Erdoğan'da müdahil olacak!
Böcek davasında ara karar: Cumhurbaşkanı'nın davaya müdahil olma talebi kabul edildi.
02.01.2015 - 16:00 |
"Böcek" davasına bakan Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanlığın davaya müdahil olarak katılmasına karar verdi.
SANIKLARIN İFADELERİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofisine, başbakanlığı döneminde "böcek" olarak adlandırılan dinleme cihazı konulması davasının sanıklarından, suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde görevli polis memuru Seyit Saydam, Kasım 2011'de sanıklardan Serhat Demir'in arama-taramada kullanılan HAWK cihazını alarak, gelmesini istediğini, Söğütözü'nde arabaya binen 3 kişiyle birlikte önce AK Parti Genel Merkezine, ardından Keçiören'deki ikamete gittiklerini anlatarak, "Demir'in söylemesiyle ofislerden birine geçtim, 35-40 dakika arama tarama çalışması yaptım. Çalışmam bitince diğer ofisin kapısını açtım. Amirler ayakta duruyordu, diğer iki genç telefonun orada uğraşıyorlardı" dedi.
Saydam, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada yaptığı savunmada, böcek aramasına 2 memur, 1 amir şeklinde sanıklardan eski Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amiri Serhat Demir'in sözlü görevlendirmesiyle gidildiğini bildirdi. Saydam, şunları kaydetti:
"Ben kamera izlemedeyim. Ama ben de zaman zaman arama taramaya gittim. MS-300 ve HAWK cihazlarıyla gidiyorduk. Serhat Demir, neyi uygun görürse, onu yapardık. Serhat Demir HAWK cihazını alarak, gelmemi istedi. Cihazı alarak gittim. Söğütözü'nde 3 kişi arabaya bindi. Gençlerin elinde birer çanta vardı. Yaşlı olan öne oturdu. AK Parti Genel Merkezine gittik, orada arama çalışmasında bulunduk. Ardından ikamete gittik. İkamete gittiğimizde aramızda herhangi bir konuşma, tanışma geçmedi. İkametin zemin katında iki daire vardır. Serhat Demir'in söylemesiyle ofislerden birine geçtim, 35-40 dakika arama tarama çalışması yaptım. Çalışmam bitince diğer ofisin kapısını açtım. Amirler ayakta duruyordu, diğer iki genç telefonun orada uğraşıyorlardı. Sonra oradan ayrıldık."
Asıl görevi kamera izlemede olduğu için HAWK cihazı eğitimini almadığını belirten Saydam, arama tarama çalışması yaptığı sırada, kendisine bir memurun refakat ettiğini, dolayısıyla yalnız kalmadığını bildirdi.
Arama yaptıklarına ilişkin tutanak tutmadıklarını söyleyen Saydam, Söğütözü'nde arabaya binen kişilere ilişkin, "Ne iş yaptıkları konusunda hiçbir şey söylenmedi. İstihbarattan mı geliyorlar, MİT'ten mi, başka bir yerden mi? Çalıştığı kurumlar konusunda bilgim yoktu" dedi.
HAWK cihazı eğitimi almamasına rağmen nasıl arama tarama yaptığının sorulması üzerine Saydam, "Aşırı yüksek ses çıkarsa, Serhat Demir'e haber verecektik" ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın avukatı Ali Özkaya'nın, "Keçiören'deki diğer kişilerin yanında üçüncü bir polis memuru var mıydı?" sorusunu yanıtlayan Saydam, "Nizamiyedeki polis memuru benimle ofise geldi. Santral kısmında bir görevli vardı diye hatırlıyorum" diye konuştu.
"Akşam cihazı İstanbul'a götürdük"
Arama taramada kullanılan cihazlardan bir takım bulunduğu, bunların da Erdoğan İstanbul'da olduğu için oraya götürüldüğüne ilişkin diğer sanıkların savunmaları hatırlatılarak, "Cihaz İstanbul'daysa, Ankara'da ne arıyorlardı?" diye sorulması üzerine Saydam, "HAWK cihazı bürodaydı. İstanbul'da değildi. Tek bildiğim buydu. MS-300'ü hatırlamıyorum" dedi.
Demir "Al, gel" deyince, HAWK'ı alarak gittiğini tekrarlayan Saydam, aynı akşam cihazı İstanbul'a götürdüklerini bildirdi.
Savunmasının ardından Mahkeme Başkanı Hüseyin Karamanoğlu, dosyadaki fotoğraflar üzerinden Saydam'a Söğütözü'nde otomobile binen kişileri teşhis etmesini istedi.
Saydam, fotoğraflardan Sedat Zavar, İlker Usta ve Enes Çiğci'yi teşhis etti.
"Gülen'le görüşmedim"
Suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığında Emniyet Müdürü olan Ahmet Türer de Erdoğan'ın danışmanlarından Mücahit Arslan ile yurtdışında tanıştığını ve Başbakanlık Koruma Dairesine girmesine onun vesile olduğunu söyledi.
Sanıklardan Serhat Demir'i de doktora programı bittikten sonra, sanıklardan Zeki Bulut'a referans olarak sunduğunu aktaran Türer, onun da bunu Mehmet Yüksel'e ilettiğini ifade etti.
"Böcek konulmasıyla bir ilgimiz yok" diyen Türer, iddianamede ABD'de bulunduğu ve Fethullah Gülen'in yardımcısı olduğu kaydedilen Sinan Dursun'la irtibatı olup olmadığı soruldu.
Dursun'un Emniyet teşkilatında görev yaptıktan sonra işadamlığına başladığını kaydeden Türer, Dursun'u ABD'den tanıdığını aktardı. Türer, "Washington'da yaşayan Türklerden bir tanesi. Türklere yardımcı olan birisi. Fethullah Gülen ile görüştüğünü bilmiyorum" dedi.
Türer, Mahkeme Başkanı Hüseyin Karamanoğlu'nun, "Siz görüştünüz mü?" sorusunu, "Kendisiyle görüşmedim" diye yanıtladı.
Ne dinleme cihazını ne de bulunduğuna ilişkin tutanağı gördüğünü söyleyen Türer, sanık Demir'in bacanağı ve alt komşusu olduğunu, bu sebeple görüştüklerini ifade etti.
"Böcek bulunduğunda Demir ile Ankara'da görüştüğüne" ilişkin iddia hatırlatılan Türer, üzerine kayıtlı cep telefonlarından birini oğullarından birinin kullandığını aktararak, "Buluşmuşlar ve sinemaya gitmişler. Bu numara, benim kullandığım numara değil" dedi.
"Böcek araması yapmadık"
Sanıklardan, suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde görev yapan polis memuru Hurşit Gölbaşı ise dinleme cihazını bulmadığına yönelik iddiaları reddederek, "Kesinlikle suçlamaları kabul etmiyorum. 24-25 Kasım'dan önce zaman zaman arama taramaya gidiyordum. Keçiören ikamette sabit jammer polis noktasının oradadır. Ayın 2'sinde oraya jammer kontrolü için gittik. Böcek araması yapmadık. Ne casusluk, ne yardım etmek, ne başka türlü bir bağım, bağlantım vardır" dedi.
Duruşma, diğer sanıkların savunmalarıyla devam etti.
Haberin Devamı