Fethi Bey’in esrarengiz kasası
Hırsızın yeğeni, Fethi Bey’in kasasını anlattı...
İDO Yönetim Kurulu üyesi Fethi Turgut’un evinden çalınan kasa sırlarla dolu. Soygundan 10 gün sonra polise giden Turgut, kasasında 15 bin TL, 200 bin dolar ve 400 gram altın olduğunu söyledi. Ancak hırsızlardan birinin yeğeni olduğunu iddia eden bir adam ortalığı karıştırdı. VATAN’a konuşan yeğene göre kasada 2.2 milyon TL’lik döviz ve altın vardı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi son 10 gündür bir ihbar mektubuyla çalkalanıyor. Başkan Kadir Topbaş’ın Özel Kalem Müdürü Muhsin Doğan’a 16 Ocak 2009 tarihinde gönderilen mektupta Topbaş’ın danışmanı ve İDO Yönetim Kurulu üyesi Fethi Turgut hakkında çok çarpıcı iddialar bulunuyor. İddialara göre, Turgut’un evine giren hırsızlar evden kasa çalmışlardı ve içinden 2.2 milyon TL çıkmıştı. Ancak Turgut polise verdiği ifadede çalınan parayı 1.5 milyon YTL eksik bildirmişti. Hatta mektubu yazan kişi Turgut ile pazarlık yaptığını bile iddia ediyordu.
‘Mektup Başbakan’a bile gitti’
Bu mektup, Başbakan Erdoğan’a kadar gönderildi. Ancak iddialar açıklığa kavuşmadan, aynı mektubu alan CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal konuyu kamuoyu ile paylaştı. Ve bir bürokratın evinde bu kadar paranın ne aradığını sordu.
Yeğen VATAN’a konuştu
Hırsızların akrabası olduğunu iddia eden ve Bodrum’da yaşayan Ahmet Tamer’e telefondan ulaştık. İşte Tamer’in ağzından hırsızlığın öyküsü...
Sizin hırsızlıktan nasıl haberiniz oldu?
Hırsızlar benim akrabalarım, bir tanesi dayım. Benim olaydan sonradan haberim oldu. Bunlar kasayı 5 Ağustos 2008’de çalmış. Fethi Turgut polise 15 Ağustos’ta gitmiş. Hırsızlığa kadınlar şahit olduğu için olay yayılıyor. Hatta hırsızlar bu paralarla arabalar, gayrimenkuller aldılar. 1 trilyona yakın para harcadılar. Olay kulaktan kulağa yayılarak bana geldi.
Fethi Bey’in safça bir oğlu var
Nasıl soymuşlar evi?
Şimdi Fethi Turgut’un safça bir oğlu var. Ben safça diyorum ama akrabalarım onun için salak diyor. Bizim bir tanıdığımıza ‘Babam eve her akşam para getiriyor. Poşetler içinde para getiriyor. Her taraf para doldu’ diyor. Yani, bir nevi hırsıza davetiye çıkartıyor. Bunun üzerine bizimkiler olayı duyuyor. Diyarbakır’dan birini daha çağırıp olayı planlıyorlar.
Kız oğlanın içkisine ilaç atmış
Eve nasıl giriyorlar?
Bir tane kız ayarlıyorlar. Kızı eve girmek için kullanıyorlar. Kız içeri girip oğlanın içkisine uyuşturucu katıyor. O sızınca da eve giriyorlar. Zaten bu işi de ailesi tatildeyken yapıyorlar. Evde başka kimse yok.
Soygunu nasıl yapıyorlar?
Evde üç tane kasa görüyorlar. Bunların ikisi çok büyük. Açmaya çalışıyorlar ama açamıyorlar. Çünkü biri hariç, bunlar emekçi insan. Profesyonel değil. En sonunda küçük olan kasayı alıp evden çıkıyorlar.
Madem profesyonel değiller, kasayı nasıl açıyorlar?
Kasayı açmak için çok uğraşıyorlar. Zaten ilk gece açamıyorlar. Ertesi gün matkap tutmayı biliyor diye tesisatçı bir akrabalarını çağırıyorlar. Kasayı o açıyor. Ama açmak için çok uğraşıyorlar. Zaten kasayı açan çocuklar, paranın miktarına şahit.
