Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan CHP'ye bildiri tepkisi: Terörü kınamamak korkaklıktır
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günleri etkinliğinde açıklamalarda bulundu. TBMM'den terörü kınayan bildiriye imza atmayan CHP ve DEM'e tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Teröristle aynı dili konuşan, terörist gibi muamele görmekten kaçamaz." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium’da düzenlenen Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günleri programına katıldı. Katılımcıları selamlayarak sözlerine başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mehmet Akif'in davasını kendi davası, sevdasını kendi sevdası bilen Akif'in ideallerini kendi ideali, kavgasını kendi kavgası olarak gören Asım'ın nesli olduğuna yürekten inandığım tüm genç tüm genç yüreklere buradan selamlarımı gönderiyorum. Ve arkadaşlarınıza saygılarımı, muhabbetlerimi iletiyorum. Allah’ın rahmeti bereketi hepinizin üzerine olsun. AK Parti Genel Merkez Gençlik Kollarımıza, Eyyüp Kadir Başkan ve ekibine bu salonu teşrif eden siz genç kardeşlerime, programımıza destek veren yazarlarımıza, şairlerimize, edebiyatçılarımıza teşekkür ediyorum. Bugün gerçekten çok önemli bir anma programı vesilesiyle bir aradayız. Milletimizin şahsiyetini ve haysiyetini İstiklal Marşı gibi abidevi bir şiirle ebedileştiren, Safahat’ıyla sadece milletimizin değil bütün insanlığın vicdanına tercüman olan Mehmet Akif'i doğumunun 150’nci hakka yürüyüşünün 87’nci seneyi devriyesinde bir kez daha rahmetle, minnetle yad ediyorum. Milli Şairimizin ruhu şad olsun diyorum" dedi.
Ülkenin bekası, milletin istiklali uğruna can veren kahraman şehitlerze Allah’tan rahmet niyaz ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale’den İstiklal Harbi'ne, Kıbrıs Barış Harekatı'ndan 15 Temmuz'a, terörle mücadeleden yurt dışı operasyonlarına kadar batıla, zalime, haine ve küfre karşı yürütülen hak mücadelesinde adlarını tarihe şanla yazdıran tüm kahramanları şükranla yad ettiğini kaydetti. Gazilere sağlıklı, hayırlı, uzun ömürler dilediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mevlam bizleri aziz şehitlerimizin yolundan, kahraman gazilerimizin yoldaşlığından ayırmasın diyorum. Merhum Mehmet Akif'i bundan 87 önce, 17 Aralık 1936 tarihinde soğuk bir kış gününde gençlerin omuzlarında ukbaya uğurladık. Ömrünü Asım'ın neslini yetiştirmeye vakfeden Mehmet Akif'in cenazesini gençler taşıdı. Naaşını kabrine kendi elleriyle bizzat gençler koydu. Akif’in 63 yıllık çileli hayatının çoğu sürgünle, zorlukla, mücadeleyle geçti. Merhum Akif Yaşamıyla, duruşuyla, dirayetli kişiliği, derin ilmi ve örnek ahlakıyla istiklal şairi sıfatını, ziyadesiyle abidevi bir karakterdir. İnandığı gibi yaşamaktan, yaşadığı gibi yazmaktan hiç vazgeçmedik. Akif hayatını şiirine, şiirini de hayatına nakşetmiş büyük bir ustadır. Akif'te olmayan hiçbir duygu, onun eserlerine girmemiş gönül ilmiğinden den geçirmediği hiçbir sözü söylememiştir. Kavli ve kalemiyle Mehmet Akif doğruluk ve cesaret timsaliydi. İnandığı değerler uğruna bedel ödenmekten asla çekinmedi. Milletin hissiyatıyla birlikte hayallerine de tercüman olmuştur" dedi.
