Ertuğrul Özkök'ü ağlatan Mehmet Ali Birand anısı
CNN TÜRK'te "40" programına konuk olan gazeteci Ertuğrul Özkök, Mehmet Ali Birand anısını anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Özkök, o anlar için "O gün hayatımın en mutlu günlerinden biriydi" diye konuştu.
Gazeteci Ertuğrul Özkök, Buket Aydın'ın CNN TÜRK ekranındaki yeni programı 40'a konuk oldu. Programda 40 soruya yanıt veren Özkök, "Devlet sırrını ortaya mı çıkartırsınız, yoksa devletin bekasını mı seçersiniz?" sorusu karşısında geçmişte yaşadıkları aklına gelince duygulandı ve gözyaşlarına hakim olamadı.
"Bu bence bir yurtseverliktir"
Cevabına, "Bir gazeteciye 'Devletin bekasını mı düşünürsün' derseniz, gazetecilik yapmak mümkün değil" diyerek başlayan Özkök, şöyle devam etti:
"Devletin bakasının ne olduğunu tayin etme yetkisi devletin elindeyse, bu sorunun hiçbir anlamı yok. Çünkü iktidar sahiplerinin devletin bekası diye gördüğü bir şeyi ben tam aksine 'Ben bunu yayınlamazsam devletin bekası tehlike altında' diye görebilirim. Bu benim koyduğum bir kural değil. Bu dünyanın bütün demokratik ülkelerinde konulmuş bir kuraldır. Çünkü bazı kavramlar vardır, bunun tarifini yapmak mümkün değil. Hainlik kavramı... Sana göre hain, bana göre değil. Ben hain kelimesini hiç sevmem. Hain, dünyada en kolay kullanılan kelimelerden biridir. Nazım Hikmet'e dün hain deniliyordu, bugün vatan kahramanı şair oldu. Şimdi 'Devletin sırrını ortaya mı çıkarıyorsunuz' derse, tabii ki şu var; yaptığınız haber, ülkenizin menfaatini bozacak bir haber ise dikkat etmek bence bir yurtseverliktir. Ben bunu çok yaptım. Tecrübeli bir gazeteci olarak bir şey söyleyeyim. Devletten gelen her haberde şüpheci olacaksınız. Hayat bana bunu öğretti. Bana bir kere öyle bir kazık attı ki bu devlet, hayatım boyunca unutamadım. En sevdiğim iki arkadaşımla başım derde girdi benim. Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar'la, Andıç meselesinde. Bana devletten gelen bir kaynaktan gelmişti haber, kullandım. Ne yazık ki orda oyuna getirdiler beni. Ondan sonra Mehmet Ali Birand'a bir gün rica ettim, gelip Kanal D'de 'Mehmet Ali geleceğim, senden canlı yayında halkın önünde özür dileyeceğim'. Gittim özür diledim."
"O gün hayatımın en mutlu günlerinden biriydi"
Sözlerine Mehmet Ali Birand anısıyla devam eden Özkök, "O gün hayatımın en mutlu günlerinden biriydi" dediği o anları şöyle anlattı:
"Mehmet Ali'nin ölümünden sonra bir gün kapım çalındı. Bir büyük kutu, kutunun içerisinde Amerikan Big Band caz dönemine ait 33'lük plaklardan oluşan bir koleksiyon, üzerinde bir not. Mehmet Ali Birand'ın eşinden Cemre'den geliyordu. Ve bana dedi ki 'Mehmet Ali bu plakları en iyi senin değerlendireceğini düşünüyordu'. O gün hayatımın en mutlu günlerinden biriydi. Cengiz'in de Mehmet Ali Birand'ın da Doğan Grubu'nun alınmasından sonra en büyük etkiyi ben oynadım. Buna Aydın Bey de şahittir. Aydın Bey için de ben. Hayat bize bir sürü şey öğretiyor. Ama öğrendiğim en önemli şey; bir yanlış yaptıysanız bunu itiraf etmekten korkmayacaksınız. O itiraf sizi küçültmüyor tam aksine büyütüyor. Bazı şeyler var hayatınızın sonuna kadar taşıyacaksınız. Yaptığım Andıç ayıbını hayatımın sonuna kadar taşıyacağım. Taşımalıyım da zaten. Hiçbir zaman bitmeyecek o. Hayatın akışını geriye çeviremiyorsunuz."
