Hakimler ve Savcılar Kurulunca (HSK) meslekten ihraç edildikten sonra "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)" soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski cumhuriyet savcısı Ferhat Sarıkaya tutuklandı.
Cumhuriyet Savcısı Murat Özcan'ın, ifadesini aldıktan sonra tutuklanması talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk ettiği Sarıkaya'nın buradaki sorgusu tamamlandı.
Nöbetçi hakimlik, Sarıkaya'nın "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan tutuklanmasını kararlaştırdı.
"Şemdinli iddianamesi"ni hazırladı
Türkiye, Ferhat Sarıkaya'nın adını, 2005'te dönemin Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın hakkında "tarihi eser kaçakçılığı" ve "çete kurmak" suçlamasıyla hazırladığı iddianameyle duydu. Soruşturma kapsamında tutuklanan üniversitenin Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı 13 Kasım 2005'te intihar ederken, yargılama sonucu Prof. Dr. Aşkın'ın beraatine hükmedildi.
Sarıkaya, Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde 9 Ekim 2005'te iki kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan Umut Kitabevi'nin bombalanması olayıyla ilgili de "Şemdinli iddianamesi"ni hazırladı. "Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan ilk tertip" kabul edilen iddianamede, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, "Diyarbakır 7. Kolordu Komutanı olduğu dönemde suç işlemek için çete kurmak" ile suçlandı.
FETÖ'nün kontrolüne geçen yeni HSYK Sarıkaya'yı mesleğe geri aldı
HSYK, "Şemdinli iddianamesi"ni hazırlayan Sarıkaya'yı 20 Nisan 2006'da 1'e karşı 6 üyenin oyuyla meslekten ihraç etti. Ancak Anayasa değişikliğine ilişkin 2010'daki referandumla hakim ve savcılara mesleğe dönüş yolunun açılmasının ardından, yeniden şekillenen HSYK Genel Kurulu, Sarıkaya hakkındaki ihraç kararını kaldırdı. Sarıkaya, 2011'de mesleğe yeniden kabul edildi ve Ankara Cumhuriyet Savcılığına atandı.
Darbe girişiminden sonra gelen itiraf iddianamede
FETÖ'nün darbe girişiminin ardından Sarıkaya, bu kez itirafçı olarak kamuoyunun gündemine geldi.
Savcılığa verdiği ifadede Sarıkaya, "Şemdinli iddianamesi"ne Büyükanıt'ın adını, cemaatçi hakim ve polis müdürünün isteğiyle eklediğini bildirerek, "Meslekten ihracımdan sonra hakim İlhan Kaya, 'Hocaefendi (Böyle bir kahraman çıkmış, kendisine ve ailesine ölünceye kadar bakılacak, bu da size bir vasiyetimdir) dediğini' söyledi. Anlattığına göre Fetullah Gülen cemaati benim bütün ihtiyaçlarımı giderecek, aileme bakacak ve benimle ilgilenecekti. Açığa alındığım dönem boyunca bütün maaşımı almış gibi mali hiçbir kaybım olmadan hayatıma devam ettim." şeklinde konuştu.
6 yıl sonra tekrar görevden uzaklaştırıldı
Bu itirafların ardından Sarıkaya hakkında HSYK'ya suç duyurusunda bulunuldu, meslekte kalmasının sakıncalı olacağı iddia edildi.
Suç duyurularını ele alan HSYK tarafından hakkında soruşturma başlatılan Sarıkaya, HSYK 2. Dairesince, 24 Ağustos 2016'da hakkındaki soruşturma tamamlanana kadar geçici olarak meslekten uzaklaştırıldı.
Kurul, geçen hafta Sarıkaya'yı meslekten ihraç etti.
Sarıkaya, hakkında başlatılan adli soruşturma kapsamında gözaltına alındı.
Eski savcı Sarıkaya "FETÖ üyesi olmadığını" ileri sürdü
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden tutuklanan eski Cumhuriyet savcısı Ferhat Sarıkaya, ifadesinde "FETÖ/PDY ile hayatının hiçbir döneminde organik bağı olmadığını, bu yapının mensubu olan kişilerle aidiyet duygusu içerisinde irtibat kurmadığını" iddia etti.
Sarıkaya, hakkındaki soruşturmayı yürüten savcıya verdiği ifadede, Ankara'da savcıyken 2016'da görevden uzaklaştırıldığını ve 1 Kasım 2018'de meslekten ihraç edildiğini hatırlattı.
Ankara Emniyet Müdürlüğünde isimleri sorulan Turgay Tekinay, Ergün Özdemir, İsa Dinçtürk, Hasan Aktürk, Hüseyin Aktürk, Oktay Kavacık, Hasan Hüseyin Tanrıverdi, Ahmet Yazıcı ve Fikret Yücel ile Mehmet Saltan (Eski Gazi Üniversitesi Personel Dairesi Başkanı) aracılığıyla tanıştığını bildiren Sarıkaya, Saltan'ın bu kişilerle ilgili "Bizim arkadaşlarımızdır." dediğini belirtti.
