Ergenekon yoktur!
Türkiye tarihinin en kritik davası Ergenekon’da verilen kararlar Yargıtay tarafından bozuldu. Yargıtay: “Örgüt kabulünde isabet yok. Soruşturma, yargılama ve delil toplama aşamaları yargılama ilkelerine aykırı. Bir kuzudan üç post çıkarılmış”
Ergenekon davasının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını, usulden ve esastan bozdu. Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanı Eyüp Yeşil, 231 sayfalık gerekçeli kararın özetini okudu. Yeşil, bozma nedenlerini sıralarken “Tanık dinlenmesi taleplerinin gerekçesiz reddedilmesi, duruşmada hazır edilen tanıkların CMK’daki açık hükme rağmen dinlenmemeleri, sanık sıfatı bulunan bir kısım tanıkların aynı zamanda tanık ve gizli tanık olarak dinlenmesi, dolayısıyla 1 kuzudan 3 post çıkarılması bozma nedenlerindendir” ifadesini kullandı. Bozma nedenleri şöyle:
Başbuğ haklıydı
- Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un Yüce Divan’da yargılanması gerektiği yönündeki itirazının kabul edilmemesi.
- Darbe hazırlığı yapmakla suçlanan emekli Orgeneral Şener Eruygur’un dava sürecindeki rahatsızlığı nedeniyle yargılamaya durma kararı verilmemesi.
- Yerel mahkemenin oluşumunda ve soruşturma, yargılama, delil toplama aşamalarında adil yargılanma ilkelerine aykırılık.
- Kim tarafından ne zaman kurulduğunun, suçlarının, hiyerarşik yapısının ortaya konulmaması, liderinin belli olmaması gibi nedenlerle yerel mahkemenin “Ergenekon Terör Örgütü” kabulünde isabet bulunmadı.
- Ağır ceza mahkemeleri yasal olarak 3 kişiden teşkil eder, bir başkan 2 üye. Ancak, özellikle kararın tefhim aşamasında 6 hakimin tefhimde bulunduğunu, kendileri basına yaptıkları açıklamalar ve ön sözde de müzakerenin, bu tüm hakimlerin katılımıyla yapıldığını ifade ettiler. Bu durum CMK’ya aykırı.
- Sanıkların itirazlarla ilgili taleplerinin yasada olmayacak şekilde 1-2 saat gibi sürelerle sınırlandırılması.
- Bazı sanıklarla ilgili suç vasfının değişmesine karşın ek savunma hakkı verilmemesi, birçok davanın bu davayla gereksiz şekilde birleştirilerek davanın hacminin bu duruma getirilmesi.
Devlet sırrı belgeler
- Bazı tanıkların dinlenmesi için yasal izin gerekmesine rağmen izin alınmaksızın dinlenmeleri, ele geçirilen belgelerle ilgili arama ve soruşturma işlemlerinin kolluk görevlilerine yaptırılması suretiyle CMK’ya aykırı davranılması.
Devlet sırrı niteliğinde olduğu iddia edilen belgelerin yasaya aykırı şekilde kolluk görevlilerine incelettirilmesi ve bu devlet sırrının cumhuriyet savcısı tarafından vasıflandırmasının yapılması.
Dijital deliller
- Dijital delillerin inceleme ve çözümünün aynı kolluk görevlileri ve bilirkişilere yaptırılması ve itirazların ciddiye alınmaması.
- Önleme araması sonucu ele geçen delillerin yasal gereğine uyulmadan muhafaza altına alınması ve ardından bunların hükme esas kabul edilmesi.
- Askeri yerlerdeki aramaların CMK’daki usullere aykırı yapılması.
- Bilgisayar, bilgisayar programları ve kütüklerinde arama, kopyalama, el koyma yapılabilmesine dair, CMK’da yer alan ayrıntılı düzenlemeye aykırı davranılması. Ele geçirilen delillere kolluk tarafından ek yapıldığı iddiasının araştırılmaması.
23
Ergenekon’da 23 ayrı iddianame birleştirildi. 2008’de başlayan ve yaklaşık 5 yıl süren yargılama yapıldı. Karar 16 bin 798 sayfadan oluştu.
Nasıl bilinmez?
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 1971’li yıllarda var olduğu mahkemece kabul edilen bir örgütten, MİT, Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün haberdar olmamasının nedenlerinin makul şekilde açıklanamamasını bozma nedeni saydı.
‘Yargılama izni verilmez’
Emekli Orgeneral Başbuğ’un avukatı Fatih Mahmutoğlu: “Bundan sonra artık görevli mahkeme Anayasa Mahkemesi olacağı için bunun prosedürü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına dosyanın gönderilmesidir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bir tasarrufta bulunabilmesi için de Başbakanlık’tan izin alınması gerekir. Bu bozma gerekçeleri karşısında böyle bir iznin verilebileceği kanaatini asla taşımıyorum. Bu dava çökmüştür ve müvekkilimiz açısından da ilave bir yargılama yapılacağı kanaatini taşımamaktayım. Süreç bizim için sıkıntılı olmuştur, yargılanmamız bakımından çok ibret verici, üzüntü verici, hatta utanç vericidir.”
