Gazete Vatan Logo

Erdoğan'a mühürlü zarfta 60 soru!

Özel kurye ile gönderildi...

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, yazılı olarak dinleme kararı aldığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a üyelerden gelen ve alt başlıklarıyla sayısı 60'a ulaşan soruları dün mühürlü zarf içinde özel kurye ile gönderdi.

Muhalefet sorularında "mezara gidecek sır" denilen Dolmabahçe görüşmesine odaklanırken, AK Partili vekiller ise Genel Başkanlarına Belediye Başkanlığı, AK Parti'nin kuruluş süreci, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde "psikolojik baskı ve tehditlere" maruz kalıp kalmadığını, "özde-sözde" tartışmaları sırasında "fiili darbe endişesi yaşayıp yaşamadığını" sordu.

Erdoğan'a gönderilen yazıda komisyonun raporunun 28 Kasım'da TBMM Başkanlığı'na sunulacağı anımsatılarak, Başbakan'a "acele yanıt bekliyoruz" mesajı verildi. Komisyon Başkanı Nimet Baş, VATAN'ın sorularını yanıtlarken, tüm soruları okuduğunu ancak ortak konulara ilişkin sorular üzerinde herhangi bir tartışma yaşanmaması için bir özetlemeye ve düzeltmeye gitmediğini söyledi.

Baş, Erdoğan'dan ne zaman yanıt beklediklerinin sorulması üzerine ise, "Sayın Başbakan'ın yanıtlarının en geç Pazar gününe kadar elimize ulaşacağını umut ediyorum" dedi.
Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu üyelerinden Erdoğan'a CHP ve MHP'den 2'şer, AK Parti'den de 2 olmak üzere toplam 6 üye soru yöneltti. Muhalefet partilerine mensup üyelerden CHP'li Mehmet Şeker, Ali Rıza Öztürk ile BDP'li Sırrı Süreyya Önder ise Erdoğan'a soru sormadı.
Alt başlıklarıyla birlikte sayısı 60'a ulaşan Erdoğan'a yöneltilen sorular şöyle:

"ASKERİN PSİKOLOJİK BASKISINA MARUZ KALDINIZ MI?"

AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ ’ın Yönelttiği Sorular:

1. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğiniz zaman özellikle dönemin 1. Ordu Komutanı Mehmet Hikmet Bayar veya diğer askeri zevat size hayırlı olsun ziyaretinde bulundu mu, size yaklaşımları nasıldı?

2. Belediye Başkanlığı döneminizde 1. Ordu Komutanlığı yapan Mehmet Hikmet Bayar, Hikmet Köksal, Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Atilla Ateş tarafından belediye faaliyetleri çerçevesinde doğrudan veya dolaylı olarak mesaj, psikolojik baskı veya tehditler aldınız mı?

3. 28 Şubat postmodern darbesi sürecinde yapıldığı kesinleşen fişleme ve takibat uygulamaları kapsamında doğrudan size ve ailenize yönelik -tehdit vs. dahil- olumsuz durumlarla karşılaştınız mı?

4. Okuduğunuz bir şiirden dolayı hapse girdiniz. Yaşadığınız o süreç içerisinde görülen davalara hukuk dışı müdahaleler yapıldığı bugün ortaya çıkmış bulunmaktadır. Siz o dönemde böyle bir şey hissettiniz mi?

5. Cezaevinde bulunduğunuz süre içinde, tutuklu bulunma hali dışında, özellikle askeri bürokratlar tarafından şahsınıza özel olumsuz uygulamalara tabi tutuldunuz mu?

6. Ak Parti’yi kurduktan ve Başbakan olduktan sonraki süreçte özellikle de İ. Hakkı Karadayı ve Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun Genelkurmay Başkanı olduğu dönemlerde girdiğiniz MGK toplantılarında veya daha farklı ortamlarda Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi üzerinden psikolojik baskı veya telkinlere maruz kaldınız mı?

7. Başbakan olduktan sonra gerek sivil, gerekse askeri bürokrasi tarafından sağlıklı bir bilgi paylaşımı veya bilgilendirme yapıldı mı?

