'Eğer bu boyutta bir saldırı...'
Başbakan gündeme ilişkin bir konuşma yaptı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı’nda, ağaç, çevre, park hassasiyetini kendisine perde yaparak başlatılan eylemlerin, Türkiye’nin ekonomisini, demokrasisini, çözüm sürecini, yani istikbalini hedef almasına rağmen, milletin ferasetiyle ve hayır duası ile maddi bazı zararların ötesinde, ülkenin geleceğini karartamadığını belirterek, "En güzel, en başarılı sınavı ise hiç kuşkusuz Türkiye ekonomisi vermiştir. Eğer bu boyutta bir saldırı, 10,5 yıl önce gerçekleşmiş olsaydı, inanın, Türkiye ekonomisi bundan çok derinden etkilenir, çok ağır kayıplar verir, millete çok ağır faturalar ve bedeller yüklenirdi" dedi.
Başbakan Erdoğan, Haziran ayı ’Millete Hizmet Yolunda’ konuşmasında Gezi Parkı olaylarıyla ilgili değerlendirmeler yaptı. Mayıs ayının Cumhuriyet tarihinin en parlak, her açıdan en başarılı sonuçların elde edildiği, ilkbaharla birlikte Türkiye’de umutların çok farklı şekilde filizlendiği, boy verdiği bir ay olduğunu hatırlatan Erdoğan, Mayıs ayı içinde, Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarıyla ilgili önemli adımlar atıldığını, İstanbul’a inşa edilecek 3. Havalimanı ile ilgili ihaleyi gerçekleştirdiklerini, devlet hazinesinden hiçbir harcama yapmadan tam tersine 25 yıllık kira karşılığı Hazineye 36 milyar dolarlık gelir getirecek bu havalimanının startını verdiklerini söyledi. Aynı ay içinde, 2,5 milyar dolara mal olacak 3. Köprünün temelini attıklarını, Sinop’ta 22 milyar dolara mal olacak İkinci Nükleer Enerji Santrali kurmak için Japonya ile ön anlaşmaları gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, yine bu Mayıs ayı içinde, Uluslararası Para Fonuna olan borcun son taksidini ödediklerini, 10,5 yıl önce 23,5 milyar dolar olarak aldıkları borcu sıfırladıklarını anlattı. 2013 yılının Mayıs ayında, Merkez Bankası’nın rezervlerinin rekor kırdığını, gösterge faiz tarihinin en düşük seviyesine gerilediğini, kredi derecelendirme kuruluşlarının arka arkaya Türkiye’nin notunu artırdığını belirten Erdoğan, ekonomideki bu güzel gelişmelere ek olarak, Çözüm Süreci’nin de kararlılıkla ilerlediğini, artık dağlardan acı haberler gelmediğini hatırlattı. Erdoğan şunları söyledi:
"İşte tam da böyle bir ortamda, umutların büyüdüğü, Türkiye’nin başarılarına başarılar eklediği, rekorların kırıldığı bir dönemde, malumunuz, Taksim Gezi Parkı’nda bazı eylemler başlatıldı. Konuşmamın en başında, Taksim Gezi Parkı’nda, tamamen yanlış bilgilendirme neticesinde, samimi olarak ağaç ve çevre eylemi yapan vatandaşlarımı tenzih ediyorum. Ancak, bu samimi vatandaşlarımızın dışında kalan eylemciler, Türkiye’nin en parlak ayını yaşadığı bir dönemde, maalesef çok büyük bir tertibin, çok büyük bir senaryonun parçası oldular ve kendi ülkelerini hedef alan saldırıda, bilerek ya da bilmeyerek aktör olarak kullanıldılar. Şunu hepinize büyük bir rahatlıkla ifade etmek isterim. Gezi Parkı’nda, ağaç, çevre, park hassasiyetini kendisine perde yaparak başlatılan eylemler, ekonomimizi, demokrasimizi, çözüm sürecini, yani istikbalimizi hedef almasına rağmen, milletimizin ferasetiyle, milletimizin bizlere olan desteği ve hayır duası ile maddi bazı zararların ötesinde, geleceğimizi karartamamıştır. Türkiye demokrasisi bu olaylar karşısında ciddi bir sınamadan geçmiş; demokrasimiz bu sınavı başarıyla atlatmıştır. Çözüm Süreci de, bu tertiplerden etkilenmemiş; milletimizin sağduyusu sayesinde, kardeşliğimiz güç kazanmaya