‘Hendeklere gömüldü’
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, davanın okyanus ötesinden büyük Türk milletini bölme tertibinin bir ürünü olduğunu belirterek, “Nasıl Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Güneydoğu’da, vatanımızın o parçasında, Sur’da, Cizre’de, Silopi’de PKK’yı hendeklere gömüyor, Yargıtay da hukuksuzluğu, haksızlığı, Türkiye’yi bölmeye yönelik tertibi hendeklere gömmüştür” dedi.
‘Bir şartla helal ediyoruz’
Davanın kritik sanıklarından, emekli albay ve tutukluyken CHP Milletvekili seçilen Dursun Çiçek: “Çektiğimiz acıların, bize yapılan işkencelerin bedelini bir şartla helal ediyoruz, milletimize helal olsun diyoruz, o şart da bu suç örgütünden milletimizin, devletimizin temizlenmesidir. Sonunda suç işleyenler cezalarını görecek. Bugün olduğu gibi sürgünlerde yaşamak zorunda kalacaklar.
AYM kararı kurtarıcı oldu
Ümraniye’deki bir gecekonduda 12 Haziran 2007’de ele geçirilen 27 el bombasıyla başlayan davanın yerel mahkeme süreci, 6 yıl 2 ay sürdü. Kararını 5 Ağustos 2013’te açıklayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, davayı Silivri Cezaevi’nde oluşturulan duruşma salonunda gördü. Kararda, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 99 yıl hapis, Tuncay Özkan, “darbeye teşebbüs suçundan” ağırlaştırılmış müebbet ve diğer suçlardan 22 yıl 6 ay hapis, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Başbuğ müebbet, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Emekli Orgeneral Hurşit Tolon müebbet, Danıştay saldırısının faili Alparslan Arslan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet, avukat Kemal Kerinçsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.
Mahkeme, Mehmet Haberal’ı 12 yıl 6 ay, Mustafa Balbay’ı 34 yıl 8 ay, Sinan Aygün’ü 13 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum ederken, diğer sanıklara da çeşitli cezalar verdi.
Bazı sanıklar, Ergenekon davasına bakan, kapatılan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararı yazmasının 7 ay sürmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Yüksek Mahkeme, sanıkların haklarının ihlal edildiğine karar verdi. Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı üzerine kaldırılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yerine başvuruları inceleyen nöbetçi mahkemeler sanıkları tahliye etti.
Şimdi ne olacak?
Bozma gerekçeleri, davaya bakacak İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilecek. Yerel mahkeme, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ilk kararında direnebileceği gibi Yargıtayın bozma gerekçeleri doğrultusunda yeni bir karar da verebilecek. 4. Ağır Ceza, bozma gerekçelerine uyarsa, özellikle İlker Başbuğ yönünden Yüce Divan yargılamasına ilişkin gerekçeler doğrultusunda Başbuğ ile ilgili dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne gönderecek. Başbuğ’un yargılanmasına ilişkin Başbakanlıktan soruşturma izni alınıp alınmaması konusu da yerel mahkemece değerlendirilecek.
‘Teşebbüs suçu’ değil
Hükümde ağırlıklı olarak “hükümete karşı suç” bölümü bulunduğundan bu konuyu da irdelediklerini söyleyen Mahkeme Başkanı Yeşil, 765 sayılı eski Türk Ceza Kanununun (TCK), 147. maddesinde düzenlenen “hükümete karşı suç”un teşebbüs suçu olarak düzenlenmediğini, maddi ve manevi cebir kullanarak hükümetin karar alma yetkisinin kısmen veya tamamen ortadan kaldırılması halinde bu suçun oluşacağını belirtti.
O gecekondu kebapçı oldu
Tarih: 12 Haziran 2007. Yer: Ümraniye Alemdağlar Mahallesi Muhtarlığı Güngör sokakta bulunan bir gecekondu. TEM Şube Müdürü ekipleri telefonla gelen bir ihbar üzerine Ümraniye’de bulunan gecekonduya gerçekleştirdikleri operasyonda 27 el bombası, TNT kalıpları ve fünyeler ele geçirdi. Bu operasyonla Ümraniye’de bulunan gecekondu 8 yıl 10 ay 21 gün sürecek olan davanın başladığı yer olarak Türkiye’nin gündemine oturdu. Asrın davası adı verilen ‘Ergenekon’un başladığı yer olarak bilinen bu gecekondu 2011 yılında ABOOOV Kebapçı olarak işletmeye açıldı.
Danıştay da bozma nedeni
Yargıtay kararında, “Özellikle Danıştay saldırısı davası ile Ergenekon davası sanıkları arasındaki hukuki ve fiili irtibatın somut delillerle ispat edilmemesi, zayıf deliller ve iddialarla dosyaların birleştirilmesi” denildi. Danıştay davası sanığı Alparslan Arslan da Ergenekon sanığı olmuş ve gizli tanık Osman Yıldırım verdiği ifadelerle davanın seyrini değiştirmişti. Mahkeme Başkanı’nın “Osmanım” diye hitap ettiği Yıldırım tanık koruma programıyla gizlendi.