8. Eski milletvekili ve özel kalem müdürünüz Turhan Çömez’in demokrasi dışı ve karşıtı güçlere hizmet eden biri olduğunu ilk kez ne zaman tespit ettiniz ve neler hissettiniz?

9. 2007 senesinde yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Ak Parti içerisinden bir adayın çıkarılması için gösterdiğiniz dik duruşa parti içerisinden veya etrafınızdan karşı çıkanlar oldu mu?

10. Milletvekillerinin özgür iradeleri ile oy vermelerini engellemek için parti genel merkezlerinde kilitli tutulduğu bir ortamda Cumhurbaşkanlığı seçimi için Ak Parti milletvekillerine de baskılar yapıldı mı?

11.Darbeci bir zihniyetin Türk ordusunun geneline hakim olduğunu düşünüyor musunuz?

12. Darbe yapma yanlısı grupların ordu içerisinde halen var olduğunu ve fırsatını buldukları anda bundan geri durmayacaklarını düşünüyor musunuz? Yoksa darbeci geleneğin son bulduğunu mu düşünüyorsunuz?

13 .Darbelerin oluşması noktasında, başta siyasiler olmak üzere, sivillerin rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?

ÖZDE-SÖZDE TARTIŞMALARINDA FİİLİ DARBE ENDİŞESİ YAŞADINIZ MI?

Kayseri Milletvekili ve 28 Şubat 1997 27 Nisan 2007 Askeri Müdahalelerini Araştırma Alt Komisyonu Başkanı Yaşar Karayel ’in Yönelttiği Sorular:

1. İmam Hatip Lisesi ve üniversite öğrenciliği döneminizde hayatınızda darbeler sizi nasıl ve ne kadar etkiledi?

2. Beyoğlu Belediye Başkanlığı adaylığınız ve milletvekili adaylığında yaşadığınız sosyal ve idari yönden zorluklar yaşadınız mı? O dönemde idari ve yargısal yönden baskı gördünüz mü?

3. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilmenizle birlikte sizin açınızdan yaşadığınız en büyük zorluk ne olmuştu? Devir teslim anından itibaren Merkezi Hükümet ve İstanbul Valiliğinin herhangi bir baskısı oldu mu? Eğer olduysa bunlar nasıl olmuştur?

4. Pınarhisar Cezaevindeki günlerinizde neler yaşadınız?

5. İçinde bulunduğunuz ve fikriyatını benimsediğiniz partiler art arda Anayasa Mahkemesi tarafından “laikliğe aykırı tutum ve beyanların odağı” olmak gerekçesiyle kapatıldı. Sizce bu kapatma kararları ülkemiz siyasal yaşamını nasıl etkilemiştir?

6. FP'nin olağan genel kurulunda “yenilikçiler” olarak adlandırılan hareketin liderliğini yaptınız. Sayın Abdullah Gül’ün adaylığını desteklediniz. Bu oluşum sizleri yeni bir parti kurmaya yöneltti. AK Parti’nin kuruluş sürecinde size yapılan baskılar ve yine size çıkarılan zorluklar neler olmuştu?

7. AK Parti’nin kuruluş sürecinde siyasi yasaklı olduğunuz için siz aslında kurduğunuz bir partinin resmi olarak kuruculuğundan ve genel başkanlığından yasaklı oldunuz ve seçimlerde aday olamadınız. Ak Parti’nin büyük seçim başarısından sonra, dönemin CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal’la görüşerek yasakların kalkmasını sağladınız. Bütün bu gelişmeleri yaşayan bir siyasetçi olarak Türk demokrasisinin geçtiği bu olağanüstü dönemi değerlendirir misiniz?

8. Bugün darbelerin araştırılması, yargılanması ve demokratikleşme adına yapılanlar hakkında düşünceleriniz nelerdir?

9. Türkiye’deki darbe süreçlerini yaşayarak bu günlere geldiniz. Mağdur oldunuz, hapis yattınız... Bütün bu tecrübelerinizle darbe dönemleri ve darbe girişimlerini ve ülkemizde bu tarz darbelere neden olan anlayışı nasıl değerlendiriyorsunuz?

