Deniz Gezmiş'in abisi konuştu!
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idamlarında önemli rol oynayan Süleyman Demirel'in vefatının ardından Gezmiş'in ağabeyi Bora Gezmiş bir açıklama yaptı.
Süleyman Demirel denince akla gelen en önemli olaylardan bir tanesi de Deniz Gezmiş , Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idamlarında oynadığı roldü. Sol gazetesine Demirel'in vefatıyla ilgili bir açıklama yapan Deniz Gezmiş'in abisi Bora Gezmiş şunları söyledi: "Ölünün arkasından konuşmak bizim açımızdan iyi bir şey değildir ama bize yapılanı da unutmamız mümkün değildir. bugün ne kadar överlerse övsünler o üç gencin öldürülmesindeki rolünü gizleyemezler, günahını temizleyemezler. Hayırla yadedemiyorum. Biz sağken de söyleyeceğimizi söyledik zaten." ‘Evet’ dedi vekillerine baktı Dönemin tanıklarından Gazeteci Altan Öymen , Denizlerin idamının oylandığı Meclis oturumunda Demirel’in tutumunu şu ifadelerle anlatıyor: “Demirel, Mobilya Yolsuzluğu’ndan yargılanan yeğeni Yahya Demirel’le ilgili olarak ‘25 yaşında çocukla uğraşıyorlar’ diyor. 6 Mayıs 1972’de idam edilen Deniz, Yusuf, Hüseyin’in idam kararları oylanıyordu. Süleyman Bey AP Grubu’nun en önünde oturuyordu. Elini 'idama evet' için kaldırdığında arkasına dönüp baktı, herkesin kaldırıp kaldırmadığını kontrol ediyordu. Sonra vakur bir ifadeyle önüne döndü. İdamlar kabul edilmişti. Deniz ve Yusuf da 25 yaşındaydı. Hüseyin ise 23’ündeydi...” Demirel: "Denizleri milli irade astı" 9. Cumhurbaşkanı Demirel, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasıyla ilgili görüşlerini de TBMM Komisyonu'na aktarmıştı. Osmanlıyı örnek verip 'Osmanlı da kendi çocuklarını öldürüyordu' dediğine dair iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyleyen Demirel, 'üç fidan'ın asılması konusunda suçun kendisine yıkılmasından da şikayetçi oldu. Demirel, şunları söyledi: "O tarihte milli irade mevcuttur. İdam kararları yargıtay, Meclis ve Cumhurbaşkanı'ndan geçmiştir. Kararı milli irade vermiştir. O milli irade de bütün milleti temsil ediyor. Bugünlerde her fırsatta 'meşruiyetin kaynağı' olarak gösterilen milli irade buraya gelince niye sayılmıyor.
Ben o milli iradede, 276'da sadece 1'im. Asılsınlar diye propaganda da yapmadım. Keşke böyle olmasaydı ama o günün şartlarında öyle oldu maalesef ve yapılanlar kanuniydi. O gün hükümet de ben değildim. Üstelik darbeden zarar görmüştüm. Halkın oylarıyla kurulan iktidar elimden alınmıştı. Şimdi bunun suçunu, günahını benim üstüme yıkmanın manası var mı? Bu demagoji değil mi?"