'Erdoğan'ı dinlediler, kayıtları ABD'ye gönderdiler'
FETÖ çatı iddianamesinde Başbakanlık ofisine yerleştirilen dinleme cihazlarının MİT tarafından tespit edildikten sonra 10 Ocak 2012'de incelenmek için TÜBİTAK'a gönderildiği, ancak FETÖ'nün TÜBİTAK yapılanmasının bundan sonraki aşamayı yürüterek rapor tarzında sahte yazılar ile suçun üzerini örtmeye çalıştıkları iddia edildi.
Milliyet'ten Mert İnan'ın haberine göre, iddianamede eski Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri ve Teknik Büro Amiri Serhat Demir, İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürü Ali Özdoğan, İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdür Yardımcısı Sedat Zavar, İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube personeli İlker Usta ile Enes Çığcı'nın dinleme cihazlarını yerleştiren kişiler olduğu öne sürülürken, söz konusu kişilerin ‘arama, tarama faaliyeti ve jammer testi' adı altında gerçekleştirilen çalışmaları fırsat operasyonuna dönüştürdükleri, böylelikle Erdoğan'ın evi ile resmi konutuna böcek yerleştirdikleri iddia edildi.
'BİLEREK VE İSTEYEREK'
İddianamede FETÖ'ye hizmet ettikleri öne sürülen devlet görevlilerinin Erdoğan'ı bilerek ve isteyerek örgütlü olarak dinledikleri, böcek adı verilen dinleme cihazlarının Erdoğan'ın Keçiören'deki ikametgahına 25 Kasım 2011'de, Çankaya'daki resmi konuta ise 24 Kasım 2011'de yerleştirildiği vurgulandı. Erdoğan'ı dinlemekle suçlanan şahısların elde ettikleri bilgileri ABD'de yaşayan Hasan Akın isimli kişiye aktardıkları, Akın'ın ise FETÖ ile birlikte hareket ettiği iddia edildi.
'ALMANYA'YA DEYİP ABD'YE GİTTİLER'
Böcek suçuna iştirak ettiği öne sürülen devlet görevlilerine 2014 Haziran ayında operasyon yapıldığı, soruşturmanın her aşamasında FETÖ'nün soruşturmada adı geçen şahısları sahiplendiği, basın-yayın üzerinden bu kişilerin masum olduğuna dair algı operasyonu yürüttüğü, delil karartmak için sahte rapor hazırlattığı belirtildi. İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürü Ali Özdoğan ile İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdür Yardımcısı Sedat Zavar'ın örgütün emrine göre hareket ettikleri, söz konusu şahısların 2011 yılı Haziran ayında Almanya'ya gittiklerini beyan edip ABD'ye gittikleri ve Gülen ile bağlantılı Hasan Akın isimli şahıs ile buluştukları öne sürüldü.
'CİHAZLAR GİZLİCE SATIN ALINMIŞ'
İddianamede ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümü mezunu komiser Enes Çığcı'nın dinleme cihazlarını 'FETÖ'nün amacını gerçekleştirmek için Danimarka'daki Cobham Spectronic firmasından gizlice satın aldığı, LOKE III marka ses iletim cihazının İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan alındıktan sonra emniyet envanterlerinde rastlanılmadığına yer verildi. FETÖ' üyesi oldukları öne sürülen Sedat Zavar ve Serhat Demir'in 4-5 Ekim 2011 tarihlerinde Erdoğan'ın Çankaya'daki resmi konutunda keşif yaptıkları yer aldı. 24 Kasım 2011 Çankaya'daki resmi konutta böcek yerleştirdiği öne sürülen FETÖ elemanlarının kendilerine eşlik eden konut personelini salonda meşgul ettikleri, bu sırada içeride çalışma ofisinde kalan iki kişinin daha önceden Sedat Zavar'la birlikte hazırladıkları içinde dinleme cihazı bulunan üçlü prizi, mevcut üçlü prizle değiştirdikleri, dinleme cihazlarının uzaktan kumandalı olduğu için FETÖ'cüler tarafından uzaktan kumanda ile bekleme moduna geçirildiğine yer verildi.
'BİRBİRLERİNİ HİÇ GÖRMEDİLER'
Böcek skandalının ortaya çıkmasından sonra Başbakan Erdoğan'ın MİT'i görevlendirdiği 28-30 Aralık 2011 arasında MİT Bilim Teknoloji ve Teknik Uygulamalar Başkanlığı personelinden oluşan bir ekibin başbakanın oturduğu Keçiören'deki hususi ikametgâhı ile Başbakanlık resmi konutunda teknik arama çalışması yaptıkları belirtildi. Tespit edilen telsiz vericilerin elektrik şebekesinden beslendiği ifade edildi. Böcek adı verilen cihazların dinlenmek üzere TÜBİTAK'A gönderildiği ancak FETÖ TÜBİTAK yapılanmasının bundan sonraki aşamayı yürüttüğü, rapor tarzında hazırlanan yazıda, elektronik kartlardaki işlemci yazılımının okunamadığı, bir kere programlandıktan sonra tekrar geri okumaya karşı koruma mekanizması olduğuna dair yanlış bilgi verildiği öne sürüldü. İddianamede FETÖ'cülerin hazırladığı raporda, TÜBİTAK Bilgem Başkanlığı logosunun olmadığı, rutin olarak kullanılan resmi rapor formu dışında düz kağıda yazılmış bilgiden oluştuğu, düzenlenen raporun bilimsel olmadığına yer verildi. Raporu hazırlayanların birbirini hiç görmedikleri, rapora eklenen grafiklerin internetten indirilerek oluşturulduğu, sahte rapor hazırlanması ve delilin yok edilmesinde görev alanların örgütün istediği şekilde hareket ettiklerinin anlaşıldığı ifade edildi.