'Gülen'i sorgulayabilecek savcı var mı?'
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 28 Şubat soruşturmasını değerlendirirken, darbeyi destekleyen, ortamını yaratanların, gerçekleşmesi için her türlü entrikayı çevirenlerin sorgulanması gerektiğini söyledi. Demirtaş, "Ama ben merak ediyorum mesela Fetullah Gülen’i Türkiye’de sorgulayabilecek bir savcı var mı? Kendisi darbeyi desteklemiş, övmüş, oluşması için zemin hazırlamıştır" dedi.
Diyarbakır’da İHD ve kayıp yakınları tarafından 1990’lı yıllarda faili meçhul cinayetlerle öldürülenlerin akibetlerinin araştırılması ve faillerinin yargı önüne çıkarılması amacıyla ’Kayıplar bulunsun failler yargılansın’ sloganıyla düzenlenen oturma eyleminin bu hafta 165’incisi düzenlendi. Eyleme katılan BDP Genem Başkanı Selahattin Demirtaş, gazetecilerin sorularını yanıtladı. 28 Şubat soruşturmasına değinen Demirtaş, ABD’de yaşayan Fetullah Gülen’e ’darbeci suçlamasında bulundu. Hükümetin sadece darbecilerle yüzleşerek iktidarını güçlendirdiğini kaydeden Demirtaş ancak,darbeyle yüzleşilmesinin ise demokrasiyi güçlendireceğini söyledi. Darbeyle hesaplaşılması ve yüzleşilmesinin tek başına olumlu bir şey olduğunu anlatan Demirtaş, şöyle dedi:
"Hiçbir darbe girişimi veya gerçekleşmiş bir darbenin hesapsız, sorgusuz kalmaması lazım. Hem 12 Eylül, hem de 28 Şubat ile ilgili yapılan soruşturma ve yürütülen davalarda darbeyle yüzleşmek ve darbenin bütün kurumlarını, zihniyetini ortadan kaldırmak gibi kapsamlı bir yaklaşım yok. Bu konuda hükümetin aslında elinde yeterince olanak, yargının elinde yeterince güç var. Yargı bunu geniş kullanma yerine, bazen birkaç kişiyi sorgulayarak darbeyle ’hesaplaştık’ diyorlar. Bazen bir iki kişi üzerinden koskoca bir darbe zihniyetini yok ettik diyorlar. MGK darbenin ürünüdür. Özel yetkili mahkemeler darbenin ürünüdür, YÖK darbenin ürünüdür. Bütün bu kurumlar, kuruluşlar tıkır tıkır işliyormu? İşliyor, görevini yapıyormu? Yapıyor. Dolayısıyla kimse ’biz darbeyle yüzleştik, darbeyle hesaplaştık’ demesin. Bazı darbeciler veya darbe girişimcileriyle hesaplaşılıyor olabilir. Bu da olumlu bir adımdır. ’Bunlar yapılmasın’ demiyoruz. Darbeyle yüzleşmek, demokrasiyi güçlendirir. Ama sadece darbecilerle yüzleşmek sadece iktidarı güçlendirir. Şu anda iktidar demokrasiyi güçlendirmiyor kendini güçlendiriyor. Bu ayrıma herkesin dikkat etmesi lazım. Ortada bir darbeyle yüzleşme, hesaplaşma yok. Keşke bu olsa. Bu olsa sonuna kadar destek vereceğiz. Tüm bu bütün olanlara da tabii ki biz karşı değiliz, eksik yetersiz buluyoruz. Bu yetersizliklerle birlikte yaklaşılırsa biz daha sonuç alıcı ve demokrasiyi güçlendirecek bir yaklaşım olacağını düşünüyoruz."
Demirtaş, darbeyi destekleyenlerin, darbenin ortamını yaratanların, darbenin gerçekleşmesi için her türlü entrikayı çevirenlerin sorgulanması gerektiğini söyledi. Demirtaş, şöyle devam etti:
"Ama ben merak ediyorum mesela Fetullah Gülen’i Türkiye’de sorgulayabilecek bir savcı varmı? Kendisi darbeyi desteklemiştir, övmüştür darbenin oluşması için zemin hazırlamıştır. Darbe gerçekleştikten ve hükümet gittikten sonra orduya teşekür etmiştir. Fakat o yürekli savcı Türkiye’de varmı bilmiyorum. Yoksa bir gazeteciye dokunmak kolay. 100 tane gazeteci var, 50 tane daha içeri atarlar 150 olur. Mesela MGK’yi kaldırabilecek bir yürekli hükümet varmıdır Türkiye’de? Sanmıyorum. YÖK’ü kaldırabilecekler mi? Sanmıyorum. Mesela bir kaç gazeteciye askere dokunmak meselesi değil. Suçu olan varsa alıp soruşturulsun adil yargılansın. Önemli olan budur."
