Dedeoğlu'dan AB açıklaması
"AB sürecinde Türkiye tarafında eksik olan bir süreç var. Halkların ve devletlerin buna onay vermesini sağlayacak kamu diplomasisi, ikili ilişkileri geliştirme, Brüksel'de lobi yapma gibi konularda Türkiye çok mağrur"
Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, AB sürecinde Türkiye tarafında eksik olan bir konu olduğunu belirterek, "Halkların ve devletlerin buna onay vermesini sağlayacak kamu diplomasisi, ikili ilişkileri geliştirme, Brüksel'de lobi yapma gibi konularda Türkiye çok mağrur" dedi.
Dedeoğlu, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ve İstanbul Şehir Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen "Bir Fikir Olarak Avrupa" toplantı serisi kapsamında "Tam Üyelik Müzakerelerinin 10. yılında Türkiye-AB İlişkileri" başlıklı toplantıda, Türkiye'nin AB sürecine değindi.
AB'nin, aday ülke ilanındaki metodolojisinden siyaseten çıkarak, Türkiye için pozitif anlamda kullandığını ve siyasi karar verdiğini dile getiren Dedeoğlu, "Bu, Türkiye açısından sevindirici bir durumdu, ancak sonraki yıllarda 'Zamanında dersimize çok da iyi çalışmadık, neden aday ilan ettik?' tartışmalarının uzamasına yol açtı. Müzakerelerin başlamasının gecikmesi ve müzakerelerin 10 yıldır sürüyor olmasının temel sebebini oluşturdu. AB, Türkiye ile ilgili siyasi bir karar verdi, olumlu anlamda. Arkasından gelen dönemlerde 'AB niye siyasi karar veriyor?' diye Türkiye'nin hesap sorma imkanı da elinden alınmış oldu çünkü bir kez Türkiye lehine siyasi karar verildi" diye konuştu.
Beril Dedeoğlu, müzakereci ülke olmanın Türkiye'ye ivme kazandırdığını ve reformların hızlandığını anlatırken, "ayrıcalıklı ortaklık" gibi yaklaşımların Türkiye-AB ilişkilerinde Avrupa merkezli bir kırılmaya neden olduğunu, Türkiye'nin "istenmeyen aday ülke" pozisyonuna düştüğünü söyledi.
Bugüne kadar 32 başlıktan bu ayki ile 15 başlık açıldığını kaydeden Dedeoğlu, "Açılmayla ilgili 10 yılda yarıya geldik. Bunlardan sadece biri, geçici kapandı. Bunların geri kalanından müzakere edilebilir nitelikte sadece 3 başlık var. Bu 3 başlık da 'Türkiye üye olmayacak' ise Türkiye'nin onaylamakta imtina ettiği başlıklar ve çok haklı sebepleri var" ifadelerini kullandı.
- "Suriyeli göçmenlerin baskı uygulaması, AB'nin Türkiye'ye başka gözle bakmasına yol açtı"
Dedeoğlu, Rusya'nın Suriye'ye inmesi ve Suriyeli göçmenlerin Türkiye'yi aşarak AB'ye baskı uygulaması, AB'nin Türkiye'ye başka gözle bakmasına yol açtığını belirterek, şunları söyledi: "Yani bir panikle bu işe yeniden bakıldı. Bu göçmenlerin bir kısmının AB'ye gelmesi kaçınılmaz. 'Herkesi istemiyoruz' diye bir şey yok. Bence daha tuhaf bir şey var, 'Seçebilir miyiz? Uzman olanları, meslek sahiplerini, okumuşunu, yazmışını, arıza çıkarmayacak olanı alalım. Gerisi mümkünse gelmesin.' Bunun mümkün olup olamayacağı konusunda görüşecekleri tek oyuncu; Türkiye idi. Bunu ancak Türkiye ile konuşabilirlerdi. 'Gelmesin' demek kolay, 'Nerede dursunlar?' sorusunun yanıtını bulabiliyorsanız. Yine Türkiye devreye geldi mecburen. Hangi sınırda dursunlar? Edirne'de mi, Suriye sınırında mı? Bu son soru, 'Türkiye ile bu meseleyi aday bir ülke olarak mı konuşacaksınız, üçüncü bir ülke olarak mı konuşacaksınız?' sorusuna bağlıydı. AB, konseyiyle, komisyonuyla ve üye devletleriyle bu meseleyi, Türkiye ile bir aday ülke olarak konuşmaya ikna oldu. Sadece biz etmedik, Türkiye buna ikna etmedi. Aday ülke olarak bu meseleye birlikte bakılması sorunun birlikte halledilmesi şekline dönüştü. Haklı olarak da Türkiye, 'Birlikteliğimizin kanıtı nerede?' diye sordu. Bundan sonra Avrupa Komisyonu'nda 6 başlık taramasının başlatılmasına karar verildi." Bütün müzakere başlıkları açılsa, Türkiye'nin bunların uyumunu sağlayacak dönüşümleri yapsa dahi müzakere başlıklarının kapatılma sürecinin önemli koşullara bağlı olduğunu hatırlatan Dedeoğlu, bu koşulları, "Her bir başlığın üye devletlerin oy birliğiyle onayı", "Bütün başlıkların tekrar oylanması" ve "Bazı ülkelerin halkına sorması" şeklinde sıraladı ve "2023'e yetişmez gibi geliyor bana bütün bu iyimser hava içerisinde. AB sürecinde Türkiye tarafında eksik olan bir süreç var. Halkların ve devletlerin buna onay vermesini sağlayacak kamu diplomasisi, ikili ilişkileri geliştirme, Brüksel'de lobi yapma gibi konularda Türkiye çok mağrur" şeklinde konuştu.