devam etmiştir. En güzel, en başarılı sınavı ise hiç kuşkusuz Türkiye ekonomisi vermiştir. Eğer bu boyutta bir saldırı, 10,5 yıl önce gerçekleşmiş olsaydı, inanın, Türkiye ekonomisi bundan çok derinden etkilenir, çok ağır kayıplar verir, millete çok ağır faturalar ve bedeller yüklenirdi. Ancak, 10,5 yıl boyunca ekonomide yaptığımız yapısal reformlar sayesinde, Türkiye ekonomisi bu saldırılara karşı başarılı bir direnç göstermiştir. Türkiye, bu tertipler karşısında tek yürek olmuştur. Türkiye, bu sinsi saldırılar karşısında, tam bir feraset, tam bir basiret, en önemlisi de sağduyu ve itidal içinde davranmış, bir yandan milli iradeye en güçlü şekilde sahip çıkarken, diğer taraftan tezgahları alt üst etmiş, oyunu bozmuştur. Halkımız, şiddet eylemlerini, vandallığı, barbarlığı büyük bir ibretle izlemiş, ancak sandığa, sandık sonuçlarına, demokrasiye sahip çıkmak suretiyle tüm bu tuzakları etkisiz hale getirmiştir. Şunu altını çizerek ifade etmek istiyorum. Türkiye, ülkelerden bir ülke değildir.
Türkiye, üzerinde operasyon yapılacak, üzerinde ameliyat yapılacak, üzerinde kirli oyunlar denenecek bir ülke de değildir. Bu büyük devlet, büyük milletiyle birlikte, her türlü saldırıyı bertaraf edecek, her türlü oyunu bozacak, art niyetli, kötü niyetli çevrelere de, gereken cevabı verecek, onlardan hesap soracak güce ve iradeye ziyadesiyle sahiptir. Hiç bir vatandaşım, hiç bir kardeşim endişe etmesin. Tarih boyunca bizim üzerimizde oynanan oyunları bu millet nasıl bozduysa, 76 milyon, tek yürek halinde, bundan sonra da oyunları bozacak, alt üst edecektir. Biz, çok yoğun şekilde, Türkiye’yi büyütmeye, Türkiye’yi istikrar ve güven zemininde gelecekle buluşturmaya devam edeceğiz."
"ÖNÜMÜZDEKİ 5 YIL İÇİNDE 4 MİLYON YENİ İSTİHDAM OLUŞTURACAĞIZ"
2023 hedeflerine sadece 10 yıl kaldığına işaret eden Erdoğan, çok emin adımlarla, çok kararlı şekilde 2023 hedeflerimize doğru ilerlediklerini vurguladı. Önümüzdeki bu 10 yılın, ilk 5 yılını tüm detaylarıyla planladıklarını, 10. Kalkınma Planı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunduklarını kaydeden Erdoğan, 10. Kalkınma Planı döneminde, yani 2014-2018 yılları arasında, Türkiye’nin yıllık ortalama yüzde 5,5 oranında büyümesini hedeflediklerini söyledi. Böyle bir büyüme oranıyla, 2018 yıl sonunda milli gelirin 1,3 trilyon dolara ulaşmış olacağını dile getiren Erdoğan, kişi başına milli geliri ise, 5 yılın sonunda 16 bin dolara çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi. Erdoğan şunları söyledi:
"Önümüzdeki 5 yıl içinde toplam 4 milyon yeni istihdam oluşturacağız. İşsizlik oranını da 2018 sonunda yüzde 7,2 seviyesine düşürmeyi hedefliyoruz. Plan döneminin sonunda, yani 2018 yılında, enflasyonun yüzde 4,5’e indirilmesini hedefliyoruz. Mali disiplini güven ve istikrar açısından çok önemli görüyoruz. Önümüzdeki dönemde de mali disipline titizlikle riayet edeceğiz. 10. Kalkınma Planı çerçevesinde, önümüzdeki dönemde de ekonomik sosyal alanlarda yapısal dönüşüme yönelik politikalarımızı sürdüreceğiz. İstanbul’umuzun uluslararası bir finans merkezi olma nihai amacı doğrultusunda, Plan dönemi sonunda, Küresel Finans Merkezleri Endeksinde ilk 25 içine girmesini hedefliyoruz. Tarımda toplulaştırdığımız arazi miktarını yaklaşık ikiye katlayarak 8 milyon hektara çıkaracağız. İşletmeye açılan sulama alanını 3 milyon hektardan 4 milyon hektara çıkaracağız. Ağaçlandırılan toplam arazi miktarını 3 milyon hektardan 4 milyon hektara çıkarmayı hedefliyoruz.