Polis benimle dalga geçti
Peki siz neden bu olaya müdahil oldunuz?
Kötü niyetli insan değilim. Ne anlattıysam o. Ben Diyarbakırlıyım. 2001 krizine kadar yanımda adamlar çalıştı. Sonra battım. Olayı ilk duyduğumda da Fethi Turgut ile ilgili olduğunu bilmiyordum. ‘Maltepe Belediye’sinden ya da Anadolu yakasındaki bir belediyeden’ diye düşündüm. Evine hırsız giren kişiyi bularak ’Benim durumum yok, bana yardım edin. Ben de kazanayım siz de kazanın’ diyecektim. Yardımlaşma niyetiyle yola çıktım. Ancak karakoldaki bilgiye ulaşınca olayın şekli değişti. Çünkü çalınan miktar ile karakola bildirilen miktar arasında fark vardı.
Bu kadar çok bilgiye sahipsiniz ve iyi niyetlisiniz, neden polise gitmediniz?
Aslında polisi de aradım. O zaman Kartal’daydım. Polis bana ’Taksiye atla gel’ dedi. Ben ‘Karakolun yerini bilmiyorum’ deyince benimle dalga geçtiler. Ben de gitmekten vazgeçtim.
Bulmak için 2 dedektif tuttum
Fethi Turgut’un ismine nasıl ulaştınız?
Eylül ayında İstanbul’a geldim. Polis de bu şekilde davranınca para sahibini bizzat bulmaya karar verdim. Bunun için internette bulduğum dedektif Mehmet Uzuner’e konuyu anlattım. 5 gün sonra beni aradı. Paranın sahibini bulduğunu fakat para miktarının tutmadığını söyledi. Çünkü ben kasadan çıkan parayı söylemiştim, polisteki ifadesini bilmiyordum. Bana arada 1.5 trilyon fark olduğunu, para sahibinin olayın kapanmasını istediğini söyledi. Ancak kim olduğu hakkında bilgi vermedi. Ben de bunun üzerine ikinci bir dedektif tuttum. Bu kişi Maltepe’deki kaynaklardan Fethi Bey’in ismine ulaştı.
100 bin dolar ödül istedim
Kendisiyle nasıl bağlantı kurdunuz?
Doğrudan kendisine gidersem yanlış anlaşılma olur diye düşündüm. Başkanın sağ kolu, büyük adam. Sonra dedektif aracılığıyla haber yolladık. 15 gün haber çıkmadı. Bodrum’a döndüm. Telefondan defalarca ulaşmaya çalıştım ama ya toplantıdaydı ya da şehir dışında. Bunun üzerine kendisine bir faks yazdım ve ilgilenmezse konuyu basına taşıyacağımı bildirdim. Fakstan 10 dakika sonra beni aradı.
Telefonda ne dedi?
Kesin delil sunmam halinde konuşabileceğini söyledi ve “Bana bir öyle bir şey söyle ki emin olayım” dedi.
Paralar zarfta, kasanız krem rengi
Siz ne dediniz?
Ben ona bir şey değil iki şey söyledim. Çünkü hırsızlardan biriyle yüz yüze görüşmüştüm, detayları biliyordum. Paralar zarf içindeydi ve kasanız krem rengi dedim. Önce parayı red detti. Sonra bana ’uçak bileti göndereyim’ dedi. Ben de kendisine gelirim ama 100 bin dolar isterim dedim. Çünkü mahkeme çıkıp, gizli tanıklık yapabileceği söyledim. Böylece çalınan paralarını geri alabilirdi. Bana ‘100 bin dolar çok ama...’ dedi. Sonra ’anlaşırız’ diyerek beni çağırdı. 14 Ocak Çarşamba günü İDO’da buluştuk. Para almaya gitmiştim ama fikrini değiştirdi.
Parayı vermeyince ihbar ettim
Görüşmede ne oldu?