10. Türkiye’de iktidardayken kapatma davalarını ve siyasi yasaklamaları yaşayan biri olarak bu dönemde asker ve sivil bürokrasinin size herhangi bir baskı veya tehdidi oldu mu? Özellikle 11. Cumhurbaşkanlığı seçimleri döneminde “özde ve sözde” tartışmaları ve yayınlanan bildiriler oldu. Bütün bunlar yaşanırken siz fiili bir darbe endişesi yaşadınız mı?

11. Türkiye’de darbe ve demokrasiye müdahale dönemleri aynı zamanda ülke ekonomi sininde çöktüğü dönemler olmuştur. Bu dönemlerde sermaye çevreleri, finans ve medya sektörü her nedense büyük kazanımlar elde ediyorlar. AK Parti’nin kapatılması davası ve Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki 367 tartışmaları yaşanırken sermaye, finans ve medya patronlarının beklentilerine rağmen 27 Nisan e-bildirisi taraftar ve karşılık bulmadı. Bu durumu nasıl başardınız?

12. 27 Nisan e-bildirisini bir müdahale olarak değerlendirmediniz. Bu açıklama 367 kararının verileceği günlerde yapıldı. 27 Nisan e-bildirisini bu süreçte yargıya bir baskı olarak gördünüz mü? E-bildiri gibi devlet memurları tarafından yapılan bu tip beyan ve açıklamalar sizce bir kurum adına yapılabilir mi? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

"E-MUHTIRA İLE OYLARINIZ YÜZDE 10 ARTTI MI?"

CHP'li Ahmet Toptaş'ın soruları:
1. Hükümete karşı bir tutum içinde olduğunu bildiğiniz Yaşar Büyükanıt hakkında bir soruşturma başlattınız mı?

2. e-muhtıradan sonra 5 Mayıs günü Dolmabahçe Sarayı’nda 2 saat 15 dakika süren bir görüşmede Yaşar Büyükanıt ile neleri konuştunuz?

3. Görüşme de tutanak tutuldu mu?

4. Tutanak tutulmamış ise bu devlet geleneğine uygun mudur?

5. Dolmabahçe görüşmesinin kendi deyiminizle mezara kadar gidecek sır olduğunu söylüyorsunuz.e-muhtıra veren bir Genelkurmay Başkanı ile bir Başbakan’ın mezara kadar gidecek sırları olabilir mi?

6. Bu görüşmede yeni bir sürecin,birlikte planladığınız, hatta e-muhtıranın da danışıklı olduğu yolundaki toplumsal kaygıların giderilmesi için bir açıklama yapma gereği duydunuz mu?

7. e-muhtıra veren bir Genelkurmay Başkanı’na ‘‘‘ üstün hizmet madalyası’’’ verilmesinin gerekçesi nedir?

8. e-muhtıranın danışıklı olarak hazırlandığı kuşkusu taşıyan kesimlerin, muhtıracıya üstün hizmet madalyası verilmesi karşısında haklılık paylarının yükseldiği konusunda bir fikriniz var mıdır?

9. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ‘‘‘e-muhtıra sonucunda oylarımız yüzde 10 civarında artmıştır’’’ sözlerine katılıyor musunuz?

10. 28 Şubat sürecindeki yapılan uygulamalarla bir çok mağdurlar yaratıldığı, bunu sizin de bir çok konuşmanızda dile getirdiğinizi biliyoruz. 28 Şubat sürecindeki soruşturma ve kovuşturmalarla bugün yaşanan yönetim ve yargı süreçleri arasında bir benzerlik görüldüğü kamuoyunun bir kesiminde dile getirilmekte, yeni mağduriyetlerin yaratıldığı da izlenmektedir. Yeni mağduriyetlerindeki şikayetler hakkında neler düşünüyorsunuz?

"DARBE GİRİŞİMLERİNE KARŞI KOYMANIZI ENGELLEYEN KORKULAR NELER?"

İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin Yönelttiği Sorular:

1. 27 Nisan e- muhtırası verildikten sonra hükümet olarak buna karşı çıktınız. 2007 seçimlerine, e- muhtırayla beraber siyaseten mağdur olduğunuzu, bu yüzden tek başına güçlü bir iktidar olmanız gerektiğini halka söyleyerek yüzde 47 oy aldınız. 2011 seçimlerinde ise 27 Nisan e- muhtırasının olmadığını söylediniz, bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsunuz? Halka muhtıra sonucu mağdur olduğunuzu söyleyip oy istemenizi nasıl açıklıyorsunuz?

2. Dolmabahçe görüşmesinden sonra TSK mensuplarına yönelik operasyonlar yapıldı. Bu görüşmelerde neler konuşuldu? O zaman ki Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'la yaptığınız görüşmenin mezara kadar gideceğini söylediniz, süreci yakından ilgilendiren böylesi önemli bir konunun toplumun bilgisine sunulması ve bu konuda şeffaf davranılması daha doğru bir davranış olmaz mı? Bu konuya açıklık getirmeyi ne zaman düşünüyorsunuz?

3. 2003-2004 yılında gerek MİT gerekse diğer devlet kurumlarının aracılığı ile askerlerin darbe teşebbüsü içinde olduğuna dair bilgi sahibi olmanıza rağmen neden bu teşebbüse karşı bir hareket içinde olmadınız? O gün sizi bu darbe veya muhtıra teşebbüsüne karşı koymak için bir girişimde bulunmanızı engelleyen korkular nelerdi?

4. Danışmanınız Cüneyt Zapsu, Amerikalılara; "Bu adam dürüst bir adam. Kendi inançlarına sahip ve bu inançlarında samimi. Lütfen şunu yapmaya çalışın, bu adamdan yararlanın. Çünkü bu kişinin çok itibarı var, hem kendi inançları nedeniyle Müslüman dünyasında, hem de Batı tipi demokrasiye inanıyor. Bence onu devirmeye çalışmak, delikten aşağı koymak yerine onu kullanın... Burada ve Avrupa'da bundan yararlanmalısınız" dediği doğru mudur? Bu sürecin sonunda ABD ile ilişkilerinizi nasıl sürdürdünüz?

5. 28 Şubat sonrası AKP’ nin ortaya çıkışı ve 27 Nisan e -muhtıra sonrası yükselişi arasında birçok bağlantı yapılıyor. Siz böyle bir bağlantı olduğunu düşünüyor musunuz? AKP 28 Şubat sürecinden nasıl yararlandı?

6. 28 Şubat sürecini Fethullah Gülen; "Asker anayasal yetkisini kullandı" ,”asker iyi niyetlidir” söylemleriyle desteklemişti, aynı dönemde Zaman gazetesi “hayırlı olsun” manşetiyle yayımlandı. Bütün bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

7. 1976 yılında MSP Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanlığı'na ve aynı yıl MSP İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı'na seçildiniz 1980 yılına kadar bu görevi sürdürdünüz. Siyasetin içinde yer alan neredeyse herkesin yargılandığı, işkenceden geçtiği 1980 döneminde sizin darbenin şiddetine maruz kalmamanızın sebebi nedir? 1980 darbesi milli görüşçüleri ne derecede etkilemiştir? 1980 döneminde çeşitli kuruluşlarda üst düzey yöneticilik yaptınız, bunlar hangi kuruluş ya da şirketlerdir?

8. 12 Eylül'ün yıl dönümünde bir konuşma yaptınız ve cuntanın idam ettirdiği Erdal Eren, Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu’nu anarak göz yaşı döktünüz, aradan çok zaman geçmeden idamın serbestleşmesi konusunu tüm dünya kamuoyu önünde dile getirdiniz, bu iki davranış arasında büyük bir çelişki yok mu? 12 Eylül cuntasının idamla aldığı canlar yeterli değil mi?

