Deprem bölgesindeki hastalık durumuyla ilgili açıklama geldi
Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Rahmet Güner, deprem bölgelerindeki enfeksiyon hastalıkları uyarılarına ilişkin, “Şu anda bildirilen kolera ve tifo vakası yok. Bu kolera ile ilgili analizler, bazı alanlarda böyle bir soru işareti olması üzerine yapıldı ve doğrulanmadı. Ama, ihtimal dahilinde mi? Bütün gastrointestinal sistem hastalıkları ihtimal dahilinde” dedi.
Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler, şehirlerin ve özellikle insanların ağır hasarlar almasına neden oldu. Ağır hasar alan 10 ilde salgın riskine karşı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, deprem sonrası ortaya çıkabilecek enfeksiyonlara karşı gerekli adımların atıldığını, bölgeye kuduz ve tetanos aşılarının sevk edildiğini dile getirdi. Uzmanlar ise temiz içme suyu ve hijyen malzemeleri açısından sorunlar yaşanabileceğini ve halk sağlığı açısından riskler meydana gelebileceğini belirtiyor. Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Rahmet Güner, depremzedelerin yaşayabileceği sağlık sorunlarını ve ne tür önlemler alınması gerektiğini anlattı. Güner, salgın hastalıklar ve salgın hastalıkların önlenebilmesi için aşının önemine dair bilgiler verdi.
“Kirli su tüketimi salgın hastalıklara yol açabilecek bir etken”
Güner, 6 Şubat’ta yaşanan asrın felaketi gibi yaşanan doğal afetlerin ardından birtakım problemlerin ortaya çıkabileceğini belirterek, “Enfeksiyon hastalıklarının ortaya çıkmasında en önemli sebep kişilerin bu yaşanan afet nedeniyle güvenilir suya, güvenilir gıdaya ulaşmasındaki problemdir. Bakıldığı vakit deprem, altyapıyı da ciddi bir şekilde olumsuz etkiliyor. Bu alt yapıdaki olumsuz etkilenme nedeniyle kanalizasyon sularının kullanma suyuna karışması dolayısıyla orada bulunan kişilerin kirli suyu bir şekilde tüketmesi salgın hastalıklara yol açabilecek bir etken. Bunları biz fekal oral yolla (sindirim sistemi) bulaşan hastalıklar olarak tanımlıyoruz. Dolayısıyla dışkı yoluyla bir şekilde ağızdan bulaşan hastalıkları tanımlıyoruz. Bu hastalık grubu oldukça geniştir. Koleradan tifoya, tifodan hepatit A ve E’ye ulaşan geniş bir yelpazedeki enfeksiyon hastalıklarıdır. Ama bunların hepsinin güvenilir suya, hijyenik tuvalete ulaşmayla önlenebileceğini ve kişilerin güvenli gıda tüketimi ile önlenebileceğini bilmemiz lazım” diye konuştu.
“Kişiler arası dezenfeksiyonu sağlanması çok önemli”
Bölgede hijyen alanının sağlanabilmesi için alınması gereken önlemleri aktaran Güner, “Tuvalet hijyeni için yapılması gereken pek çok şey var. O bölgede tuvalet amaçlı kullanılan eğer kabin varsa onların kanalizasyon bağlantılarının uygun bir şekilde yapılması ve kişiler arası dezenfeksiyonu sağlanması çok önemli. Ayrıca el hijyeni çok önemli. Ellerin su ve sabunla yıkanması en ideal olanı ama bu eğer sağlanamıyor ise geçici süreyle de olsa alkol bazlı el antiseptikleri bu amaçla kullanılabilir ve o bölgedeki insanımıza hızlı bir şekilde ulaştırılabilmesi açısından hızlı temini açısından kolaylık sağlayacaktır. Güvenilir gıdanın tüketilmesi de bir bu kadar önemli. Bu fekal oral yolla bulaşacak gastrointestinal sistem hastalıklarının önüne geçmede, dolayısıyla güvenilir gıdanın da oralarda temin edilip tüketime sunulması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Depremzedelerin kapalı alanda toplanması bulaş için ortam oluşturuyor”
Deprem bölgesinde var olan kalabalık yaşam koşullarının da risk oluşturduğunu kaydeden Güner, “Koronavirüs enfeksiyonları, mevsimsel influenza (grip) ve bunun yanı sıra RSV, adenovirüs gibi üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarına sıkça rastlıyorduk. Şimdi kalabalık bir şekilde kapalı alanda depremzedelerin toplanması bu hastalıkların bulaşı için çok uygun bir ortam oluşturuyor. Bu sebeple hasta olan kişilerin hızlı bir şekilde tanınması ve hızlı izolasyonu, diğer kişilerin de bu kalabalık ortamlarda maske kullanması yine önerilebilecek bir önemli nokta. El hijyeni burada da devreye giriyor. Kişiden kişiye temas engellenmeli. Bir diğer kalabalık yaşamın getirdiği problem bit, uyuz gibi temasla yakın temasla geçebilecek hastalıklar. Bunların da eğer kişi tanınırsa izole edilerek uygun tedavisinin düzenlenmesi önem arz edecektir” ifadelerini kullandı.
“Rutin aşılamalarımızda açığa izin vermememiz lazım”
Yöredeki insanların bu süreçte aşılamaları ihmal etmemeleri gerektiğini vurgulayan Güner, “Çocukluk çağı aşılamalarının eksik bırakılmamasına özen göstermek lazım. Bu tip büyük afetler sonrasında su çiçeği, kızamık, tüberküloz (verem) gibi salgınlar bildirilmiş. Bunların bir kısmı aşılamayla, bir kısmı da alınacak önlemlerle önüne geçilebilecek hastalıklardır. Çok büyük acı yaşanıyor ama bu rutin aşılamalarımızda açığa izin vermememiz lazım” dedi.
Depremzedelerin ciddi yaralarla tedavi edildiğini dile getiren Güner, bu yaralardan dolayı gelişebilecek enfeksiyonların ve kirliliğe bağlı olarak gelişim gösteren tetanos gibi enfeksiyon hastalıklarının uygun müdahalelerle ve aşılamalarla önlenebileceğini söyledi.
“Alınacak önlemlerle bunların önüne geçmek mümkün”
Fekal oral yolla bulaşan gastrointestinal sistem hastalıklarının, mide bağırsak sistemi hastalıklarının ve ishal şeklinde kendini gösteren hastalıkların görülme olasılığının yüksek olduğunu ifade eden Güner, “Alt üst solunum yolu enfeksiyonları, yakın temasta bulaşma ihtimali olan uyuz, bit, pire gibi ve bunlarla bulaşabilecek hastalıklar ihtimal dahilinde. Dolayısıyla alınacak önlemlerle bunların da önüne geçmek mümkün olacak. Şu anda bildirilen kolera ve tifo vakası yok. Bu kolera ile ilgili analizler, bazı alanlarda böyle bir soru işareti olması üzerine yapıldı ve doğrulanmadı. Ama, ihtimal dahilinde mi? Bütün gastrointestinal sistem hastalıkları ihtimal dahilinde” değerlendirmelerinde bulundu.