Plan dönemi sonunda, yani 2018 yılında, ülkemizdeki bölünmüş yol ağını, otoyol dâhil yaklaşık 30 bin kilometreye ulaştıracağız. Ayrıca hızlı tren hat uzunluğunu 2 bin 500 kilometreye çıkarmayı öngörüyoruz. Havayolu yolcu sayısı bugün yıllık 151 milyon. Bunun da 2018 sonunda 232 milyona çıkmasını bekliyoruz. Havayolu sektöründe İstanbul’un uluslararası bir aktarma ve bakım-onarım merkezi olmasını sağlayacağız. Türkiye’nin bu dönemde bölgesel lojistik bir üs olmasını amaçlıyoruz. İhracat hedefimize ulaşmak için büyük ölçekte liman kapasitelerini hayata geçireceğiz. Turizmde yabancı ziyaretçi sayısını 42 milyon kişiye ulaştırmayı, turizm gelirini ise 45 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Müteahhitlik hizmetlerinin yurtdışı taahhüt tutarı şu anda yıllık 30 milyar dolar. Bunu da 2018 itibariyle 50 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Plan döneminde; eğitimin her kademesinde altyapı ve kaliteyi daha da geliştirerek, beşeri sermayemizi daha nitelikli hale getireceğiz. Sağlık altyapımızı daha da geliştirecek, koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerini daha da güçlendireceğiz. Önümüzdeki beş yıllık süreçte 80 bin yeni yatak, 30 bin ilave hekim ve 80 bin ilave hemşire kapasitesi ekleyeceğiz. Bölgesel Kalkınma Projelerimize, özellikle KÖYDES, BELDES, SUKAP gibi projelere kararlılıkla devam edeceğiz. Dış Politikada etkin ve aktif politikalarımızı sürdürecek, bölgesel ve küresel barış için katkılarımızı daha üst seviyelere taşıyacağız. 10. Kalkınma Planıyla, inşallah, 2023 hedeflerine artık çok daha fazla yaklaşmış olacağız. 2018 için koyduğumuz bu hedefleri tutturacak, geriye kalan 5 yılda da bu hedefleri aşarak 2023 hedeflerine ulaşmış olacağız. Şunu bilmenizi isterim ki, biz, Türkiye olarak, bu iddialı hedefleri tutturacak, hedeflere ulaşabilecek her türlü imkana, her türlü potansiyele sahibiz. Eğer çalışırsak, eğer ter dökersek, eğer gayret edersek, inanın, Türkiye’yi çok kolaylıkla 2023 hedeflerine ulaştırır ve ülkemizi dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri konumuna yükseltebiliriz. Burada en önemli unsurlardan biri de, ülkemizin birliği, dayanışmamız ve kardeşliğimizdir."
