Gazete Vatan Logo

Erdoğan Köşk'e Gül Başbakanlık'a

Türkiye'de şimdi en heyecanlı siyasi tartışma, "Cumhurbaşkanlığı seçimi" üzerine... Gözler tabii ki Başbakan Erdoğan'da... Ancak Başbakan bu konuda hiçbir şekilde renk vermemeye özen gösteriyor

Türkiye'nin gündemi uzun zamandan beri 2007 yılı Mayıs ayında yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlenmiş durumda. 2006'nın bütün siyasi hesapları 2007 Mayısı'na göre biçimlendiriliyor. Ankara'da hemen her siyasi sohbetin, siyasi kulisin ana konusu bu.

2006 sonbaharında erken seçim olacak mı, olmayacak mı? Cumhurbaşkanlığı seçimine nasıl bir siyasi tabloda girilecek?

En çok merak edilen soru ise şu: Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olacak mı olmayacak mı?

Bu konuda spekülasyon çok. Fakat Erdoğan renk vermemeye özen gösteriyor. Onun değişik zamanlarda yaptığı muğlak açıklamalarına dayanılarak tahmin yürütülüyor. Zaman zaman "Kesin olacak" deniyor, zaman zaman da "Hayır. Erdoğan ülkeyi germek istemez. Onun için de kamuoyunda kabul görecek, makul, liberal bir AKP'liyi Çankaya'ya gönderecek, Cumhurbaşkanlığı'nın yetkilerini daraltıp kendisi Genel Başkan ve Başbakan olarak partisinin başında kalacak" görüşü ağırlık kazanıyor. Erdoğan'ın gerçekten ne yapmak istediğini ise en yakınındaki isimler bile net olarak bilmiyor. Sadece akıl yürütülüyor.

Türkiye bu heyecanlı tartışmayı, "olacak mı, olmayacak mı" türünden akıl yürütmeleri 1989 yılında Kenan Evren'in görev süresinin sonuna yaklaşıldığında da yaşamıştı. O zaman da Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanı olup olamayacağı çok tartışılmıştı. Özal da tıpkı Erdoğan gibi baştan renk vermemiş ama zaman geldiğinde "Evet aday benim" demişti.

Dalgalanma yaratır mı?
Muhalefetin "Yüzde 35'le cumhurbaşkanı olunur mu?" eleştirilerine, kamuoyundan gelen sert tepkilere de Demirel'in DYP'si ile İnönü'nün SHP'sinin "indiririz" tehditlerine de hiç aldırmadan cumhurbaşkanı seçilmiş, Çankaya Köşkü'ne yerleşmişti. Nisan 2003'te ölünceye kadar da kimse indirmeye yeltenmediği gibi, "alışamadık" diyenler bile fazlasıyla alışmıştı Özal'ın cumhurbaşkanlığına.

Özal'ın ölümünün ardından ise "Yüzde 36 oyla cumhurbaşkanı olunmaz" diyen Demirel, partisinin oy oranının yüzde 27 olmasına rağmen Köşk'ün yeni sahibi olmakta beis görmemişti.

O nedenle bugün de hiç kuşku yok ki Tayyip Erdoğan'ın gönlünde yatan makam Çankaya Köşkü'dür. Ki, işin matematiğine bakıldığında Erdoğan'ın işi, Özal'dan da Demirel'den de daha kolay. Özal 283 milletvekiline sahip partisinin 263 oyu ile, Demirel de 178 DYP milletvekilinin oyu ve koalisyon ortağı SHP'nin kısmi desteği ile üçüncü turda 244 oy alarak cumhurbaşkanı seçilmişlerdi. Bugün Meclis'te 357 sandalyeye sahip AKP'nin Erdoğan'ı cumhurbaşkanı seçebilme konusunda hiçbir zorluğu olmaz.

Partinin içinde bazı sıkıntılar olur mu? Olabilir ama ne Erdoğan'ın seçimini zora sokar ne de parti bütünlüğünü sakatlayacak ölçüde bir dalgalanma yaratır.

1950 formülü
Özetle Erdoğan'ın da Abdullah Gül başta olmak üzere AKP önde gelenlerinin de kafasından ve gönlünden geçen model, 1950'de Demokrat Parti'nin hayata geçirdiği, Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Adnan Menderes Başbakan formülü.

Bugün açıkça dillendirilmese de iktidar partisinin zirvesinde, gönüllerdeki ve kafalardaki formül bu. Yani Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olarak Çankaya Köşkü'ne çıkması, Abdullah Gül'ün de AKP Genel Başkanı ve Başbakan olması...

Gül ekibi 'Erdoğan olmalı' diyor
AKP içinde Gül'e yakın bazı etkili isimlerle Erdoğan yönetiminde umdukları mevkileri elde edemeyen bazı milletvekillerine göre 2007'de Sezer'den boşalacak Cumhurbaşkanlığı makamının alternatifsiz tek adayı var: Tayyip Erdoğan... Bu gruptaki vekillerin söylediklerinin özeti şu: "Celal Bayar, Turgut Özal ve Süleyman Demirel nasıl cumhurbaşkanı oldularsa Tayyip Bey de 2007 Mayısı'n da cumhurbaşkanı olmalı. Bunun önünde hiçbir hukuki ve siyasi engel yok. Olamaz da. Tayyip Bey'in cumhurbaşkanlığı hem ülkenin önünün açılması bakımından önemli, hem de demokratik sistemin gerçekten demokratik biçimde sağlıklı işlediğinin görülmesi bakımından önem taşıyor.
Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesi, partinin ve hükümetin başından ayrılmasının AKP açısından bir zaafiyet yaratması, bir iç kargaşa doğması da söz konusu olamaz. Yerinin nasıl dolacağı zaten bellidir. Gül'ün genel başkan ve başbakanlığına hiç kimsenin itirazı olmaz." Bugüne kadar görüş açıklamamış olmakla birlikte muhtemelen Gül'ün de buna itirazı yoktur.

