FETÖ sanıklarından "inkar" taktiği
FETÖ 15 Temmuz darbe girişimine yönelik ülke genelinde çok sayıda dava görülürken, davalardaki müşteki avukatları, sanıkların sürekli inkar taktiğiyle savunma yaptığına işaret etti.
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine yönelik ülke genelinde çok sayıda dava görülürken, davalardaki müşteki avukatları, sanıkların sürekli inkar taktiğiyle savunma yaptığına işaret etti. FETÖ davalarındaki müşteki avukatları, sanıkların savunma tarzını AA muhabirine yorumladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, takip ettikleri FETÖ davalarında sanıkların savunmalarını genelde inkar üzerine kurduğunu belirterek, "Sanıkların FETÖ mensubu oldukları gerçeğini dikkate aldığımızda bu onlardan beklediğimiz bir savunma tarzı. Çünkü bu örgüt mensupları sistematik olarak yalan söylemeyi, gerçeği çarpıtmayı örgüt eğitiminin bir parçası olarak görüyor. Normal hayatlarında gerçeği gizlemek için nasıl yalan söylüyorlarsa yargılamada da aynı şekilde davranıyorlar." dedi.
Aydın, FETÖ'cü sanıkların normal hayattaki davranış kalıplarının yargılandıkları dava duruşmalarına da yansıdığını söyledi.
Ceza yargılamalarında geçmişten bu yana sanıkların avukat huzurunda alınmayan savunmalarında aleyhe kısımları inkar ettiklerine şahit olduklarını anlatan Aydın, ancak bu yargılamalarda daha önce benzeri görülmeyen durumlarla karşılaştıklarını anlattı.
Avukat Aydın, "Sanıklar sadece emniyette değil savcılık aşaması ve sulh ceza hakimliğinde avukat huzurunda alınan ifadelerin de tamamını inkar ediyor. Bu, daha önce emsali yaşanmamış bir durum." diye konuştu.
Aydın, sanıkların zaman zaman savunmanın dışına çıkarak algı oluşturmaya yönelik beyanlarda bulunduğunu da dile getirdi.
FETÖ davalarında kesintisiz yargılama yapıldığına işaret eden Aydın, bunun, davaların bir an önce sonuçlanması açısından olumlu bir durum olduğunu kaydetti.
"Terör örgütünün genel anlayışı bu"
Gölbaşı Özel Kuvvetler Komutanlığındaki darbe faaliyetlerine ilişkin davaların müşteki avukatlarından Tuğba Sağlam Eker de FETÖ dosyalarında yargılanan sanıkların genelde emniyet ve savcı karşısında verdikleri ifadelerini reddettiğini söyledi.
FETÖ sanıklarının genel olarak inkar politikası izlediklerini belirten Eker, "Çünkü, terör örgütünün genel anlayışı bu. Hepsinin savunmaları genel olarak darbe girişimini terör saldırısı zannettikleri yönünde. Bunun herhangi bir inandırıcılığı olduğunu düşünmüyoruz. Telefonları olmasına rağmen bakmıyorlar, uyarıları duymadıklarını iddia ediyorlar. Bu nedenle savunmaların güvenilir olmadığını değerlendiriyoruz. Hepsi aynı kurgu içinde bir ağızdan çıkmış gibi savunma yapıyor." ifadelerini kullandı.
Sanıkların savunma dışında algı oluşturmaya yönelik çabalarda bulunduğuna da işaret eden Eker, "FETÖ sanıkları mağduriyet algısı oluşturmaya çalışıyor. Duruşmada da bu yüzden bir tepki vermek durumunda kaldık. Genel olarak 'Biz mağduruz.' diyorlar. İfade sırasında sıkıntılar yaşadığını söyleyip ağlayanlar oldu. Aslında buna yabancı değiliz, şaşırmıyoruz. Bunların hiçbirine itibar etmiyoruz. Sanıkların, sanki hiç kimse hiçbir şey yapmamış gibi savunmada bulunmaları inandırıcılıktan uzak.” dedi.
Yargılamaların diğer dosyalardan daha hızlı yürüdüğünü belirten Eker, mahkemelerin bu dosyaları daha seri yargılama gibi bir eğilim içinde olduğunu, bu kapsamda olabildiğince hızlı yol katedildiğini düşündüğünü söyledi.
"Prototip savunma tekniği"
FETÖ davalarında müşteki avukatlarından Zeki Arıtürk de sanıkların emniyette, savcıda alınan ifadeleri reddettiğini belirterek, "Yanıltıldık, olayın sıcaklığıyla öyle söyledik, zorla söyletildi." gibi ifadeler kullandıklarını anlattı.
Arıtürk, "Savunmalardaki tutum hangi mahkemede olursa olsun hemen hemen aynı. Bütün davalarda prototip bir savunma tekniği var. Bunun, iyi bir organizasyonla yapıldığını düşünüyorum." dedi.
