Gelecek seçimin kaderini, küçümsenen küçük siyasi aktörler belirleyecek
İsabetli tahminleriyle tanınan A&G araştırma Şirketi"nin sahibi Adil Gür gelecek seçimlerde ortaya çıkabilecek tabloyu ve öngörülerini paylaştı
A&G Araştırma Şirketi’nin sahibi Adil Gür, 29 Mart seçimlerinin sonuçlarını noktası virgülüne doğru tahmin eden araştırmacının ta kendisi. Eşi Naile Hanım’la yerel seçimlerden hemen sonra sohbet etmiş, Gür ailesini yakından tanıma fırsatı bulmuştum. “2010’da erken seçim olabilir” diyen Adil Gür’ü bu kez 2009’un son günlerinde “Kürt açılımı, DTP’nin kapatılması, kutuplaşma” üzerine konuşmak için aradım. “Kahin değilim kehanette bulunayım” dedi. “Haklısınız, ben de zaten elinize küre verip neler olacak diye sormayacağım, ancak halkın nabzını yakından takip eden biri olarak eğilimlerin ne yönde olduğunu, partilerin oylarındaki oynamaları, siyasette ön plana çıkmaya hazırlananları, bekleyenleri size sormak istiyorum” dedim. Bahariye’deki ofisinde buluştuk. Adil Gür, bugün bir araştırmaya başlıyor. Araştırmayı da DSP için yapacak. Siyasi bir araştırma değil. Tam 3 bin 200 hanede işsizler araştırması yapacak. İşsizler ordusunun profili bu araştırmada ortaya çıkacak. Adil Bey’in deyimiyle, “Bu işsizler ne yer ne içer, çolukları çocukları ne yapar, ne zaman işsiz kalmışlar...” Bunlar çıkacak bu araştırmadan. Ve daha sonra DSP ile birlikte araştırmanın sonuçlarını kamuoyuyla paylaşacaklar. Adil Gür’e göre ekonomi, önümüzdeki seçimlere damga vuracak.
Sizce Türkiye’nin şu günlerdeki en büyük sorunu nedir?
Yoksulluk ve işsizlik. n “Kutuplaşma” diyenler var; “Türkiye iyi bir yere gitmiyor” görüşünü savunanlar var. Sizce Türkiye nereye gidiyor?
Bence seçmenlerin oy vermelerinin kıstası ekonomiden geçiyor. AK Parti neden oy aldı? Birincisi sağlık politikasından, ikincisi TOKİ’lerden, üçüncüsü de okullardaki ücretsiz kitap ve defter uygulamalarından. Bir de fakir fukaraya yapılan yardımlarla oylar geldi. Yani sonuçları ideoloji değil ekonomi belirliyor.
Kutuplaşma seçimlere damgasını vurmaz mı?
Türkiye birkaç yıldır kutuplaşma siyasetiyle yönetiliyor. Bu türbanla başladı ve devam etti. Son olarak da ‘demokratik açılım’. Kutuplaşma siyaseti sanıldığı gibi partilere oy getirmiyor. Halk cebine bakıyor.
2001 krizinden sonra bunu yaşadık. Halk 2001 krizinin nedeni olarak gördüğü partileri sildi...
Türkiye’de darbe ve postmodern darbeler dışında seçimlerin sonucunu hep ekonomi belirler.
Kürt açılımı PKK’yı tasfiye sürecine döndü
Şu anda ‘demokratik açılım’ devam edebilir mi ya da nasıl devam edecek?
Kürt açılımı şu anda PKK’yı tasfiye etme süreci haline geldi. Hükümetin eylemlerine baktığımızda bunu görüyoruz. Türkiye son dönemde sokak gösterilerine şahit oldu. Bu nedenle Abdullah Öcalan’ın cezaevindeki yaşama şartları bahane ediliyor. “Türkiye ve Amerika siz karar verdiniz ama PKK’yı muhatap almadan bu sorunu çözemezsiniz” diyor PKK. “Sorunun muhatabı benim” diyor. Geldiğimiz noktada her ne kadar olumlu görüşmeler yokmuş gibi görünse de önümüzdeki dönemde Kandil ve Mahmur’dan Türkiye’ye gelişlerin artabileceğini ve bunun da Türkiye’de terör bitiyor algısını oluşturabileceğini düşünüyorum. Türkiye’de kim “Terör bitmesin kan aksın” der.
CHP, MHP maçında AK Parti hep şampiyon olur
Aleviler’in oyu artık CHP’ye gitmez mi? Onur Öymen’in Dersim değerlendirmesinden sonra Aleviler adres değiştirir mi?
