Gazete Vatan Logo

Flaş!.. Flaş!.. 'Gelsinler tebrik edeceğim!

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CNNTürk'te CNN Türk'te gazeteci Taha Akyol'un sorularını yanıtladı. Programda Balyoz kararlarını değerlendiren Arınç, 'Hangi milletvekili tahliye edilip Meclis'e gelirse tebrik edeceğim' dedi.

BDP'LİLER ÇEKİÇLE ÖRS ARASINA SIKIŞMIŞ

BDP'lilerin yaptığı politikayı eleştiren Arınç "Çekiçle örs arasında sıkışmış durumdalar bir taraf da Öcalan'ın çekici diğer yanda Kandil'in örsü. İki taraf arasında sıkışmış kendisini siyaset yapıyor sanıyor"

GELDİĞİ GİBİ GİTMESİNİ BİLMELİ

Siyasette görev tesliminin yapılması gerektiğini söyleyerek 3 dönem kuralının olması gerektiğini savunan Arınç, "İnsan geldiği gibi gitmesini bilmeli. Arkadan gelenlerin önünün açılması gerekir." dedi.

3 DÖNEM KURALI DEĞİŞİR Mİ?

Arınç AK Parti'deki 3 dönem kuralı için de Başbakan'ın "Ben genel başkan olduğum sürece kural değişmeyecek" sözünün hatırlatılmasına tüzüğün belki değişebileceğinin sinyalini verdi.

CHP'deki İstanbul adaylığı için Sarıgül ve Gürsel Tekin arasındaki tartışmaya da değinen Arınç Sarıgül'ün diğer adaya 10 fark atacağını belirterek "Sarıgül gibi 10 tane çıksa çıksa İstanbul'u alacağız" dedi

Cezaevinde geçirdiği uzun yıllardan sonra geçtiğimiz hafta Meclis'e gelip yemin ederek vekillik görevine başlayan Mehmet Haberal ile yaptığı görüşme için "gizli görüşme" nitelendirmesine tepki gösteren Arınç kendisiyle eskiden beri tanışık olduğunu söyledi.

Arınç "Cumartesi günü Başkent Hastanesi'ne gittim 'geçmiş olsun' dedim. Bir milletvekili seçildikten sonra yeri meclistir. Ben Haberal'ı milletvekili olduğum günden beri tanıyorum. Hastanesinde vekillerimiz çok kalırdı, dostluklarımız iyiydi. Haberal'ın insani yönü çok kuvvetlidir. Başarılı bir hekimdir. Herkesi tek tek ziyaret eder. Ben onun hastanesinde tedavi için gittiğimde sırf o gelmesin diye ters saatte giderdim o haber alır ve gelirdi. Bize yakışan bizim gitmemizdir. 4 sene içerde kalmış bir insanın çektiklerini dinledim" dedi

BALYOZ'A YORUM

Arınç, Yargıtay'ın Balyoz kararıyla ilgili şunları söyledi:

''Yargıtay'ın iyi bir inceleme yaptığını düşünüyorum. Özellikle son kararla birlikte esastan bozulan 40’a yakın. Demek ki daha alt noktada kalmış fikri ve fiili düşünceye katılmamış, yada onların katkısı suçun işlenmesinde etkili olmamış diyebiliriz.

Benim Yargıtay ile ilgili iki tecrübem var. 1985’te Refah gecesi diye bir gecede yaptığım konuşma nedeniyle ceza yedim, hem de ikinci celsede. Beş yıl verdiler, ben 4 yıl 2 ay ağır hapse mahkum oldum. DGM idi. Bir gecede bir buçuk saatlik konuşma yapıyorum, benim şeriatı istediğim kanaatiyle. Yargıtay 9. Ceza Dairesi de o zaman temyiz mahkemesiydi. Ertuğrul Günay geldi savunmamı yaptı. Sabih Kanadoğlu’nun da bulunduğu üyeler kararı bozdular. Esastan bozma bu.

