Dersimliler Türk soyundan
İşte Genelkurmay Başkanlığı'nın Meclis’e gönderdiği çarpıcı dersim belgesi...
Genelkurmay Başkanlığı’nın, Meclis’e gönderdiği Dersim belgelerinde, Dersimlilerin “ana Türk soyundan geldikleri”nin belirtildiği ortaya çıktı. Dersim olayları sırasına ait resmi yazıda, “Tunceli halkı ana Türk soyundan gelip yerleşme bir insan kitlesinden ibarettir. Miladın ilk senelerinde garbe hicret eden Oğuz Türkleri de gelip bu kitleye karışmıştır” tespitinde bulunuluyor
TBMM Dilekçe Dersim Alt Komisyonu’na, Genelkurmay Başkanlığı tarafından gönderilen belgelerde, Dersim’in etnik yapısına ilişkin çarpıcı tespitlere yer verilmesi dikkat çekti. 28 Eylül 1938 tarihli, Tunceli Vali ve Komutanı Korgeneral Abdullah Alpdoğan’ın imzasını taşıyan belge şöyle:
SEYİT AĞA TAKIMI
Tunceli’nin alim, ağa ve seyit geçinen takımı ile bunların ağzına bakan bir kısım halkı kendilerinin Türkistan’ın cenup vilayetlerinden olan Horasan vilayeti ahalisinden şeyh Ahmedi Yesevi evlatlarından olduklarını ifade ve iddia ederler. Halbuki Ahmedi Yesevi’nin kendisi ve esasen mevcut olmayan erkek evladı Tunceli mıntakasına gelmiş değillerdir. Bunlar Horasan’da kalmıştırlar.
TÜRK SOYUNDAN
Ahmedi Yesevi, İran hikaye ve hirafeleri içinde ve tesiri altında yetişmiş bir müslüman mütesevviftir. İslam dinin manevi bahsini İran hirafeleri, hikayeleri ve kerametleri ile bezeyerek şöhret almış bir tekke şeyhi ve medrese hocasıdı. Bir çok talebe ve mürit yetiştirmiştir. Kendisi de “Arslan Baba” namındaki bir baba yani şeyh tarafından terbiye ve irşat edilmiş, bu Arslan Babanın oğlu Mansur babayı da kendisi yetiştirmiştir. Güya Arslan Baba ve Ahmedi Yesevi’nin babası İbrahim, Peygamber Hıdırın arkadaşı imişler. Tunceli halkı ana Türk soyundan gelip yerleşme bir insan kitlesinden ibarettir. Miladın ilk senelerinde garbe hicret eden Oğuz Türkleri de gelip bu kitleye karışmıştır.
HORASANLILAR
Miladdan yedi ila sekiz yüz sene sonra Cengizhan ve Ahfadının orduları Asya’dan Irak ve Anadolu istikametinde yürürken bunların önünden kaçan Horasanlı Türkler de gelip Dersim’de sinmiş ve saklanmışlardır. İşte bu Türklerin arasında Ahmedi Yesevi tarikatına Horasan’da süluk etmiş insan ve dervişler de var idi. Bunlar Tunceli’de Ahmedi Yevi fikirlerini yapmaya başlamışlar ve Ahmedi Yesevi’nin doğup büyümesi, okuyup okutması şeklindeki fikirleri İranın hirafeleri ile mezc ederek Tunceli’de taklit ve telkin etmeye başlamışlardır. Tunceli mıntıkasında Peygamber Hıdır’dan Arslan Baba’dan ve Mansur Baba’dan bahsedilmesinin sebep vesaiki yukarıdaki hikayelerden başka bir şey değildir.