Erdoğan 'Köşk'e çıkmamalı' diyenler
İkinci görüş, Erdoğan'nın aday olmaması, parti içinden saygın, kamuoyunun da güvenini kazanabilecek bir ismin cumhurbaşkanı seçilmesi. AKP içinde iki farklı kanat bu görüşü taşıyor. Birincisi, Erdoğan'ın adaylığının ülkede gerilim yaratabileceğinden, sistemi, rejimi zorlayacağından endişe edenler.

İkinci grup ise, Erdoğan'ın Köşk'e çıkmasıyla parti içinde etkinliğini ve gücünü kaybetme kaygısı taşıyan, ekip değişimi sırasında telef olabileceğini düşünenler...

Bu konuyu Erdoğan'ın çok yakın çevresinde bulunun önemli bir isimle konuştuk. Bu etkili isim, "Erdoğan Cumhurbaşkanı, Gül Başbakan" biçiminde özetlenen ideal formüle şiddetle itiraz ediyor. "Hayır, ideal formül bir üçüncü ismin Çankaya'ya çıkmasıdır" diyor ve şu görüşleri savunuyor: "Tayyip Bey'in şu ana kadar Gül de dahil hiç kimseyle cumhurbaşkanlığı meselesini konuştuğunu zannetmiyorum. Tahminim kendisi aday olmayacak. Bir dönem daha partinin ve hükümetin başında kalarak ülkeye hizmet etmeyi düşünecektir. Tayyip Bey'in belirli idealleri, hedefleri var. Örneğin bugün 4.500 dolara yaklaştırdığı kişi başına milli geliri 10 bin dolar sevciyesine çıkarmak, işsizliği asgari ölçülere düşürmek, demokrasi ve insan hakları standardını AB seviyesine yükseltmek, gerçek demokrasiyi yerleştirmek ve AB yolunda önemli mesafeler almak. Bunu icranın başında kalarak gerçekleştirecek. Bunları yaparak tarihe geçecek. Onun için ideal plan, hem AKP'nin hem kamuoyunun yadırgamayacağı, devlet organlarının güven duyacağı bir üçüncü ismi cumhurbaşkanlığına aday gösterecektir. Abdullah Gül'ün de farklı düşüneceğini sanmıyorum..."

Evet, AKP içinde ve Erdoğan'ın yakın çevresinde farklı görüşler var. Peki Erdoğan ne yapacak? Olacak mı olmayacak mı?

En yakınındakilere dahi net kararını söylemiş değil Erdoğan. Muhtemelen kendi kafasında da henüz bir netlik yok. Gönlünden elbette Cumhurbaşkanı olmak geçiyor. Ama önünde daha 16 ay var. Bu süre içinde gerekli değerlendirmeleri yapacak. O gün geldiğinde, yani 2007 Nisanı'nda şartları uygun görürse aday olur ve seçilir de...

Peki matematiksel bir sıkıntı olabilir mi?
Hayır, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilebilmesinde matematiksel açıdan hiçbir sıkıntı gözükmüyor. Ancak siyasette bazı konuları salt matematikle değerlendirmek çoğu zaman yanıltıcı olabiliyor. Matematiksel yeterlilik her zaman siyasal yeterliliği beraberinde getirmeyebiliyor. Ki konu, cumhurbaşkanlığı gibi devletin zirvesini ilgilendiriyorsa...

Öyle ya Cumhurbaşkanı, devletin başı olarak Cumhuriyetin ve milletin birliğini temsil edecek. Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmalarını gözetecek.

O nedenle de cumhurbaşkanlığı seçiminde parlamentodaki matematiksel çoğunluğun yanı sıra "kamuoyunun yeterli kabulü" de gerekiyor. O da yetmiyor. Devlet organlarının reaksiyonu da kuşkusuz dikkate alınacak. Elbette Tayyip Erdoğan da nihai kararını vermeden önce bir durum değerlendirmesi yapacak ve matematik dışı faktörleri değerlendirecek. Cumhurbaşkanı adaylığının ülkenin ve rejimin geleceğini nasıl etkileyeceğini, geride bırakacağı partisinin akibetinin ne olacağını tartacak. Erdoğan Cumhurbaşkanı olmalı mı, olmamalı mı noktasında yakın çevresinde ve partisi içinde de farklı görüşler var.

Yarın
* Erdoğan Cumhurbaşkanı Gül Başbakan formülü AKP'de bölünmeye yol açar mı?

* 2007 sonbaharında AKP Gül'ün liderliğinde seçime girecek. Erdoğan'sız AKP seçimi kazanabilir mi?

Haberin Devamı