'Gazeteciler meslektaşlarına beton döküyor'
Odatv davasından dün tahliye olan Nedim Şener, "Betonun içine gömülüyorsunuz. Gazeteciler açısından şöyle bir handikap var mesteklaşları, beton dökülmüş meslektaşlarının üzerine dışarıdan beton dökmeye devam ediyor. Kendinizi savunamıyorsunuz ve sürekli infaz yapılmaya çalışılıyor" diye konuştu.
‘Gazetecilerin üzerine beton binalar döküyorlar’
Önceki gün tahliye edilen Nedim Şener, ailesi ve dostlarıyla hasret gideriyor. Cezaevinde ileri geri değil de dönerek volta attığını anlatan Şener, “Bu şekilde yol hiç bitmiyordu. Maalesef meslektaşlarımızın üzerine bu betondan binaları döktüler ve dökmeye de devam ediyorlar” diyor
Odatv Davası’nın 11. duruşmasında serbest bırakılan gazeteci Nedim Şener, özgürlüğün tadını ailesi ve sevenleriyle doyasıya yaşıyor. Bakırköy’deki mütevazı evine konuk olduğumuz Şener çifti, 375 gün sonra gelen özgürlüğün sevincini ziyaretine gelen meslektaşlarıyla paylaşıyor. Nedim Şener ve Vecide Şener çiftinin telefonları ve kapı zili ise hiç susmuyor; yurtiçi ve yurtdışından geçmiş olsun dilekleri kesilmiyor...Vecide Hanım bir yandan konuklarını ağırlayıp ikram da bulunuyor, bir yandan da uzun süren tutukluluğun ardından eşiyle hasret gideriyor. Komşularından gelen ikramların ardı arkası ise hiç kesilmiyor.
Hayli kilo verdiği gözlenen Nedim Şener, özgürlüğün ilk gününde kızı Defne Vecide’yi elinden tutarak okula götürürken bir de parantez açtı: “Cezaevinden çıktık sonra ilk işim kızımı okula götürmek olacak demiştim. Benim sözüm sözdür. Unutmam..” Şener’in Bakırköy’deki konukları arasında kendisine Dünya Basın Özgürlüğü ödülünü veren Uluslararası Basın Enstitüsü Yöneticisi Alison Bethel McKenzie’de bulunuyordu. Uluslarası camianın Şener’e olan desteğini anlatan McKenzie, Vecide Şener’le bir süre dertleşti.
VATAN’ın sorularını yanıtlayan Nedim Şener ise yaşadıklarını şöyle anlattı...
‘Bazıları ‘Ergenekoncu’ dedi’
“Uluslararası basından çok büyük destek ve dayanışma gördük. Her şey bir yana siyasetçilerin ağzından hakkımızda terörist ifadesinin kullanılması çok üzücü oldu. Bazıları ise dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek şekilde bizleri linç etmeye bile çalıştı. Hakkımızdaki suçlamalara ilişkin ‘Ergenekoncu’ diye yaftalayanlar oldu.”
‘Kızım kitap yazıyor’
“Kızım Defne Vecide şu anda bir kitap yazıyor. İnceledim ve çok hoşuma gitti. Kitabında babasının suçsuz olduğu ve bir insanın cinayetini araştırdığı için tutuklandığını anlatıyor. Kızım yaşananlardan çok etkilendi. Önceleri eşime ‘Eğer babam teröristse onu desteklemem’ diyordu. Zannediyordu ki babası elinde silah olan bir terörist. Sonradan o da anladı neyle suçlandığımı. İyi polis kötü polis ayrımının farkına vardı. Tahliye edildiğimizde 11. duruşma yapılmıştı. Ben Ahmet’e kıyasla (Şık) her zaman daha iyimser oldum ve tahliye edileceğimiz ümidini hep içimde taşıdım. Suçsuzluğumun anlaşılacağı günü umutla bekledim. Ümidimizin zedelendiği anlar da oldu. Özellikle siyasetçilerin hakkımızda kamuoyu önünde yargıda bulunmaları bizleri çok endişelendirdi.”
“Türkiye’de bir gerçek var, o da gazetecilerin hapishanelerde olması gerçeği. Hapishanelerde çeşitli davalardan yargılanan gazeteci arkadaşlarımız var. Tahliye edilecekleri günü umutla bekliyorum. Türkiye artık AİHM kriterlerini göz önüne almaya başladı. Bir gazeteci olarak hayattaki gerçekleri yazarak da, hapishanede yatarak da anlatabileceğimi öğrendim. Bir gazeteci eğer isterse hapishanelerde de mesleğini icra edebilir.”
‘Merhamet dilenmedik’
“Türkiye’de çok sayıda vicdanlı insan var. Çatışmadan, kavga etmeden sorunlarımızın üstesinden gelebiliyoruz. Örneğin Doğan Yurdakul’u serbest bırakmaları son derece vicdani bir olay olmuştur. Hepimiz Doğan Bey’in yanında sağlık durumu dolayısıyla sabah akşam nöbet tutuyorduk. Merhamet dilenmedik ama vicdanlar gerçeği görebildi.”