KIZILBAŞLIK TARİKATI:
Esas itibariyle Türk’ün ilk dini olan Şamanilik bu sahada mevcut idi. Roma ve Bizans devrinden de kalma hıristiyanlık düşünce ve adetleri de bir kısım cahiller arasında yer almıştı. Şamanilik akidesi ile Yesevi dervişlerinin getirdikleri İran hirafeli akideler ve bazı hıristiyan adetleri Tunceli’de karışmış mahiyet ve esaleti anlaşılmaz akideler şeklini almıştır. Bu karışık fikirlerin en yeni ve üstün kısmı İran mezhep ve adeti oluyor. Bu sebeple Şah İsmail gibi Türk olan İran hükümdarları da siyaseten bu fikir ve vaziyetlerden istifade etmeyi düşünerek yeni baştan Baba Mansur, Seyit Sabun, Kureyş, Şeyh Cemal(Derviş Cemal), Ağu İçen, Sarı Saltık, Nur ali adlarını benimseyen hocalar, seyitler, babalar göndermek sureti ile Kızılbaşlık diye ifade edilebilecek olan tarikatın genişlemesine çalışılmış ve bu akideleri neşir ve tamim etmek vazifesi de Tunceli’de yetiştirilmiş olan Seyitlere verilmiş bulunuyor.
AĞALIK VE AŞİRET TEŞKİLATI:
Tunceli’de ilk Türk teşkilatı olan ağalık ve aşiret teşkilatı da var idi. Seyitler vazifelerini yapabilmek için aşiret reislerine ve ağalara dayanmışlar ve onların menfaatlarını da temin ederek Bektaşilik, Kızılbaşlık fikirlerini yürütmeye çalışmışlardır. Ağalar da halkı kendilerine bağlamak için en müsait bir akide ve edeb telekki ettikleri bu çalışmalardan istifade etmeye kalkışmışlardır. Böylelikle ağalar seyitleri, seyitler de ağaları tutmuşlar, birbirleri ile müddefik kalmışlardır. Bu bağı kuvvetlendiren edeb ve akide İran ve Ahmedi Yesevi akideleri olmuştur. Seyit de ağa da alevilik, Kızılbaşlık, Bektaşilik gibi fikirlerle memzuç ve mahmut bu akideden istifade etmişlerdir.
HALK AĞAYA KÖLE:
Ahmedi Yesevi akideleri şunlardır: Hiç kimseyi şeyhten, ağasından üstün görmemek ve tanımamak ve ona tamamen teslim olmak herkesi şeyh ve ağasını rumuz ve işaretini anlayacak derecede zeki olmak. Herkes şehninin her türlü söz ve hareketine razı olmak ve inkiyat etmek. Şehnin işini çabuk görmek ve rızasını çabuk kazanmak. Şeyhine karşı vadinde saduk olmak ve şekkişüphe göstermemek. Vefadar olmak. Şeyhin esrarını ifşa etmemek. Şeyhin bütün tekalifini vaız ve nasıhatlarını nazarı itibara almak. Allah’a kavuşmak için şeyhin yolunda canını feda etmek, şeyhin dostuna dost ve düşmanına düşman olmak.
‘Aman kafana dikkat et’
NATO zirvesi için ABD’ye giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu ülkedeki Türklerin büyük ilgisiyle karşılaştı. Zirve nedeniyle birçok diplomatik temasta bulunan Gül, bir yandan da ABD’deki Türk derneklerinin temsilcileriyle bir araya geldi. Gül, ABD üniversitelerindeki Türk öğrenci derneklerinin başkanlarını da kabul etti. Cumhurbaşkanı Gül ayrıca Türk-Amerikan çatı dernekleri ile orta-batı ABD’deki Türk derneklerinin başkanlarını da kabul etti. Gül’ün en ilginç konukları ise NBA’de oynayan Türk basketbolculardan Ömer Aşık ve Mehmet Okur oldu. Renkli görüntülere sahne olan görüşmede Gül, 2.11 boyundaki Mehmet Okur odaya girerken ”Aman kafana dikkat” diye espri yaptı. Four Seasons Oteli’nde yapılan görüşmede, Cumhurbaşkanı Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ile Türk basketbolcular Ömer Aşık ve Mehmet Okur, birlikte toplu fotoğraf çektirdi.