Merhum Mehmet Akif'in varlık yokluk mücadelesinin ruhi ve fikri cephesini inşa eden en önemli münevverlerden olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:
"İstiklal Harbimizin en düşkün, en zor günlerinde Akif şöyle sesleniyordu; 'Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın. Mehmet Akif yalnızca kalemi ve mısralarıyla değil maddi ve manevi tüm varlığıyla da milletimizin yanında yer almıştır. Balıkesir'den Ankara'ya, Konya'dan Kastamonu'ya pek çok yerde verdiği hutbeler ve yaptığı konuşmalarla milletimizi kıyama çağırmıştır. Baş yazarı olduğu Sebilürreşad Dergisinde neşrettiği makalelerle merhum Akif, zafere giden yolun manevi taşlarını döşemiştir" dedi.
Gençlere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Evet her ne kadar daha sonraları Akif'e vefasızlık, hürmetsizlik yapılsa da onun İstiklal Harbimizdeki yeri her türlü tartışmanın ötesindedir. Uğradığı haksızlıklar sebebiyle ömrünün son senelerini Mısır'da geçirmek zorunda kalan Akif, buna rağmen ülkesine ve milletine asla küsmemiştir. Kalbi kırık, yüreği buruk ve sessiz yaşadığı bu hayattan en büyük muradı, vefatından sonra hayırla, hayır dua ile yad edilmekti. Bu niyazını bir şiirinde şu şekilde kelimelere döküyordu; Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince, Günler şu heyûlâyı da er, geç silecektir. Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma. Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecektir? Merhum Akif rahmetle anılmayı ebediyet olarak görmüştür. İstiklal Şairi, milli şair, millet şairi vasıflarıyla Mehmet Akif, edebiyatımızda ve millet hayatımızda rahmetle anılan ebedi yerini almıştır. Sizlerin şu duruşunu, şu coşkusunu Akif'in duasının kabul olduğunun bir işareti olarak görüyorum. Şahsıma sizler gibi vefalı, sizler gibi yürekli, yol ve dava arkadaşları verdiği için Rabbime sonsuz hamd ediyorum" diye konuştu.
Mehmet Akif’i anmanın yanı sıra anlamaya da çalışan gençleri canı gönülden tebrik ettiğini söyleyen Erdoğan, "Gençler Mehmet Akif'i anma günleri kapsamında tertiplenecek etkinliklerin milli şairimizin mirasının daha iyi anlaşılmasına vesile olacağına inanıyorum. Kardeşlerim Akif bir şair olmanın yanında kendi döneminin Bütün sosyal meselelerine kafa yormuş, tembellikle, yoksulluk ve yoksullukla ümitsizlikle sonuna kadar mücadele etmiş bir fikir ve dava adamıdır. Onu iyi tanımadan, hangi badireleri atlattığımızı hangi uçurumların kıyısından döndüğümüzü anlayamayız, Kavrayamayız, idrak edemeyiz. Onun hayatını ve yazdıklarını kıssa olarak görüp hissemizi çıkarmak gibi bir mesuliyetimiz var. Şirinlerini, nezirlerini çevirilerini okumak yanında ona dair Süleyman Nazif'in Mithat Cemal'in, Sezai Karakoç ve Nurettin Topçu'nun biyografi ve monografilerini de tetkik etmeliyiz. Ne diyor Mehmet Akif, tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar. Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi? Tarihten ibret alacaksak özellikle yakın tarihimizden ibret alacaksak Safahat’i tekrar tekrar adeta ezberlercesine okumak, sindirmek Akif'in hassasiyetine katılmak durumundayız. Onun tabiriyle dip diri meyyit olmayacak. Ellerimizin ve başımızın farkında olarak düşünecek, hareket edecek, çalışacak yeisse düşmeyeceğiz. Bekayı hakkımız olarak görüyorsak, çalışmayı vazife bileceğiz. Çabasız, zahmetsiz, itikadımıza uymayan miskin, tevekkül anlayışını kapımıza yaklaştırmayacağız" dedi.
