Fuat Avni’ye ağır müebbet istendi
FETÖ’nün medya yapılanmasına yönelik aralarında Fuat Avni olduğu tespit edilen Said Sefa, Türk Solu Gazetesi Yazarı Gökçe Fırat, şarkıcı Atilla Taş’ın da aralarında bulunduğu 29 şüpheli hakkındaki soruşturma tamamlandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Murat Çağlak’ın hazırladığı iddianamede aralarında Fuat Avni olduğu tespit edilen Said Sefa, Türk Solu Gazetesi’nin yazarı Gökçe Fırat, şarkıcı Atilla Taş, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir dönem danışmanlığını yapan Murat Aksoy’un da bulunduğu 29 isim şüpheli olarak yer aldı. Şüphelilerden Said Sefa ve eski Habertürk muhabiri Bülent Ceyhan’ın yurt dışında bulunduğu öğrenildi. Ünal Tanık geçtiğimiz gün Yalova’da gözaltına alınmıştı. Adliye’ye sevk edilen Tanık nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklandı. 25 şüpheli tutuklu olarak yargılanacak.
İddianamede Said Sefa hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezası istenirken, diğer 28 şüpheli hakkında “terör örgütüne üye olmak’ suçundan 10 yıla kadar hapis cezası talep edildi. İddianamede Fuat Avni hesabının nasıl oluşturulduğu, FETÖ’nün sosyal medya ve ana akım medyayı nasıl kullandığı ayrıntılı bir şekilde anlatıldı.
İsmini 16 Şubat’ta aldı
Türkiye’nin sosyal medya kullanımında dünya üçüncüsü olduğuna dikkat çekilen iddianamede, ‘fuatavni’ hesabının 17-25 Aralık sonrası etkin bir şekilde kullanıldığı belirtildi. Hesabın ilk isminin ‘‘msaidsolak’ olduğu 16 Şubat 2014’te ‘Fuatavni’ olarak değiştirildiğinin altı çizilen iddianamede, hesabı ilk açan kişinin de Said Sefa olduğu bilgisi yer aldı. Fuatavni hesabının ilk olarak örgüte ait internet sitesi ‘merkurhaber.com’ da haber yapıldığı belirtilen iddianamede, Said Sefa’nın ve Davut Aydın’ın bu sitenin yöneticileri oldukları ifade edildi.
Örgütün gazeteciliği kılıf gibi kullandığı belirtilen iddianamede asıl maksadın devletin sırlarına müdahale edilmesi, örgütün amacı doğrultusunda algı oluşturulması olduğu ifade edilerek, “Her devletin gayrimeşru amaç taşıyan faaliyetlerle mücadele hakkı vardır. Bu amaca yönelik yapılan eylemleri medya alanında yapanlar da işlenen suçları ‘Basın hürriyeti’ adı altında meşrulaştıramazlar” denildi.
Operasyon günü fezleke ellerindeydi
İddianamede o dönem Habertürk Televizyonu’nda editör olarak çalışan Mehmet Yeşilkaya’nın tanık ifadesine de yer verildi. Yeşilkaya, 17 Aralık günü sabah 09.00 gibi işe geldiğini, Haber Koordinatörü Abdullah Kılıç, Genel Müdür Oğuz Usluer ve Haber Müdürü Cuma Ulus’un o gün erkenden geldiklerini söyledi. Normalde odalarında olması gerek bu kişilerin editör masasında toplandıklarını ifade eden Yeşilkaya, 17 Aralık’la ilgili fezlekenin Pdf olduğunu, kendisinin ve diğer editörlerin bu fezlekeye bakmak istediklerinde göstermediklerini, fezlekenin operasyon sabahı ellerinde olmasının haberciliğin olağan akışına aykırı olduğunu sözlerine ekledi.
Reklamdaki darbe mesajı
İddianamede örgütün 15 Temmuz darbe girişiminden 9 ay 10 gün önce siren seslerinin duyulmasından sonra bir bebek gülümsemesinin ekrana geldiği reklam filmi ve ‘Bir ihtimal daha var’ şeklinde verilen Zaman Gazetesi reklamıyla, örgütün mensuplarına darbe ihtimalinin tabana iletildiği ifade edildi.
Fidan haberi için emir vermiş
İddianamede tanık olarak ifade veren muhabir Yasemin Çetin da ifadesinde 7 Şubat MİT krizi olarak bilinen dönemde Abdullah Kılıç’ın kendisini arayarak “Hemen yayına bağlanıyorsun. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın TK...... Numaralı uçak ile 14 numaralı koltukta ifade vermek üzere İstanbul’a yola çıktığını söylüyorsun” dediğini, kendisinin kabul etmediğini, istihbaratını alıp ve teyit etmediği bir bilgiyi canlı yayında söyleyemeyeceğini belirttiğini, Abdullah Kılıç’ın “Emrediyorum. Söyleyeceksin. Yoksa seni işten atarım” dediğini, kendisinin kabul etmediğini, sonrasında Abdullah Kılıç’ın getirttiği Mustafa Gökkılıç isimli muhabir aracılığı ile kanalda yayın yapıldığını anlattı.