Cumhuriyet tarihi boyunca “Aleviyim” diyenlerin yüzde 80’i CHP’ye oy verdi. 29 Mart seçimlerinden sonra yapılan bir araştırmada her 100 Alevi’den 70’i “CHP’ye oy veriyorum” dedi. Son Dersim çıkışı oy götürür mü? Burada Alevilerden oy kaybı olacağı açıktır ama diğer yandan da getireceği oya da bakmak lazım. Kayıp ne kadar olur, gelen oy ne kadar görmek gerekiyor. Dersim çıkışından sonra Alevi seçmenlerle ilgili farklı söylemi olsaydı CHP’nin, belki de Alevi oylarını kaybetmeyecekti.
CHP kimden oy alıyor? Kimlerden oy alacak önümüzdeki dönemde?
Deniz Bey bana kızacak ama söyleyeyim. CHP ile MHP iktidar olmak istemiyor. Türkiye’nin sorunu iktidar değil muhalefet sorunu. AK Parti kabul edin etmeyin merkezdeki oyları alıyor. Merkezde başka parti görünmüyor.
AK Parti rakipsiz...
Sonuçta MHP, CHP ve AK Parti arasında yapılan maçlarda AK Parti hep şampiyon olacaktır.
2010 ve 2011’de yeni parti oluşumları devreye girdiğinde fotoğraf nasıl olur?
2’inci ligteki takımların yeni kadrolarla birleşmeler sonucunda, nasıl yol alacağına da bakmak lazım. Türkiye’deki seçmen “Oy verecek parti yok yine de kötünün iyisi bunlar” diyor.
2012 yılında AK Partili Cumhurbaşkanı seçilemez
Türkiye bu gerilim süreciyle devam ederse 2012 yılında AK Partili cumhurbaşkanı seçilemez. Halkın yüzde 50’sinden fazlası kutuplaşma ortamında AK Partili birini seçmez. Seçmen geçişliliği olmazsa oy alırlar, kutuplaşma siyasetiyle halk tarafından seçilemezler.
CHP toplumun değer yargılarıyla barışık değil
CHP ve MHP alternatif değil...
CHP bu toplumun değer yargılarıyla barışık değil. Genel başkan yardımcısı müslümanların çoğunlukta olduğu bir toplumda, o insanların peygamberi ve Kabesi’yle ilgili konuşuyor. Sonra bir başka partili “Dersim” diyor. CHP nereden oy alıyor? Kadıköy, Etiler, Çankaya... Türkiye’de bunlardan kaç tane var?
Son yerel seçimlerde İstanbul’daki performans bunun aksinin de olabileceğini göstermedi mi?
Kesinlikle gösterdi. Eyüp gibi bir yerde 5 bin oyla kaybettiler. İstanbul’da Kılıçdaroğlu’na ve Antalya’da CHP’ye oy verenler arasında çok Kürt vardı. CHP Kürtleri ve Alevileri, inananları küstürdü. CHP İstanbul’da Gürsel Tekin ve Kemal Kılıçdaroğlu’yla toplumun her kesimiyle barışma projesini Türkiye geneline uygulasaydı iktidar şansı vardı.
MHP kadınlardan oy alamıyor
MHP iktidar olmak istemiyor mu?
MHP ile ilgili kamuoyu algısı araştırmasına ihtiyaç var. Üslubu çok sert. Merkezdeki seçmenler dahi tedirgin oluyor. Türkiye’de her iki seçmenden biri kadın. MHP kadınlardan oy alamıyor.
Ama gençlerden alıyor...
MHP’ye verilen her 100 oyun 50’si, 27 yaş altı. Her 2 gençten biri hayatının bir döneminde MHP’ye oy veriyor ancak bu kişiler aile kurduklarında, iş güç sahibi olduklarında MHP’ye oy vermiyorlar. MHP’ye aile reisleri oy vermiyor.
2’nci ligten yükselebilecek partiler ya da birleşmeler mi geleceğin siyasi aktörlerini belirleyecek?
Türkiye’de yok sayılan partilerin oyları bir araya geldiğinde önemli bir oy oranı ortaya çıkıyor. 2002 seçimlerinde seçmenin iradesinin yüzde 46’sı Meclis dışında kaldı. 2002 seçimlerinde bu nedenle AK Parti yüzde 35’le iktidar oldu.
Erdoğan olmazsa AK Parti de olmaz
AK Parti’ye oy verenlerin yüzde 63’ü “Tayyipçiyim” diyor. O nedenle Tayyip Erdoğan olmazsa AK Parti de olmaz. Erdoğansız AK Parti yürümez...