"TÜRKİYE AZINLIĞIN ÇOĞUNLUĞA HÜKMETTİĞİ BİR ÜLKE DEĞİL"
Türkiye’nin on yıllar boyunca, enerjisinin çok önemli bir kısmını içerdeki meselelere sarfetmek zorunda kaldığını belirten Erdoğan, içerde oluşturulan suni gerilimler, içerde oluşturulmak istenen çatışmalar ve gereksiz tartışmaların adeta bir vakum gibi Türkiye’nin enerjisini emdiğini, sömürdüğünü ifade etti. Türkiye ekonomisinin büyüme eğilimine girdiği her dönemde, demokrasinin standartlarının yükseldiği her dönemde suni tartışmaların, suni gerilimlerin Türkiye’nin gündemini esir aldığını ve Türkiye’ye ağır bedeller ödettiğini hatırlatan Erdoğan, bu kısırdöngüyü artık tamamen kırmak zorunda olduklarını dile getirdi. Erdoğan, "İçerideki meseleleri tek tek, kalıcı olarak çözmek, artık tam anlamıyla, 76 milyon bir ve beraber olarak geleceğe odaklanmak zorundayız. Birliğimizin, dayanışmamızın, kardeşliğimizin önündeki her engeli, her tehdidi bertaraf etmek ve tarihte olduğu gibi tek yürek halinde geleceğe ilerlemek durumundayız. Şunu burada, ekranlar aracılığıyla sizlere tekrar hatırlatmak durumundayım. Türkiye, geçmişte olduğu gibi, azınlığın çoğunluğa hükmettiği bir ülke değildir. Azınlığın çoğunluğa hükmettiği bir ülke, demokratik bir ülke olamaz, hukuk devleti olamaz, sosyal devlet olamaz. Bununla çoğunluğun azınlığa tahakkümünü de asla kastetmiyorum. Ama demokrasilerde şüphesiz ki azınlığın çoğunluğa tahakkümü de asla mümkün değildir. Geçmişte, ülke olarak, millet olarak her ne yaşadıysak, hangi acıya maruz kaldıysak, inanın, mutlu bir azınlığın, elitlerin, seçkinlerin Türkiye’ye hükmetmesinden yaşadık.
Bizim dönemimizde bu adaletsizlik, bu hukuksuzluk, bu anti demokratik uygulamalar son bulmuştur. Azınlığın çoğunluğa hükmetmesine son verilmiş, demokrasi tüm kurumlarıyla, tüm kurallarıyla işler hale gelmiştir" diye konuştu.
"ESKİ GÜNLERİ ÖZLEYENLER DEMOKRATİK SÜREÇTEN RAHATSIZ"
Eski günleri özleyenlerin, imtiyazlarının geri verilmesini isteyenlerin elbette bu yeni süreçten, bu demokratik süreçten rahatsızlık duyduklarını ifade eden Erdoğan, ancak herkesin, yekdiğerinin görüşüne, tercihine, yaşam tarzına saygı duymak zorunda olduğunu ifade etti. Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
"Bizim yaşam tarzımıza karışılmasın diyenler, başkalarının yaşam tarzına da müdahale etmemeli, başkalarının yaşam tarzlarına da saygı duymalıdır. Demokrasi, çoğunluğun azınlığı ezmesi, azınlığı reddetmesi, azınlığın tercihlerini yok sayması da asla değildir. Özellikle, bizim Hükümetimiz döneminde, sayısına bakılmadan, etkisine, gücüne, nüfusuna, nüfuzuna bakılmadan, 76 milyonun her bir ferdinin haklarını temin etmek, tesis etmek konusunda çok samimi çalışmalar yürütülmüştür. Bundan sonra da, her etnik kökenin, her inanç grubunun, 76 milyonun her bir ferdinin sorunlarını sorunumuz olarak görmeye, her birinin üzerine kararlılıkla gitmeye, çözüm sürecine koymaya devam edeceğiz. Şiddetsiz bir ortamda, konuşarak, anlaşarak, ortak paydalarda buluşarak sorunlarımızın üstesinden geleceğiz. İşte, Türkiye’yi de, bu anlayışın, bu dayanışmanın, bu birliktelik ve kardeşliğin üzerinde büyüteceğiz. İçerde huzurumuzu muhafaza ederek, sorunları çözerek, dışarda barış çağrılarımızı sürdürerek, inşallah bu bölgenin, hatta dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olma yolunda kararlılıkla ilerleyeceğiz."
