Ege'de büyük tehlike!
CHP Manisa Milletvekili Sakine Öz, Manisa Köprübaşı’nda ölçülen ve etkisi Ege Denizi’ne kadar hissedilen normalin 140 katı kadar radyasyon oranı üzerine gerekli önlemlerin alınması ve araştırılması için Meclis Araştırma Önergesi verdi.
CHP'li Sakine Öz, Manisa'da son radyasyon ölçümlerine göre, dünya ortalamasının çok üzerinde seyreden radyasyon oranının, 1980’lerden sonra işletmesi durdurulan Köprübaşı’ndaki vahşi madenciliğin büyük yansıması olduğunu savundu. Köprübaşı civarındaki köyler başta olmak üzere, Demirköprü Barajı’na, Gediz Nehri doğrultusundaki yerleşimlerin ve Ege Denizi’nin radyoaktif materyallerle kirlendiğini, insan ve çevre yaşamının açıkça tehditle karşı karşıya geldiğini belirtti.
Meclis'te Araştırma Komisyonu kurulmasını isteyen Öz, önergesinde şu tespitlerde bulundu:
140 KATI URANYUM
Manisa-Köprübaşı’nda, 1960’lı yıllarda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından uranyum arama çalışmaları yapılmış, cevher yapısının saptanması sonrasında 'sarı pasta' üretimi için kurulan işletme, 1970-1980 döneminde faaliyetini sürdürmüştür. Bu cevher üretim alanları, ocaklar, maden galerileri ve pilot tesis, çevresel önlem alınmaksızın adeta terk edilmiş; yöre, kaderi ile baş başa bırakılmıştır. Uranyum kalıntıları yöremizi kirletmeye devam etmekte, yetkililer çareden uzak durmaktadır. Bölgedeki radyasyon oranı dünyada kabul gören sınırın 140 katı büyüklüğünde değerler ölçülmüştür.
ÖLÜMCÜL TEHLİKE
Vahşi maden işletmeciliğinin bir örneğini gördüğümüz Köprübaşı uranyum alanı, günümüzün çevre bilimleri, sağlık kriterleri, toprak, su yeraltı suyu ve hava kalitesi standartlarına göre insan, bitki, hayvan ve ekosistemin diğer bileşenleri için ölümcül tehlikeler içermektedir. Bu alanlar, mevcut haliyle tutulduğu takdirde, Ege Bölgesi’nde sürekli kirlilik kaynağı olarak kalacaktır. Alanların zaman geçirilmeden kirlilik kaynağı olmaktan çıkartılıp, çevreye zararsız hale gelecek şekilde korunması gerekmekte; yöredeki eski işletmeler, yarma ve kuyular kendi kaderine bırakılmakta ve çirkin bir görüntü oluşturmaktadır. Bölgede özellikle maden arama döneminden kalma ve derinliği yer yer 15-20 metreye varan üstü açık derin kuyular, hem bölge halkı, hem de yörede yaşayan hayvanlar için tehdit oluşturmaktadır.
EGE DENİZİ DE TEHLİKEDE
Sorun, bölgeyle sınırlı kalmamakta, Demirköprü Barajı kanalıyla Gediz Nehri akışı doğrultusundaki tüm yerleşimleri ve nihayetinde Ege Denizi’ni radyoaktif materyallerle kirletmektedir. Çalışma alanındaki toprak, su ve bitkilere ait uranyum analiz sonuçları, özellikle Kasar, Topallı, Killik, Kemhallı ve Taşharman gibi belli alanlarda kirlenme potansiyelinin yüksek olduğunu göstermektedir. Bu yörelerde gömülü haldeki uranyum yataklarındaki kütleler, toprakların, suların ve bölgede yetişen bitkilerin değişik oranlarda kirlenmelerine neden olmaktadır. Bölgede yüzeysel akışlar doğrudan Demirköprü barajına dolayısıyla Gediz nehri akışı doğrultusundaki tüm yerleşimleri ve nihayetinde Ege Denizi’ni radyo aktif materyallerle kirletmektedir.