Buket Aydın, Ertuğrul Özkök'e hangi soruyu soramadı?
CNN TÜRK'te "40" programında gazeteci Ertuğrul Özkök'ü konuk eden Buket Aydın, "Ertuğrul Özkök yaşlı olduğunu neden kabul etmiyor?" sorusunu sorarken eğlenceli anlar yaşandı. Özkök'e bu soruyu sormaya çekinen Aydın, gülerek "Ben bunu bu şekilde soramayacağım" dedi. Bunun üzerine Özkök, "Sor sor, ben sorayım" diyerek soruyu kendi okudu.
"Şimdi böyle bir şeyin altında kalınmaz. Ben gencim demiyorum, ben yaşlı değilim diyorum. Bunu Osman Müftüoğlu'na sordum. Çünkü 65+ derneğinin başkanı diyor ki 'Resmen'. Osman Müftüoğlu da dedi ki 'Bir insanın yaşı ne zamandan beri devlet kanunlarıyla tayin ediliyor" diyen diyen Ertuğrul Özkök, şunları söyledi:
"Ben kendimi ne hissediyorsam o yaştayım"
"Devlet emeklilik yaşını tayin edebilir ama bir insanın hangi yaşta olduğunu, hangi yaşta hissettiğini tayin etme hakkı yok. Ben kendimi ne hissediyorsam o yaştayım. Ben 70 yaşına kadar kendimi zıp zıp bir adam olarak hissettim. Şimdi 70 yaşından gün almaya başladım fakat 68-69'dan itibaren her yıl vücudumda nelerin gittiğini, nelerin eksildiğini kendim gözlüyorum ben. Kendini gözleyen bir insanım. Ben genç değilim ama yaşlı değilim. Rock müzik konserlerine gidiyorum, acayip keyif alıyorum. Ve rock müzik konserlerinde benim yaşımda, neredeyse büyük konserlerin yarısı benim yaşımda insanlar veya 50 üstü insanlar, yarısı da gencecik insanlar. Ve bir araya geliyor bu insanlar. Hangi yaşta hissettiğiniz önemli. Yeni orta yaş kavramına gelince yaşlılık kötü bir şey. Bakın artık sekreter denmiyor, asistan deniyor. Şoför denmiyor, ulaşım görevlisi deniyor. Tezgahtar denmiyor, satış görevlisi deniyor. Yani insanlar kendilerini küçülten şeyleri update ediyorlar, yükseltiyorlar. Şimdi yaşlı yerine de yeni orta yaş deyin. Kime zararı var bunda. Devletin zaten yaşlı diye bir statüsü yok. Ama başıma korkunç olaylar da geliyor. Fransa'da genel yayın yönetmenliğinden ayrıldıktan sonra bir şeyin farkına vardım. Ben bilet almayı bilmiyordum. 20 yıl boyunca birileri benim için bilet almış devamlı. Dedim Paris'te Londra'ya gidecektim. Dedim artık ben bilet almayı öğreneyim. Önce denedim internette fakat ucuz şeyleri falan ayarlayamadım. Hemen kalkıp gittim Gardolest'e. İstasyondan gittim bir kızcağızı buldum, ucuz bir paket üzerine anlaştık. Yüzde 40'a varan bir indirimli bilet buldu. Sonra pasaportu verdim. Aldı baktı, 'Siz 60 yaşında üzerindesiniz, zaten yüzde 50 indiriminiz var' dedi. Aldım pasaportu 'İstemiyorum ben indirim' dedim. Yüzde 40'la aldım ben bileti. Enayice diyebilirsiniz ama böyle."