2010 sonbaharında erken seçim olur
AK Parti yeniden tek başına iktidar olabilir mi?
Erken yapılacak seçimde seçmenin ne kadarının Meclis’te temsil edileceğini seçim sonucu belirleyecek. Seçmen iradesinin yüzde 80- 85’i yansır ise yüzde 35 ile iktidar olamazsınız. Seçmenin yüzde 35’inin temsil edilmediği seçimde yüzde 33 ile iktidar olabilirsiniz. AK Parti’nin kaderini ve önümüzdeki seçimin kaderini bugün iktidarın ve ana muhalefetin küçümsediği küçük siyasi aktörler belirleyecek.
Seçime doğru parti birleşmelerinin olabileceğini düşünüyorum. 2010’dan 6 ay sonrası 2011 Haziran’ı seçim zamanı. Erken seçim de olabilir. Her ne kadar Başbakan erken seçim isteyenleri vatan haini olarak görse de ben seçimin 2010’un sonbaharında olabileceğini düşünüyorum. Seçim demokrasiler için çıkış noktasıdır. Toplumdaki gerilimi düşürmede önemli bir rolü vardır seçimin. Seçim çaredir.
AK Parti, IMF’den 40-50 milyar dolar sözü alırsa erken seçime gider
AK Parti erken seçime gider mi?
AK Parti kendini güçlü hissettiği zamanda seçime gider. Önümüzdeki aylarda Mahmur’dan ve Kandil’den binlerce kişi gelir, terör bitiyor algısı oluşursa bir de IMF’nin 40-50 milyar Dolar’ının Türkiye için hazır olduğu konuşulursa, AK Parti seçime gidebilir. Kısacası ’terör bitiyor’ algısıyla birlikte ekonomide de bir iyileşme, taçlanma olursa seçim gelir. Tabii bu ne kadar oy getirecek? Açılım süreci başladığında AK Parti’nin yüzde 60 oy alacağını söyleyenler vardı. Açılım süreci göz açıp kapayıncaya kadar kısa sürede gerçekleşmeyecek. Açılımın bir siyasi partiye oy getirisinin de çok olmayacağını bu işin başında söyledim. Söylediklerimde de haklı çıktım. Şayet açılım sürecinde hükümet başarılı olursa AK Parti ve Başbakan tarihe geçecektir.
Ama bu oy patlaması yaratmaz diyorsunuz...
Benim orada tereddütüm var. Çünkü AK Parti’nin yeniden tek başına iktidar olabilmesi için şeçmen iradesinin yüzde 30 -35’inin Meclis’e yansımaması lazım. İkincisi 6.5 milyon olduğu iddia edilen işsize ve 10 milyonu bulduğu iddia edilen yoksula aş ve iş lazım. Bu olursa elbette AK Parti tek başına iktidar olabilir. Ben tarafsız bir araştırmacı olarak söylüyorum bunu. 2010 ya da 2011 yılında yapılacak süreçte seçmenlerin tercihlerini ekonomi belirleyecek. “Kürt açılımı” dedikleri öyle bir şey ki getirisi hiç yok, götürüsü çok olabilecek bir mesele oy bakımından.
Koalisyon dönemine geri dönüş mü olacak?
Türkiye gelecek seçimde de sonraki dönemlerde de muhafazakar iktidar tarafından yönetilecektir. Toplumu kucaklamak için değer yargılarına ve inançlarına saygılı bir muhafazakarlık yeterli. Türkiye’de gündemi AK Parti belirliyor muhalefet tartışıyor, ne zamanki muhalefet gündem belirler işte o zaman iktidar için değişim zamanı gelmiş demektir.
Sarıgül, MHP, CHP ve AK Parti’nin belalısı olur
Mustafa Sarıgül belediye başkanı olarak çok başarılı bir isim, başbakan olabilecek mi?
Mustafa Sarıgül bence üniversitelerde ders olarak okutulmalı. Halkla münasebetleri süper, keşke kendisiyle birlikte bir halkla ilişkiler şirketim olsaydı! Kendisinin seçmende karşılığı var. “Tayyip Erdoğan’dan sonra kim başbakan olabilir” diye sorduğunuzda yanıt Mustafa Sarıgül çıkıyor. Sarıgül MHP, CHP ve AKP’nin harmanlaşmış hali. Açılıma “Hayır” demiyor, toplumun değerleriyle barışık, AB yanlısı... Lider olarak yüzde 16 oyu var. Partisi daha kurulmadı ama Kasım ayında yaptığımız araştırmalarda TDH dediğinizde yüzde 8 oy çıkıyor. Başarısı Mustafa Sargül ve ekibine bağlı. Bu hareket CHP’ye kızgınların partisi olursa yol alamaz. Bu hareket merkezdeki boşluğu doldurursa başarılı olur. Önümüzdeki dönemde Mustafa Sarıgül MHP, CHP ve AKP’nin belalısı olur. Halkta talep var Sarıgül’e, arzı sunmak kendisinin elinde.
