‘Esad’ın arkasında duran da suçludur’
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bugün yaşadığımız insani krizlerin ve terör olaylarının baş müsebbibe, kendi halkından 380 bin kişiyi katleden Esed rejimidir. Esed bir devlet terörü estirmektedir"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tarabya’da düzenlenen Yedinci Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmada, Suriye sorunuyla ilgili de mesajlar verdi.
‘Devlet terörü’
İslam düşmanlığıyla birleşen ırkçılığın en büyük felaket olduğunu söyleyen Erdoğan, “Biz nüfusu Müslümanlardan oluşan devletlerinin liderleri olarak, aşırıcılıkla mücadele ederken, her türlü aşırılığı lanetliyorum, kınıyorum. Diğer ülkelerden de benzer bir yaklaşımı kendi toplumları için beklemenin hakkımız olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
“Bugün yaşadığımız insani krizlerin ve terör olaylarının baş müsebbibe, kendi halkından 380 bin kişiyi katleden Esed rejimidir” diyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Esed bir devlet terörü estirmektedir. Çok açık, net söylüyorum. Devlet terörü estiren bu kişinin arkasında duranlar en az onun kadar suçludur.”
Katledilen insanların bir ‘istatistik’ olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her biri bir candır, insandır. Ve hala gitsin mi gitmesin mi? Bunu tartışmanın tüm Suriye halkına değil, insanlığa ne tür bir mesaj olduğunu çok iyi değerlendirmemiz lazım. Rejim iktidarını mezhep çatışması ve terör örgütlerinin faaliyetleri üzerinden sürdürmeye çalışmaktadır” diye konuştu.
‘Kimler silah gönderdi’
Erdoğan, Suriye’de sivillerin kimyasal silahlarla birlikte daha çok konvansiyonel silahlarla öldürüldüğünü hatırlatırken de, “120 bir kişi konvansiyonel silahlarla öldürülürken, acaba bu konvansiyonel silahları Suriye’ye kim verdi? Kimler gönderdi? Bunun üzerinde niye durmuyoruz? Bizim için önemli olan sebep netice ilişkisidir. Eğer neticesi ölümse, onun sebebi ne olursa olsun hepsi, o neticenin sorumlusudur” dedi.
‘Kuzu sarması oldular’
Esad rejimine yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, şöyle konuştu: “Bölgedeki tüm terör örgütleri doğrudan veya dolaylı olarak, Esed rejimine hizmet etmektedir. DAİŞ, Esed tarafından desteklenmektedir. Esed şu anda DAİŞ’in petrolünü almakta ve paraya çevirmektedir. Bunu görmemek için kör olmak lazım. Bu bakımdan DAİŞ’le PYD’nin YPG’nin hiçbir farkı yoktur. PYD’yi Esed desteklemektedir. Ama düne kadar oradaki Kürtlere düşmandı. Suriye’de yaşayan Kürtlere nufüs kağıdını vermiyordu. Biz diyorduk ki, ’Ne yapıyorsun. Ver. Bunlar senin vatandaşın.’ Vermiyordu. Pasaport vermiyordu. Ama şimdi baya kuzu sarması oldular. DAİŞ’le mücadele adı altında PYD’ye destek veren bu iki örgüte de aynı nazarla bakmayan herkes, bir şekilde terörizmle müsamaha gösteriyor demektir.”
“Paris’te bitti mi?”
“Paris’te yaşanan terör eylemleri hem terörizmle mücadele hem de göçmenler konusunda bizleri yeni bir yol ayrımına getirdi. Hiçbir dine, o dinin olumsuz, kötü insan tipleri üzerinden yargılama yapamayız, yapmamalıyız. Bunlar Müslümanların arasından çıktığı gibi Hristiyanların arasından da çıkar, Musevilerin arasından da çıkar. Halkı Müslüman olan ülkelerin siyasi liderlerini de ağırlıklı olarak tavır koymaya davet ederken, aynı şekilde ilim adamlarını da bu konuda tavır koymaya, hatta hatta din adamlarını da bu konuda tavır koymaya davet ediyoruz. Bunu hep birlikte yapmak durumundayız. Eğer yapamazsak, bugün Ankara’da bizim kapımızı çalan, bunu geçenlerde söyledim. Dedim ki ‘bak yarın da sizin kapınızı çalar.’ Nitekim Paris’te kapıyı çaldı. Fakat Paris’te bitti mi? Başka bir yerde de bu kapıyı çalar.”