“Zulmü alkışlamayacağız zalime asla sevmeyeceğiz”
"Özellikle her gün bir yenisine şahitlik ettiğimiz zülüm karşısında susan dilsiz şeytanlardan olmayacağız" diyen Erdoğan, "Gazze başta olmak üzere katledilen sömürülen zulmedilen insanlar için Akif’in diliyle haykırmaya haktan ve hakikatten yana olmaya devam edeceğiz. Zulmü alkışlamayacağız, zalime asla sevmeyeceğiz.Gelenin keyfi için şanlı geçmişimize dil uzatmayacağız.. Üç buçuk soysuzun ardından zaarlık yapmayacağız. Hele Hak namına haksızlığa ölsek bile tapmayacağız. Adam aldırma da geç git değil gerektiğinde canımız pahasına hakkı tutup kaldıranlardan olacağız. Buradaki her bir dava arkadaşımın bu şuurla hareket ettiğine ve edeceğine yürekten inanıyorum. 7 Ekim’den beri Gazze’de devam eden İsrail vahşetine say stop diyerek tepkisini gösteren AK Gençliği bir kez daha tebrik ediyorum" açıklamasını yaptı.
"İstikbalimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz"
Erdoğan, "Merhum Akif’in yaklaşık bir asır evvel yaptığı şu tespitleri bugün çok daha iyi anlıyoruz. Türk için istiklalsiz hayat müstahildir yani imkansızdır. Tarih de gösteriyor ki Türk istiklalsiz yaşayamaz. Türk milleti olarak esaret altında yabancı bir gücün boyunduruğu altında yaşayamayacağımızı 1000 yıllık tarihimizde defalarca gösterdik. Bu bunu Çanakkale’yi geçilmez yaparak gösterdik. Bunu tüm imkansızlıklara rağmen istiklal harbimizi zafere ulaştırarak gösterdik. Bunu hala bedelini ödediğimiz Kıbrıs barış harekatı ile de gösterdik. Bunu 15 Temmuz Gecesi çıplak bedenimizle tanklara uçaklara meydan okuyarak gösterdik. Bunu emperyalist güçlere tetikçilik yapan teröristlerle mücadelemizde milletçe canımızı feda ederek gösterdik. Bunu FETÖ’den DEAŞ’ına, DHKP-C'sinden PKK'sına eli kanlı canilere karşı yürüttüğümüz çok yönlü mücadelemizle gösterdik. Şuradan herkes emin olsun ki istiklalimize yönelik saldırılar devam ettikçe biz de istikbalimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
"Birlikte net duruş sergileyeceğiz"
Erdoğan, "Maddi ve manevi olarak bedel ödesek de öz yurdumuzdan hür ve özgür bir şekilde yaşama irademizden kesinlikle vazgeçmeyeceğiz. Son günlerde bu irademizin içerden ve dışarda test edildiğini görüyoruz. Irak’ın kuzeyinde Mehmetçiğimize yönelik kalleş saldırıların gerisinde milletimizin İstiklal aşkını sınama teşebbüsleri vardır. Dikkat ederseniz, hepimizin yüreğini dağlayan saldırılardan sonra birlik ve beraberliğimizi olan çeşitli provokasyonlar yaşanıyor. Toplumun farklı kesimlerini düşmanlaşan beşinci kol faaliyetleri terör saldırılarının bir devamı olarak nitelendiriyoruz. İç kaleyi sarsmayı, bizi içerden sarsmayı amaçlayan sosyal terör örgütleri terör eylemleri ve bunlar karşısında hep birlikte daha dik bir duruş sergileyeceğiz" şeklinde konuştu.