Sarıkaya, "FETÖ/PDY isimli silahlı terör örgütüyle hayatımın hiçbir döneminde organik bir bağım olmadı. Bu yapının sohbet adı altında düzenlediği toplantılara hiçbir zaman katılmadım." iddiasında bulundu.
Himmet adı altında örgüte para vermediğini veya para toplamadığını ifade eden Sarıkaya, "Bu yapının mensubu olan kişilerle aidiyet duygusu içinde irtibat kurmadım." şeklinde savunma yaptı.
Örgütün gizli haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını, bu programdan darbe girişiminin ardından haberdar olduğunu iddia eden Sarıkaya, Hakimler ve Savcılar Kurulunun (HSK) verdiği izin üzerine, 2006'da hazırladığı "Şemdinli iddianamesi" nedeniyle "görevi kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik ve iftira" suçlarından hakkında Erciş Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığını hatırlattı.
"Eşim hiçbir zaman başını kapatmadı"
Hakkında herhangi bir adli ve idari soruşturma başlatılmadan önce Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığında görev yaptığı sırada "örgütün gerçek yüzünü göstermek" adına kendi rızasıyla 24 Temmuz ve 2 Ağustos 2016'da tanık sıfatıyla ifade verdiğini bildiren Sarıkaya, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Bu ifadelerimde yapıyla ilgili bildiklerimi ve 2006 sürecinde Şemdinli soruşturmasını yaparken yaşadıklarımı ayrıntılı şekilde anlattım. Bu ifademden sonra HSYK tarafından 24 Ağustos 2016'da meslekten uzaklaştırma tedbiri verildi. O tarihten 1 Kasım 2018'e kadar açıkta bulunmaktaydım. Belirttiğim tarihte de meslekten ihraç edilme kararı verildi. Tanık olarak anlattığım hususların hepsi doğrudur. Bunları emniyette şüpheli sıfatıyla vermiş olduğum ifademde de beyan ettim.
Ancak bir hususu belirtmek isterim ki tanık sıfatıyla verdiğim ifademde her ne kadar eşimin başı kapalı olmasına rağmen 2007 yılında açtırdığımı söylemişsem de ifademin bu kısmı doğru değildir. Eşim zaten hiçbir zaman başını kapatmamıştır. Tanık sıfatıyla vermiş olduğum ifademde neden böyle bir beyanda bulunduğumu hatırlamıyorum. Ancak dediğim üzere benim eşimin başı hiçbir zaman kapalı değildi. Ben 2008'de Bosna'ya gitmeden hemen önce yani 2007 sonlarında Mehmet Saltan ile yüz yüze görüştüğümüzde bana eşimin başı kapalı ise açmam gerektiğin söylemişti. Ancak eşimin başı zaten açık olduğundan ben böyle bir örgütsel tavır sergilemedim. Zaten 2007 öncesindeki fotoğraflara ve video kaynaklarına bakıldığı takdirde eşimin başının açık olacağı görülecektir."
"Parasal yardım ve destekleri kabul ediyorum"
Evinde yapılan aramada içinde 100-150 CD olan siyah bir çanta bulunduğunu, CD'lerin bazılarında çizgi filmler, filmler, şarkılar, Türkiye ile ilgili kültürel ve tarihsel görüntülerin yer aldığını anlatan Sarıkaya, "Bu CD'lerin hepsi yurt dışında örgüt adına benimle ilgilenen Tarık isimli kişi tarafından o tarihte getirilip bana verilmişti ve o haliyle de evimde bulunmaktaydı." dedi.
Sarıkaya, "bunlar arasında suç unsuru bulunmadığını" söyledi.
Etkin pişmanlık talep etti
Tanık olarak 24 Temmuz 2016'da verdiği ifade üzerine güvenlik kuvvetlerinin başta Mehmet Saltan olmak üzere bazı kişilerle ilgili FETÖ/PDY soruşturması açıldığını öğrendiğini kaydeden Sarıkaya, şu beyanda bulundu:
"Hem emniyet hem de savcılık ifademde belirttiğim üzere yapıyla herhangi bir irtibatım yoktur. Ama 2006'daki Şemdinli soruşturması ile başlayan süreçle birlikte benim yapı ile irtibatım, temasım ve örgütten 2013 Mart'a kadar aldığım parasal yardım ve destekler konusunu anlattım. Bunu bu haliyle kabul ediyorum. Ancak ben bunu bir örgütsel aidiyet ve mensubiyet kabulüyle yapmadım.
Bu nedenle de örgütün üyesi olduğum iddiasını kabul etmiyorum. Ancak hem tanık ifadelerim hem de şüpheli sıfatıyla vermiş olduğum ifadelerle yapmış olduğum teşhis işlemleri birlikte değerlendirilerek hakkımda etkin pişmanlık hükümlerinin de uygulanmasını istiyorum."