Demirtaş, Fetullah Gülen’in darbeyi desteklediğini iddia ederek, Gülen cemaatinin şu anda Türkiye’yi yönettiğini, cemaat kadrolarının vali, polis, savcı, hakim, öğretmen, bakan milletvekili olduğunu ve cemaat zihniyetine göre hareket ettiklerini iddia etti. Diyarbakır Valisi ve Emniyet Müdürü’nün de cemaatin görüşü doğrultusunda kararlar aldıklarını iddia eden Demirtaş, şöyle dedi:
"Darbenin ortaya çıkardığı kültür ve sonuç ortadan kaldırılıyor mu? Hayır. Tam tersine darbeyi o dönem destekleyen Fetullah Gülen şu anda Türkiye’yi yönetiyor. Demek ki darbeyle yüzleşilmiyor. Fetullah Gülen’in ekibi, kadroları Vali, polis, savcı, hakim, bakan, milletvekili, öğretmen olmuş. Her yerde Gülen’in zihniyetiyle hareket ediyorlar. Gülen’in talimatıyla kurdukları hücre örgütlenmeleriyle her yeri yönetiyorlar. Sanıyormusunuzki Diyarbakır Valisi Diyarbakır’da tek başına karar alabilir. Diyarbakır Emniyet Müdürü Diyarbakır’da tek başına karar alabiliyor mu? Varmı öyle bir şey? Cemaatin hücre örgütlenmeleri izin vermeden operasyon yapabiliyorlar mı? Yapamıyorlar. Hani darbeyle yüzleşme, hesaplaşma? O yüzden kimse kimseyi kandırmasın. Biz gerçekleri görüyor ve söylüyoruz. Bu darbeyle hesaplaşılacak. Er veya geç ama böyle değil. Yarım yamalak değil. Bu şekilde gerçek zihniyetle hesaplaşılmadan sadece darbeci kişilerle şahsiyetlerle hesaplaşmak yarım yamalak bir hesaplaşmadır, onu da bu hükümet yapamaz. Bu hükümetin zihniyeti ve yüreği de buna elvermez diye düşünüyorum."
"KÜRTLER’E DÜŞMAN HUKUKU UYGULANIYOR"
Demirtaş, eylemde yaptığı konuşmada ise kendi özgürlüğünü isteyen ve bunun için mücadele veren Kürt halkının Türkiye Cumhuriyeti devletinin hiç bir hukuk, yasa, mahkeme rejimiyle ilişkisi kalmadığını savundu. Demirtaş, Kürt halkına düşman hukuku uygulandığını iddia ederek, şunları söyledi:
"Dün mahkemede KCK ana davasında bir siyasetçinin söylediği gibi Kürtler’e düşman hukuku uygulanmaktadır. Hiçbir savcı, hakim, polis, Vali sıra hakkını arayan Kürt’e geldiğinde kanunu tanımasa, kanunu çiğnese bile ondan hesap soracak kimse yok. Herkes bunun bilincindedir. Geçmişte bu faili meçhulleri kayıpları yaratan yaşatan kirli devlet güçleri de buna güvenerek yapıyorlardı. Çünkü biliyorlardı ki hiçbir savcı onlardan hesap sormayacak. Dolasıyla Kürtler’e adalet, özgürlük yok. Bu gerçeklik bu kadar yalınken kimse Kürt halkına karşı eşitlikten, kardeşlikten falan söz etmesin. Eşitlik kardeşlik burada yatıyor işte. Bu kayıplar bu faili meçhuller burda yerde yattığı müddetçe kardeşlik, eşitlik falan sözdedir. Asla ama asla özde değil. Biz bunu biliyoruz. Hükümetin bakanlarının yaptığı açıklamalara bakılırsa hele ağzından salya köpük fışkırtarak konuşan ırkçı bakanlarına bakılırsa hükümet bunlarla yetinmiyor. Mümkünse daha fazlasını yapmak istiyorlar. Bırakın bunların sorumlarının açığa çıkarmayı bazı bakanlar, titreyerek ırkçılık yapan bakanlar, elinde gelse bu tablonun aynısını bugün de yaşatmak istiyorlar Kürtler’e."
"TÜRKLER KÜRDİSTANLI OLAMADI"
Kürtlerin Türkleşmemesi, Türkiyeli olamaması nedeniyle Kürt sorununun bulunduğunun söylendiğini kaydeden Demirtaş, şöyle dedi:
"Türkler yeteri kadar Kürdistanlı olamadı. Sorun budur. Sorun Türkler yeterince Kürdistan Kürtlerinin sorununu anlamadı. Bugün devletin de hükümetin de Diyarbakır’dan hiçbir meşruiyeti yoktur. Ciddi bir meşruiyeti yoktur. Herkes görüyor bunu. Yasaklardan ibarettir devlet burada. Karakoldan ibarettir. Coptan, gazdan, panzerden ibarettir. Hakimden, savcıdan ve uyguladığı yasaktan ibarettir. Kürt halkı politik bir halktır. Devletin zulmü faşizminin sınırı sonsuz olabilir. Ama Kürt halkının da direnişi, inancı, kararlılığı da sizin bu faşizminizi yenecek güçtedir artık. Kürt halkı örgütlü bir toplumdur. Kürt halkı kendi ana dili, kültürüyle kendi ülkesinde topraklarında yaşamak istiyor. Kürdistan’da artık Türkiye Cumhuriyeti devletinin faşizminin hiçbir şekilde geçerliliği kalmamıştır. Bu halkı korkutacak bir faşizmi değildir bu. Kendi kendini tüketen bir faşizmdir. Çünkü Kürt halkı bu baskılara bütün bu korkutma, yıldırma politikalarına karşı direnmiş ve teslim olmamış. Kürtler Irak’ta, Suriye’de kendi topraklarında siyasi bir statü için mücadele ediyor. AKP hükümeti ise buna karşı çıkıyor, karşı girişimlerde bulunuyor. Sana ne ordaki Kürtler’in haklarından, sen niye karşıyorsun? Orası senin ülkenin toprakları değil başka bir ülke. Oradaki Kürtlerin haklarından sana ne?"
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile kayıp yakınlarının oturma eylemine Fransa’dan gelen ve kendilerine, ’Kürt dostluk grubu’ adını veren bir heyet de katıldı. Kayıp yakınlarının fotoğraflarını çeken Fransız heyet, Demirtaş ve diğer kayıp yakınları gibi 5 dakikalık oturma eylemi yaptı.