Diyarbakır yol ayrımında
Çocukları öldüren bombaların patladığı Diyarbakır PKK’yı kaderiyle başbaşa bırakıyor.
Terör örgütünün bugüne kadar “insan kaynağı” olarak kullandığı, “kalemiz” dediği iyarbakır’da
yaşanan ve 5’i çocuk 6 sivilin ölümüyle sonuçlanan son bombalı eylemden sonra örgüt artık daha geniş çevrelerce ve daha yüksek sesle kınanmaya başlandı
PKK’nın Diyarbakır eylemi yöre halkında kin ve nefretle karşılandı. Öyle ki Demokratik Toplum Partisi (DTP) içinde bile “PKK’nın kınanması, terör örgütü denmesi” tartışılır hale geldi. Alçak saldırı Diyarbakır’lı 45 sivil toplum örgütünce hemen ertesi günü protesto edildi. Dün yine Diyarbakır sokaklarında protesto yürüyüşü vardı. Bu kez Diyarbakırlıları temsil eden toplam 60 sivil toplum kuruluşu, eylemin gerçekleştiği dersanenin önüne gelerek kırmızı karanfiller bıraktı. Terörü ve teröristleri lanetlediler. Daha önce PKK terörünün kendisine yöneleceğinden çekinen hiçbir sivil toplum kuruluşu Diyarbakır’da PKK terörünü protesto etmeye cesaret edememişti.
Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu bu durumu şöyle açıklıyor: “Sivil toplum kuruluşları başkalarının söyleyemediği gerçekleri demokratiklaşme adına dile getirmelidir” dedi.
İlk çıkış Tuğluk’tan..
Diyarbakır’ın artık korkmadığının, PKK terörüne karşı sesini yükselttiğinin ilk işareti önceki gün Diyarbakır milletvekili ve DTP eski eşbaşkanı Aysel Tuğluk’tan geldi. Tuğluk, AKP’ye yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesinde ilk kez bir makale kaleme aldı. Ve yazısında, “Çocuklar öldürülürken ne söylenebilir? Göğsünde çarpan bir yürek taşıyan hiç bir canlı bunu kabullenemez. Böyle bir acının bir daha yaşanmaması için elimizden geleni yapacak, karşısında duracağız” dedi.
Başta memur sendikaları olmak üzere yeni katılımcılarıyla 60’ı bulan sivil toplum kuruluşlarının önde gelenleri dünkü anlamlı protesto sırasında görüşlerini VATAN’A anlattı.
Mehmet Kaya (Diyarbakır
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı)
Olay terörist bir saldırıdır
DİyarbakIr’dakİ bütün sivil toplum kuruluşları olarak acı olayı ertesi günü kınadık. Açık ve net biçimde “Biz, Diyarbakır’da yaşanan bu saldırı kimden gelirse gelsin kime karşı yapılmış olursa olsun terörist bir saldırıdır. Biz bunu Diyarbakır halkına karşı yapılmış olarak değerlendiriyoruz” dedik. Şiddet de terör de yumuşak sözcükler değildir ve bu olayı tanımlamaktadır. Şiddet de terör de hiçbir zaman hiçbir talebin yöntemi olarak kullanılmamalıdır. Vahşeti açık biçimde kabul etmediğimizi söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Faili belli olmuştur olayın, tüm sivil toplum kuruluşları olarak olayı protesto etmek için orada olacağız. Ölenleri rahmetle anıyor, terörü gerçekleştirenleri kınıyoruz.
Sezgin TANRIKULU
(Diyarbakır Baro Başkanı)
Adlandırma konusunda bizim sıkıntımız yok
DİyarbakIr halkı derin bir üzüntü içindedir ve yaşananlar halkımızda bir öfke yaratmıştır. Bu olayı biz terörist bir olay ve vahşet olarak değerlendiriyoruz. Diyarbakır’ı vahşete teslim etmeyeceğimizi de söyledik. Bugün de (dün) olayın yaşandığı yerde “Anıyoruz, kınıyoruz ve bir daha istemiyoruz” diyerek biraraya geleceğiz. Örgüt bunu üstlendikten sonra biz bunu yapıyoruz. Terörün adlandırılması konusunda sıkıntımız olmadığının da bilinmesini istiyoruz. Diyarbakır her türlü teröre karşıdır.
Adem AVCIKIRAN
(Tabibler Odası Başkanı)
Söylemimizin arkasındayız
Bu yaşanan olayı hep birlikte kınadık. Terör söylemimizin de arkasında duruyoruz. Bu olay Diyarbakır’da gerçekten olumsuz etki yarattı. Ekonomik yaşamı da insanımızı da etkiledi. İnsanlar dışarı çıkmaktan rahatsızlık duyuyor bunu biliyorum. Dileğimiz böyle şeylerin bir daha kentimizde de başka yerlerde de olmaması. Diyarbakır yorgun bir kent ve bu tür olaylar bizim psikolojimizi bozuyor. Burada yaşayan insanların yaşadıkları stres nedeniyle topyekün psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Ali AKINCI (Diyarbakır İHD Başkanı)
İnsanım diyen kabullenemez
Kİmden gelirse gelsin böyle bir olayı insanım diyenin kabul edemeyeceğini biliyoruz. Hiç kimsenin tasvip etmeyeceği, Diyarbakırımıza, Türkiyemize zarar veren bir olaydır. Bu coğrafyada bir tek kuşun kanadının incinmesini istemiyoruz. Diyarbakır 2006 yılında Koşuyolu’nda da terör eylemi yaşamış, bu olayda da on kişi hayatını kaybetmişti. Bu olayın faillerinin bulunup yargının önüne çıkartılmasını da istiyoruz. Diyarbakır’da terör istemiyoruz.
Şeyhmus AKBAŞ (Doğu-G.Doğu San. ve İşadamları Dernekleri Fed. Başkanı)
Diyarbakır terörle anılmak istemiyor
ArtIk insanlar Diyarbakır’da terör istemediğini ortaya koyuyor. Bu aynı zamanda halkın da şiddeti istemediğinin göstergesidir. Cumartesi günü 45 sivil toplum kuruluşu bugün de (dün) 60’a yakın sivil örgüt, olay yerine giderek yaşanan terörü bir defa daha kınadı ve bir daha olmamasını dile getirdi. Diyarbakır insanı yaşadığı kendin artık terörle anılmasını istemiyor. İnsanlar artık iş, aş bekliyor. Şehirde 600 bin yeşil kartlı insan yaşıyor, bunun terörle daha artacağı biliyor. Diyarbakır huzur içinde yaşamak istiyor.
Nebahat AKKOÇ
(KA-MER Vakfı Başkanı)
Son olay hepimizi yıktı
Son bir yıldır buna benzer açıklamalar yapılıyordu ancak son olay hakikaten hepimizin içini çok fazla yaktı. Neyin ne için yapıldığı belli değil ve Diyarbakırlılar bunu artık söylüyor. Bunu, Diyarbakır olarak ayırmamak gerekiyor. Biz KA-MER olarak on yıldır şiddete karşı olduğumuzu söylüyoruz. Şiddetin bir yöntem olmadığını artık herkesin dile getirmesi gerekiyor. Silah hiçbir biçimde yöntem değildir.
SESSİZ YÜRÜYÜŞE KATILAN ESKİ DEP’Lİ YURTTAŞ
Bizim için yeni bir süreç başlıyor
KapatIlan DEP’in eski milletvekili Sedat Yurttaş da terörü kınayanlar arasındaydı. “Güvercin” olarak değerlendirilip 22 Temmuz seçimlerinde DTP listesine konulmayan Yurttaş şöyle dedi:
Olay son derece kötü, sivilleri hedef alan bir olay. Sivil ve masum insanlar öldü. Bunun açıklaması yok. Hiçbir gerekçe sivil insanların ölümünü haklı kılamaz. Diğer yandan Diyarbakır kent olarak ağır bir darbe yemiş oldu. Dileriz bu bir başlangıç değil artık sondur. Umarım yeni bombalanmaların çatışmaların habercisi değildir. Olay terör olarak algılandı, ister vahşet diyelim ister terör. Sivil toplum örgütleri bunu bir defa daha bugün (dün) dile getirdi. Bu son derece önemlidir. Olayla ilgili toplumsal refleks, demokratik vicdan, ortak bir tanımlama yapmıştır. Bu irade dikkate alınmalı bu sese kulak verilmelidir. Sorunların demokratik süreç içinde barış içinde çözülmesine inanların sesi dikkate alınmalıdır. Kim barıştan yana adım atıyorsa önümüzdeki dönem onların daha da güçleneceği dönemdir. Kürt halkı bundan böyle demokrasiye inanan, barışa inanan ve bunu çözmek isteyen siyasal güçlerin kabul göreceği sürecin başlangıcını işaret ediyor.
DTP de kendi içinde yol ayrımına geldi
DİyarbakIr’daKİ saldırı sonrası çıkan tablo, DTP’liler tarafından da tepkiyle karşılandı. Gazetecilere verdikleri ilk demeçlerde, “şiddetin her türlüsüne karşı olduklarının” altını çizdiler. DTP Grup Başkanı Ahmet Türk son grup toplantısında saldırıdan büyük üzüntü duyduğunu belirtirken, “Silahsız bir dönemin başlaması için hepimizin çaba göstermesi gerekiyor. Şiddete karşı çıkarken, derin devletin desteğiyle ensesinden vurulan insanları da unutmamak lazım” dedi. Saldırıyı, PKK üstlendi. Ancak PKK tarihinde ilk kez, bir saldırıyı üstlenirken özür niteliğinde bir açıklama yaptı. Baskın Oran’ın 6 Ocak tarihli DTP Grup toplantısında PKK’ya yönelttiği eleştiriyi sadece Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk’un alkışlaması dikkatlerden kaçmadı. Aysel Tuğluk, önceki gün Yeni Şafak’ta yayınlanan yazısında da Diyarbakır saldırısını kınayan bir yazı kaleme aldı. VATAN’ın görüşlerine başvurduğu DTP Milletvekilleri, DTP’nin PKK ile tabanın aynı olduğunu vurgularken, “örgütten kopmalar mı başladı” sorumuza yanıt vermekten kaçındılar. Vekillerin görüşleri şöyle:
Barış için çabalayan her DTP’li aynı düşüncede
DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis: Prensip olarak sivil halkı hedef alan hiçbir saldırının yanında olamayız. Biz bunu her fırsatta dile getiriyoruz. Dolayısıyla Aysel Tuğluk’un Yeni Şafak’taki yazısını bir farklılık olarak algılamak doğru değil. Barış için çabalayan her DTP’li aynı düşüncede. Biz, evet milleyetçiliğin her türlüsüne karşıyız. Türk ya da Kürt milliyetçiliği fark etmiyor. Bu ür milliyetçilikten kaynaklı ortaya çıkan her türlü şiddetin karşısında oluruz.,
Bir hayatı yok etmeye kimin hakkı var
* DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık: “Sadece Diyarbakır değil, her patlama bizim yüreğimizi yakıyor. 17 yaşındaki çocuklar hayata yeni başlıyorlar. Umuda doğru bir yolculuğa çıkıyorlar. Hangi insan tarafından onaylanır böylesi bir saldırıyı. Hepimize ortak görevler düşüyor bu ülkenin gündeminden söküp atmamız gerekiyor. Çetele tutarak olmaz, çözüm bulunmaz. Menşei ne olursa olsun, sorunların çzümü için ortak bir zeminde buluşmamız gerekiyor. 17 yaşındaki çocukların hayatını yok etmeye kimin ve kimlerin hakkı var? Biz TBMM’deyiz. Bu sorunu oturup tartışabiliriz. Neden tartışamıyoruz. Bakın Ahmet Türk, son grup toplantısında, siz adım atın, karşı taraftan hala bir adım gelmezse, biz onların önüne canlı kalkan oluruz’dedi. Acil bir çözüm yolunun bulunması lazım. Gerçekten yürekten üzüntü duyuyorum”
DTP, PKK değildir. Çözüm yeri DTP’dir
* DTP Muş Milletvekili Nuri Yaman: DTP grubunun, PKK ile bir benzerlik kurulması doğru değil. DTP legal bir partidir, PKK değildir. Biz seçimlerde yasal düzenlemelerle bağımsız olarak TBMM’ye girmiş bir partiyiz. DTP, bölücü olarak gösterilmek istenmektedir. DTP’nin şiddete dayalı bir talebi yoktur. Herkes Kürt sorunun çözümünü istiyor. DTP’de de Kürt sorunun çözümünü istiyor. AKP’de Kürt sorunun çözümünü istiyor. Herkes Kürt sorunun çözümünü istiyor. O zaman çözüm yeri de DTP’dir.