Gazete Vatan Logo
GündemEczacıbaşı'na babalık davası

Eczacıbaşı'na babalık davası

Eczacıbaşı Holding'in kurucusu Nejat Eczacıbaşı'nın 6 kardeşinden biri olan Vedat Eczacıbaşı'nın varislerine ölümünden tam 43 yıl sonra babalık davası açıldı

Refika Başkır, İstanbul Tarlabaşı Eczanesi'nin ikinci katındaki bir evde 3 Ağustos 1956'da doğdu. Uzun yıllar babasını, oturdukları evin altındaki eczanenin sahibi Mehmet Faik Üster olarak tanıdı. Ancak, geçen yıl ölüm döşeğindeki annesi Nuran Üster, 47 yıllık sırrını kızları Refika ve üvey kardeşiyle paylaştıktan 2 gün sonra komaya girerek hayata gözlerini yumdu.

Aile evliliğe karşı çıkınca...
Refika Başkır, annesinin ölümünden kısa bir süre önce açıkladığı bu sır üzerine Vedat Eczacıbaşı'nın varislerine babalık davası açtı. Dava dilekçesinde annenin kızına anlattıkları şöyle aktarılıyor:

"Nuran Taner (Üster), genç ve güzel bir kız iken Eczacıbaşı İlaç Fabrikası'nda işe başladı. Patronları Vedat Eczacıbaşı ile tanışıp, kısa sürede arkadaş oldular. Eczacıbaşı, genç Nuran'a aşırı derecede ilgi gösteriyor, hatta maddi ihtiyaçlarını bile karşılıyordu. Sık sık gizlice yapılan görüşmeler, kısa sürede aşka dönüştü, birlikte yaşamaya başladılar. Birbirlerini seviyor, evlilik planları yapıyorlardı. Ancak Eczacıbaşı ailesi bu ilişkiye karşı çıktı. Nikâhın kıyılmasına engel oldular.

"Çocuğu ile ortada kaldı"
Nuran Taner ile Vedat Eczacıbaşı 6 yıl beraber oldular. Nuran Hanım bu ilişkiden hamile kalmıştı. Çocuğunu doğurdu. Bebeğe Refika adını verdiler. 2 yıl sonra Vedat Bey ailesinin de onay verdiği başka bir hanımla evlendi. Nikâhsız, çocuğuyla ortada kalan Nuran Taner, çareyi yakın arkadaşının ağabeyi eczacı Mehmet Faik Üster'le evlenmekte buldu. Vedat Eczacıbaşı, evlendikten sonra da bir türlü Nuran'dan kopamadı. Birliktelikleri devam edince Mehmet Faik ile Nuran Üstüner çifti boşandı. Efsanevi aşk, Vedat Eczacıbaşı'nın 1961'deki trajik ölümüne kadar devam etti. Nuran Hanım yıllarca bu sırrı sakladı. Ama ölüm döşeğinde kızına gerçeği açıkladı."

'Üvey kardeşlerini' görmeye gitti
Refika Başkır, annesinin ölümünün ardından Vedat Eczacıbaşı'nın kızları Pınar ve Deniz Eczacıbaşı'nı ziyarete gitti. Öğrendiklerini onlara da anlattı. "Ben sizin üvey kardeşinizim" dedi. Tekrar görüşmek üzere ayrıldılar. Ancak, Pınar ve Deniz Eczacıbaşı bir daha kendisini aramadı.

Kızları ne diyor?
Gençlik yıllarında yapmış olabilir, bilemeyiz
Babaları Vedat Eczacıbaşı öldüğünde Deniz 1.5 yaşında, Pınar ise henüz 3 aylıktı. Yıllar sonra ortaya çıkan bu 'üvey kardeş' iddiası karşısında şaşkına döndüler. Deniz ve Pınar Eczacıbaşı, Refika Başkır'la görüştüklerini ancak ailelerinde kimsenin bu olayı doğrulamadığını söylüyor: "Babam 1961 yılında vefat etti. Biz o zaman çok küçüktük. Babam gençlik yıllarında böyle bir şey yapmış olsa bile bizim bilmemiz mümkün mü? Akrabalarımıza ve yakın çevremize böyle bir şey var mı diye sorduk. Bilen çıkmadı."