Hayır mahkeme direndi. Mahkeme İzmir DGM’ydi. Ben üç sene sonunda beraat etmiş oldum. Ben 12 Eylül’den sonra ülkücü arkadaşların başkalarının davaları aldım. Sıkı yönetim mahkemelerinde işimiz çok zordu. Kısa sürede ve en ağır cezayı veriyordu. Atalay Çelikoğlu diye birisi sırf bu sağ sol kavgası yüzünden iki kişiyi öldürmüştü. Bilerek savunmasını yaptım. Tahriki ortaya koymaya çalışsak da sıkı yönetim bizi dinlemedi. İki defa idam cezası verilen Atalay Çelikoğlu’nu ağır tahrik uygulayarak her birini 20 seneye düşürdüler.

ASKERİ YARGITAY'A 10 ÜZERİNDEN 10

İftiharla söylemeliyim. Sıkı yönetim mahkemelerinde adli hatalar daha fazla olmuştur. Ama Askeri Yargıtay’a on üzerinden on vermem gerekir. Ben Yargıtay incelemelerinin çok sudan olduğunu reddediyorum. Beklentileri karşılamıyor olabilirler. Askeri hakimlerin ayrı bir dikkati vardır. İktidarla işbirliği yapmışlar demek için biraz vicdan lazım.

ERGENEKON DAVASINA DA AYNI DAİRE BAKACAK

Gerekçelerinde dijital delillerinden tutunuz getirdikleri her şey makul şeylerdir. Birilerine bunları anlatmak çok zor olacak. Özellikle siyaset, tarafgirlik gözlerini kızarttığı zaman bunlar söylenecek. Zannediyorum ki arkadan daha büyük bir davanın da temyize gelecek. Ergenekon davasına da aynı daire bakacak. Bugün koparılan haksız gürültüler o davayı etkilemek için de olabilir. Hem sanık hem sanık yakınları hukukçular düşüncelerini söylemeli.

28 ŞUBAT DAVASI

28 Şubat’ın içinde bulunan mağdur olarak kabul ettiğim bir insan olarak olaya bakıyorum. Hukuki suç vasfı tayin edilmesi lazım. Burada sokaklarda yürüyen tanklar sadece Sincan’la sınırlı kaldı. Asker eline silah almadı, Meclis’i kapatmadı. Bildiğimiz klasik darbe dışında farklı yöntemlerle hükümeti devirmek için amaca ulaştı. Postmodern deniyor.

Burada yargı önemli bir iş yapıyor. Bazı kişilerle ilgili soruşturma yapmış. Buradaki hakimleri savcıları töhmet altında bırakmak yanlış bir şey. Çünkü adaletli olmamız lazım.

TUTUKLULUĞUN UZUN SÜRMEMESİ LAZIM

Ben iki şeyi savundum. Tutukluluğun istisna olması. Kim olursa olsun gözlerimizi kapatarak olaya bakmamız lazım. Biz bu şahıslar hakkında bir şeyler söyleyebiliriz. Biz burada adaleti bekliyoruz. Tutuklamaların istisnai olması, uzun sürmemesi lazım davaların. AİHM’e giden her dosya adli yargının uzunluğundan gidiyor.

Şüphesiz şahitler dinlenecektir. Zarar görenler taleplerini ortaya koyacaktır. Sonunda da mahkeme karar verecektir. Bazı yayın organları, hakimler laubali davranıyor, o sigara içiyor, o telefonla konuşuyor deniliyor. Bunlar çok çirkin. Biz hakimlerimize savcılarımıza güvenmeliyiz. Bu insanların tutuklu kalması hem söylediğim ilkeye, hem de sağlık sebepleriyle belki tutuklu kalmaları zararlarına olacaktır.

Davanın süratle sonuçlanmasını beklemememiz gerekir. Adli yargıyı etkilememek gerekli. Ağzını açan grup toplantıların mahkemeleri o kadar baskı altına alıyor ki, TCK’daki adli mahkemeyi etkileme suçunu yerine getiriyorlar.

