"Darbecilerin cezaevinden ölüsü çıkar"
Samsun Barosu Avukatlarından Ceza Hukukçusu Avukat Mustafa Remzi Toprak, darbecilerin ve işbirlikçilerinin ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacağını, terör kapsamında verilen ağırlaştırılmış hapislerde koşullu salıverme hakkı olmadığını, netice itibarıyla ölene kadar cezaevinde kalınmasının yasal zorunluluk olduğunu açıkladı.
Bu dava sonunda darbeciler ve darbe sürecine her aşamada herhangi bir şekilde katılan işbirlikçileri alacakları ceza ile cezaevinden ancak tabutta çıkacaklarını hatırlatan Ceza Hukukçusu Av. Mustafa Remzi Toprak, "Darbeciler öncelikle Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 309. Maddesi'nden yargılanacaklar. 309. Madde tek ceza içerir ve çok açık bir ceza maddesidir. TCK 309 'Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar' hükmünü içerir. 309. Madde de ayrıca 'Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur' denilmektedir. Öldürme, yaralama, yol kesme, hakaret, tehdit, mala zarar verme gibi suçlar tespit edildiğinde bunlar için ayrıca ceza verilir. Hükmedilecek ikinci ceza da cezanın infazı aşamasında önem kazanacaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı'na suikasta teşebbüs, TBMM’nin bombalanması
Darbeciler ayrıca 'Cumhurbaşkanı'na suikast ve fiili saldırı' suçunu işlediklerini ifade eden Av. Toprak, "TCK 310. Madde 'Cumhurbaşkanı'na suikastta bulunan kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Bu fiile teşebbüs edilmesi halinde de suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur' demektedir. Marmaris’te az önce Cumhurbaşkanı'nın kaldığı otele içinde Cumhurbaşkanı olmadığı halde saldıranlarla Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na saldıranlar arasında fark yoktur. Netice itibarıyla her ikisinde de Cumhurbaşkanı'nın içeride olma ihtimali vardır ve suikasta teşebbüs edilmiştir. Cumhurbaşkanı'na suikasta teşebbüs tamamlanmış suç gibidir. Dolayısıyla suikasta teşebbüs edenlerin cezası tartışmasız ağırlaştırılmış müebbet hapistir.Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanmıştır. TBMM’nin görevini yapmasının engellenmesinin cezası da ağırlaştırılmış müebbettir. TCK 311. Madde 'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılırlar' demektedir. TBMM’yi bombalayanlar, bu emri verenlerin de cezası tartışmasız ağırlaştırılmış müebbet hapistir" diye konuştu.
Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs ve ağırlaştırılmış müebbet hapsin infazı
"Açıkça yazılı bildiri yayınlanarak, sözlü açıklamalar yaparak hükümeti ortadan kaldırdıklarını yönetime el koyduklarını ilan etmişlerdir" diyen Av. Toprak şöyle konuştu: "Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüsün cezası ağırlaştırılmış müebbettir. TCK 312. Maddede 'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir' denilmektedir. İnfaz yasamız ağırlaştırılmış hapis cezalarının infazını 36 yıl veya 40 yıla bağlama imkanı getirmektedir. Fakat darbecilerin bundan yararlanma şansı yoktur. Çünkü 2005 yılında yürürlüğe giren ve 5275 Sayılı yasaya geçici madde ilavesiyle yapılan yasal düzenleme ile 'ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına mahkum olan terör suçluları, koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanamaz' hükmü getirilmiştir. 15 Temmuz darbesi bir terör örgütünün darbe organizasyonu olarak tarihe geçmiştir. Terör suçlarından verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları ölene kadar infaz edilir, terör suçlarından verilen ağırlaştırılmış hapis cezalıları koşullu salıvermeden yararlanamaz, cezaevinden ancak ölüleri çıkabilir."
İdam tartışmaları
Av. Mustafa Remzi Toprak, "İdam tartışmalarının 15 Temmuz darbesi sanıkları için artık anlamı yoktur. Çünkü ceza hukuku sisteminde sonraki çıkan bir yasanın daha ağır cezayı öngörmesi halinde daha önceki işlenen bir suça uygulanması mümkün değildir. Ceza hukuku sistemimizde kişiye suçu işlediği tarihte hangi yasa geçerliyse onun maddesi uygulanır. Eğer sonradan bir yasa çıkıp ceza hafiflerse geçmişe yürüyüp daha hafif olan uygulanır fakat daha ağır olan uygulanmaz. Eğer idam yasası çıkarsa ancak daha sonra darbeye teşebbüs edenlere uygulanabilir" şeklinde konuştu.
Davaya milletin müdahale hakkı
Avukat Toprak açıklamasını söyle tamamladı: "Bu aşamadan sonra tüm darbecilerin ağırlaştırılmış müebbet alıp ikinci bir darbe yapılıp cezaevinden çıkartılmayı hatta eski görevlerine veya daha üst görevlere atanmayı beklemek, af beklemek veya yiyip içip gayet rahat şekilde yatıp kalan ömrünü cezaevinde sürdürüp ölünce cezaevinden çıkmayı beklemekten başka çaresi yoktur. Fakat darbe millete yapılmıştır. Millet vatanına devletine sahip çıkmış, canı pahasına darbecilere karşı durmuştur. Osmanlı Devleti döneminde ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde milletin darbeyi önlediği tek vakıa 15 Temmuz Darbesi'nde yaşanmıştır. Bu tarihi gün bir milattır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tam manasıyla özüne, milletine dönüşünün, milletin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne sahip çıkışının tarihe yazılmış namzet bir günüdür. Bu durumda darbecilerin yargılanmaları sürecine de sahip çıkılması mümkünse şikayetçi olunması gerekmektedir. Bu tür davalarda zarar gören sıfatıyla milletin davaya müdahil olma hakkı vardır. Milletin müdahil olduğu bir darbe davası ile milletin müdahil olmadığı bir darbe davası arasındaki fark herkesçe takdir edilebilir. Milletin müdahil olmaması cezayı eksiltmez.
Milletin davaya müdahil olması sadece soruşturmayı yapacak savcılara yargılamayı yapacak hakimlere ekstradan isim yazmak, dilekçesini almak, belki bir söz hakkı vermek gibi prosedüre tabi bir iş oluşturmaktan öte gitmeyecektir. Millet bu tarihi davaya da katılmalıdır. 12 Eylül Darbe Davası'nda da 28 Şubat darbecilerinin davasında da aynı süreçler yaşanmış, bir kısım talepler alınarak bu yöndeki eksiklik ikmal edilmiştir. Milletin fert fert darbe davasına müdahil olması, usulen ve hukuken mümkündür. Vatanını ve Devletini seven her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının bu menfur eylemden en ağır şekilde olumsuz etkilendiği tartışmasızdır. Milletin davaya katılmasının, tarihe düşülen kayıtta ve gelecek zamanlarda en azından millete darbe yapmaya yelteneceklerin tarih dersi okurken neyi göze alacaklarını anlamaları açısından önemi vardır."