Gençlere seslenen Erdoğan, "Öfkenin insan aklının önüne geçtiği bu hassas dönemlerde bilhassa siz gençlerimizden daha soğukkanlı hareket etmenizi bekliyorum. Gençler şunu lütfen unutmayın; Türkiye, bizim ortak vatanımızdır. Ortak çatımız ortak yuvamızdır. Bu topraklar üzerinde 1000 yıldır yan yana yaşayan kanı kanına karışmış insanlar olarak hepimiz biriz, beraberiz, kardeşiz. Türküyle Kürdü ile Laz'ıyla Çerkez'iyle ile Sünni'siyle ve Alevi'si ile 85 milyon olarak hepimiz aynı kilimin desenleriyiz. Tüm genç kardeşlerime sesleniyorum acımız ve öfkemiz ne kadar büyük olursa olsun bu çizginin kaybolmasına ama asla Müsaade etmeyelim. Sizi kardeşlerinize karşı kışkırtanlara karşı dikkatli olun. Bu alçakların kendi zehirlerini sizlere enjekte etmelerine asla izin vermeyin. Kardeşlerim, 1 milyonu aşan üye sayısıyla Türkiye’nin en büyük gençlik hareketi olan AK Gençliğin bu konuda tüm gençlere örnek olacağını inanıyorum. Sizlerden kardeşliğinize sıkı sıkıya sarılmanızı istiyorum" dedi.
Ootak bildiriyi önemsediklerini ifade eden Erdoğan, "Yaşadığımız her hadise önce milletin ve memleketim diyenlerle önce çıkarım ve ideolojilerim diyenler arasındaki fark bir daha biraz daha netleştiriyor. Türkiye ortak paydasında buluşmaya daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Önceki gece meclisimizdeki dört siyasi parti grubunun bir araya gelerek PKK’yı lanetleyen ortak bildiriye imza atmasını çok önemsiyoruz. Siyaset kurumunu milli meseleler ve acılar karşısında kendisinden beklenen olgun tavrı açıkça göstermiştir. Siyasi rekabetin yeri geldiğinde birleşmeye engel teşkil etmediği böylece bir kez daha ortaya çıkmıştır. Buradan ortak hareket etmek suretiyle bu zor günlerde milletimize umut aşılayan 85 milyonun yıkılmaz bir kale olduğunu tüm dünyaya gösteren siyasi partilere ve milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum. Dörtlü bildiriye desteğini açıklayan siyasi aktörlere de teşekkür ediyorum. Milletin temsilcisi olmak yerine bölücü örgütün siyasi uzantısı gibi davrananları zaten bağlıyor. Onlar bizim gözümüzde kendi özgür iradeleri olmayan siyasi kuklalardır. Kimi Kandilden kimi Silivri'den kimi yer altından kimi yurtdışından uzaktan kumanda ile yönetilen bu şahısların mirasta mahalle yoktur. Tabii bunların kendini öven şiddeti meşrulaştıran göz ardı edemeyiz. Şunu çok açık ve net net ifade etmek isterim teröristle aynı dili konuşan terörist gibi muamele görmekten kaçamaz. Demokrasimizin imkânlarını kullanarak devletimize millete ve milli iradeye pusu kurulmasına asla müsaade etmeyiz" dedi.
