‘En kötü senaryo tek başına AKP iktidarı’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, VATAN ve Milliyet gazeteleriyle yemekte bir araya gelerek yaklaşan 7 Haziran seçimleriyle ilgili değerlendirmelerini paylaştı. 21 Mayıs’ta açıklayacakları sürpriz projelerine iişkin detay vermeyen Kılıçdaroğlu, bunların ‘ekonomik’ olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:

“(Ak Parti 276’yı bulamasa ne olur? sorusu üzerine) Demirel’in güzel bir lafı var, ‘Demokrasilerde çare tükenmez’. Türkiye’nin hükümetsiz kalması gibi bir tablonun ortaya çıkacağını düşünmüyorum. Bir şekilde çözülecek. (Erdoğan’ı kastederek) Başkanlığı gerçekleştirmek için elinden gelen her çabayı başladı göstermeye, o dönemde de yapacaktır. AKP’nin başkanlık sistemini getirme şansı yok. Binali Yıldırım ‘Azınlık hükümeti kurarız’ dedi. Azınlık hükümetine kim destek verecek?”

“Türkiye için en kötü senaryo AKP’nin tek başına iktidar olduğu senaryodur. Türkiye’yi felakete sürüklemek istiyorsanız, AKP’yi tek başına iktidara getirirsiniz. Bütün vatandaşların bilmesi lazım. 13 yıllık tecrübe, bize bunu gösteriyor. AKP’nin devleti ele geçirme dışında hiçbir politikası yok.”

“Cumhurbaşkanı ‘Ekonomi üç yıldır patinaj yapıyor’ diyor. Bu üç yılın iki yılında o var. Ekonomi patinaj yapıyorsa sorumlusu CHP mi? Sıcak para olduğu sürece bunlar var. Sıcak para olmadığı sürece AKP yok. Tek kurtuluşları bol miktarda sıcak paranın oluşuydu. Onu avantaja dönüştürebilirlerdi, bu bolluk böyle devam edecek diye düşündüler, bu tabloya geldik. Ekonomik olarak zorlandılar, zorlandıkça toplum üzerindeki baskı da artıyor. Hukuku yok ediyorlar. Kendi iktidarlarını sürekli kılmanın yollarını arıyorlar.”

“(İktidar sözcülerinin artan dini söylemine ilişkin olarak) Kaybettiğini görüyor. Elinde son bir silah kaldı. O da din. Dini kullanarak iktidarda kalmak istiyor. Onun ticaretini yapıyorlar. Bu seçimlerde karşılık bulacağını sanmıyorum. Daha önceki seçimlerde kendisine karşı çıkan kurumlar olduğunu söylüyordu. Bazen ordu, bazen üniversiteler diyordu. Şimdi hiçbir organ yok. Vatandaş ekonomik olarak geriye gidiyorsa, borç batağına giriyorsa hiçbir unsur onu etkilemez. Birilerini cezalandırma ihtiyacı hisseder. O da görüyor ki ayaklarının altından birşeyler kayıyor. İzmir’de görüyor, stad tutuyorlar, dolmuyor. Van’da da aynı tablo.”

“HDP, Kürt sorununun çözümünde gündemin birinci maddesine yüzde 10 seçim barajını koyabilirdi... Bizden belirgin oy kaymaz. CHP yardım kuruluşu değil...”

“Yüzde 10 barajını kaldıralım dedim. İktidar yanaşmadı. Yüzde 9 oy alan bir partinin meclise gelmemesi demokrasi ayıbıdır. Yüzde 1 oy alan partinin en azından genel başkanı parlamentoya gelmeli. İfade özgürlüğünü sokakta kullanması yerine hem parlamentoda, hem sokakta kullanması, demokrasinin derinleşmesine katkı verir. HDP daha samimi davranabilirdi. Kürt sorununun çözümü konusunda gündemin birinci maddesine yüzde 10 seçim barajını koyabilirdi. (HDP barajı geçmezse karışıklık olur mu? sorusu üzerine) Bir kargaşa beklemiyorum. Bir yasa uygulanıyor. Kurallar belli. Kendileri de bu kuralları tercih ettiler, sonucunu kabul etmek zorundalar. Bize gelen anketlerde HDP’nin barajı aşacağı görülüyor. CHP’den belirgin bir oy kayması olmayacak. CHP, bir yardım kuruluşu değil. Herkes izlediği politikanın sonucuna katlansın. Çözüm süreci güvensizlik üzerine inşa edildi. Bu sorunu çözmek için 4 temel kural olmalı. Samimi ve dürüst olacaksın. Gizli, kişisel ajandan olmayacak. Millete hesabını veremeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz. Halka ve ana muhalefete bilgi vereceksiniz. CHP iktidarında 4 ana kural içinde çözümün adresi parlamento olacak. Parlamento dışında çözüm aramak doğru değil. Süreç kesilmeyecek. Bu sorunu bizim dışımızda hiçbir parti çözemez.”