Geçen bir yerde bunları konuşurken kendi davamla ilgili bir konu aklıma geldi. Ben inşallah hakkın hakimiyetini göreceğiz demişim. Hakim “Bunlar Refah Partililer. Hak dedikleri zaman şeriatı kast ederler” diye devam etti. Siz benim nasıl söylediğimizi nerden biliyorsunuz dedim, niyet okumayı bırakın dedim. Ama bakmadılar cezayı verdiler.
“Ben bunu yaptım” demek yetmiyor davalarda. Bazen bir televizyon ve gazetede çok saçma bir şeye rastlıyorum. Manisa Sulh Hukuk Mahkemesi'nde boşanma davasında diyorlar. Yazıyorlar çiziyorlar. Aynen onun gibi. Bir Yargıtay kararı nedir, ne değildir, bilenler yazsın, meseleyi bilenlere baksınlar.

ASKERLİĞİN KISALTILMASI

Askerliğin kısaltılması paketin dışında bir gelişme oldu. Bedelli askerlik, askerlik süresinin kısaltılması. Ama askerlik süresinin kısaltılması konusunda söz söyleyecek olan MGK ve Genelkurmay’dır. Bedelli askerlikte de bu oldu. Genelkurmay dedi ki şu kadar bedelli olur dedi. Temel itibariyle sorumlusu olan kurumun düşüncesi bizim için önemli.

12 aya inmesi konusunda Genelkurmay’ın uygun görüşü var. Zannediyorum bayramdan sonra biz bunu sırası gelenleri, askerliğe gelecek olanları da 12 aylığa inmiş oluyor.

DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ

Bu konuda şampiyon ben oldum. 30’unda açıkladık, Mor Gabriel toplantımız 7’sindeydi. Onlar Türkiye’ye çok bağlı insanlar. Ben Almanya’da ziyaret etmiştim. Bir din adamı dedi ki ben rüyalarımda bile Türkiye’yi görüyorum demişti.

Kamudaki kıyafet, andımız konusu yürürlüğe girdi. Yönetmelik ve genelgeyle. Yasama konusunda takvimimiz şöyle. Şahsi verilerin korunmasıyla ilgili kanun ve göç kanunu sırada var. Diğerlerinin de tasarı olarak 21 Ekim’de Bakanlar kurulumuz. Ekim Kasım’ı kullanacağız. Yıl sonuna kadar hayata geçecek.

En son ramazan içinde Alevi Bektaşi federasyonunun iftarına da katılmıştım. Net olarak şunu söyleyebilirim. Sayın Çelik’in devlet bakanlığı döneminde çalıştay yapıldı. Burada farklı düşünceler olsa dahi, ifrata giden bazı alevi kuruluşları da var.

Cemevlerinin ibadethane kabul edilmesi konusunda bile çok farklı düşünenler var. Çok hassas bir konu. Siz bizden kopmayın biz de sizden kopmayalım. Ama talepleriniz demokratik anlamda yerine getirilmeli. Biz ne zaman bir paket açıklasak oyumuz iki puan beş puan yükseliyor. Başbakan, sayın Bozdağ’ı görevlendirdi. Ben haklı bazı taleplerin mutlaka karşılanacağını düşünüyorum.
Alevi yurttaşlarımızın hasbi olarak istediklerini yerine getirmemiz lazım.

TDK’NIN KÜRTÇE SÖZLÜK YAYINLAMASI

Bu iyi bir gelişme. Yıllardır ihmal edilmişti. 35 tane lügat hazırlamışız. Ama bizim bir Türkçe-Kürtçe Kürtçe-Türkçe sözlüğümüz yok dedik. Bazıları eleştirdi, bazıları olumlu karşıladı. TDK’dan bir rapor aldım. Müjdeyi aldım. Dört tane uzman arkadaşımızın çalışma tamamlanmış. Ekim ayının sonunda baskıya verecek noktadayız.

Bu lügatımız tek bir amacımız var. İlkokullardan liseye kadar okutulacak seçmeli kürtçe dersinde yardımcı olabilecek bir lügattır. Zannediyorum 12 bin kelime. Bundan sonraki aşamamızda akademik lügatı hazırlamamız

Haberin Devamı