Gençleri terörün kucağına iten nedenler
Milliyet Gazetesi Yazarı Abbas Güçlü, Paris saldırıları sonrası gençleri teröre iten ve terörün çözümü hakkında düşüncelerini kaleme aldı. İşte Güçlü'nün yazısı;
Terör, dünya başkentlerini dolaşıyor.
2004’te Madrid kana bulandı.
Bir süre önce Ankara, şimdi de Paris.
Londra tetikteymiş!
Diğer başkentler de alarmda.
Peki ama nereye kadar?
Öyle ya da böyle, dünya, bu terör belasından bir an önce kurtulmak zorunda.
Nasıl olacağını elbette uzmanlar bilir.
Ama sanki ilk önce, terörü besleyen kaynakların ve sorunların kurutulması gerekiyor!
Gelelim en önemli meseleye:
Teröre en çok bulaşanlar neden gençler?
Bu konu özellikle incelenmeli.
Kaybolan kimliklerini orada mı buluyorlar?
Onları terörün kucağına iten ve bu kadar acımasız hale getiren nedenler neler?
Eğer o gençlere yeterince sahip çıkılsaydı, dünyanın dört bir yanından terör örgütlerine katılım yine bu kadar yüksek olur muydu?..
Çözüm nerede?
Üniversiteler ve bilim insanları, sosyoloji, psikoloji bunun için var.
Neredeyse hemen herkes para getiren alanlara yöneldi, sosyal bilimler unutuldu.
Savaşların, göçlerin, sosyal adaletsizliğin gençleri hangi yönde etkilediğine, ne kadar kafa yoruldu, üniversitelerimizde kaç araştırma yapıldı?
Ortadoğu bataklığına dünyanın dört bir yanından gençler koşuyor.
Neredeyse hemen hepsi ölümü daha en başından göze almış durumda.
Önemli güzergâhlarından biri de ülkemiz.
Peki, bu gençlerden en azından yakalananlarla ilgili kaç araştırma yapıldı?
Kafalarında ne var, neyin peşindeler, en önemlisi de niye böylesi bir çıkmazın içindeler?
Dünya, en büyük insanlık suçu olan teröre çare bulmak istiyorsa, önce silaha değil, bilime başvurmak zorunda.
Çünkü bataklığı kurutmanın en iyi yolu, önce, onu doğuran nedenleri ortaya çıkartmaktır ki bu da ancak ve ancak bilimle olur!..
Nereden nereye?
Terör eskiden bizim ve daha sekiz on ülkenin sorunuydu.
Şimdi dünyanın en büyük kanayan yarası.
Eğer bugüne kadar böylesine göz ardı edilmesiydi, bu noktaya gelinir miydi?
Bu konu enine boyuna özellikle düşünülmelidir.
Zafiyetler ve bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın kafası yüzünden bugünlere gelindiği kesin ve artık bunu bütün dünya anladı.
Evet, çok doğru bir tespit ama şu anda kabahatli kim tartışmalarını bir yana bırakıp, ortak çözüm üretme zamanı, yoksa daha çok can yanmaya devam eder ve yarın kimi, nerede vuracağı hiç belli olmaz.
Terör, insanlığın ortak sorunu ise çözümü de ortaklaşa bulunmalıdır.
Hem de hiç zaman geçirmeden!..
Suriyeli çocuklar!
Ülkemizde onlarca ülkeden milyonlarca mülteci var.
Pek çoğu da çocuk.
Mademki kucak açtık, onları kazanmak zorundayız.
Yoksa ileride karşımıza nasıl çıkacakları hiç belli olmaz.
Ortadoğu’dan dünyanın dört bir yanına mülteci akını var ve kaçı terörist hiç belli değil!
Truva atları gibi ülkeleri içten içe kemirirlerse hiç şaşırtıcı olmaz!
Böylesi bir risk var diye masum insanları elbette mağdur etmemek gerekir ama bu konuda da duygulardan çok akıl ve bilimi referans almakta sonsuz yarar var!
Çocuk ve gençleri kendi hallerine bırakmak, başta terör olmak üzere her türlü riski beraberinde getirir.
Ve bu durum, kesinlikle göz ardı edilmemelidir!
Fransız halkına başsağlığı diliyoruz. Yaralılara da acil şifalar...
Özetin özeti: İç ve dış göçler terörü de besleyen dünyanın en önemli sorunlarından biri haline geldi. Ve bundan en fazla etkilenen ülkelerden biri de biziz. İşte bu yüzden bir Göç Bakanlığı kurma zamanı geldi de geçiyor!..