9.12 Eylül Askeri darbesinin Kenan Evrenin yargılanmasıyla gerçekten aydınlatılacağını ve sorumlularının cezalarını alacağına inanıyor musunuz?

10. 28 Şubat yargılamaları sürecinde onlarca asker, subay yargılanmak üzere cezaevlerine koyuldu, aynı hassasiyeti binlerce kişinin, ailenin mağdur olduğu 12 Eylül askeri darbesinin yargılanması sürecinde gösterilmemesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

"DOLMABAHÇE GÖRÜŞMELERİYLE ASKERLERE YÖNELİK OPERASYONLAR ARASINDA İLİŞKİ VAR MI?"

MHP'li Özcan Yeniçeri'nin soruları:

1. 27 Nisan elektronik tehdidini hükümetiniz nasıl anlamlandırmıştır?

2. 27 Nisan eğer muhtıra ya da tehdit olarak algılandıysa, 27 Nisan Muhtırasını verenler hakkında hangi işlemleri yapılmıştır?

3. Eğer 27 Nisan bildirisi Yaşar Büyükanıt’ın ifade ettiği gibi laiklik bildirisi hassasiyeti olarak algılanmışsa o zaman Hükümet sözcüsü bu bildiriye karşı bu kadar sert tepki göstermesinin nedeni nedir?

4. Dolmabahçe görüşmesiyle, 27 Nisan bildirisi arasında bir ilişki var mıdır?

5. Dolmabahçe’de “laiklik hassasiyeti” bildirisini bizzat yazdığını söyleyen, Yaşar Büyükanıt’la ne konuşulmuştur?

6. Ne müzakere edilmiştir?

7. Dolmabahçe de bir mutabakat söz konusu olmuş mudur?

8. Dolmabahçe görüşmelerinin ardından Askerlere yönelik büyük bir tutuklama operasyonu gelmiştir. Dolmabahçe görüşmeleriyle askerlere yönelik operasyon arasında bir ilişki var mıdır?

9. 2002 yılından sonra hükümetinize karşı sayısız darbe planı yapıldığı iddia edilmiştir. Hükümetiniz karar alırken ya da karar verirken bu planların etkisi olmuş mudur?

"DOLMABAHÇEYİ KİŞİSEL SIR OLARAK SAKLAMA HAKKINIZ VAR MI?"

MHP'li Atilla Kaya'nın soruları:

1. 2003 yılında, bugün yargı konusu olan (Ergenekon vs.) müdahale girişimleri iddialarının önünüze geldiği basında yer aldı. Sizde yalanlamadınız. Başbakan olarak gereğini neden yapmadınız?

2. Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı olarak; Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanı ile Dolmabahçe Sarayı’nda bir görüşme yaptınız. Siz bu görüşmenin içeriğinin kendinizle birlikte mezara gideceğini beyan ettiniz. Genelkurmay Başkanı’da bu durumu teyid etmiştir. Her ikiniz de makamlarınızı temsilen yaptığınız görüşmenin içeriğini, konumlarınızla ilgisizmiş gibi değerlendirip kişisel sırmışcasına kendinize saklamaya hakkınız olduğuna inanıyor musunuz? Yoksa, böyle düşünmemekle birlikte, bu sonucu göze almak zorunda olduğunuzu mu düşünüyor sunuz? Eğer böyle düşünmüyorsanız bu görüşmenin içeriğini açıklar mısınız?

3. 27 Nisan e-muhtırası metni içerisinde “Bu durum, TSK tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, TSK yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir” şeklinde içinde yaptırım ifadesi bulunan bir metne, neden muhtıra değil dediniz? Bu ifadeleri bir müdahale olarak görmüyorsanız, nasıl değerlendiriyor sunuz?

4. Şevket Kazan’ın, İnsan Hakları Komisyonu önünde “28 Şubat müdahalesi Recep Tayyip Erdoğan’ın önünü açan bir darbedir” yorumuna ne diyorsunuz?

5. 1995-1997 yılları arasında ABD yetkilileri ile hem ülke içinde hem ülke dışında görüşmeleriniz olmuş mudur?

Haberin Devamı