Cumhurbaşkanlığı'ndan net açıklama: Tahammül edemeyiz
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "YPG'nin devlet gibi yapı kurmasına tahammül edemeyiz. ABD YPG'ye verdiği bütün silahları toplamalı" dedi.
CNN International’a konuşan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Zeytin Dalı Harekatı'nın “Kürtlere yönelik olduğu” iddialarının doğru olmadığını, operasyonun terör unsurlarına yönelik olduğunu, bölgede teröristlerin ‘devlet’ gibi bir yapı kurmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Kalın, ABD’nin terör örgütü YPG/PYD’ye verdiği tüm silah ve teçhizatı geri alması gerektiğini de belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, CNN International kanalında Christiane Amanpour ile Zeytin Dalı Harekatını ve Suriyedeki durumu değerlendirdi.
Programda iletilen sorular ve Kalının verdiği yanıtlar şöyle:
Amanpour: İbrahim Kalın, programa hoşgeldiniz.
Kalın: Teşekkürler.
A: Ortada son derece tehlikeli bir durum varmış gibi görünüyor. Zeytin Dalı Harekatını başlattınız ve bu harekat doğrudan doğruya ABD tarafından desteklenen güçleri ve bölgedeki Amerikan varlığını hedef alıyor. Bu nasıl olabiliyor?
K: Biz PYD-YPGnin Daeş ile mücadele adı altında Amerikalılar tarafından desteklenmesi konusunu aylardır, hatta yıllardır gündeme getiriyoruz. Ancak ne Amerikan tarafından ne de bölge ülkelerinden olumlu bir sonuç veya ikna edici bir yanıt alamadık. Bu adımı atmamız, sınırlarımız boyunca ulusal güvenliğimizi güvence altına alabilmekti. Son bir yıllık dönemde PYD-YPG kontrolünde bulunan Afrin bölgesinden yaklaşık 700 saldırı gerçekleştirildi. Sınırın her iki tarafında operasyonlar düzenlendi. Biz bu konuyu defalarca gündeme getirdik. Ancak günün sonunda sınırımızı korumak için adım atmamız gerekiyordu. Üstelik bildiğiniz gibi PYD ve YPG, PKKnın Suriye kollarını oluşturuyor. PKK hem Avrupada hem de Amerika Birleşik Devletlerinde terör örgütü olarak kabul ediliyor. Biz böyle bir terör örgütünün sınırlarımızın yanı başında özerklik elde etmesine veya devletimsi bir yapı kurmasına tahammül edemeyiz.
A: Burada telaffuz ettiğiniz bu açılımlar, bazıları Amerika Birleşik Devletleri tarafından desteklenen Kürt grupları ifade ediyor. Peki bu süreçte iki NATO müttefiki karşı karşıya gelebilir mi? Önemli bir NATO müttefikiniz olan ABD ile sıcak çatışma içerisine girmemek için herhangi bir önlem alıyor musunuz? Alıyorsanız, bunlar nedir?
K: Öncelikle Amerikalılar Afrin bölgesinde bulunmuyor. Fırat Nehrinin doğusunda bulunan Mümbiç bölgesinde bulunuyorlar. Burada Suriyenin Batı tarafından bahsediyorum. Ayrıca operasyonla ilgili müttefiklerimize bilgi verdik. Birleşmiş Milletleri ve Güvenlik Konseyinin daimi üyelerini bilgilendirdik. Cumhurbaşkanımız bu akşam Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile görüştü. Ayrıca Rusya Devlet Başkanı Putinle bir görüşme yaptı. Başkan Trump ile yarın bir görüşme yapacak. Bu diplomatik temasları, herkesin ne yaptığımızı anlaması amacıyla gerçekleştiriyoruz. Yani bu süreci şeffaf şekilde yürütüyoruz. Çünkü burada ulusal güvenliğimiz söz konusu. Christiane, şu noktanın da altını çizmek istiyorum: Bu Afrin Kürtlerine veya Suriye Kürtlerine yönelik bir harekat değil. Bu harekat, Kürtleri temsil ettiğini iddia eden bir terör ağına yönelik gerçekleştiriliyor. Tabii ki bu iddianın gerçeklerle hiçbir ilgisi yok. PKK-PYDnin Marksist Leninist ideolojisini kabul etmeyen binlerce Kürt var. Zaten burada modern tarihin en büyük ironilerinden birini görüyoruz. ABD, Suriyede müttefiki olarak bir Marksist Leninist örgütü belirlemiş bulunuyor.
