Cumhuriyet Davası 9 ay sonra başladı
Cumhuriyet gazetesi yazar, çizer ve yöneticilerinin aralarında olduğu 19 kişinin yargılanmasına 267 gün sonra başlandı. Kadri Gürsel, kayıtlarda bulunduğu iddia edilen 112 kişiden sadece 8’i ile konuştuğunu söyledi, “ByLock kullandıklarını bilmem mümkün değil” dedi
Basın Bayramı’yla aynı güne denk gelen davanın ilk duruşması, 27’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülüyor. Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, gazetenin yayın danışmanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, gazetenin çizeri Musa Kart’ın da aralarında bulunduğu çalışanlardan dün ilk savunmayı Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Kadri Gürsel yaptı. “İddiaların tamamı gerçek dışıdır. ByLock kullanıcısı 92 kişi ve haklarında FETÖ soruşturması 21 kişi ile iletişim kaydı bulunduğu iddiası gerçek dışıdır. 85’i bana bir defaya mahsus SMS atmıştır, 17 kişi de beni aramıştır. Bu kişilerin benimle irtibat kurma çabaları vardır. Benimle iletişim kurma çabalarının bağımsız ve eleştirel bir gazeteci olmamdan kaynaklandığını düşünüyorum. Ama bu çabaları sonuçsuz kalmıştır” diyen Gürsel şöyle devam etti:
‘Başsağlığı telefonu’
“İletişim kaydı bulunduğum iddia edilen 112 kişiden sadece 8 ile iletişim kaydım vardır. 102 kişi ile iletişim 85’i SMS 17’si arama olmak üzere tek taraflı arama kaydıdırİddia makamı hiçbir şey araştırmamış. 5’i ile meslek nedeniyle görüştüğüm oldu. Bu kişilerin ByLock kullanıcısı olduklarını bilmem mümkün değildir. Hiç unutulmamalı ki gazeteciler meraklı kişilerdir. Bunun adı gazeteciliktir ve gazetecilik suç değildir. İki kişiyi ben aradım. Biri Mehmet Altan’dır, babasının ölümünden dolayı başsağlığı dilemek içindir. Diğeri de Mümtazer Türköne’dir, onu da geçmiş olsun dilemek için aramıştım. Bu asılsız iddianame, iktidara yakın gazetelere servis edilmiştir. Yalan haberle itibarsızlaştırılmak istendiğim aşikardır. İddia makamı hakkımdaki HTS kayıtlarını inceleme gereği duymamıştır. Asılsızlığını bilerek iddianameye koyduysa görevini kötüye kullanmıştır iddia makamı.”
‘İddia abesle iştigal’
Kadri Gürsel, “Benim yayın danışmanlığım ile gazetenin sözde yayın politikası değişikliğiyle ilişki kurmak abesle iştigaldir. Görevine 27 Eylül 2016’da başlayıp sadece 34 gün görevde kalmış bir kişinin yayın politikasını değiştirmesi nasıl mümkün olur” dedi. Türkiye’de otoriterleştiğine yönelik algı yaratmakla ilgili iddiayı da kabul etmeyerek “Hukuki değil, siyasi bir suçlamadır. Türkiye’deki rejimin otoriterleştiği iddiasını değişik dönemlerde yazılarımda belirttim. Maalesef bu öngörüm gerçekleşti. Aksi halde mesnetsiz suçlamalarla 9 ay sonra mahkeme çıkarak savunma yapıyor olmazdım. Uzun tutukluluk yoluyla cezalandırma başlı başına insan hakkına aykırıdır. Beraatime karar verilmesini talep ediyorum” dedi. Kadri Gürsel, kendisinin vakıf yönetim üyesi olduğunu söyleyen savcıya bunun böyle olmadığını iddianamenin 105.sayfasını vererek yanıt verdi.
‘Hukuk cinayetidir’
Duruşmaya bir hafta önce “Siz kravat takmaya layık değilsiniz” sözleriyle kravatları toplatıldığı için kravatsız katıldığını söyleyen İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay savunmasına “En sonda söyleyeceğimi en başında söyleyerek başlıyorum. Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturma tam bir hukuk cinayetidir” ifadeleriyle başladı ve şunları kaydetti: “Bu yargılamanın birbirini tamamlayan iki amacı var. Birincisi, Cumhuriyet gazetesini ele geçirmek ya da susturmak. İkincisi, siyasi iktidarın istemediği haberleri, hoşuna gitmeyecek yazıları yayınlamayı düşünebilecek, aklının ucundan geçirecek gazetelere ve gazetecilere, maruz kalacakları akıbeti göstermek. Cumhuriyet gazetesi korkmaz, pes etmez ve teslim olmaz. Bu gazetenin tek faaliyeti meşru zeminde yürüttüğü gazeteciliktir. İddianamede, yayın politikasının değişikliğiyle savcılığın ilgilenmesi abes.
25 yıllık bilançoyu sundu
Gazetelerin içeriğini ve yayın politikasını denetlemek savcıların işi değildir. Patronlar yazı işlerine karışmaz.” Yenigün A.Ş.’nin borca batık olmadığını ifade eden Atalay, “25 yıllık tüm bilançoları sunuyorum. 5 yıldır zarar eden Cumhuriyet 2016’da kar etti ama biz kötü yöneterek zarar ettirdik diye tutuklandık. 9 aydır tüm yöneticileri tutuklu olan Cumhuriyet batırılamamıştır, okurlarıyla ayaktadır” dedi
İddianame 156 gün sonra hazırlandı
- 31 Ekim 2016’da Cumhuriyet gazetesine operasyon düzenlendi.
- 5 gün gözaltında kalan 9 Cumhuriyet çalışanı ‘kaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle’ tutuklandı.
- Yurt dışındayken hakkında yakalama kararı çıkarılan İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Türkiye’ye döndü, 12 Kasım 2016’da tutuklandı.
- Ahmet Şık, haberleri ve Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek 29 Aralık 2016’da gözaltına alındı, akabinde ‘FETÖ/PDY ve PKK/KCK propagandası’ yaptığı iddiasıyla tutuklandı.
- Soruşturmayı başlatan savcı Murat İnam’ın FETÖ davasında sanık olduğu ortaya çıktı.
- Davanın, operasyondan 156 gün sonra açıklanan iddianamesinde Cumhuriyet çalışanlarına ‘silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme’, ‘hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma’ suçlamaları yöneltildi ve 7,5 yıldan 43 yıla kadar hapis istendi.
Oğluna sarılamadı
Duruşma salonunda Kadri Gürsel ’in oğlu Erdem babasına sarılmak için tutukluların olduğu yere geldi. Jandarma komutanı baba ile oğlunun sarılmasına izin vermedi.
‘Tek dikili ağacım kızım’
Duruşmada kimlik bilgileri teyit edilirken gazeteci Ahmet Şık’a ‘Çocuğunuz var mı’ diye soruldu. Şık “Gurur duyduğum bir kızım var” diye cevap verdi. Şık mal varlığına ilişkin sorulan soruyu ise “tek dikili ağacım kızım” diye yanıtladı.
‘Kravatı aldılar’
Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ise cezaevinde bir hafta önce kravatlarını topladıklarını açıkladı.