"Milletvekilli dokunulmazlığı zırhına güvenen teröre destek verenlerle mücadelemizi siyaset ve hukuk zemininde sürdürmekte kararlıyız" diyen Erdoğan, "Katranı kaynatmakla şeker olmazsa kandil güdümlü kuklalarla asgari düzeyde de olsa insani bir duruş beklenemez. Burada asıl sorgulanması gereken CHP'nin halidir. Sevgili gençler elinizi vicdanınıza koyun ve şu tabloyu değerlendirin. Milletçe hepimizin yüreği yanıyor, siyasi partiler görüş ayrılıklarını bir tarafına bırakıp ortaklaşıyor ama Atatürk’ün partisiyiz diyen CHP gidiyor utanmadan sıkılmadan bölücü örgüt uzantılılarından yan yana konumlanıyor. İçine düştükleri sefalet karşısında çıkıp milletten özür dilemek yerine bir de sağa sola saldırarak suçlarını bastırmaya çalışıyorlar. Bunlar yüzsüzlüktür, utanmazlıktır. Gaflet çukurunda debellenmektir. Samimi şekilde kınamamanın adı. Daha düne kadar ağızlarını doldura doldura Hamas‘a terör örgütü iftirası atanların bugün bölücü terör örgütü PKK’nın adını zikretmemek için 40 dereden su getirmeleri sadece korkaklığın, sadece teslimiyetin değil kurnazlığında daniskasıdır, riyakarlığın da daniskasıdır. Buradan sesleniyorum, madem teröre şaşı bakıyorsunuz en azından biraz dürüst olun. Madem terör örgütlerinizi çıkartamıyorsunuz bari biraz hasbi olun saçma sapan argümanlarla milletin aklıyla alay etmekten vazgeçin. Cumartesi günkü skandal sizin bölücülerle ne ilk ne de son dayanışmanızdır. Biz sizi kapkara sicilinizi televizyon ekranlarında PYD'nin avukatlığını yaptığınız dönemden çok iyi biliyoruz. Biz sizin sözde terör hassasiyetinizi, Irak Suriye Tezkeresine bölücü örgütün uzantıları ile birlikte verdiğiniz ret oylarından çok iyi biliyoruz. Ve sizin terör konusundaki ilkesizliğinizi 14 -28 Mayıs seçimleri öncesinde Kandilden gelen destek açıklamalarından çok iyi biliyoruz . Meydan meydanlardan Selo'ya özgürlük çağrıları yapan siz değil miydiniz? Miting alanlarını PKK’nın selamlayan siz değil miydiniz bölücü örgütün kurulduğu seçim öncesinde ziyaretçi çeviren siz değil miydiniz? Silivri‘deki teröristlerin kapısında milletvekillerine sırayla nöbet tutturan siz değil miydiniz? Kurultay kürsüsünden hapisteki demokrasi düşmanlarına selam yollayan siz değil miydiniz? Onların hepsini kat ve kat fazlasıyla yaptınız ve ne olduğunuzu çok iyi biliyoruz. Siyasi çıkarınız ve istikbaliniz için bölücü terörün meşruiyet kazanmasına rıza gösterdiniz. Dolayısıyla bağırarak, sağa sola hakaret ederek milleti tehdit ederek o kirli tarihinizi silemezsiniz. Alnınıza yapışan utanç lekesini çıkartamazsınız. Gelinen aşamada şu gerçeği artık kabullenilmesi gerekiyor; CHP’nin terör örgütlerine yapıyla kurduğu seçim İttifakı menfaat birlikteliğinin ötesine geçerek ideolojik kaynaşmaya dönüşmüştür. Her iki siyasi yapının da ruh ikizini bulduğu anlaşılıyor. Yakında bu benzetme CHP’nin fiilen değiştiği eş başkanlık sistemine resmen geçmesiyle iyice görünür olacaktır. Bu ideolojik kaynaşmadan devletine sadık CHP’li vatandaşlarımız da çok ciddi rahatsızlıklar duyuyor. Gazi’nin hatırasına hürmetle destekledikleri partinin marjinalleşmesini kandilin ve Silivri’nin dümen suyunda gitmesini onlar da istemiyorlar" ifadelerini kullandı.
Yerel seçim mesajı veren Erdoğan, "31 Mart‘ta ‘hep yeni hep ileri’ demeye var mıyız? 31 Mart‘ta belediyelerde de Türkiye Yüzyılı'nı başlatmaya var mıyız? 31 Mart‘ta yeniden İstanbul diyor muyuz? 31 Mart‘ta yeniden Ankara yeniden Antalya diyor muyuz? dedi.
Program kapsamında gençlerin Mehmet Akif Ersoy'u okumaları, anlamaları ve tanımalarını teşvik etmek için düzenledikleri "100'ümüzden Akif'e" konulu mektup, şiir ve resim yarışmasında ödül alan isimlere Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ödülleri takdim edildi. Şiir alanında Gizem Akgün, resim alanında Halil Alan ve mektup alanında birincil olan Feyzanur Özçelik Ünal ödüllerini aldı. Programa Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Argon da katıldı.