Bana, ‘Ailem bu durumdan rahatsız olacak. Bu yüzden ben vazgeçtim’ dedi. Polise gitmeyi beklerken kendisi birden ‘u’ dönüşü yaptı. Aynen şöyle dedi: “Biz ailemle dün gece toplanıp uzun uzun bu konuyu istişare ettik ve hırsızlardan alacağımızı ahirete bıraktık. Sana gönderdiğimiz 500 YTL yol parası da helali hoş olsun.”
Siz ne dediniz?
‘Öyleyse beni neden çağırdınız’ dedim. Kendisine de bu işin peşini bırakmayacağımı ve gerekli yerlere durumu bildireceğimi söyledim. Sonra Bodrum’a döndüğümde kendisine bu konuyu gerekli mercilere bildireceğime dair faks geçtim. Ona verdiğim sözü tuttum ve gerekli yerlere de bu faksları çektim.
KADİR TOPBAŞ’IN DANIŞMANI
1994 yerel seçimlerinde belediyecilikle tanışan Fethi Turgut, Refah Partisi’nden belediye meclis üyesi oldu. Aynı yıl Beyoğlu Belediyesi’nde Teknik İşlerden Sorumlu Danışman olarak görev yaptı. 1999 yılına kadar bu görevi sürdürdü. 1999-2004 arasında Kadir Topbaş’a danışmanlık yaptı. Topbaş’ın İBB Başkanı olmasıyla birlikte İDO yönetim Kurulu üyeliğine atandı.
İŞTE O MEKTUP
Ahmet Tamer, İBB’ye gönderdiği mektuba telefon numaralarını, kimliğinin fotokopisi ve ikametgah adresini de ekledi. Çünkü ortadaki iddia çok önemli. İşte mektuptan çarpıcı satırlar: “Fethi Turgut Bey’in Maltepe Cevizli’deki evinden hırsızlar tarafından, oğluna düzmece bir seks ve içki alemi düzenlenerek, içkisine uyuşturucu atılmak suretiyle bayıltılıp, evdeki ikisi büyük olmak üzere toplam 3 kasadan en küçüğü çalınır. Diğer iki kasa büyük olduğundan alınamamıştır. Kasadan 950 bin USD, 200 Eur, 120 bin YTL ve 2 kg civarında altın çıkar ve 3 hırsız arasında paylaştırılır. O günkü kurla yaklaşık 1.5 trilyondur. Bugün ise yaklaşık 2.2 trilyon paraya denk gelmektedir. Olayın tüm ayrıntılarına hırsızlar akrabam olduğu için vakıf oldum. Fakat paranın sahibini bilmiyordum. Paranın sahibini bulup ödül alabilmek için tam 4 ay uğraştım. Bana 100 bin dolar ödül vermesi halinde tüm bilgi ve belgeleri kendisiyle paylaşabileceğimi, gerekirse mahkemede gizli tanık olabileceğimi söyledim. Kendisi de bana 100 bin doların çok olduğunu, İstanbul’a gelmem gerektiğini ve pazarlığın olabileceğini söyleyerek İstanbul’a davet etti. 14 Ocak çarşamba günü saat 11:30 gibi makamına geldim ve kendisiyle sohbet ettik. Beni İstanbul’a pazarlık ve ödeme konusunda davet ettiğini unutarak tam bir ’U’dönüşü yaptı. Bu olayın meydana çıkmasını yani hırsızların yakalanmasını istemediğini açıkça beyan etti. Sebebini de ‘Ahirette alacaklı oluruz’ diye açıkladı. Aslında sebep bambaşkaydı. Zira Fethi Bey Maltepe’deki emniyete eksik beyan vermişti. Yani ahiret hikayesi maskenin parçasıydı. Çünkü çok yüklü bir miktardaki paranın bankada değil evdeki kasada zarflar içinde olmasını, üst düzey bir yönetici bile olsanız ‘sorarlar neyin nesi’ diye. Ben İstanbul’da adeta çocuk muamelesine maruz kaldım Fethi Bey tarafından alay konusu oldum. Bodrum’a döndüm ve dün Fehi Beyi aradım fakat benimle görüşmek istemedi. Bunun üzerine bu olayı basına, siyasi partilere, İstanbul valiliği’ne, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ve İstanbul büyükşehir Belediyesi’ne, başta da sayın başkan olmak üzere tüm birimlere bildireceğimi fax yoluyla belirttim.”