FETÖ'nün iş dünyası yapılanması davası
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, kapatılan TUSKON'un başkanı Rızanur Meral ve genel sekreteri Mustafa Muhammet Günay ile Ömer Faruk Kavurmacı ve Faruk Güllü'nün de aralarında bulunduğu 86 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanmasına yönelik FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, kapatılan TUSKON'un başkanı Rızanur Meral ve genel sekreteri Mustafa Muhammet Günay ile Ömer Faruk Kavurmacı ve Faruk Güllü'nün de aralarında bulunduğu 86 sanığın yargılandığı davanın 13. duruşması başladı.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında bulunan salonda yapılan duruşmaya, 9 tutuklu, 13 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı.
Duruşmada, Cumhurbaşkanlığı avukatı ve bazı müştekilerin avukatları da hazır bulundu.
Talepler için söz verilen tutuklu sanık Faruk Güllü, örgütsel bir faaliyette bulunduğuna dair tanık beyanlarının bulunmadığını, 4 Aralık 2017’den bu yana bilirkişi raporunun henüz dosyaya gelmemiş olmamasının kendi kusuru olmadığını, bilirkişi raporları gelmeden salıverilen sanıkların bulunduğunu söyledi.
Sanık Güllü, şirketinde 25 aydır kayyum bulunduğunu, şirketin kaya gibi korunduğunu, delil karartma durumunun bulunmadığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tüm belgeleri kendi elimle verdim. 'Kuvvetli suç şüphesi var' denilmektedir. Bu cümleyi anlamakta zorlanmaktayım. 30 aydır tutuklu olmam, hak ihlalidir. Benim Avrupa’da oturma iznim olduğu halde ülkeyi terk etmedim. Tutukluluk süresinde 60 kilograma düştüm, hastalıklarım ortaya çıktı. Sağlık kurulunda üçer dakika odada durarak, Adli Tıp Kurumu’na sevk edildim. 8-10 dakika sürmeyen bir muayeneden sonra beni çıkarttılar ve cezaevine gönderdiler. Midem küçüldüğü için yemek yiyemiyorum, kilo alamıyorum. Dişlerim döküldü, 6’sı sağlam 12’si çürük, 4 tanesi takmadır."
Kendisiyle ilgili sağlık raporunda rahatsızlıklarının tam görülmediğini savunan Güllü, tutuklu kaldığı süre uzadıkça diğer rahatsızlıklarının daha da arttığını belirtti. Sanık Güllü, 30 aylık tutukluluğu göz önüne alınarak tahliyesini istediğini dile getirdi.
Mahkeme, ara kararını açıklamak için duruşmaya ara verdi.
Ceza istemleri
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, firari sanıklar Gülen, Meral ve Günay hakkında, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçlarından ayrı ayrı 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası ve "örgüt suçu kapsamında özel belgede sahtecilik" suçundan da ayrı ayrı 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Sanıklardan Ramazan Erdem, Serkan Ercan ve Süleyman Tari'ye "örgüt suçu kapsamında özel belgede sahtecilik" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından 8,5 yıldan on sekizer yıla kadar hapis cezası öngörülen iddianamede, aralarında Ömer Faruk Kavurmacı ve Faruk Güllü'nün de bulunduğu 80 sanığın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan on beşer yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
İddianamede, sanıklarla ilgili sunulan deliller olarak da MASAK raporları, şüpheli ifadeleri, sorgu tutanakları ile "Boran", "Demir" ve "Berat" kod adlı gizli tanık anlatımları, TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu sandık kayıt ve hazirun listeleri, iletişim dinleme tutanakları, tanık Yüksel Yılmaz'ın beyanları, ihbar tutanakları, kayyum olarak atanan TMSF raporları, "ByLock" raporları, Bank Asya hesap dökümleri, Digitürk cevap yazısı, İl Dernekler Müdürlüğü'nce gönderilen dernek üye kayıt listeleri ve sosyal paylaşım tespitleri yer alıyor.
Tahliye edilip tekrar tutuklanmıştı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından başlatılan soruşturma sonucunda 8 Eylül 2016'da tutuklanan sanıklardan Ömer Faruk Kavurmacı'nın avukatları, 1 Mayıs 2017'de 5. Sulh Ceza Hakimliği'ne tutukluluğa itiraz başvurusunda bulunarak, tahliye talep etmişti. İtiraz dilekçesini değerlendiren hakimlik, dilekçe ekinde sunulan özel bir hastanenin 18 Nisan 2017 tarihli sağlık raporundaki tespitleri değerlendirerek, Kavurmacı'nın tahliyesine karar vermişti.? Silivri Devlet Hastanesi'nin "mahkumun hayatı için kesin bir tehlike arz etmediği" şeklindeki sağlık raporu üzerine İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce çıkarılan yakalama kararı çerçevesinde yeniden gözaltına alınan Kavurmacı, 17 Haziran 2017'de tutuklanmıştı.