Türkiye’de yaşanan bazı olaylara, bazı tertip ve saldırılara asla aldanmadan, bunlarla enerjilerini heba etmeden, Türkiye’nin gerçek gündemiyle meşgul olmaya, ekonomiyi büyütmeye, demokrasiyi yüceltmeye devam edeceklerini ifade eden Erdoğan, Haziran ayında da, Türkiye için, Türk milleti için çok önemli hizmetlere, önemli ziyaret ve temaslara imza attıklarını anlattı. 3 ve 6 Haziran tarihlerinde Kuzey Afrika’nın üç önemli ülkesine, sırasıyla Fas, Cezayir ve Tunus’a ziyaretler gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, hem Ortadoğu’da, hem Doğu Akdeniz’de, hem de Kuzey Afrika’da Türkiye’nin önemli bir bölgesel güç haline gelmesi için her türlü girişimi kararlılıkla sürdürdüklerini kaydetti. Geçtiğimiz Şubat ayında, engelli öğretmen adaylarının da öğretmen olabileceğini, bunun önünü açtıklarını müjdelediğini hatırlatan Erdoğan, çok kısa bir zaman zarfında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın da katkılarıyla, Milli Eğitim Bakanlığı’nın konuya dair alt yapı oluşturduğunu söyledi. Erdoğan, "Elektronik ortamda başvurular alınmak sureti ile 46 branşta, 600 engelli öğretmen alımı için işlemleri başlattık. 600 engelli öğretmen adayı arkadaşımız, 2013-2014 Eğitim Öğretim yılında göreve başlayacaklar. Bu gelişmenin de hayırlı olmasını diliyorum. Bir başka müjdeyi de sözleşmeli çalışanlarımıza verdik. Yapacağımız bir düzenleme ile kamuda çalışan bir kısım sözleşmeli personelin Devlet Memurları Kadrosuna geçmesine imkan tanıyoruz. 25 Haziran 2013 tarihi itibariyle görevde bulunan; 657 sayılı Kanunun 4/B maddesine göre çalışan sözleşmeli personel, 5393 sayılı Belediye Kanununun 49’uncu maddesine göre çalışan sözleşmeli personel, 4924 sayılı Kanun hükümlerine göre çalışan sözleşmeli sağlık personeli, Devlet memuru kadrosuna geçebilecek. Bu kapsamda, 96 bin 500 personel bulunuyor. Buna ilişkin yasal düzenlemeyi de inşallah bu yasama döneminde yapmış olacağız. Bu müjdenin de sözleşmeli personelimize, onların ailelerine hayırlı olmasını temenni ediyorum" dedi.
Türkiye’nin güven ve istikrar içinde büyümeye, 2023 hedeflerine doğru emin adımlarla ilerlemeye devam ettiğini vurgulayan Erdoğan şöyle konuştu:
"Türkiye, tüm engellemelere, tüm tertip ve tehditlere rağmen, güçlü bir ülke, güçlü bir millet olarak geleceğe doğru koşuyor. İnşallah, bu yürüyüşümüzü, bu atılımlarımızı hiç kimse durduramayacak. Türkiye, tarihinden aldığı güçle, geleceğini barış ve kardeşlik üzerine daha sağlam şekilde inşa edecek.
Haziran ayındaki buluşmamızı bu düşüncelerle bitirirken, bir kez daha her birinize, sağlık, afiyet, bolluk ve bereket dolu günler diliyorum. Ramazan-ı Şerif’in, ülkemiz, milletimiz, tüm İslam dünyası ve insanlık için hayırlara vesile olmasını şimdiden Allah’tan temenni ediyorum. Tekrar görüşmek, tekrar buluşmak umuduyla, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun."