Gazete Vatan Logo

Devlet el koyuyor

Türkiye’nin tonlarca tükettiği ‘yalancı şeker’ fruktoz olayına devlet kayıtsız kalmadı...

Avrupa ve ABD’nin damlalıkla kullandığı Türkiye’nin ise tonlarca tükettiği ‘yalancı şeker’ fruktoz olayına devlet kayıtsız kalmadı.

Sağlık Bakanlığı Kanser Dairesi konuyla ilgili bir rapor hazırladı. Ay sonunda Bakan Recep Akdağ ile Tarım Bakanı Eker’in ortak bir basın toplantısıyla yapılacakları açıklayacağı belirtildi

Şeker pancarından şeker üretimi, iki yüzyıl önce ‘Sanayi devrimi’ ile başladı. Daha önce şeker kamışından elde edilen ve sadece zenginlerin sofrasına konuk olan şeker, böylece gelir düzeyi çok yüksek olmayanların da kolayca satın alabileceği bir ürün haline geldi. Doğal olandan uzaklaşan gıda piyasası 1970’lerde fruktoz içerikli mısır şurubunu şeker niyetine üretmeye başladı.

Avrupa’da çok düşük kotalar

1980’lerde yıllık 3 milyon ton olan üretim, günümüzde 20-30 milyon tonun üzerine çıktı. Bir anlamda fruktoz icad oldu, mertlik bozuldu. Mısır nişastası parçalanarak glukoza, ardından glukoz fruktoza dönüştürülüyor. Bazı ürün paketlerinde mısır şurubu yerine “nişasta bazlı sıvı şeker” veya “NBŞ” yazıyor.

Mısır şurubu, şeker pancarından elde edilen şekerden daha tatlı, üstelik daha ucuz ve taşınması daha kolay. Bu da üreticiler için daha düşük maliyet ve daha yüksek kar anlamına geliyor. Ülkemizde 2001’de çıkartılan şeker yasası ile mısır şurubu üretim kotası yüzde 10 olarak belirlendi, fakat sonra yüzde 15’e yükseltildi. Halbuki bu kota ABD’de yüzde 2, Almanya’da binde 8.9, Fransa’da ise binde 4.9!
Bisküvi, baklava, çikolata hatta gazlı içeceklerdeku kullanımına sık sık rastlanan ‘nişasta bazlı
şekerlerin’ (früktoz) kansere yol açtığı iddiaları bilim insanlarının belki de gıda terörü başlığı
altında yapıkları incelemelerin en üst sırasında yer alıyor. Biz de son yıllarda ülkemizde de yoğun olarak kullanılan ve tartışmalara neden olan mısırdan elde edilen nişasta bazlı şeke-ri (früktoz) masaya yatırdık.

Şeker kanserojen fruktoz daha fazla kanserojen

* Prof. Dr. Ahmet Aydın - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Bölümü Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı: “Mısırdan üretilen nişasta bazlı şeker kansere yol açar. Sadece fruktoz değil bütün şekerler kansere yol açar, ama içlerindeki en kötüsü nişasta bazlı şekerdir. Şeker en önemli kanserojen maddedir. En hızlı kan şekerini yükselten mısır şurubundan yapılmış fruktozdur. Kanser hücresi sadece şekerle geçinir, yağlarla, proteinlerle beslenmez. Şekerli gıdalar bütün kanserleri tetikler, pankreas kanseri son yıllarda çok sık görüldüğü için dikkatimizi çekiyor ama meme, kolon, prostat gibi kanserlerin nişasta bazlı şekerler tarafından tetiklendiği aşikar. Karaciğerde yağlanmanın en etken nedeni şekerdir. Metabolik sendrom sonucunda karaciğer yaplanması meydana geliyor. Diğer şekerlerden daha ucuz olması nedeniyle son yıllarda fruktoz tüketiminde müthiş bir artış oldu. Früktoz tüm şekerler arasında en hızlı yağa dönüşme özelliğine sahiptir. Fazla fruktoz tüketiminin deney hayvanlarında diyabet koroner kalp hastalığı karaciğer yağlanması ve hipertansiyona yol açtığı görüldü. Son 30-40 yıldır çay şekeri yerine mısır şurubunun kullanılması şişmanlığın ve şişmanlıkla ilgili hastalıkların bir salgın haline dönüşmesini kolaylaştırdı. Ayrıca gut gibi romatizma, obezite, hipertansiyon, diyabet, kan yağlarının yüksekliği, karaciğer yağlanması, depresyon, böbrek yetersizlikleri ve kronik iltihabi rahatsızlığı olan hastalar üzerinde yapılan incelemede, kanlarındaki ürik asit oranını yüksek olduğu belirlenmiş. Deney hayvanlara früktoz verildikten birkaç dakika sonra kandaki ürik asit seviyesini artttığı ve yukarıdaki hastalıkların görüldüğü ortaya çıktı. 2000 yılında bilimsel bir romatoloji dergisinde yayınlanan araştırmada; 12 gut hastasına yüksek proteinli, düşük şekerli bir diyet verilmiş. Araştırmanın sonunda 12 hastadan yedisinin ürik asit düzeyleri düşmüş ve gut atakları azalmış. Gazlı içecekler, aromalı meyve sularında külliyetli miktarda fruktoz var. Fruktoz uzun vadede metabolik sendromu şiddetlendirerek endirekt olarak kan şekerini yükseltiyor. Ayrıca trigliseritleri de artırıyor. Fazla fruktoz alan kişilerde ATP azalıyor ve mide bulantısı, karın ağrısı ve halsizliğe yol açıyor. Gazlı içeceklerin en görünür zararı şişmanlık. Çünkü çok miktarda hızlı emilen şeker içeriyorlar. Bu nedenle diğer uyuşturucular gibi bağımlılık yapıyor ve haz duygusuyla birlikte vücuda zarar veriyor. Son yıllarda normal şeker yerine çok daha ucuz olan mısır şurubu (früktoz) kullanılıyor ki şişmanlık salgının en önemli etkeni bu tip sekerler. Mısır şurubu şişmanlık, hipertansiyon, şeker hastalığı, gut, karaciğer sirozu ve depresyon gibi hastalıkların ana nedeni.”

Tansiyonu ve diyabeti artırıyor karaciğeri bozuyor

* Prof. Dr. Metin Özata - Endokrinoloji ve metobolizma uzmanı: Amerika’da yapılan araştırmalarda günde 50 gramdan fazla fruktoz yiyen kişilerde şişmanlık ve diyabet riski artmakta olduğunu gösteriyor. Sofra şekerinde bulunan fruktoz şişmanlık olmadan bile şeker hastalığına neden olmaktadır. Fruktoz trigliserid denen kan yağının karaciğerden üretimini artırır. Glukozdan daha fazla vücutta yağ birikimi yapar. Fruktozun en önemli etkilerinden biri ürik asit üretimini artırmasıdır. Fruktoz yendikten sonra bir saat içinde kan ürik asit düzeyi 2 mg/dl kadar artar. Ürik asit düzeyi yüksek kişilerde de zamanla şeker hastalığı, obezite, insülin yüksekliği, karaciğer yağlanması ortaya çıkmakta. Kan trigliserid seviyesini, kan ürik asit düzeyini, kandaki zararlı AGE ürünlerini, kan şekerini düşürse de uzun zamanda insülin direncini artırır, tansiyonu yükseltir.”

Kekte boyalı gıdada çikolatada var, gazlı içecek yerine ayran için

* Prof. Dr. Nurdan Taçyıldız - Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi: “Mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerin (NBŞ) çocuklarda pankreas ve karaciğer kanserini arttırdığına dair bir bilgi yok. Pankreas fonskiyonlarına etkisi sadece hayvanlarda ve laboratuvar araştırmalarında rastlandı. Fakat yüksek fruktozlu gıdaların en büyük etkisi metobolik sendrom yapmaları ve aşırı kiloya yol açmalarıdır. Bunlar lezzetli gıdalar, vücudun insülin dengesini bozuyorlar. Hızla, yeniden acıkmayı oluşturuyorlar. Hazır gıdalarda kullanılıyor. Kekler, çikolatalar, boyalı gıdalar, kolalı gıdalardan en iyisi tüketmekten uzak durmak gerekir. Devlet kontrol etmeli, kotaları azaltmalı. Ama anneler çocuklarını doğal ürünlerle beslemeli. Kendi yaptıkları kekleri pastaları bir bardak sütle çocuklara yedirsinler. Bunlar obaziteye yol açmaz. Beslenme çantalarına hazır aldıkları pasta ve çikolatayı çocuğa vermesinler. Kolalı içecekler yerine süt, ayran içirsinler. Çocukların aşırı kilo alımı ve bundan dolayı gelişebilecek hastalıkları önlemiş olurlar.

Okul kantinlerine de denetim getirilmelidir. Kola yerine ayran, süt olmalı. Kek, çikolata, gofret yerine meyveler satılmalı.

Kanser raporu bakanda

* Prof. Dr. Murat Tuncer - Kanser Dairesi Başkanı: “Basında çıkan haberler üzerine kanser kurulunu topladık ve rapor hazırladık, görüşümüzü bildirdik. Bu raporu da Sağlık Bakanlığı’na sunduk. Daha fazla açıklama yapamam. Önümüzdeki günlerde Sağlık Bakanı hazırladığımız raporu Tarım Bakanı ile birlikte kamuya açıklayacak.”

İç organlar yağlanıyor çocuklar kanser tehdidi altında

* Dr. Yavuz Dizdar - İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü öğretim üyesi: “Son yıllarda gerçekleştirilen ve sonuçları yayınlanan toplum bazlı çalışmalar ve temel bilim araştırmaları fruktozdan zengin nişasta bazlı şekerin insan metabolizmasıyla uyumlu olmadığını ortaya koymuştur. Fruktoz şeker metabolizmasını düzenleyen en önemli hormon olan insülinin salınımını uyarmamakta, hızla bir yağ olan trigliseride dönüştürüldüğünden karın içi organların yağlanmalarına neden olmaktadır. Bu durum diyabet başta olmak üzere, metabolik sendrom olarak adlandırılan hastalık tablosunun artışına neden olmaktadır. Bununla birlikte çok miktarda fruktoz alımı ülkemizde de aşikar olduğu gibi pankreas kanseri başta olmak üzere pek çok organ kanseri gelişmesini tetiklemektedir. Yapılan temel bilim çalışmaları fruktozun kanser hücrelerinin çoğalmasını hızlandırdığını göstermiştir. Başta aspartam olmak üzere, nişasta bazlı şeker ve çoğunluğunu çocukların tükettiği şekerleme, bisküvi, çikolatalar ile pek çok gıda ürünlerinde kullanılan NBŞ’ler kansere davetiye çıkarıyor. Sakın ‘ben mısır şurubu tüketmiyorum’ demeyin. İçtiğiniz kolada, meyve suyunda, gazozda, yediğiniz çikolatada, tatlıda, kekte, pastada, dondurmada kısacası yüzlerce üründe mısırdan elde edilen şeker kullanılıyor. Başta çocuklarımız tüm halkımız kanser riski altında. Karaciğer yağlanmasının en büyük sebebi mısır şurubu tatlandırıcılarıdır.”

‘Yılda 5 milyon zarar ediyorum müşterimin sağlığını koruyorum’

* Ömer KIZIL - Uludağ İçecek Yönetim Kurulu Başkanı: “2000’li yılların başından 2006 yılına kadar ürünlerimizde fruktoz kullandık. Bu oran yüzde 80 pancar şekeri, yüzde 20 nişasta bazlı şekerdi. Ürünlerimizin gelenekselleşmiş tadını kaybetti. O zamanlar fruktozun sağlık sorunlarına neden olduğu bilinmiyordu. Daha sonra biz tat kaybından dolayı fruktoz kullanımına son verdik. Şimdi sağlık problemi nedeniyle fruktoz tartışılıyor, iyi ki kullanmıyoruz diyorum bu tartışmaları gördükçe. Uludağ içecek sadece şeker pancarı kullanıyor, fruktoz kullanmıyor, tüketicilerimizin için rahat olsun. Uludağ için fruktoz kullanmamanın yıllık maliyeti 5 milyon TL.”

Haberin Devamı