Mahkemelerde sürecin çeşitli müdahalelerle yavaşlatıldığını düşündüğünü ifade eden Arıtürk, "Ben FETÖ'cülerin bu davayı sulandırmak için hiç alakası olmayan insanları bu işin içine ittiğini düşünüyorum. Bu nedenle yaşanan mağduriyetler var. İşi sulandırmak isteyen darbeciler, birçok kişiyi ihbar etti. Çuvalın içine birçok kişiyi aldılar. Bunların ayıklanması lazım." diye konuştu.
"İfade almak delil elde etmektir"
Hukukçular ise avukatın hazır bulunması ve yasak sorgu usullerinin uygulanmaması durumunda kollukta verilen ifadelerin geçerli olacağı değerlendirmesinde bulundu.
Ceza hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen, kollukta verilen sanık ifadelerinin hangi durumlarda geçerli olacağını anlattı.
Prof. Dr. Şen, "Eğer kollukta alınan ifadede yanında avukat varsa Ceza Muhakemesi Kanunu 148/4. maddeye göre sanık inkar etse bile o ifade geçerlidir. Çünkü ifade almak delil elde etmektir, hakimin yaptığı sorgu ise şüpheliye ve sanığa hakkını kullandırmaktır." dedi.
Avukatın, kollukta hukuka uygun şartlarda ifade alınmadığını savunarak ifadeye itiraz etmesi ve bu şekilde not düşmesi durumunda sanığın buradaki beyanlarının kendisi için bağlayıcı olmayacağını vurgulayan Şen, "Onun dışında işkence, kötü muamele gibi yöntemler kullanılmamışsa, sorgu kayda da alınmışsa, en önemlisi de yanında barodan veya kendisinin belirlediği avukat katılıp ifade tutanağını imzalamışsa ifadeler, veren kişiyi bağlar." diye konuştu.
Alt sınırı 5 yılın üzerinde olan cezalarda emniyet sorgusunda da avukat bulunması gerektiğine işaret eden Şen, bu şekilde verilen ifadenin yargılama aşamasında değiştirilmesinin mahkemenin takdirinde olduğunu söyledi.
Yargılamaların hızlı yürüyüp yürümediği konusunu da değerlendiren Şen, "Ben bu konuda CMK 190. maddeye inanıyorum. Bir duruşmada birkaç celsede bütün davaların en kısa sürede bitirilmesi gerekir. Davalar öyle açılmalıdır. CMK 190. madde öyle emrediyor. Geç gelen adalet, adalet değildir. Ondan kimse fayda görmez. Bir an önce sorgular yapılacak, deliller alınacak, mahkeme hangi kararı verecekse bir an evvel verecek. Olması gereken budur." ifadelerini kullandı.
"Klasik bir savunma taktiğidir"
Avukat Hüseyin Ersöz ise FETÖ sanıklarının savunma tarzını yorumlayarak, sanıkların duruşmalarda önceki beyanlarını inkar etmesini klasik bir savunma taktiği olarak değerlendirdi.
Sanıkların savcılık ifadesinde ve hakimlik sorgusunda olayın sıcaklığıyla aleyhe beyanda bulunması halinde bunu mahkeme aşamasında değiştirme hakkına sahip olduğunu belirten Ersöz, bu şekilde aleyhe beyanda bulunanların genellikle mahkeme aşamasında ifadelerini reddettiğini, bunun tamamiyle bir savunma taktiği olduğunu söyledi.
Ceza yargılamasında bir kişinin cezalandırılması için verdiği beyanların tek başına yeterli olmadığını, aynı zamanda somut, hukuka uygun, inandırıcı delillerin bulunması gerektiğini aktaran Ersöz, şöyle konuştu:
"Sanıklar, eğer sadece soruşturma aşamasındaki ifadeleri delil olarak gösterilmişse bunlardan cayarak yeni ifadeler verebilir ve bunlar da mahkeme heyeti tarafından nazara alınır ama şöyle bir şey de var. Soruşturma aşamasında yanında avukatı da bulunmak suretiyle ve kanuni hakları kendisine kullandırılmak suretiyle alınmış ifade her zaman geçerlidir. Mahkeme her ne kadar yargılama sırasında kişiler ifadelerini değiştirseler ve inkar etseler de soruşturma aşamasında bütün hukuki haklarını kullanarak verdikleri ifadeleri baz alarak hüküm kurabilir." Ersöz, bütün sanıklara adil yargılanma kapsamındaki haklarının kullandırılması gerektiğini belirterek, "Zalimden mazlum yaratılmamalı. Haklar çiğnenirse mağdur pozisyonuna girilir. Mahkeme hakları kullandırmalı ki adil karar çıkması konusunda kamuoyu ikna olabilsin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi sürecinde de yeniden tartışma konusu olarak önümüze gelmesin." değerlendirmesinde bulundu.