FETÖ'cüleri ele veren üç dönem
FETÖ soruşturmaları kapsamındaki gizli tanık ifadeleri, örgüt üyelerinin, üniversite eğitimi, YARSAV üyeliği ve 2014'teki HSYK seçimleri döneminde gizleme konusunda zayıf kaldıklarını ortaya koydu.
Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) yönelik soruşturmalar kapsamındaki gizli tanık ifadeleri, örgütün gizlenme konusunda zayıf kaldığı üç dönemin üniversite, cemaate mensup hakim ve savcıların Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) üyeliği ve 2014 yılında yapılan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimleri olduğunu ortaya koydu.
Savcılıklarca ifadesi alınan gizli tanık Defne, FETÖ'nün mahrem yapılanmasına yönelik önemli bilgiler verdi.
Buna göre, talimat gereği şehir dışına çıkan örgüt üyelerinin, HTS kayıtlarından belirlenmesi ihtimaline karşı, şahsi cep telefonlarını yanlarına kesinlikle almadıklarını ve kullanmadıklarını belirten Defne, yakın mesafeye gidilmesi ve bir şekilde görüşmeye telefonun getirilmesi halinde ise telefonun ya arabada bırakıldığını ya da bataryası ile SIM kartının çıkarıldığını anlattı.
Gizli tanık Defne, belirtilen kurallara aykırı hareket edenlerin uyarıldığı ya da bu kişilere bir daha özel ve mahrem olarak adlandırılan görevler verilmediğini bildirdi.
"Talimatlar küçük kağıtlara yazılarak gerçekleşiyordu"
Örgüt içi iletişimin, sohbet toplantılarında talimat notlarının küçük kağıtlara yazılmasıyla gerçekleştiğini anlatan Defne, grup abisi tarafından üyelere iletilen notların bu üyelerce yazılmasına izin verilmediğini, notların ilgililere ulaştırıldıktan sonra imha edildiğini belirtti.
Defne, özel hazırlanmış basılı not, kağıt ve CD'lerin bandrolsüz olduğunu, bunların muhataplarınca okunduktan veya izlendikten sonra aynı usulle imha edildiğini, çöpe atıldığını veya kağıt imha makinesiyle yok edildiğini aktardı.
Örgütün en fazla üzerinde durduğu tedbir konusuna da değinen gizli tanık Defne, FETÖ'nün üç dönemde tedbirsiz davrandığını bildirdi.
Bunlardan ilkinin üniversite dönemi olduğunu belirten Defne, bu dönemde örgüt üyeleri tarafından tedbir kurallarına uyulmadığını, FETÖ mensuplarının Zaman gazetesi, Sızıntı dergisi aboneliği için uğraştığını, kurban ve fitre topladığını, bulunduğu cemaat evine, ilgilendiği sınıf arkadaşlarını getirdiğini ve tüm bunları açıkça yaptıklarını anlattı.
YARSAV'ı ele geçirmek için talimatla üye oldular
İkincisinin ise YARSAV üyeliği dönemi olduğunu aktaran Defne, örgüt mensubu hakim ve savcıların, YARSAV'ı Ömer Faruk Eminağaoğlu'ndan almak ve birliğe egemen olmak için talimat doğrultusunda üye olduklarını ve zamanla çoğunluğu ele geçirdiklerini kaydetti.
Defne, üye profilinin 2009'dan bu yana incelenmesi halinde YARSAV'ın temel ilke ve gayesiyle yakından uzaktan ilgisi olmayan cemaatçi hakim ve savcıların birliğin yönetimine girdiklerinin hatta başkanlık yaptıklarının görülebileceğini vurguladı.
Örgütün gizlenme konusunda tedbirsiz davrandığı üçüncü dönemin ise 2014'te yapılan HSYK seçimleri olduğuna işaret eden Defne, FETÖ'nün seçim çalışmalarına bir yıl önceden başladığını, bu kapsamda öncelikle cemaatçi hakim ve savcıların, ilgilendikleri ve ilgilenebilecekleri hakim ve savcıların teker teker tespit edildiğini anlattı.
Kimlerin bağımsız aday olacağı konusunda örgüt üyeleri arasında anket tarzı çalışma yapıldığını ifade eden gizli tanık Defne, Yargıda Birlik Platformu üyelerinin ortaya çıkmasıyla anti propaganda çalışmalarına hız verildiğini ve en azından hakim ve savcıların platform üyelerine oy vermemesinin amaçlandığını vurguladı.
FETÖ HSYK seçimlerine ölüm kalım savaşı olarak bakmış
Gizli tanık Defne, "Ayrıca, YARSAV adayları arasına kripto cemaatçiler yerleştirilerek sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Bütün süreçte cemaat, HSYK seçimlerine ölüm kalım savaşı olarak bakmış ve bütün cemaatçi ve cemaate yakın hakim ve savcılar seferber edilmiştir. Bu dönemde cemaate yakın hakim ve savcıların önemli bir kısmı izin veya rapor almış ve Türkiye'yi karış karış dolaşmışlardır." ifadelerini kullandı.
Bu dönemde örgüt üyesi hakim ve savcılar tarafından iletişimin güvenli ve hızlı şekilde yürütülmesi amacıyla ByLock ve benzeri programların kullanıldığına dikkati çeken Defne, şunları kaydetti:
"Ayrıca, cemaatçi hakim ve savcılar tarafından seçim mahalleri işgal edilmiştir. Bu durumun seçim mahalli kamera görüntüleriyle rahatlıkla tespit edilmesi mümkündür. Bu itibarla, seçim döneminde cemaatçi ve cemaate yakın hakim ve savcıların açık bir şekilde ortaya çıktığı söylenebilir. Yine bu dönem incelenmesi gereken durumlardan biri de cemaatin HSYK seçim stratejisi ve talimatlar doğrultusunda WhatsApp sistemi üzerinden kurulan gruplardır.
Bu grupların temel amacı, HSYK seçimlerinde cemaatçi adaylara oy kazandırma konusunda propaganda yapmaktır."