Numan Kurtulmuş, Saadet Partisi lideri?
Tanıdık kendisini, çok beğendim. Kendi kişiliğini ve söylemini daha iyi ortaya koyar ve parti kültürüne yansıtırsa Saadet Partisi de yükselen değer olur. Hoca ve ekibinin ağırlığının kalkması lazım. Abdüllatif Şener’in oyu 2.7 çıkıyor. Demokrat Parti’nin de oyu o civarlarda. Demokrat Parti merkez algısı yaratamadı. Hüsamettin Cindoruk bana bu konuda sitem ediyor ama ben fotografa bakıp söylüyorum.
Toparlamak gerekirse 2010’da ya da 2011’de yapılacak bir seçimde...
“2010 veya 2011’de ne olur”u kestirmek kehanet olur ama şunu söylüyorum; Türkiye bu gerilimle devam ederse seçmen hem AK Parti’ye, hem de CHP ve MHP’ye ders verecek. Meclis’te 5-6’lı yapılar olabilir. Bunların kim olacağını siyasi aktörler belirleyecek; Abdüllatif Şener, Mustafa Sarıgül, Numan Kurtulmuş, Masum Türker belirleyecek. Güç algısı oluşursa oy oranları değişebilir. Seçim öncesi bazı işbirlikleri ve birleşmeler olabilir. Saadet Partisi, BBP ve Abdülatif Şener neden güç birliği yapmasın?
Kürtlerin çoğu Abdullah Öcalan’a “affa” ve otonom bölgeye “hayır” diyor
Demokratik açılıma halk desteği ne durumda, araştırma yaptınız mı bu konuda?
Şöyle bir araştırmamız var... Güneydoğu’da insanlar çocuklarına Kürt ismi koymak istiyor, buna kimse karşı değil. Kasabalara, beldelere, köylere eski isimleri verilebilir. Sivas’ta, Trakya’da da isimler değiştirildi. Eski isimlerini alabilir bu yerler. Ayrıca okullarda seçmeli ders olarak Kürtçe de okutulabilir. Ancak ana dilde eğitim, kırmızı çizgilerden biri. Dağdakilere af olabilir, ancak PKK’nın lider kadrosuna affa “hayır”. Abdullah Öcalan’a affa “hayır”. Bunun oranı yüzde 87. Güneydoğu’da otonom bölge kurulmasına yüzde 99 oranında “hayır” çıkıyor. Türkiye’de yaşayan ve ben Kürdüm diyenlerin çoğunluğu da PKK’nın lider kadrosunun dışındakilere affa “evet” ama lider kadroya, Abdullah Öcalan’a “hayır” diyor.
Ya DTP’ye oy verenler?
DTP tabanı tüm bunlara “evet” diyor. Abdullah Öcalan’a da, PKK’nın lider kadrosuna da af istiyorlar. Ancak DTP tabanı da Güneydoğu’da bağımsız bir yapılanmaya, otonom bölgeye “evet” demiyor.
DTP’nin kapatılmasının bir etkisi olur mu?
Türkiye’deki seçmenin yüzde 65-70’i ideolojik nedenlerle değil ekomoniye bakarak oy veriyor. Türkiye’de farklı bir kitle ise yani, HADEP, HEP, DEP ve DTP’ye oy verenler tamamen ideolojik davranıyor. Sonuçta bu seçmenler bağımsız adaylara oy verdiler. Bu partinin kapatılması dramatik değişikliklere neden olmaz. Yine aynı oyu alırlar.
Ya AKP “Vazgeçtim açılımdan” derse...
AKP’nin bu işten geri dönmesi elbetteki DTP’nin oylarını artırır. Ancak bölge dışındaki Kürtlerden de oy alır bu süreç ilerlerse. Biraz da Türkiye’nin Kürtleri olma yolunda DTP. Antalya, İstanbul, Mersin, Adana, İzmir gibi yerlerde CHP’ye oy veren seçmenler “DTP’ye oy vereceğim” noktasına gelmiş olabilir.