim yeri haline dönüştüğü için buranın binasını restore ve içini modernize ederek şehrin hizmetine sunmak istediklerini dile getirerek, "Hamdolsun ortaya gerçekten hem buram buram tarih kokan hem de vatandaşlarımıza şifa vesilesi olacak bir eser ortaya çıktı. Eser güzel olunca isminin de bununla mütenasip olmasını arzu ettik. Böylece Hadımköy Dr. İsmail Niyazi Kurtulmuş Hastanemize kavuşmuş olduk." diye konuştu.
Dr. İsmail Niyazi Kurtulmuş'un gençliğinde şahsen tanıdığı, desteğini ve teşvikini gördükleri bir büyükleri olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti: "Kendisi Balkan Harbi, 1. Dünya Savaşı ve İstiklal Harbi kahramanlarından aynı zamanda alim olan Ordu Ünyeli Binbaşı Numan Kurtulmuş'un oğludur. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirip dahiliye uzmanlığını tamamladıktan sonra hayatını bu şehirdeki tüm hastaların, gariplerin, gençlerin hizmetine adamıştır. Gariplerin babası olarak tanınması bu yüzdendir. Perşembe günleri tüm hastalara ücretsiz bakar, ilaçlarını ücretsiz verir, ihtiyaç sahiplerinin ceplerine harçlıklarını da koyardı. Babam rahmetli, beni imam hatip okuluna girmeden önce Niyazi Amcaya teslim etti. Çünkü bizim köyümüzden İsmail Niyazi Bey'in okul arkadaşı onlar Fatih'teki Fetih yurtlarında orada derslerini çalışırlar. Babam da zaman zaman onların yanına gelir giderdi. İmam hatip okuluna girerken de beni Niyazi Amca'ya götürdü dedi ki; 'ben oğlumu size teslim ediyorum.' İmam Hatip okuluyla da böylece tanışmış oldum.
İsmail Niyazi Kurtulmuş nöbetçi oldukları zaman, gelir yurtta geceleri bizim yatakhaneyi dolaşır, kimin üstü açık, kimin kapalı bizim yorganlarımızı tek tek elden geçirirdi. Bu şekilde de bizim oradaki babalığı da onlardan ayrıca görmüş olduk. "
"Tam bir vakıf insanıydı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurtulmuş'un vefatından sonra yıllarca her perşembe evinin kapısına gelen pek çok kimsenin kendisine hep dua ettiğini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Merhum Dr. İsmail Niyazi Kurtulmuş'un bir önemli hasleti de iyi bir gençlik yetiştirmek için çalışıp didinmiş olmasıdır. Daha doğrusu merhumun ideali hani diyorum ya bazıları da eleştiriyor. 'Dindar bir nesil.' Merhumun ideali, tüm insanlığın iyilik, güzellik, hayır, hasenat, sevgi, dostluk, kardeşlik çizgisinde birleştirmekti. 1971 yılından milli saraylar hekimi olarak görevini Dolmabahçe Sarayı'nda yürütmeye devam etmesi onun medeniyetimize, tarihimize, kültürümüze, ecdada olan bağlılığının bir ifadesiydi. İlim Yayma Cemiyetinin kuruluşunda ve eğitim hizmetlerinde çok büyük katkıları vardır. Anadolu'daki yoksul ailelerin çocuklarının eğitimlerine devam edebilmeleri ve meslek sahibi olmaları konusunda ayrı bir hassasiyet sahibiydi. Bu yönüyle de tam bir vakıf insanıydı. İmam hatip okullarına ayrı sevgi beslerdi. Hekimlik görevini yürütürken 51 yaşında sınavları verip İstanbul İmam Hatip Lisesinden mezun olması bu sevginin bir neticesiydi."
Böyle bir görevi ifa etmenin mutluluğu içinde olduklarını belirten Erdoğan, "Ecdada olan muhabbetini de bildiğimiz için Abdülhamid-i Sani Hz. emaneti, Hadımköy'deki bu hastaneye Dr. İsmail Niyazi Kurtulmuş ismini vermenin isabetli olacağını düşündük. Bu vesileyle, her iki ismi de bir kez daha rahmetle anıyor, Allah'tan mekanlarının cennet olmasını niyaz ediyoruz." dedi.
"Kendini bilmezler çıkıp, fethi işgal olarak tanımlamaya çalışıyorlar"
Ecdadın fethettiği her yer gibi İstanbul'da da insanlık için iyi olan, doğru olan, güzel olan, faydalı olan, hayırlı olan ne varsa hepsine sahip çıktığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: "Ayasofya, dini bir husumetle yerle yeksan edilmek yerine daha da güzelleştirilerek fetih hakkı olarak Müslümanların hizmetine sunulmuştur. Diğer ibadethanelere ise dokunulmamış, ihtiyaca cevap verecek ölçüde yaşatılmıştır. Bizim bir asır önce terk etmek zorunda kaldığımız yerlerdeki camilerimiz ve sembol eserlerimiz ise kısa sürede yok edilmiştir. Bakın şu anda Atina'da bizim bir tane camimiz yoktur. Hepsi yerle yeksan edilmiştir. Ama biz İstanbul gibi bir şehirde, böyle bir yola gitmedik. Sadece bu tabloya bakarak dahi ecdadın gönlünün yüceliğini görebiliyoruz. Son bir asırda kendi topraklarımızdaki ecdat yadigarlarını yaşatma hususunda yeteri kadar başarılı olamadık. Ama bunun istisnalar haricinde kasıttan değil, ihmalden veya cehaletten kaynaklandığını biliyoruz." Türkiye'nin son 18 yılında, her alanda olduğu gibi tarihe, kültüre ve ecdadın mirasına sahip çıkma hususunda da devrim yaptıklarını belirten Erdoğan, "Sadece ecdadımızın değil, coğrafyamızın tüm mirasını korumaya aldık. Hükümete geldiğimizde sadece 460 eserin restorasyonunun yapıldığını gördük. Biz 18 yılda 5 bin 60 eseri restore ederek milletimizin ve insanlığın hizmetine sunduk. UNESCO somut olmayan kültürel miras listesine kayıtlı hiç değerimiz yokken bugün aynı listede 18 eser ile temsil ediliyoruz. Bu kategoride dünyada 178 ülke arasında ilk beşte yer alıyoruz. Yaşayan insan hazinelerindeki temsilci sayımız da 45'e yükseldi." diye konuştu.
"Müze ve ören yerlerinin ziyaretçi sayısı geçen yıl 33 milyonu geçti"