Vedat Eczacıbaşı kimdir?
Menderes şerefine kalkan kadeh ve çok trajik bir ölüm!
Eczacıbaşı adı Koç ve Sabancılar'dan daha önce duyulmaya başlanmış bir isim Türkiye'de... İlk Türk eczacısı Süleyman Ferit Bey'in 1911'de İzmir'de açtığı küçük eczaneyle başlayan serüven bugün Türkiye'nin en büyük holdinglerinden biri olarak devam ediyor. Süleyman Ferit Bey'in 6 oğlu oldu. Sırasıyla Nejat, Vedat, Kemal, Haluk, Melih ve Şakir... Eczacıbaşı Topluluğu'nun ortaya çıkışı ikinci kuşaktan Dr. Nejat Eczacıbaşı'nın çabaları ile gerçekleşti. Bugün oğlu Bülent Eczacıbaşı, Eczacıbaşı Holding'in başında. Kardeşi Şakir Eczacıbaşı ise Eczacıbaşı İlac'taki genel müdürlüğünden 90'ların başında çekildi. Şakir Eczacıbaşı'nı açtığı fotoğraf sergilerinden de tanıyoruz. Eczacıbaşı kardeşlerden Vedat ise ailenin yaşadığı büyük bir trajedinin kahramanı.

Aile bu acıyı hiç unutmadı
1916 doğumlu Vedat Eczacıbaşı sanata eğilimliydi, istemeyerek de olsa babasının ona çizdiği yola girmiş ve Kartal Seramik Fabrikası'nda çalışmaya başlamıştı. 24 Mart 1961 günü fabrikanın ürünlerinin sergilendiği davette ağabeyi Nejat ile çok mutlu görünüyordu. O günü, akşam arkadaşlarıyla bir meyhanede kutladı ve bir ara kadehini kaldırıp "Adnan Menderes'in şerefine!" dedi. Bu söz, karşı masadaki CHP'lileri yerinden fırlatmaya yetti. Tartışma kısa zamanda kavgaya dönüştü ve gece karakolda bitti. "Menderes'in şerefine kadeh kaldırma" hapiste zor günler geçirmesine mal olacaktı. Bu olay, 46 yaşındaki, iki çocuk babası Vedat Eczacıbaşı'nın derin bir ruhi bunalıma girmesine neden oldu ve sonunda intihar etti.

Bülent Eczacıbaşı, Can Dündar'ın "Bir Yaşam iksiri" adlı kitabında o günleri şöyle aktarıyor:
"Bu olay babamın içinde derin etkiler yapmıştı. Amcalarımda da öyle, bütün aile açısından çok acı bir olay olmuştu. 'Burada acaba bazı hatalar yapıldı mı' düşüncesi hep babamda olmuştu. Yani olayın baştan bu kadar küçümsenmiş olması. Hatta, ilgi göstermek teklifinde bulunan bazı dostlara 'Çok şükür gerek yok zaten olay sonuçlanmak üzere' şeklinde yanıtlar verilmiş olması, olayın belki yeterince ciddiye alınmamış olması. Daha sonra hastanede geçirdiği sürede Vedat Amcam'a bazı yanlış tedavilerin uygulanmış olması. O da ne kadar doğru bilmiyorum ama böyle şeyler anlattığını hatırlarım babamın. Bütün bunlar onda yıllar içinde hiç kaybolmayan duygular, acılar yarattı."

Nejat F. Eczacıbaşı kardeşinin ölümünden 12 yıl sonra, hâlâ aklını kemiren kaygıları ve bu faciadan ruhunda kalan tortuları günlüğüne şöyle yazıyordu: "Bugün gene bir buhran geçirdim. Kardeşciğimi kaybedeli 12 seneyi geçtiği halde bir türlü avunamıyorum, onu unutamıyorum. 'Kardeşimi kurtarabilir miydik acaba' sorusu fikrimi kemiriyor. Huzurumu yitiriyorum. Bu 12 yıldır hiçbir şeyler içime sinmez oldu. Çocuklarımı severken 'onun' çocuklarını sevemeden gittiğini düşündükçe içim burkuldu; 'onun' çocuklarını 'onun' hakkına tecavüz ediyor olurum diye sevemedim rahat..."

Not: Can Dündar'ın "Bir Yaşam İksiri, Dr. Nejat Eczacıbaşı" adlı kitabından alınmıştır.

Haberin Devamı