‘Asla unutmayacağım’
“Türkiye’deki gazeteci arkadaşlarımızın sergilediği tutumu asla unutmayacağım. Yapılanlar çok manidar ve çok duyguluydu. Söz konusu demokrasi olduğunda tüm dünya bizim hakkımızda sorular soruyordu. Her zaman gündemde yer aldık ama önemli olan insanların vicdanlarında temiz kalmaktı ve sanırım bunu başardık.”
‘Yol bitmesin diye’
“Cezaevinde 3 kişilik tecrit koğuşunda can cana yaşıyorduk. Tahliye edileceğimizi umut ettim ancak edilmezsek diye tüm işlemlerimizi de yapmaya devam ettik. Örneğin haftalık sebze ve yiyecek fişlerimizi doldurduk. Haftaya burada olma ihtimalimiz var diye. Çıkabiliriz diyorduk ancak çıkamazsak da aç kalmak istemiyorduk. Cezaevi bir kutu gibi, hiçbir alan yuvarlak ve insani değil. Koğuşlar, koridorlar köşeli. Her yerde demir kapıların gürültüleri. Kısacası insanın yaşayacağı yer değil cezaevleri. Ben insanlarla yaşamaya alışık olduğum için gardiyanlarla bile dertlerimi paylaştım. Arkadaşlarımıza sarılamıyorduk çünkü tecritteydik. Narkotik sanıkları bize komşu olduğu için ayrı güvenlik önlemleri almışlardı. Ben kafamı bulunduğum mekanın dışına atabilmek için voltalarımı ileri geri değil bir yuvarlak içinde yürüyordum. Bu şekilde yürüdüğüm yol hiç bitmiyordu. Maalesef meslektaşlarımızın üzerine bu betondan binaları döktüler ve dökmeye de devam ediyorlar.”
‘İddialar gerçek dışı’
“Mahkeme heyetinin tahliyeden sonra ‘kanal kanal gezmeyin’ gibi bir talebi olmadı. Bu iddia doğru değil. Herkes kimden ne isteyeceğini bilir. Bizler böyle bir talebi karşılayacak insanlar değiliz.”
Başbakan: “Hayırlı olsun”
Başbakan Erdoğan, TBMM’de Grup Toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin Oda TV davasında yargılanan gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın tahliye edilmelerini nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine Erdoğan, ”Bülent Bey (Arınç) güzel bir değerlendirme yaptı zaten. Hayırlı olsun diyoruz. Tutuksuz olarak zaten yargılanmaya devam edecekler” dedi.
Kılıçdaroğlu: Özür dileyecek misin?
“Biz görevimizi yerine getiremezsek Nedim Şener, Ahmet Şık, Coşkun Musluk ve Sait Çakır’ın hayatlarından 375 gün çalanların cesaretini arttırmış oluruz. Silivri toplama kampındaki zulmü de anlatacağız. 375 gündür hapiste tutulan gazetecilere, sen çıktın, ‘bunlar teröristtir, Ergenekoncudur’ dedin. Özür dileme erdemini gösterecek misin? Bunları terörist diye yaftaladın. Vicdan muhasebesi yapıyor musun?”
Bahçeli: Memnuniyet duydum
MHP lideri Devlet Bahçeli, grup konuşmasında tahliyeleri de değerlendirdi: “Bir yılı aşkındır tutukluluğu devam eden dört gazetecinin tahliyelerinden duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Dileğim, halen cezaevinde bulunan millletvekilleri ile diğer gazetecilerin de özgürlüklerine biran önce kavuşmalarıdır.”
Bağış: Özgürlüğe hoş geldiniz
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, gazetecilerin Şık ve Şener’in tahliyesiyle ilgili soruları şöyle yanıtladı: “Sayın Şener ve Sayın Şık’a ’özgürlüğe hoş geldiniz’ diyorum. Nasıl gözaltına alınmalarının hükümetimizle alakası yoktuysa serbest bırakılmalarının da hükümetimizle bir ilişkisi yoktur. Yargı Türkiye’de bağımsızdır. Gün geldiğinde iktidar partisine kapatma davası açacak kadar bağımsızdır.”
FT: Dış baskı etkisi
FInancIal Times gazetesi, Nedim Şener, Ahmet Şık, Sait Çakır ve Coşkun Musluk’un serbest bırakılmasında uluslararası tepkinin etkili olduğunu yazdı. Tahliye haberi gazetenin İstanbul muhabiri Daniel Dombey imzası ve “Dört Türk gazeteci dış dünyanın tepkilerinden sonra hapisten salıverildi” başlığıyla verildi. Haberde, önde gelen iki gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener’in bir yılı aşkın sürenin ardından serbest kalmalarının, Ankara’ya uluslararası eleştirilerin yoğunlaşmasına neden olan bir davada, ani bir tutum değişikliğine işaret ettiği ileri sürüldü.