A: Bu önemli bir nokta. Elbette Amerikalılar sizin bu farklı Kürt gruplarıyla ilgili hassasiyetlerinizin farkında. Ancak aynı zamanda Daeşi yenilgiye uğratmak konusunda mutabık olduğunuzu ve bu amaçla Amerikalıların bu kuvvetleri silahlandırdığını ve böylece çok fazla Amerikan askerini tehlikeye atmamaya çalıştıklarını söylüyor. Bu konuyla ilgili Savunma eski bakanı Ash Carter bana şunları söylemişti:
ABD Savunma eski bakanı Ash Carter : Kendimizi korumak zorundaydık. Şimdi ise zaferi kalıcı hâle getirmek zorundayız. Bunun anlamı orada yaşayan insanların kendilerini Daeşten daha iyi yönetmesidir. Bu Kürtler aslında orada yaşıyor. Buraları yönetmeleri fikrinin tartışmaya açık olduğunu düşünmüyorum. Bir NATO müttefiki olarak Türkiyeye borcumuz ise elimizden geldiği kadarıyla bu Kürtlerin ellerindeki imkânları Türkiyeye karşı kullanmamalarını sağlamaktır. Neticede Türkiye bir dost ve NATO müttefiki.
A: Burada Ash Carterın hassasiyetlerinizi anladığını görüyorsunuz. Ancak bu başarılı savaşçılar oralarda yaşıyor. Bu kişilerin silahlarını Türkiyeye çevirmemesini sağlamak için ABDnin yapabileceği bir şey var mı?
K: ABDnin atabileceği ve atması gereken bir somut adım var. O da son iki yılda PYD-YPGye verdikleri tüm silahları toplamaktır. Zira bu askeri desteğin verilmesi, Daeş ile mücadele çerçevesinde makul gösteriliyordu. Bize defalarca Daeş tehdidi ortadan kalktıktan sonra PYD-YPGye askeri destek verilmeyecek dediler. Şimdi Daeş ortadan kaldırıldı; ancak maalesef askeri yardım, silahlar ve mühimmat bu gruplara gitmeye devam ediyor. Burada sorulması gereken soru şudur: Neden onları hâlâ destekliyorsunuz? Daeş tehdidi artık yok. Bu silahları bize karşı veya Araplar, Türkmenler ve diğer Suriyelilere karşı kullanmayacaklarını nasıl biliyorsunuz?
A: İki NATO müttefikinin arasında yaşanan sorunlardan kazançlı çıkan esas aktörü ise Rusya. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
K: Görüntüde Rusyanın bu durumu manipüle etmek isteyeceğini düşünebilirsiniz ama Rusların böyle bir şey yaptığına şahit olmadık. Biz Suriyede Rusya ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Ancak biz bir NATO müttefikiyiz. Ve ABD başta olmak üzere NATO müttefiklerimizin, Türkiyeyi yaklaşık 30 yıldır hedef alan bu örgüte verdikleri desteği sonlandırmalarını bekliyoruz.
A: Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğanın Başkan Trump hakkında neler hissettiğini sormak istiyorum. Hatırlarsanız Eylül ayında düzenlenen BM Genel Kurul açılışının marjında Başkan Trump, Başkan Erdoğan benim bir arkadaşım hâline geldi. Bence şu anda tarihin herhangi bir döneminden daha yakınız ifadelerini kullanmıştı. Özellikle şu anda Cumhurbaşkanınız bu görüşleri paylaşıyor mu?
K: Açıkçası iyi bir ilişkileri var. İyi bir kimya yakaladılar. Birçok kez telefonda ve şahsen görüştüler. Ve tekrar görüşecekler. Burada liderler seviyesinde çözmek durumunda olduğumuz bazı kritik sorunlar var. Türkiye-ABD ilişkisi PKK-PYD gibi gruplar tarafından zarar verilemeyecek kadar önemli. Birlikte çalışırsak bölgede daha büyük stratejik çıkarlarımız olur. Hem bölge açısından hem bizim açımızdan hem de Amerikalılar açısından.
A: Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, bize Ankaradan katıldığınız için teşekkür ederim.